Sosyal Medya

Günümüz İslam coğrafyası ve Türkiye

Osmanlı coğrafyasının birçok şehrinde Türkiye’ye yönelik çok güçlü bir sevgiden bahsederken özellikle bağımlılık ilişkisinin belirleyici olduğu ülkelerde elitlerin Türkiye karşıtlığını görmemiz gerekir. İdeolojik olarak birbirine yakın çevrelerin oldukça zıt siyasî tutumlara sahip olması ideolojiler sonrasına işaret ediyor. Türkiye’de ve İslam dünyasında eş zamanlı olarak yeni bir durumun yaşanmakta olduğunu söyleyebiliriz.



Emperyalizm, sömürgecilik, kolonyalizm gibi kavramlar belirli bir ideolojik görüÅŸe göre tanımlandığı ve tartışıldığı için Batı hegemonyasının Osmanlı coÄŸrafyasındaki sonuçları hakkında saÄŸlıklı bir fikre ulaÅŸtığımız söylenemez. Hâlbuki Batı ile iliÅŸkiler, Osmanlı coÄŸrafyasının kendine özgü bir tarihe sahip olduÄŸunu açık bir ÅŸekilde göstermekteydi. Belki de bu kendine özgülük dolayısıyla Osmanlı coÄŸrafyasının parçaları birbirinden ayrı ve bağımsız tarihler yaÅŸamaya baÅŸladıktan sonra çok da derin bir uzaklaÅŸma yaÅŸanmamış. Özellikle Arap sokaklarına hâkim olan duyguları göz önünde bulundurduÄŸumuzda derin bir kopuÅŸ yaÅŸamadığımız anlaşılır.
 
Osmanlı coÄŸrafyasının birbirinden kopmasıyla birlikte yeni bir tarih inÅŸa edilmek istenmiÅŸti. Himaye yönetimlerin kendileriyle bağımlılık iliÅŸkisinde bir yönetici elit kitle yetiÅŸtirmesi yeni bir dünya görüÅŸünün alt yapısı açısından önemliydi. Ä°deolojilerin birleÅŸtirici özelliÄŸe sahip olduÄŸu söylenebilir fakat daha geniÅŸ açıdan bakıldığında Osmanlı coÄŸrafyasının dağılma sürecinde toplumsal kopuÅŸa neden olduÄŸu görülür. KitleselleÅŸme döneminde Arap milliyetçiliÄŸi, Batı karşıtlığından beslenmiÅŸ olsa da Marksist hareketlerle birlikte toplumsal tabanda bir ayrışmaya neden olmuÅŸtu. Filistin KurtuluÅŸ Örgütü gibi sahici temeller üzerinde yükselen hareketlerin dahi bu süreçten bağımsız olmadığını bugünlerde daha iyi anlıyoruz. FKÖ ile Cezayir Ulusal KurtuluÅŸ Cephesi’nin (FLN) karşılaÅŸtırılmasından oldukça ilgi çekici sonuçlar çıkabilir. Mücadelenin aynı zamanda yabancılaÅŸmaya yol açması sürecin tek boyutlu bir incelemeye tabi tutulmaması gerektiÄŸini gösterir. Elitlerle sokaklar en başından çatışma halindeydi ve farklı yönlerde ilerliyordu.
 
FKÖ ve FLN’den farklı olarak Ä°hvan da bahsi geçen coÄŸrafyanın çok önemli parçalarındandır. Ä°hvan’ı Arap coÄŸrafyasının en yaygın hareketi olarak görebiliriz. Farklı ideolojik birikimlere sahip olsalar da saydığımız bu hareketler, Batı hegemonyası ile bağımlılık iliÅŸkisini kırmışlardır. Bağımlılık iliÅŸkisi, özellikle Ä°ngiliz emperyalizminin hâkim olduÄŸu coÄŸrafyalarda kurulan bir sistem olarak öne çıkıyor. Siyasî, bürokratik, iktisadî, dinî, sınaî ve ticarî alanlarda elit bir zümre oluÅŸturma amacındaki bu sistemin baÅŸarılı olduÄŸunu söyleyebiliriz. Özellikle Körfez ÅŸeyhliklerini göz önünde bulundurduÄŸumuzda konu daha da somutlaÅŸmış olur. Türkiye’nin de bağımlılık iliÅŸkileri sürecinden ayrı tutulmaması gerektiÄŸini söyleyebiliriz.
 
Osmanlı coÄŸrafyasının birçok ÅŸehrinde Türkiye’ye yönelik çok güçlü bir sevgiden bahsederken özellikle bağımlılık iliÅŸkisinin belirleyici olduÄŸu ülkelerde elitlerin Türkiye karşıtlığını görmemiz gerekir. Sokaklarla birlikte belirli ortamların da hareketlendiÄŸi açıktır. Bugünkü ÅŸartların doksanlardan sonra oluÅŸmaya baÅŸladığını görmemiz gerekir. Amerika, Fransa, Ä°ngiltere ve Ä°srail’in coÄŸrafyamıza yönelik askerî müdahaleleri mücadeleci grupları yıpratırken bağımlı yapılar öne çıkmıştır. Bu durum, 28 Åžubat Süreci’nde Türkiye için de geçerliydi. Türk ve Ä°slam coÄŸrafyasında ErdoÄŸan’a yönelik derin sevgiyi anlamak için 28 Åžubat Süreci’nden sonraki nispeten uzun sayılabilecek döneme odaklanmak gerekir. Türkiye’de yaÅŸanan deÄŸiÅŸimi birkaç güne ve olaya baÄŸlamamak gerekir.
 
Ä°slamî Selamet Cephesi’nin çok kısa bir zamanda müdahaleye maruz kalması Cezayir için bir baÅŸarısızlık öyküsü müdür, yoksa Fransız emperyalizminin asimilasyon politikasının acımasızlığına mı iÅŸaret eder? Aynı ÅŸekilde Mısır’da Mursî’nin çok kısa bir zamanda devrilmesi Ä°hvan’ın baÅŸarısızlığı mıdır, yoksa bu müdahale bağımlılık iliÅŸkilerinin derinlere iÅŸleyen gücünü mü gösterir? Suudîlerin ve Körfez ÅŸeyhliklerinin Filistin’i Ä°srail’e satmasını ve Türkiye düÅŸmanlığı ile hareket etmesini emperyalizmin gücü ile mi izah etmeli? Bütün bunlar Türkiye açısından baÅŸarısız bir duruma mı iÅŸaret eder?
 
Türkiye’nin belirli bir ideoloji ile hareket ettiÄŸini söyleyemeyiz. Türkiye’nin bugünkü baÅŸarısında ideolojilerin olumlu yönde etkilerinden bahsedebiliriz ama artık ideolojiler sonrası bir dönemde olduÄŸumuzu da görmezden gelemeyiz. EÄŸer ideolojik bir hat oluÅŸturulsaydı geniÅŸ Ä°slam coÄŸrafyasının ÅŸehirlerinde Türkiye’ye ve ErdoÄŸan’a yönelik bu kadar derin bir sevgiden bahsedemezdik. Ä°deolojik olarak birbirine yakın çevrelerin oldukça zıt siyasî tutumlara sahip olması ideolojiler sonrasına iÅŸaret ediyor. Türkiye’de ve Ä°slam dünyasında eÅŸ zamanlı olarak yeni bir durumun yaÅŸanmakta olduÄŸunu söyleyebiliriz.
 
 
Müellif: Selçuk Türkyılmaz / YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.