Sosyal Medya

Murat Bardakçı: Mısır'da yeni keşfedilen mezar Hz. Yusuf'a mı ait?

Murat Bardakçı / Habertürk



Avrupa ve Amerika’nın önde gelen Mısır arkeologları ile Tevrat uzmanı dinbilimciler bir müddet önce Mısır’da bulunan bir mezarın Hazreti Yusuf’un kabri olup olmadığını tartışıyorlar…
 
Büyük dedesi Hazreti Ä°brahim, dedesi Hazreti Ä°shak, babası da Hazreti Yakup olan; Hazreti Muhammed’in Mirac’a çıkarken semânın üçüncü katında karşılaÅŸtığı ÅŸeklinde hadisi bulunan ve Kur’an-ı Kerim’in Yusuf Suresi’nde uzun uzadıya bahsi geçen Hazreti Yusuf’un kim olduÄŸunu hemen herkesin bildiÄŸini düÅŸündüÄŸüm için meÅŸhur “kıssa”nın ayrıntılarını anlatmaya lüzum görmüyorum. Ama, Kur’an’ın yanısıra Tevrat’ta da Hazreti Yusuf’tan gayet ayrıntılı ÅŸekilde bahsedildiÄŸini, Kur’an’daki bahisler ile Tevrat’taki ifadelerin temelinin aynı olduÄŸunu, aralarında sadece ufak bazı farklar bulunduÄŸunu söyleyeceÄŸim…
 
Önce, ortaya çıkartılan mezarın özelliklerinden bahsedeyim:
 
Mısır’da Nil Deltası ile Sina Yarımadası arasında kazı yapan arkeologlar, yeri henüz tam olarak açıklanmayan bir yerde toprak altından ana hatlarını kolayca belirledikleri büyük bir ev buldular. Evin zengin bir Mısırlı’ya ait olduÄŸu anlaşılıyordu; avluda 12 mezar, küçük bir tapınak ve tapınakta da yine bir mezar ile parçalara ayrılmış bir de heykel vardı…
 
Bu ve daha baÅŸka ayrıntılar, arkeologlara Tevrat’ın Hazreti Yusuf hakkında anlattıklarını hatırlattı:
 
Milâttan Önce 15. asırda dünyaya geldiÄŸine inanılan Hazreti Yusuf, ailesi ile beraber Filistin’de yaşıyordu. KardeÅŸleri tarafından Kur’an’a göre bir kuyuya atılan, Tevrat’a göre ise Mısır’a giden bir kervana satılan Hazreti Yusuf götürüldüÄŸü Mısır’da binbir türlü derde uÄŸramış, senelerce zindanda kaldıktan sonra nihayet serbest bırakılmış, Firavun’un veziri olmuÅŸ, orada evlenmiÅŸ ve 12 çocuÄŸu dünyaya gelmiÅŸti.
 
Bugün sadece yontuldukları taşın renginde olan antik heykeller aslında renklidirler, yani yontulduktan sonra boyanmışlardır ve boyalar yeni bulunan mezarlarda ortaya çıkartılan heykellerin bazılarında gayet belirgindir…
 
Toprak altında bulunan evin Hazreti Yusuf’a ait olup olmadığı tartışmalarını iÅŸte bu parçalanmış heykel baÅŸlattı. Tevrat’ta, Hazreti Yusuf’un babası Hazreti Yakub’un en sevdiÄŸi oÄŸlu olan Yusuf’a hediye olarak rengârenk kumaÅŸtan dikilmiÅŸ pelerini andıran bir palto diktirdiÄŸi yazılıydı…
 
Evin tapınak kısmındaki taÅŸ heykelin sırt kısmında yine taÅŸtan, Tevrat’ta bahsi geçen pelerini andıran renkli bir giysinin bulunduÄŸu farkediliyordu. Firavun’dan sonra gelen çok önemli kiÅŸilerden birine ait olduÄŸu anlaşılan ev antik Mısır yapılarına benzemiyordu, inÅŸa tarzı Mezopotamya, Filistin ve Suriye mimarîsini andırıyordu, üstelik avluda Hazreti Yusuf’un çocuklarının adedi kadar tam 12 mezar vardı! Üstelik heykel bir Mısırlıyı deÄŸil, o taraflarda pek rastlanmayan kızıl saçlı ve sarışın bir yabancıyı temsil ediyordu ama yüz kısmı sonradan kazınmıştı.
 
Heykelin ve mezarların bulunuÅŸunun ardından, eski Mısır uzmanları mezarın Yusuf’a ait olup olmadığını belirleyebilmek için yine Tevrat’ta anlatılan bir hadiseye müracaat ettiler:
 
Tevrat’ta Hazreti Yusuf’un vefatından kısa bir zaman önce çocuklarına ve yakınlarına “Ä°srailoÄŸulları, Mısır’dan ayrılacakları zaman kemiklerimi burada bırakmasınlar; asıl memleketim olan Åžekem’e götürsünler” diye vasiyette bulunduÄŸu yazılıydı.
 
Hazreti Yusuf’un vefatından uzun seneler sonra Ä°srailoÄŸulları’nın başına geçen Hazreti Musa, halkını Mısır’dan çıkartacağı zaman bu vasiyeti yerine getirmek için üç gün boyunca Yusuf’un tabutunu aramış, bir nehirde bulmuÅŸ, yarılan Kızıldeniz’den geçerek Filistin’e giderken yanında götürmüÅŸ, çöllerde kırk sene boyunca bu tabutla dolaÅŸmış ve kemikler “Åžekem” taraflarına defnedilmiÅŸti.
 
O zamanki ismi “Åžekem” olan bölgenin tam olarak neresi olduÄŸu bugün hâlâ bilinmiyor. Batılı bazı din tarihçileri Filistin’de, Nablus ÅŸehrinde bulunan ve asırlardan buyana Hazreti Yusuf’a ait olduÄŸuna inanılan bir türbenin mevcudiyetini gözönüne alarak “Åžekem”in Nablus ve civarı olabileceÄŸini söylüyorlar.
 
Yusuf’un kabrinin yerinden Kur’anda bahsedilmemesine raÄŸmen bazı Ä°slâmî kaynaklar bu hususta bilgi veriyor ve naaşın Nil kıyısında bir yere defnedildiÄŸini yazıyorlar. Defnin yapıldığı bölge, Yahudi ve Hristiyan kaynaklarında “GoÅŸen” diye geçiyor…
 
GoÅŸen’in de tam olarak nerede bulunduÄŸu da hâlâ bugün bilinmiyor; sadece “Nil Deltası’nın kuzeyinde, Sina Yarımadası’na yakın bir bölge” ÅŸeklinde ifade edilebiliyor…
 
Toprak altından çıkartılan ve Hazreti Yusuf’un mezarı olduÄŸu düÅŸünülen ev, iÅŸte “GoÅŸen” olduÄŸuna inanılan bu bölgede bulundu!
 
Arkeologlar ile dinler tarihi uzmanlarının mezar konusundaki çalışmaları ve tartışmaları daha bir müddet devam edeceÄŸe benziyor ve vardıkları neticeden sizleri haberdar edeceÄŸim…
 
Hazreti Yusuf’un kabri olduÄŸu düÅŸünülen mekânda bulunan kırılmış heykelin renkli pelerini temsil ettiÄŸi söylenen sırt kısmı.
 
Aynı kabirde bulunan ama bir Mısırlıyı deÄŸil, o taraflarda pek rastlanmayan kızıl saçlı sarışın bir yabancıyı temsil eden heykelin baÅŸ kısmı. Heykelin yüzünü kimlerin niçin kazıdığı ÅŸimdilik bilinmiyor.
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.