Sosyal Medya

Coğrafyamız

Atasoy Müftüoğlu: Hiçlik İçerisinde Kaybolmak

Aziz İslam’ı, kendi parçasından ibaret sayan herkes egomanyaktır. Kapsayıcı/kuşatıcı ilkeler üzerinde, bir bütünlük sağlanamadığı takdirde, günümüzde toplumlarımızda yaşandığı üzere parçalanmışlıklar sorun olmaktan çıkar.



Günümüz dünyasında toplumlar kimi zaman ideolojik, kimi zaman ulus-devlet’çi, kimi zaman mezhepçi kurgulara, çarpıtmalara dayalı hikayeler aracılığıyla yönlendiriliyor, yönetilebiliyor. Kitleler, ihtiyaç duyulduÄŸunda, iktidar aygıtları tarafından, çok ucuz, çok bayağı, çok bencil ve çıkarcı karşıtlıklar çerçevesi içerisinde konumlandırılabiliyor. Toplumlarımızda, politik iklimi de, dini iklimi de pragmatik ve duygusal eÄŸilimler belirliyor.
 
Dolaylı yollardan bilgilenen, tek yanlı olarak bilgilenen ve olayları hiçbir zaman bütün boyutlarıyla anlayamayan seyirciler, iktidarların politik perspektifleri doÄŸrultusunda, olayların nedenlerini araÅŸtırmaksızın, kendi tek yanlılıklarını ya da benciliklerini meÅŸrulaÅŸtırmaya çalışıyorlar. Sorgulanmayan tek yanlılıklar, bencillikler ve çıkarcılıklar bir süre sonra normal durumlar olarak gündem oluÅŸturabiliyor.
 
Farklı yorumlarla, farklı unsurlarla iliÅŸki/iletiÅŸim ve dayanışmaya imkan vermeyen patolojik her yaklaşım kendi çevresini bir toplama kampında yaşıyormuÅŸcasına her ÅŸeyden, farklı anlamlardan, farklı iyiliklerden tecrit edebiliyor. Farklı yorumları, deÄŸerlendirmeleri, gözlemleri, çözümlemeleri dışlayarak, kendi yorumunu, gözlem ve çözümlemelerini dayatan her unsur, bunu yaparken, kendini yalnızlaÅŸtırdığını, itibarsızlaÅŸtırdığını görmüyor, anlamıyor.
 
Tek yanlılığa, bencilliÄŸe, fanatizme kapanmanın bir hiçlik içerisinde kaybolmak anlamına gelebileceÄŸi hiç düÅŸünülmüyor. Kendi bencillikleriyle, kibirleriyle büyülenenler, mutlu hiçlikler içerisinde yaÅŸamaya devam edebiliyor. Tek yanlı ve bencil bir dilin çok büyük boÅŸluklar ve belirsizliklerle malûl bulunduÄŸunu, böyle bir dilin insanları nevrozlu davranışlara sevk edebileceÄŸini anlamıyor, anlamakta güçlük çekiyoruz.
 
Parçaların bencilliÄŸini, parçaların kibrini meÅŸrulaÅŸtırmak, parçaların yorum ve yaklaşımlarından mutlu olmak ilkelliklerinden mutlu olmak gibidir. Bütün “demokrasilerde” büyük sayıların ilgisine mazhar olan pek çok politik liderin, hiçbir biçimde ahlaki ilgiyi hak etmedikleri bilinen bir gerçektir. Bütünü inÅŸa etme yeteneÄŸine, ahlakına, bilincine, bütüne iliÅŸkin sorumluluk duygularına sahip olmayanlar parçalarla oyalanırlar.
 
Ä°slam’ın bütüncül kimliÄŸine yabancılaÅŸmayan Müslümanların birleÅŸtirici, kapsayıcı ilkeler üzerinde yoÄŸunlaÅŸmaları gerekir. Aziz Ä°slam’ı, kendi parçasından ibaret sayan herkes egomanyaktır. Kapsayıcı/kuÅŸatıcı ilkeler üzerinde, bir bütünlük saÄŸlanamadığı takdirde, günümüzde toplumlarımızda yaÅŸandığı üzere parçalanmışlıklar sorun olmaktan çıkar.
 
Bugünün tarihini biz Müslümanlar yapmadığımız için, tarihi yapanların yaptıkları üzerinde tartışıyor, yaşıyor, konuÅŸuyor, spekülasyonlar yapıyoruz. Tarihi yapanlar emperyal-küresel yeni gerçekliÄŸe uyum saÄŸlamamızı, bu gerçeklikle uzlaÅŸmamızı istiyor. Tarihsel oyunlara gereÄŸi gibi nüfuz edemediÄŸimiz için, tarihsel kötülüklere maruz kalıyor, tarihsel geliÅŸmeleri, tarihin sahipleri nasıl yorumlamamızı istiyorsa öyle yorumluyoruz.
 
Emperyal-küresel yeni gerçeklik, kolektif kimlik ve kültür mekanı olan bir ülkeyi daha {bu defa Suriye’yi} vekalet savaÅŸları yoluyla, bütün zenginlikleriyle birlikte bir harabeye çevirdi. Emperyal-küresel yeni gerçeklik, yalnızca bir ülkeyi harabeye çevirmekle kalmadı, aynı zamanda Müslüman zihinleri/gönülleri/vicdanları, zihinsel/vicdani bir irade oluÅŸturmayacak ÅŸekilde allak bullak etti. Günümüzde, özellikle OrtadoÄŸu bölgesinde Müslümanlar arasında kötürümleÅŸtirici karşıtlıklar ne yazık ki derinleÅŸiyor.
 
Duygusal tercihler, bencil tercihler, kibirli tercihler, çıkara dayalı tercihler, ahlaki deÄŸerlendirmelere, ahlaki temellendirmelere ihtiyaç duymazlar. Çıkara dayalı, duygusallıklara dayalı yaklaşımlar, konumlanmalar, tutum ve tavırlar bilinçli bilgiye de ihtiyaç duymazlar. Bilinçli bilgiye ihtiyaç duymamak sorumsuzlukla, keyfilikle, umursamazlıkla yakından ilgilidir. Çıkara, bencilliklere dayalı bir dilin, söylemin, politikanın, insanlığın/dünyanın/toplumun bilincine hiçbir zaman, hiçbir ÅŸekilde olumlu bir katkısı olduÄŸu görülmemiÅŸ, duyulmamıştır. Her ÅŸeyi yerli yerine koyan adalet duygusundan uzaklaÅŸtığımız için, ahlaki kirliliklerden rahatsızlık duymuyoruz.
 
Ä°ktibas, Eylül 2015, sayı 441

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.