Sosyal Medya

Sözde Barış Planı zemininde Fas'ın İsrail'e bakışı

Fas-İsrail ilişkilerinin normalleşme sürecine girmesini amaçlayan Tel Aviv yönetimi, bu amaçla ABD'nin Batı Sahra’da bir konsolosluk açarak Fas’ın Sahra bölgesindeki otoritesini tanımasını sağlamak için lobi faaliyetleri yürütüyor.



Son zamanlarda gündemi meÅŸgul eden ve "Yüzyılın AnlaÅŸması" ÅŸeklinde lanse edilen sözde barış planı, tüm dünyada geniÅŸ yankı buldu. ABD BaÅŸkanı Trump tarafından kamuoyuna açıklanan ve Filistin’in geleceÄŸini hedef alan bu plan, Filistin meselesinde eskiden beri baÅŸat bir rol oynamaya çalışan Fas’ta da ciddi tartışmalara yol açtı. Fas DışiÅŸleri Bakanı Nasır Burita, Amerikan yönetiminin ilk defa iki devletli bir çözüm önerisi sunduÄŸuna deÄŸinerek barış için sarf edilen gayreti takdirle karşıladıklarını belirtti. Burita, açıklamalarına gelen eleÅŸtirilere ise ‘’Filistinlilerden çok Filistinli olmaya gerek yok. Fas’ın öncelikli meselesi Sahra meselesidir’’ ÅŸeklinde cevap verdi.
 
Netanyahu’nun Fas politikası
 
Ä°srail’de yayın yapan Kanal 13’e atfedilen bir habere göre Ä°srail, uzunca bir süredir ABD nezdinde bir takım lobi faaliyetlerinde bulunmaktaydı. Bu faaliyetlerin amacı, ABD'nin Batı Sahra’da bir konsolosluk açarak Fas’ın Sahra'daki otoritesini tanımasını saÄŸlaması ve bunun karşılığında Fas-Ä°srail iliÅŸkilerinde normalleÅŸme sürecine girilmesiydi. Fas DışiÅŸleri Bakanı Burita, iddiaları kesin bir dille yalanlamadığı gibi Fas diplomatik geleneÄŸinin bu nevi medya kaynaklı iddialara cevap vermeye müsaade etmediÄŸini de ifade etti.
 
1975’te Fas, Ä°spanyolların yeni terk ettikleri sömürgeleri olan Batı Sahra’yı "YeÅŸil YürüyüÅŸ" adlı hareketin akabinde ilhak etmiÅŸti. Sahra’daki Fas otoritesini tanımayanlar ise Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti’ni ilan etmiÅŸlerdi. Bu hadiselerin neticesinde ortaya çıkan Polisario örgütü ile Fas devleti arasında çatışmalar 1991’deki ateÅŸkese kadar devam etti. Bugün, Sahra topraklarının yüzde 90’ı Fas Krallığı’nın kontrolünde. Dolayısıyla Burita’nın ifade ettiÄŸi gibi Sahra meselesi, Fas için öncelikli mesele. Bu zaviyeden bakıldığında iddialar doÄŸru ise Fas’ın, ABD'nin bölgede bir konsolosluk açması durumunda çok önemli bir koz elde edeceÄŸi aÅŸikâr. Ä°srail kanadında ise Netanyahu, bu anlaÅŸma ile birlikte Fas ile iliÅŸkilerde normalleÅŸme sürecine girilmesinin öncüsü olarak iç politikada elini güçlendirmek niyetinde. Zira bugün Ä°srail’de 800 bin civarı Fas asıllı Yahudi olduÄŸu ifade edilmekte. Axios isimli Amerikan haber sitesine göre bu anlaÅŸmanın ABD'ye daha doÄŸrusu Trump’a saÄŸlayacağı kazanç ise Ä°srail ile Arap devletleri arasında arabuluculuk yapmaktan fazlası deÄŸil. Yani öne sürülen anlaÅŸmanın en az kazançlı tarafı ABD gibi görünüyor. Hatta Washington için anlaÅŸmada belirtilen ÅŸekilde atılacak bir adım, Cezayir ile iliÅŸkileri doÄŸrudan olumsuz etkileyeceÄŸinden ötürü kazançtan ziyade zarara sebebiyet vermesi kuvvetle muhtemel. Nitekim mevzu bahis anlaÅŸmanın gerçekleÅŸtirilmemiÅŸ olması da ABD'nin buna pek sıcak bakmadığı ÅŸeklinde yorumlanabilir.
 
Bu üçlü anlaÅŸma için aracı vazifesi gören kiÅŸinin Yariv Elbaz isimli Faslı Yahudi bir iÅŸ adamı olduÄŸu öne sürülüyor. Trump’ın damadı ve sözde barış planının mimarı Jared Kushner’in, Ä°srail ile Arap devletleri arasında ortak bir zemin ve diyalog temini için çalıştığı da biliniyor. 2019 Mayıs ayında Fas’a bir ziyaret gerçekleÅŸtiren Kushner, Kazablanka’da Yariv Elbaz’ın refakatinde Yahudi mezarlığını ziyaret etmiÅŸti.
 
Netanyahu’nun bu anlaÅŸma için ABD eski ulusal güvenlik danışmanı John Bolton’un görevden alınmasından hemen sonra harekete geçmesi bir baÅŸka dikkat çekici husus. Zira John Bolton Batı Sahra meselesine özellikle eÄŸilmekte ve bu meselede Fas karşıtı bir tutum sergilemekteydi. Son olarak 2019 Kasım ayında ABD DışiÅŸleri Bakanı Mike Pompeo’nun Fas ziyareti esnasında bu ziyarete Netanyahu’nun da iÅŸtirak etmek istediÄŸi gündeme gelmiÅŸti. Yetkililere son dakikada bildirilip bir oldubittiye getirmek suretiyle gerçekleÅŸtirilmek istenen bu ziyaret Fas tarafının tepkisini çekti ve reddedildi. Beklenenin aksine Pompeo’nun ziyareti boyunca Fas Kralı 6. Muhammed tarafından kabul edilmemesi, Fas’ın tepkisinin yansıması niteliÄŸindedir, denilebilir.
 
 
Yahudiler için Fas’ın önemi
 
Fas Yahudilerinin tarihi Ä°slam öncesi döneme kadar uzanıyor. Ä°spanya’daki Reconquista (Ä°spanyolların Endülüs'ü ele geçirmesi) sürecinde Müslümanların yanında birçok Yahudi de Fas topraklarına göç etmek zorunda kalmıştı. 1860 tarihinde Fransa’da kurulan Evrensel Yahudi BirliÄŸi (Alliance Ä°sraélite Universelle) ilk okulu 1862’de Fas/Tetvan’da açmıştır. 1912’de Fas’ın Fransız himayesine girmesiyle Fas Yahudileri epey çalışmaya konu olmuÅŸlardır. Mellah adı verilen ve Müslümanlarınkinden ayrı tutulan mahallelerde yaÅŸayan Yahudiler, 1948 yılında Fas nüfusunun yaklaşık yüzde 3'lük bir bölümünü teÅŸkil etmekteydi. Aynı sene Ä°srail devletinin kurulması ile Fas’tan Yahudi göçü hız kazandı. 1956’da bağımsızlığını kazanan Fas, bu göçleri yasaklayarak önüne geçmeye çalışsa ülke içerisinde sık sık zuhur eden çatışmalar neticesinde Kral 2. Hasan’ın müsaadesiyle Ä°srail, Fas’ta birkaç tahliye operasyonu gerçekleÅŸtirmiÅŸti.
 
Kral 2. Hasan Arap-Ä°srail iliÅŸkileri baÄŸlamında önemli rol oynamış bir ÅŸahsiyettir. 1977'de Enver Sedat’ın Kudüs ziyaretine ön ayak olması, 1986’da dönemin Ä°srail BaÅŸbakanı Åžimon Peres ile Fas’ın Ä°fran ÅŸehrinde görüÅŸmesi ve 1993 Oslo görüÅŸmelerindeki faaliyetleri buna örnek olabilecek bazı hadiselerdir. 2. Hasan Arap devletleri ile Ä°srail arasında arabuluculuk yaptığı gibi 1973 Yom Kippur savaşı esnasında Suriye ordusuna destek amaçlı Fas birliklerini göndermekten de geri durmamıştır. 2. Hasan’ın 1999’da vefat etmesiyle yerine oÄŸlu 6. Muhammed geçmiÅŸtir.
 
2000 senesinde Ä°srail BaÅŸbakanı Ariel Åžaron’un Mescid-i Aksa’ya girmesi üzerine baÅŸkent Rabat’ta bulunan Ä°srail Ä°letiÅŸim Ofisi’ni kapatarak Ä°srail ile resmi iliÅŸkilere son veren Fas, her defasında bu hususun altını çizse de yakın zamanda yapılan çalışmalar göstermektedir ki Ä°srail ile ciddi ekonomik iliÅŸkiler söz konusudur. Öyle ki iki ülke arasındaki ticaret hacminin 150 milyon dolar civarı olduÄŸu ifade edilmekte. 2016'da Fas Ticaret Bakanı Muhammed Abbu, Fas’ın Ä°srail ile hiçbir ÅŸekilde ticari iliÅŸkisinin olmadığını ve Ä°srail ürünlerinin ülkeye girmesine karşı savaÅŸ verdiklerini belirtse de Ä°srail istatistik bürosu verileri ticari iliÅŸkilerin boyutlarını rakamlarla ortaya koymuÅŸtur. Fas kamuoyunun Ä°srail ile iliÅŸkilerde normalleÅŸmeye karşı sergilediÄŸi sert tutum bu iliÅŸkilerin gizli tutulmasındaki temel neden olarak yorumlanabilir.
 
Ä°liÅŸkilerde normalleÅŸme ihtimali
 
5 bin civarı Yahudi nüfusun yaÅŸadığı Fas, Ä°srailli turistlerin son dönemde sıklıkla tercih ettikleri bir ülke. Bilhassa Fas kökenli Yahudiler, düzenli olarak eski memleketlerini ziyaret etmekteler. Halihazırda Fas ile Ä°srail arasında doÄŸrudan uçuÅŸ imkanı bulunmasa da 2020 mayıs ayında iki ülke arasında doÄŸrudan uçuÅŸun baÅŸlayacağına dair iddialar mevcut.
 
Peki yukarıda iÅŸaret edilen, bilhassa turizm ve ticaret üzerinden yürüyen iliÅŸkilerin artarak devam etmesi, her iki tarafın resmi iliÅŸkileri yeniden tesis etmesine varacak bir ‘’normalleÅŸme’’ sürecinin habercisi midir? Bu soruya net bir cevap vermek zor olmakla birlikte Fas kamuoyunun Filistin meselesinde takındığı tavır ÅŸimdilik bunun mümkün olmayacağını söylüyor. DışiÅŸleri Bakanı Nasır Burita’nın tepki çeken açıklamalarıyla, Ä°srail ile iliÅŸkilerde olası bir normalleÅŸme sürecine girilmesi durumunda karşılaÅŸacağı tepkiyi ölçmek istemiÅŸ olması da muhtemel. Zira "Yüzyılın AnlaÅŸması" tartışmaları esnasında Filistinli otoriteler Fas’ın bu meselede takındığı tavırdan memnun olduklarını ifade etmiÅŸlerdi. Ayrıca Nasır Burita’nın 8 Åžubat’ta Ürdün’ün baÅŸkenti Amman’da Filistin Devlet BaÅŸkanı Mahmud Abbas ile görüÅŸmesi de bu görüÅŸleri destekler niteliktedir. Bu ziyaret sırasında Burita, Kudüs Komitesi BaÅŸkanı unvanını haiz Fas Kralı 6. Muhammed’in mesajlarını aktarmış ve Mahmud Abbas da 6. Muhammed’in Filistin’e desteÄŸinden bahisle kendisini selamlamıştır. Filistin meselesinde Kudüs’ün statüsüne dair hassasiyetini her fırsatta ifade eden Fas’ın Ä°srail ile iliÅŸkilerinde görünür bir normalleÅŸme sürecine girmemeye özen göstereceÄŸi aÅŸikâr. Fakat Fas’ın yumuÅŸak karnını teÅŸkil eden Sahra meselesi de diÄŸer devletlerin elinde bir diplomatik koz olmaya devam edecek gibi görünüyor.
 
 
MÜellif: Halil Kaya (Uluslararası Rabat Üniversitesi) / Kaynak: Anadolu Ajansı-Analiz

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.