Sosyal Medya

Bundan sonra sen de gelme!..

Ezana beş dakika var. Cami yakın yetişirim. Misafirler yabancı değil, müsaade almaya gerek yok. Hem sonra buna alışıklar, ilk defa şahit olmuyorlarki. Namaza gidiyorum demesem kimse 'Nereye gidiyorsun?' bile demez.



Merkezi sistemle okunan akÅŸam ezanı bitti fakat görünürde ne hoca var ne cemaat. Her zaman ışıl ışıl olan cami bu akÅŸam harabe ÅŸehirlerin metruk mabetlerini andırıyor. Ä°çerisi karanlık. Tek bir lamba yanmıyor. Neyse ki imam efendi giderken yerden ısıtmanın ÅŸalterini indirmeyi unutmuÅŸ; mihrabın önündeki sıcak halıların üzerinde öylece dikilip beklemeye baÅŸlıyorum. Avrupa'daki kiliseler takılıyor hayalime, hayıflanıyorum. Bizim camilerin ilk defa yaÅŸadığı bu hüznü onlar yıllardır yaşıyorlar.
 
Yemek ve çay faslından sonra misafirler gitmeye hazırlanıyor. Biliyorum, onların kalkması yarım saati bulur. Vakit yaklaÅŸtı. Kısa süren tereddütün ardından yatsı için yazı tura atıyorum 'Gitme' çıkıyor. Olmaz diyorum, yine de ben gideyim. ÇaÄŸrı karşılıksız kalmasın, belki bir gelen olur.
 
Ortadaki avizeyi yakıp sünnetten sonra ellerim cebimde bir müddet dışarıyı seyrediyorum. Gözlerim kısılıyor. Åžimal rüzgarına tutulmuÅŸ düÅŸtü düÅŸecek söÄŸüt yaprağı gibi titremeye baÅŸlıyor umutlarım. Yıldızlar yorganlarını başından atınca çaresiz farza geçiyorum.
 
Kandil gecelerindeki gibi bütün ışıkları yakmak üzere çıkıyorum alaca karanlıkta evden. Sabah ezanı okunmak üzere. Hava soÄŸuk, dışarısı buz kesiyor. Gitti sandığımız zemheri sanki geri dönmüÅŸ. Burnumun direÄŸi sızlıyor, kabanıma sarılıyorum. Yerden ısıtmalı halıların hayaliyle sıklaÅŸtırıyorum adımlarımı.
 
Ayakkabılarımı son cemaat bölümünde çıkarıp kündekari kapıya ÅŸöyle ufaktan bir omuz atıyorum fakat heyhat, her zaman ufacık bir dokunmayla açılan kapı bu sefer karşımda duvar kesiliyor. Belli ki geç vakit hoca efendi gelip kapıyı kilitlemiÅŸ.
 
Olsun diyorum, buna da ÅŸükür. Namaz kılacak yer var ya, daha ne istiyorsun. Her sabah selamlaÅŸtığım bizim eli süpürgeli çöpçülerden biri az sonra damlar. Ben müezzin olurum o da imam. Ä°ki kiÅŸiyle de olsa caminin yüzünü güldürmüÅŸ oluruz. BoÅŸ kalmamış olur koca mabet.
 
Tam zamanında kapı gıcırtısı geliyor kulağıma. Arkama dönüp bakıyorum o. Başında koca bir kavuk sırtında derviÅŸ hırkasıyla mevlevi ayinlerinde görmeye alışık olduÄŸumuz semâzen çelebilerden biri. Güzelim cenneti bize üç buÄŸday tanesine sattıran hilekâr. Dert ortağım gibi 'Görüyorsun!' diyor mahzun bir çehreyle, 'Gelen giden yok. Bundan sonra sen de gelme!..'
 
Mehmet AktaÅŸ

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.