Sosyal Medya

Avrupa insanlık değerlerini Yunanistan sınırında bıraktı

Yunanistan'ın AB'yi arkasına alarak, yaşam hakkını hiçe sayar boyutta sığınmacılara gerçek mermilerle, hedef gözetmeksizin ateş açması, insan hakları savunucusu Avrupa'nın güvenilirliğini tartışmaya açtı.



Avrupa BirliÄŸi'nin (AB) insan onuru ve haklarına saygı gibi temel deÄŸerlerini dış sınırlarından gelen sığınmacı akını nedeniyle askıya alması, Batılı devletlerin bu kuralları uygulama konusundaki çifte standardını gösteriyor.
 
Türkiye'nin sınır kapılarını açtığı haberini alan sığınmacıların, Edirne'deki sınır bölgesinden karşı tarafa geçme çabaları devam ediyor. Ne var ki, Yunanistan'ın AB'nin de desteÄŸini alarak uyguladığı insanlık dışı müdahale nedeniyle sığınmacılar, kimi zaman yaÅŸamlarına mal olan bir dram yaşıyor.
 
Ülkelerindeki iç çatışmalardan kaçarak daha iyi bir yaÅŸam hayaliyle sınırı geçmeye çalışan sığınmacıların sayısı resmi verilere göre ÅŸu ana kadar 130 bini aÅŸtı.
 
Yunanistan’ın AB'yi arkasına alarak, yaÅŸam hakkını hiçe sayar boyutta sığınmacılara gerçek mermilerle hedef gözetmeksizin ateÅŸ açması, insan hakları savunucusu Avrupa'nın güvenilirliÄŸinin sorgulanmasına neden oldu.
 
Kriz 2015'te başlamıştı
 
Bundan 5 yıl önce patlak veren sığınmacı krizi, hem Åžengen Bölgesi'nin iÅŸlerliÄŸini tartışmaya açmıştı, hem de üye devletler arasındaki görüÅŸ ayrılıklarını gün yüzüne çıkarmış, Avrupa, varoluÅŸ kriziyle karşı karşıya kalmıştı.
 
AB, bu krizi aÅŸmak için Türkiye ile 18 Mart 2016'da bir mutabakat imzaladı. Türkiye'nin mutabakattan doÄŸan yükümlülüklerini yerine getirmesi sayesinde Ege Denizi rotasından AB’ye doÄŸru olan göç akını önemli ölçüde azaldı ve göçmenlerin hayatlarını kaybetmelerinin önüne geçildi.
 
Bununla birlikte, göç krizinin en önemli sonucu, Avrupa'da zaten var olan aşırı saÄŸ akımların kriz ortamından beslenerek, yabancı ve göçmen düÅŸmanlığı, Ä°slamofobi gibi düÅŸüncelerine geniÅŸ destek bulması oldu.
 
Geçen yıllarda Avrupa'nın birçok ülkesinde aşırı saÄŸ ve popülist partilerin oylarını artırması, kimi yerlerde iktidar ortağı olması, Avrupa deÄŸerlerini sorgulamaya açtı
 
En son 23-26 Mayıs 2019'da yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri ise Avrupa'da aşırı saÄŸ ve popülist akımların yükseliÅŸ eÄŸiliminin sürdüÄŸünü gösterdi.
 
Avrupa, Türkiye’yi göç krizinde yalnız bıraktı
 
 
Avrupa'da tüm bunlara sahne olurken Türkiye'de de siyasi tarih kitaplarında ilerde önemli yer tutacak geliÅŸmeler yaÅŸandı.
 
Türkiye, bir yandan FETÖ tarafından gerçekleÅŸtirilen 15 Temmuz hain darbe giriÅŸiminin yaralarını sarmaya çalışırken, bir yandan da Suriye'deki mazlumların umudu olmayı sürdürdü.
 
Yıllardır Avrupa'ya, göç sorununun kaynağının Suriye olduÄŸunu ve buradaki insani dram ve katliamlar sona ermedikçe krizin de bitmeyeceÄŸini anlatan Türkiye, bir yandan da 40 milyar dolar harcayarak, kendi imkanlarıyla sığınmacılara ev sahipliÄŸi yaptı.
 
Yaklaşık 3,7 milyon Suriyeliye ev sahipliÄŸi yapan Türkiye’nin yaÅŸadığı son acı hadise ise Ä°dlib'de 33 Türk askerinin ÅŸehit olması oldu.
 
Bu saldırının ardından Türkiye batıdaki sınır kapılarını açarak, Avrupa’nın sözlerini yerine getirmediÄŸini ve artık göç yükünü tek başına omuzlayamayacağını muhataplarına tekrar iletti.
 
Avrupa'nın kabusu geri döndü
 
Türkiye'nin sınır kapılarını açmasıyla on binlerce sığınmacı Yunanistan'a akın etti ancak Yunanistan’ın uluslararası hukuku hiçe sayarak, sığınmacılara insanlık dışı muamele etmesi ve kimileri üzerinde gerçek mermi kullanarak can kayıplarına neden olması tepki çekti.
 
Brüksel'in Yunanistan'a AB'nin kurucu deÄŸerlerini anlatmak yerine, sınır güvenlik birliklerini bölgeye sevk edeceÄŸini ve Yunanistan'a bu politikasında maddi manevi destek olacağını açıklaması ise yaraya tuz bastı.
 
AB içinde uygulanan mal ve can güvenliÄŸi, kiÅŸinin onuruna ve haklarına saygı, yaÅŸam hakkı gibi deÄŸerler, savaÅŸtan kaçan sığınmacılar içinse yok sayıldı.
 
Yunanistan'ın bir ay süreyle sığınma taleplerini askıya aldığını açıklaması ise insan hakları savunucusu AB’de hoÅŸgörüyle karşılandı.
 
Gelin görün ki uluslararası hukukta sığınmacıların korunması ülkelerin keyfine bırakılmış bir durum olmadığı gibi ülkelerindeki ölüm tehlikesinden kaçarak güvenli bir liman arayan bu insanların belirtilen standartlara uygun biçimde kabul edilmesi gerekiyor.
 
AB ve BM kanunları açıkça çiÄŸneniyor
 
AB kanunları, iltica talebinde bulunan kiÅŸilere, barınma gibi temel ihtiyaçların karşılanmasını zorunlu tutuyor ve bu kiÅŸilerin temel haklarına da saygı duyulması gerektiÄŸini belirtiyor.
 
AB'nin göç politikasının bel kemiÄŸini oluÅŸturan 2003 tarihli "Dublin SözleÅŸmesi" de uluslararası koruma talep eden kiÅŸinin iltica sürecinin hangi üye ülkede baÅŸlatılması gerektiÄŸini belirliyor.
 
"Dublin SözleÅŸmesi"nin 2013'teki son güncellenmiÅŸ haline göre, iltica talebinde bulunan kiÅŸinin sürecinin AB'ye ilk giriÅŸ yaptığı ülkede baÅŸlatılması gerekiyor.
 
Ancak AB, 2015'teki sığınmacı krizinin sınır ülkelerinde yarattığı baskı nedeniyle "Dublin SözleÅŸmesi"ni tam olarak uygulamıyor. Halihazırda üye ülkeler sözleÅŸmeyi tekrar düzenlemeye çalışıyor.
 
1951 Mülteci SözleÅŸmesi ve 1967 Mültecilerin Statüsüne Dair Protokol’ün koruyucusu olarak hizmet veren BirleÅŸmiÅŸ Milletler Mülteciler Yüksek KomiserliÄŸine (BMMYK) göre, mültecilerin korunması devletlerin birincil sorumluluÄŸunda.
 
Ä°nsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 14'üncü maddesinde de "Herkes zulüm karşısında baÅŸka ülkelerde sığınma talebinde bulunma ve sığınma hakkından yararlanma hakkına sahiptir." ibaresi yer alıyor.
 
Ekonomik çıkarlar deÄŸerlerin önüne geçti
 
Avrupa ülkelerinin uluslararası hukuku çiÄŸneme ve temel deÄŸerlerine menfaati ölçüsünde uyma konusunda sicili kabarık.
 
Arap Baharı'nın ardından Avrupa'nın demokrasi ve özgürlük arzusuyla sokaklara dökülen Orta DoÄŸu halklarına sırtını dönerek, özellikle Mısır’da darbeci Sisi ile iÅŸ tutması niyeyse AB’yi rahatsız etmiyor.
 
Benzer ÅŸekilde, Libya’da iç savaÅŸ çıkartan ve binlerce sivilin kanı elinde olan Darbeci Hafter’in yanında yer alan Fransa ve bazı Avrupalı devletler, bunu gizleme ihtiyacı hissetmiyor.
 
AB'nin aldığı kararlarda ekonomik çıkarlarının ağır bastığı görülüyor. DiÄŸer ülkelere verilen demokrasi veya temel hak tavsiyelerinin de bu nedenle içi boÅŸ kalıyor.
 
Dünyadaki savaÅŸların ve çatışmaların temel nedeni olan gelir eÅŸitsizliÄŸi ve güvenlik sorunlarını çözme yönünde adımlar atmak yerine Avrupa ile sınırlı bir refah toplumu meydana getirmeye çalışan AB, sığınmacı testini de geçemedi.
 
Analiz: Yusuf Atik / Anadolu Ajansı-Brüksel

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.