Sosyal Medya

Yasin Aktay: Suriye'de hesap vakti

Dünyanın gözü önünde bir halk adım adım soykırıma tabi tutularak yok ediliyor. Esad rejimi kendisini istemeyen bir halkı yok ederek halksız, insansız bir Suriye üzerinde egemenliğini sürdürebilmenin hesabı ve telaşı içinde.



Ä°syanı sert ve ÅŸiddetli çıkan kendi halkına karşı savaÅŸmaya güç yetiremeyince, topraklarını peÅŸkeÅŸ çekme karşılığında Rusya ve Ä°ran’dan kendi halkını yok etmek üzere yardım alıyor.
 
Bu ahlaksız, mücrim dayanışmanın kurbanın kurbanı Suriye halkı oluyor. Neticesi Suriye halkının bir milyondan fazlasının canı, yüzbinlercesinin sakat kalması ve, üçte ikisinin yerinden yurdundan edilmesi oluyor.
 
Krizin baÅŸlangıcında 22 milyon olarak tahmin edilen Suriye nüfusunun ÅŸu anda 4 milyonu Türkiye topraklarında en az 6 milyonu da Ä°dlib ve Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Operasyon bölgelerinde yaşıyor. Bunun anlamı ÅŸudur: Halihazırda canı, malı, ırzı ve insani ihtiyaçları Türkiye’nin himayesinde olan Suriyeli sayısı 10 milyonu bulmuÅŸ durumdadır ki, bu, Suriye rejimini yönetimi altında bulunanlardan çok daha fazlasına tekabül ediyor. Çünkü Ürdün, Lübnan ve bütün Avrupa’ya iltica etmiÅŸ birer buçuk milyon ile diÄŸer Arap ülkelerine veya baÅŸka yerlere göç etmiÅŸ 1 milyon Suriyeli ile birlikte bu sayı 15,5 milyonu buluyor ki, Esed kontrolündeki bölgelerde ölenleri de çıkardığımızda ancak 5-6 milyon kiÅŸinin kalmış olduÄŸu anlaşılıyor.
 
Esed rejimi böylece nüfusunun dertte üçünü gözden çıkararak ülkede bir kontrol kurmanın en zalim ve en insanlık dışı yollarıyla ve ama dünyanın gözleriönünde bugüne kadar geldi. Åžehirleri yakıp yıkarken, bombaları altında çoluk çocuk feci ÅŸekillerde can verirken, üzerine yaÄŸan bombalardan kaçanlar sınırlara yığılıp insanlık dramları sergilerken dünya sadece seyretti. Bir ÅŸekilde bu göçmenler Avrupa kapılarını çalmadığı sürece orada yaÅŸananlar Avrupalılar için keyfe keder haber konusu olarak kaldı. Suriye’deki sorunun çözümü bu yüzden onlar için acil bir konu olarak görülmedi. Nasıl olsa göçmenleri Türkiye kabul ediyor, sorumluluklarını üstleniyor, yediriyor, giydiriyor, barındırıyor.
 
Oysa Türkiye’nin yardımı olsa da olmasa da ortada bir halkın soykırımı var ve buna karşı birÅŸeyler yapmak gerekiyor. Yeri geldiÄŸinde 105 yıl önceki olayların peÅŸine düÅŸüp oradan bugüne bir adalet aÅŸkı depreÅŸtiren Avrupalı bugün, gözünün önünde yaÅŸanmakta olan bir soykırıma karşı sergilediÄŸi vurdumduymazlıkla bütün deÄŸerlerinin, iddialarının iflasını da ilan etmiÅŸ oluyor. Ama bu iflas, yaÅŸanan hadisedeki borcunu, sorumluluÄŸuna kaldırmıyor.
 
Türkiye yıllardır göçmenler karşısındaki sorumluluÄŸunu hatırlatırken, sadece göçmenleri almak veya onlara yardım etmekten bahsetmiyor. Bu göçmenlere yol açan insanlık dışı savaÅŸa dur demek için ağırlık ortaya koymayı kast ediyor herÅŸeyden önce. Yoksa konuyu aslında daha net ortaya koymamız gerekirse, bu göçlerin birincil sorumlusu baÅŸta rejim olmak üzere bu rejimle girdikleri ahlaksız pazarlık ve iÅŸbirliÄŸiyle ortak olan Rusya ve Ä°ran’dır. Avrupa’nın sorumluÄŸu bu rejimi durdurma konusunda ona ve iÅŸbirlikçilerine yeterince baskı yapmamakla, konuyu acil olarak ele alıp bir çözüme kavuÅŸturmayı ihmal etmekle baÅŸlıyor ve tabi ikinci aÅŸamada bu ihmalin de büyük payı bulunan bu göçten üzerine düÅŸeni yerine getirmemekle devam ediyor.
 
Türkiye olmasa Suriye’deki bu insanlık dışı kıyımdan kaçabilenlerin çoÄŸunun soluÄŸu alacağı yer Avrupa’dır. Türkiye yıllardır bu göçler Avrupa’ya ulaÅŸmasın diye Avrupa’ya çok saÄŸlam bir savunma kalkanı da oluÅŸturuyordu. Ancak bu savunma kalkanı zamanla Avrupa’yı soruna daha ciddi bir biçimde el atmaktan alıkoyan bir konfor oluÅŸturuyordu. Üstelik zamanla bu konforun ve rehavetin şımarttığı bazı Avrupalılar Türkiye’ye destek olmak bir yana, daha fazla göçmen olmasın diye almak istediÄŸi tedbirleri küstahça sorgulamaya baÅŸladılar. Türkiye’nin Ä°dlib’de, Suriye’de ne iÅŸi olduÄŸunu sorgulamaya baÅŸladılar. Avrupa sınırlarına dayanan göçmenler ÅŸimdi Türkiye’nin Ä°dlib’de ne iÅŸi olduÄŸunu olabilecek en iyi ve en ikna edici ÅŸekilde anlatacaklar. Bakalım bizim içimizdeki Avrupalıları aynı göçmenlerin bu dalgası ikna edebilecek mi?
 
Böylece Türkiye bir yandan Bahar Kalkanı operasyonunu baÅŸlatırken, bir yandan da Avrupa’ya bu sorunda ne kadar yalnız bırakılmış olduÄŸunu ve haklılığını anlatmanın bir yolu olarak bu saatten sonra Avrupa’ya gitmek üzere ülkeye girmiÅŸ olan göçmenlerin göç yollarına diktiÄŸi engelleri kaldırdı. Hiç kimseyi zorla hiçbir yere göndermeden üstelik. Türkiye kendi ülkesine bir ÅŸekilde sığınma yolu bulmuÅŸ olanları zorla bir yere göndermiyor. Ancak o göçmenlerin Türkiye’de buldukları umut ile yetinmemeleri onların da hakkı, Türkiye’nin sunabileceÄŸi bu. Zorla göndermemek ÅŸartıyla gitmek isteyenlere yol açık elbet.
 
Bu arada kendi nüfusunu Türkiye’ye veya Suriye dışına tehcir etmiÅŸ olmakla ne Esed ne de ona bu ahlaksız operasyonda ahlaksızca destek olan Rusya ve Ä°ran Suriye’yi kendileri için temizlemiÅŸ olduklarını düÅŸünemezler.
 
Cinayetlerinden kaçmak zorunda kalmış olan Suriye halkının hakları mahfuzdur. Onların 10 milyonu ÅŸimdi Türkiye’nin himaye ettiÄŸi topraklarda ve eninde sonunda kendi topraklarına döneceklerdir. Mesela Halep nüfusunun dörtte üçü Ä°dlib’te, Türkiye’de veya Türkiye’nin kontrol ettiÄŸi bölgelerde. Aynı ÅŸey Hama, Humus ve Rakka için de geçerli.
 
Kısaca defter Türkiye’nin giriÅŸimiyle açılmıştır artık ve hesap artık bu hukukla görülecektir.
 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.