Sosyal Medya

Tepeden tırnağa bir milletin birbirini yeme hastalığı

İslâm milletine düşman olanların bir şey yapmalarına gerek yok. Zaten birbirlerini yiyorlar. Kimin kime güveni var. Emperyal ağalar keyif çatıyor. Zamanı gelince küçük bir dokunuşla mukavvadan olan yapıları bir fiske ile alaşağı ediyor.



Güne gözümüzü güzelliklerle açmak isteriz. Sabahın bereketiyle, rahmetin aralanan kapılarından geleceklerle. Hayırla ve umutla. Beklentimiz bu bizim. Her insanın sevgiye açılan gözleriyle.
 
Gönlün arzuladığı bu.
 
Hayat hızlı akıyor baÅŸ döndürücü. Kâinatın deveranını aÅŸan bir hız. Ä°nsan hakikatlere gözlerini yumunca ne olup bittiÄŸinin farkına bile varamıyor. Dış, kabuk ve yüzeysel olanlar hayata egemen. Ä°nsanlık bir ÅŸeylerle oyalanıyor. Ä°çine yönelemiyor, düÅŸünmeye zamanı yok. Yazının baÅŸlığını böyle koyduÄŸuma bakmayın. Dikkat çekmenin bir yolu deÄŸil aslında. Bizi kuÅŸatanların nelerle oyalanmamıza neden oluÅŸunun bir baÅŸka bakışı ve yansıması.
 
Bir milletin birbirini yemesi, ya da tepeden baÅŸlayan en alt katmanlara kadar inen bir hastalık hâlinin yoÄŸunluÄŸu.
 
Hangi yana baksak iç karartıcı bir durum söz konusu. Ä°nsan insanı sevmekten vaz geçti. Sevgisini baÅŸka ÅŸeylere yönlendirdi. Nesneler zaten ağırlıkta. Bunun ayrıca izahına gerek yok. Ä°nsandan çok kediler ve köpekler çekim merkezi. Ä°nsan kendini böyle mi tatmin ediyor?
 
Batı aydınlanmasında, metafizik olanın devreden çıkarılmasıyla, Tanrı ile olan baÄŸları, iliÅŸkileri koptu. Manevi bir kopuÅŸ. Ä°nsan kendini tanrı yerine koydu. Milyarları bulan tanrıcıklar. Biblo oyunlarının oyuncakları gibi.
 
Hümanizm, insan sevgisi, insanın tanrı konumuna taşınması ve insanın kendini unutması. Bu, iyi tuttu. Ä°ÅŸine gelenler açısından. Batı bu büyük oyunun kurbanı olurken, oynadığı oyunun içinde küçüldükçe küçüldü ve eridi.
 
Müslümanlar tam anlamıyla idealsiz ve yönsüz kaldı bu oyuna dahil olarak.
 
O yabancı ruhun insanlık üzerine aÄŸdırdığı, nesnelerinin ve oyunun çeÅŸitliliÄŸi giderek deÄŸiÅŸiyor. Ä°nsan insanın düÅŸmanı ve hasmı.
 
Biz insanlığın genelini bir yana bırakarak ülkemizde olup bitenleri, yaÅŸananları gözlemlerken tam bir karmaÅŸa ve kaosun bulamacında. Nereye tutansak acaba. Hele ÅŸu sosyal medya hayatı iyice bulamaca çevirdi. Neyin gerçek neyin olmadığı konusunda güvensizlik var. BaÅŸlayan bir dalga insanlığı sarıyor. Bir yalanın, bir hilenin oyuncakları oluveriyorlar.
 
Birbiriyle yaÅŸamaya zorunlu olan bir coÄŸrafya insanın karmaşıklığı güven duygusunu ortadan iyice kaldırıyor.
 
Siyasal kirlilik mi, cinayetler mi, yalanlar mı, hırs ve tamahın getirdiÄŸi uçurumlar mı? Ä°nsanın insana güveni olmadığı bir dönem.
 
Siyasal kirlilikte artık güven yitimi tam anlamıyla en dip konumda. Bunun alt tabakası yok artık. Ä°nsanlar da bu karmaÅŸa içinde kanıksamışlıktan mı, ilgisizlikten mi kapılmış gidiyor. Yön deÄŸiÅŸtirecek, ufuk açacak yol göstericilerin ışığına yönelimsizlik ağır basıyor.
 
Her gün bin dolap, bin desise, bin oyun. Çık çıkabilirsen içinden.
 
Ä°slâm milletine düÅŸman olanların bir ÅŸey yapmalarına gerek yok. Zaten birbirlerini yiyorlar. Kimin kime güveni var.
 
Emperyal aÄŸalar keyif çatıyor. Zamanı gelince küçük bir dokunuÅŸla mukavvadan olan yapıları bir fiske ile alaÅŸağı ediyor.
 
Siyasal çekiÅŸmeler düÅŸünce ve inanç merkezli deÄŸil. Daha çok çıkar pasta paylaşımı ya da sahip olma duygusu.
 
Kim kimin derdine ortak, kimin kimden ne haberi var? Modern kentin sitelerinden çıkan bir cenazeyi taşıyacak adam bile yok. Paralı tabut taşıyıcılar gününe doÄŸru gidiliyor. Hiçbir olay nedensiz ve baÄŸlantısız deÄŸil. En tepeden en alt katmana kadar birbirini etkileyen olumsuzluklar.
 
Biz birbirimize ilgisiz, duyarsız ve birbirimizi yiyeduralım, kukla oyununun basit oyuncakları olalım, sonra da insanlığı değil en azından kendimizi kurtaralım duygusundan bile yoksunuz.
 
 
 
Ali Haydar Haksal / Milli Gazete

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.