Sosyal Medya

Emperyalizmin çifte pençesinde kıvranan İslam Coğrafyası

Müslüman’ın Müslüman’la çatışması on yıllardır kendi topraklarımızda acımasızca sürüyor. Müslümanların yaşadığı bütün topraklar ortak mülktür. Medine’de İslâm milletinin devletinin kurulduğu günden beri bu böyledir.



Paradokslar dönemindeyiz. İzahı olmayan, olanların da karşılık bulmadığı bir dönem. NATO üyesiyiz, Abede müttefikimiz ve hatta vazgeçemeyeceğimiz ortağımız!..
 
Dünyamızı karartan emperyal güç. İnsanlığın başının belâsı. Dahası Müslümanları iliklerine kadar sömüren, emen güç.
 
Emperyalizmin güç kazandığı tarihten itibaren Ortadoğu ve hatta Müslümanların yaşadığı bütün bölgeler kan gölü. Ortadoğu kaynayan bir kazan.
 
7 Mart 2020 tarihli Millî Gazete manşetten bir haber verdi. Bu haber diğer medyada yer almadı. Yer almıyor çünkü iliklerine kadar sinmiş olan bir yabancılık ruhu var.
 
Haber şu: “ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence: ‘İsrail’in davası Amerika’nın davasıdır.’” Amerika’da Siyonist bir kuruluşta yaptığı bir konuşmadır bu. Elbette ki bu doğrudur. İsrail’in rahatlığı, güçlenmesi, bölgedeki gelişmelerin tamamı bununla ilgilidir. Türkiye’de yaşananlar, çatışmalar, Suriye kazanı, Mısır, Suudi Arabistan’ın iç işleri, Yemen, Ürdün, Lübnan, İran karmaşası. Bütün bunlar yukarıdaki açıklamalardan bağımsız değildir.
 
Kudüs’ün İsrail’in başkenti ilan edilmesi, konsoloslukların Kudüs’e taşınması, Golan Tepeleri’nin fiilen İsrail’in mülkünün ilânı, Kuzey Suriye’de konuşlanmış olan Abede birlikleri, Müslümanların Müslümanlarla savaşı, mezhep ve ırkçı saldırganlıklar yukarıdaki düşünceden soyutlanamazlar.
 
Bu düşünce yeni değildir ama açıkça bir gerçeğin açığa vurulmasıdır. “Arap Baharı” kaosunun ardından etkisizleştirilen kimi Müslümanlar İsrail’e bağımlı hâle getirilmişlerdir. Mısır, Suudi Arabistan ve kimi Arap ülkeleri. Hareketsiz bırakılmışlardır. Kimse kendi başına özgür değildir.
 
Suriye olayından sonra değişmeye yüz tutan kimi dengeler oluşmaya başlayınca karmaşa daha da büyümüştür.
 
Müslüman’ın Müslüman’la çatışması on yıllardır kendi topraklarımızda acımasızca sürüyor. Müslümanların yaşadığı bütün topraklar ortak mülktür. Medine’de İslâm milletinin devletinin kurulduğu günden beri bu böyledir.
 
Adalet üzere olan her hamle yeni başlangıç olur. Emperyalizmin tuzağına düşmeden yeniden birbirini anlamaya bağlıdır hemen her şey.
 
Abede’nin sahiplendiği İsrail ve bu topraklara Müslümanlar sahip olsalar, sahiplenseler durum çok başka olur. Çünkü Kudüs insanlığın dahası Müslümanların ortak mülküdür. Bağdat, Mekke, Medine, Şam, Diyarbakır, Marakeş, İstanbul, Urfa, Sarayevo, Horasan, Tahran, İzmir, Edirne, Kahire, Sana ve Müslümanların yaşadığı bütün beldeler İslâm milletinin ortak mülküdür. Dahası insanlığın mülküdür. Mazlumların mülküdür, sığınağıdır. Olması gerekir.
 
İnsanlığın mülkünü işgal eden bu emperyal güçlere karşı Müslümanların birlikteliği önemli. Yeni bir uyanış ve diriliş ile. Özellikle aklı başında entelektüellerin ortak acısı ve derdi olmalı. Birlikte tek ses olmalı, yön belirlemeli, ufuk açmalı, ışık saçmalı. Bireysel karanlıklarında değil de birlikte saçacakları ışıkla yolları aydınlatmalı.
 
Emperyalizm oyununu açık oynuyor, gizlisi saklısı yok.
 
Müslümanlar yeni uyanışlarıyla içlerinde birikmiş olan kırıntıları, kalıntıları atmalı. Müslüman olma bilincine yeniden erilmeli. Yoksa bu dağınıklık ile giderek ufalanır, küçülür ve yok olurlar.
 
Abede Müslümanların müttefiki olamaz. İsrail-İngiliz-Amerikan üçlemesi bir bütündür. Birbirlerinden ayrı düşünülemezler.
 
Kuzey Suriye’de bize bir adım öteye attırılmıyor. Bir yandan Abede bir yandan Rus emperyalizmi. Bunlar İsrail’in hizmetindedirler. Birbirlerine destek ve katkı sunuyorlar, doğrudan ya da dolaylı olarak.
 
 
Ali Haydar Haksal / Milli Gazete

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.