Sosyal Medya

Selahattin Çakırgil: Artık merhum Yazıcıoğlu'nu rahat bıraksak

Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatının 11. Yıldönümünde eski iddialar tekrarlandı. Bu trajik kazâ veya tuzak etrafındaki senaryolarla, merhûmun ailesi ve sevenlerinin acısı tazelendi.



Merhûm Turgut Özal’ın vefatının da tabiî vefatla deÄŸil, zehirlenerek olduÄŸu iddiaları onyıllar boyu tekrarlandı ve sonunda, Özal’ın mezarı yıllarca sonra açıldı ve ölüme sebebiyet verecek bir zehirlenme izine rastlanmadı.
 
Gerçekte ise, Turgut Özal, vefatından önceki son hafta boyunca Orta Asya ülkelerine yaptığı gezide son derece yorgun düÅŸmüÅŸtü. Hele de vefatından 1gün önce, Bakû’da, Azerbaycan Meclisi’nde kürsüye ancak, iki kolundan tutarak güçlükle çıkarılmış ve ancak 2-3 dakika kadar dinlendikten sonra bir konuÅŸma yapabilmiÅŸti. Yani, bitmiÅŸti neredeyse..
 
Turgut Bey, o akÅŸam döndü Ankara’ya; ertesi sabah da yürüme bandında yürürken yığılıp kaldı.
 
Sonrası, acı son..
 
Ama, vefatı ardından, yıllarca, üretilen yığınla komplo senaryoları yüzünden, zihinler çöp kutusuna döndürüldü.
 
*
Merhûm Muhsin Bey’in hâtırası da aynı âkıbete uÄŸradı, uÄŸruyor.
 
*
‘Fakir’, Muhsin Bey’den 10 yaÅŸ kadar büyüktü ve tanışmıyorduk. Aramızda, Genel BaÅŸkanı olduÄŸu ‘Gençlik TeÅŸkilatı’nın ideolojisi ve eylemlerindeki eÄŸilimleri dolayısıyla bir mesafe vardı.
 
Ama, bu arkadaşın, aile yaÅŸayışının Ä°slâmî hassasiyetler çerçevesinde olduÄŸu haberleri gelirdi. Böyleyken, ‘Nasıl olur da, bir kavmi, Ä°slâm’ın reddettiÄŸi 'en üstün ırk' boyutlarına taşırdı?’ diyeydi bu mesafe..
 
Derken..
 
Muhsin Bey ve arkadaÅŸları derin bir ‘nefs muhasebesi’nden geçip, yıllardır birlikte olduÄŸu camiadan, ‘Aralarında giderilemez derin ideolojik farklılıklar olduÄŸu’nu açıkça ortaya koyup ayrıldılar.
 
Bu, elbette kolay bir süreç deÄŸildi.
 
*
Yine de, ÅŸiddetli çatışmalara varabilecek o hassas süreci, hem Muhsin Bey, hem de ‘dâvadan dönenler için nasıl emirler verdiÄŸi’ bir tevâtür halinde dillerde dolaÅŸan Alpaslan TürkeÅŸ büyük gerilimlere yol açmadan, sükûnetle atlattılar.
 
Bizim de o merhalede, Muhsin Bey’le aramızdaki mesafe kapanıverdi, tabiatiyle..
 
*
Muhsin Bey’in kurduÄŸu parti küçük kaldı, ama, öz cevher bakımından güçlü bir çekirdek idi.
 
28 Åžubat 1997 Askerî Zorbalığı günlerinde, C. BaÅŸkanı Demirel, ‘Erbakan-Çiller Hükûmeti’ni devirmek için generallerden daha hızlıydı. Amerikan Dışbakanı Madeleine Albright da, ‘Meclis aritmetiÄŸi deÄŸiÅŸtirilerek düÅŸürülme’yi açıkça tavsiye etmiÅŸti. Tansu Çiller’in DoÄŸru Yol Partisi’nden 50 kadar m.vekili Genelkurmay’a çaÄŸrılarak ‘nâzik telkınler’le istifa ettirilmiÅŸti.
 
Hükûmet’in düÅŸmesine, 2-3 sandalye kalmıştı ki, o hassas anda, Muhsin Bey ve 7 arkadaşı, Hükûmet’e destek verdiler, açıkça..
 
Önceleri, ‘demokrasinin sayısal ağırlık rejimi olduÄŸu’ sözü meÅŸhur olan Demirel de, artık, ‘Demokrasi sadece sayısal deÄŸil, siyasal ağırlık rejimidir’ demeye baÅŸlamıştı.
 
*
2000 yılında, Almanya'da Remscheid ÅŸehrinde, 2 saatlik bir görüÅŸmemiz oldu Muhsin Bey’le..
 
Bu, genel hatlarıyla aynı dünyaya aid olan iki müslümanın, ilk ve son karşılaÅŸmasıydı.
 
O sohbette, 'Erbakan'a desteÄŸi’ etrafında ‘siyasî pazarlık iddiaları' da söz konusu olunca, 'Evet, pazarlık yapmıştık; ama, Rabbimizle.. O hassas anda bir Müslüman’a niye yardımcı olmadınız? 'sualine cevabımızın olması için..' demiÅŸti.
 
*
Sonra.. Muhsin Bey, bindiÄŸi helikopterin kar fırtınası olan bir daÄŸda 3000 metrede düÅŸmesiyle trajik bir ÅŸekilde dünyaya vedâ etti. ‘Takdir-i ilâhî’nin tecellisi.. Bir ‘yılan hikayesi’ne dönüÅŸen o tartışmalar da artık bitmelidir herhalde..
 
Dünyaya bakışında bir düzeltmeyi, derûnundaki bir iç hesaplaÅŸmada Müslümanca yapmanın bu yiÄŸit örneÄŸini, Allah'u Teâlâ'dan rahmet niyazlarımla anıyorum.
 
 
Star Gazetesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.