Sosyal Medya

Yasin Aktay: Türkiye Libya'ya neden gidiyor?

Erdoğan ve Putin’in Libya’daki taraflara yaptıkları ateşkes çağrısına meşru Trablus hükümeti hemen olumlu karşılık verirken saldırgan Hafter yönetimi bu çağrıya uymayacağını ilan etmişti. İki tuhaflık vardı. Biri bu çağrıda ki, ona işaret etmiştik. Diğeri de Hafter’in verdiği tepkide.



Taraflara ateÅŸkes çaÄŸrısındaki tuhaflık Libya’da savaÅŸan iki simetrik tarafın olmayışından, dolayısıyla aslında bir tarafın saldırganlığıyla oluÅŸan bir durumun sözkonusu olmasından ileri geliyordu. Aslında çaÄŸrı sadece saldırgan Hafter’e yapılmalı, bu çaÄŸrıya uymadığı taktirde ona karşı, kalmışsa bir uluslararası toplum, vicdan veya hukuk, bunun harekete geçip yaptırımları devreye sokmalıydı.
 
Buna raÄŸmen Türkiye Libya’daki varlığının kesinlikle savaÅŸmak için deÄŸil, Libyalıların hukukunu, güvenliÄŸini ve istikrarını korumak olduÄŸunu göstermek üzere saldırgan Hafter’e bile taraf muamelesi yapıp ateÅŸkes çaÄŸrısında bulunmuÅŸtu.
 
Ä°kinci tuhaflık ise Hafter’in kendisine ÅŸimdiye kadar destek vermiÅŸ olan Rusya’nın çaÄŸrısına raÄŸmen ateÅŸkese uymayacağını duyurmasıydı. Bunu yaparken nesine güveniyordu acaba?Elindeki silah kendisine ait deÄŸil ki.O silahı eline verenlerin istediÄŸinden fazlasını yapabilir miydi?
 
Kesin konuÅŸmayalım hemen. Belki yapabileceÄŸini bir an için düÅŸünebilir, ama biraz kendine geldiÄŸinde bunun sürdürülebilir olmayacağını da fark etmemesi mümkün deÄŸildi.
 
Hafter’in BAE’nin finansmanı, Rusya’nın teknik desteÄŸi ve Fransa’nın AB içindeki PR faaliyeti olmadan bir adım yol gitmesi mümkün deÄŸil ki.
 
Türkiye ise Libya’da daha fazla kan dökülmesini deÄŸil, bütün Libyalıların huzurunun, hukukunun ve ülke istikrarının temin edilebileceÄŸi bir siyasi diyalog ortamının oluÅŸmasından baÅŸka bir ÅŸey aramıyor bölgede. Bunun saÄŸlanması Türkiye içen de yeterince büyük bir kazanımdır. Türkiye’nin ne Libya’nın ne de baÅŸka bir ülkenin toprağında gözü yok, zaten her ülke kendi halkı tarafından yönetildiÄŸinde, her ülkenin kendi halkı yeterince özgürleÅŸip istikrar bulduÄŸunda Türkiye’nin bundan rahatsız olmasını gerektirecek hiçbir durum olmaz.
 
Hal böyle iken Arap medyasında, özellikle Mısır medyasında Türkiye’nin Libya’da Araplarla savaÅŸmaya geldiÄŸine dair yoÄŸun bir propaganda kampanyası yürütülüyor. ÇoÄŸu da tiyolarını Türkiye’deki müttefikleri olan CHP’lilerden alıyor gibi.
 
Oysa hem CHP’nin hem de Mısır’da Türkiye’ye karşı bu propagandaya maruz kalanların hemen gözlerine batması gereken gerçek ÅŸu: Libya’da ateÅŸkesi baÅŸkası deÄŸil Türkiye istedi ve üstelik bunu Rusya ile olan iyi iliÅŸkilerini ciddi bir diplomatik imkana dönüÅŸtürerek saÄŸladı.
 
Türkiye’nin barışa deÄŸil de savaÅŸa niyeti olsa hiçbir meÅŸruiyeti olmayan, ama maalesef fiili bir güç temin etmiÅŸ olan Hafter’e karşı savaÅŸarak Libya’da nüfuzunu geliÅŸtirmeyi düÅŸünürdü. Böyle bir savaÅŸta Türkiye’nin karşısında Hafter’in hiçbir ÅŸansı olmayacağı açık ancak Türkiye’nin elde edeceÄŸi bu askeri baÅŸarının Libya halkına ağır bir maliyet çıkarması da kuvvetle muhtemel olurdu.
 
Oysa Libya sahasına sadece askeri gücüyle deÄŸil, tarihi, kültürel gücüyle ve tabii ki en önemlisi Libya’nın geleceÄŸi için, Libya’yı Libyalılara güvenle devredecek bir vizyonla giriyor Türkiye. Bu vizyonun bir alternatifi yok ÅŸu anda ve buna etik ve politik düzeyde karşı koyacak hiçbir zemin yok.
 
LÄ°BYA, TÜRKÄ°YE-MISIR Ä°LÄ°ÅžKÄ°LERÄ° Ä°ÇÄ°N BÄ°R FIRSAT SAHASI OLAMAZ MI?
 
Mısır medyasında yürütülen kampanyada Türkiye’nin Mısır’a karşı savaÅŸmak üzere Libya’ya geldiÄŸi söylenirken, ÅŸunu söyledik. Türkiye Libya’ya ne Libya halkıyla ne de herhangi bir Müslüman-Arap halkla savaÅŸmaya geliyor.Bilakis Libya’daki savaşı durdurmak üzere geliyor, üstelik geliÅŸi de bir davet üzere oluyor.
 
Haddi zatında Türkiye ile Mısır arasında bir savaÅŸ sebebinden ziyade iÅŸbirliÄŸi sebepleri çok daha fazladır. DarbeciliÄŸi ve her gün kendi halkına yönelik insan hakkı ihlalleri yüzünden Sisi ile aradaki çözülmez sorun bir kenara bırakıldığında, Türkiye ve Mısır arasında bu kopukluk baÅŸkalarına gereÄŸinden fazla fırsatlar doÄŸurmakta ve iki ülkeye de Ä°slam dünyasına da çok pahalıya mal olmaktadır. Oysa iki ülkenin bir iÅŸbirliÄŸi ve dayanışma içinde olmaktan baÅŸka bir kaderleri yok ve eninde sonunda bunu yapmaları gerekiyor.
 
Türkiye’nin Libya ile anlaÅŸması aynı zamanda Mısırlıların Yunanistan’la anlaÅŸmasından dolayı çalınan Münhasır Ekonomik Sınırlardaki haklarını da geri kazandırdı. Biraz daha öteye gidip ÅŸu soruyu da sorabiliriz: Libya ile yapılan anlaÅŸmanın bir benzeri neden Mısır’la da yapılmasın? DoÄŸu Akdeniz’de Türkiye, Mısır ve Libya arasındaki böyle bir ittifak her üç ülkenin haklarını daha fazla koruyup geliÅŸtirmez mi?
 
Mısır’ı Türkiye’ye karşı oynamaya, Türkiye ile bu tür bir ittifak kurmak yerine Yunanistan’a, Ä°srail’e kim zorluyor?
 
Neticede Ä°srail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan arasındaki anlaÅŸmada Mısır’ın esamisi bile okunmadı. Mısır’ın Türkiye aleyhine olmak üzere kurulan böyle bir ittifaktan bile dışlanması yeterince uyarıcı olmalı deÄŸil mi?
 
Sosyal medya üzerinden yaptığım bu çaÄŸrıya binlerce mesajla tepkiler geldi, olumlu ve olumsuz içerikli bu mesajlar, belli ki çaÄŸrının yerini bulmuÅŸ olduÄŸunu gösteriyor.
 
Kim bilir? Belki artık bunun üzerinde de ciddiyetle düÅŸünmenin vakti gelmiÅŸtir.
 
 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.