Sosyal Medya

Önemli Şahsiyetler

İttihat ve Terakki'nin gerçek lideri: Talat Paşa

1 Eylül 1874 tarihinde Edirne’de doğdu. Babası Kırcaali’ye bağlı Çepleci köyünden Kadı Ahmed Vâsıf Efendi, annesi Hürmüz Hanım’dır. İlk eğitimini Vize’de aldıktan sonra Edirne Askerî Rüşdiyesi’ni bitirdi. Babasının vefatı üzerine ailesinin geçimini sağlamak için Edirne Posta ve Telgraf İdaresi’ne mülâzemetle girdi ve 1891’de telgraf deposu mukayyidi oldu.



Aynı zamanda ÅŸehirdeki Alliance Israélite Universelle mektebinde Türkçe muallimliÄŸi yaptı. Bu sırada özel Fransızca dersleri aldı; ayrıca sicil kaydına göre Rumca konuÅŸabilmekteydi. Genç yaÅŸta eniÅŸtesi Ä°smail YürükoÄŸlu aracılığıyla Jön Türk düÅŸüncesinden haberdar oldu ve bu düÅŸüncelere yakın ilgi duydu. Bulgaristan Türkleri’nden olan ve daha sonra Åžark adında bir muhalefet gazetesi çıkaran Ä°smail YürükoÄŸlu, Ahmed Zeki Bey ile beraber Osmanlı Ä°ttihat ve Terakkî Cemiyeti Rusçuk teÅŸkilâtında çalışmıştı. Talat Bey, Edirne’de daha sonra Ä°pek mebusluÄŸu yapacak olan Hâfız Ä°brâhim Efendi’nin çabalarıyla gerçekleÅŸen ve alt düzey bürokrat ve zâbitlerden oluÅŸan bir muhalefet örgütlenmesine katıldı. Ancak hükümet bu geliÅŸmeyi öÄŸrenince Osmanlı Ä°ttihat ve Terakkî Cemiyeti Paris ve Cenevre teÅŸkilâtlarıyla gizli muhaberatta bulunan örgüt üyeleri tutuklandı (1896). Talat Bey diÄŸer sivil üyelerle yargılandığı mahkeme tarafından üç yıl hapse mahkûm edilerek Edirne Hapishanesi’ne gönderildi ve memuriyetten azledildi (1897). Jön Türkler’le saray arasında gerçekleÅŸen ve Contréxeville AnlaÅŸması diye adlandırılan uzlaÅŸmanın ardından muhalefete karşı uygulanan siyasetin yumuÅŸatılması neticesinde 1898 yılı Åžubat ayında bir irade ile diÄŸer arkadaÅŸlarıyla beraber Talat Bey de affedildi. Bununla birlikte Edirne’de kalmasına izin verilmeyip Selânik’e sürüldü. Jön Türk muhalefetinin ÅŸiddetini kaybetmesi üzerine Selânik’te kurulmuÅŸ olan Osmanlı Ä°ttihat ve Terakkî Cemiyeti Åžubesi dağılmıştı. Bu sebeple Talat Bey, uzunca bir süre muhalifler arasında yapılan toplantılara katılma ve yasak neÅŸriyatı takip etme dışında siyasî bir faaliyette bulunamadı. 1899’da Selânik Vilâyeti Posta ve Telgraf Ä°daresi’nde kâtip, 1903’te baÅŸkâtip oldu ve 21 Kasım 1907 tarihinde azledilinceye kadar bu görevde kaldı. 1903’te Ä°talyan Obediyası’na baÄŸlı Macedonia Risorta mason locasına girdi. Pek çok rejim aleyhtarının katıldığı bu loca, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin dahil olduÄŸu daha sonraki örgütlenmelere ciddi katkılar saÄŸladı. DeÄŸiÅŸik kaynaklar Talat PaÅŸa’nın BektaÅŸî tarikatı mensubu olduÄŸunu ve bu kanalla da siyasal örgütlenme gerçekleÅŸtirdiÄŸini ileri sürmektedir.
 
Talat Bey, 1901 yılından itibaren Lom Palanka’da bulunan Ä°smail YürükoÄŸlu aracılığıyla Ahmed Rızâ Bey ile yazışmalarda bulundu; ancak Jön Türk hareketi büyük bir çöküntü içinde bulunduÄŸundan herhangi bir örgütlenme faaliyetine geçemedi. 1903’teki Ä°linden ayaklanması bütün Makedonya’da olduÄŸu gibi Selânik’teki muhaliflerin de yeniden örgütlenme çabaları içine girmesine vesile oldu. Aynı yılın aÄŸustos ayında Talat Bey, Mustafa Rahmi (Arslan), Cemal Bey (PaÅŸa), Mehmed Câvid ve Hacı Âdil beylerden oluÅŸan bir heyetle gizlice Ä°ngiliz KonsolosluÄŸu’na giderek örgütlenme faaliyetlerine destek talebinde bulundu, fakat kendilerine mânevî destek dışında bir yardım yapılamayacağı söylendi. Kendisiyle temas kurulan Ahmed Rızâ Bey de Paris merkezinin Selânik’teki muhaliflere bir yardımı dokunamayacağını bildirdi. Uzun süren gizli toplantılar ve tartışmalar neticesinde muhalifler 1906 yılı Temmuzunda yeni bir örgütlenmenin gerçekleÅŸtirilmesine karar verdiler. Talat Bey ile Ä°smail Canbolat ve Midhat Åžükrü’den (Bleda) oluÅŸan bir heyet, 7 Eylül 1906 tarihinde Hilâl (Muîn-i Hilâl) diye adlandırılan bir gizli cemiyetin kurulmasını kararlaÅŸtırıp diÄŸer muhaliflere bildirdi. 18 Eylül 1906 tarihinde yapılan yeni bir toplantıda örgütün adı Osmanlı Hürriyet Cemiyeti olarak deÄŸiÅŸtirildi. Örgütün on kurucusu Talat Bey, Ä°smail Canbolat ve Mustafa Rahmi beylerden oluÅŸacak bir heyetin örgütün idaresini üstlenmesine karar verdi. Örgüt kısa sürede yayılarak üye sayısı arttı ve özellikle düÅŸük rütbeli subaylar üye kaydedilmeye baÅŸlandı.
 
Ülke içindeki muhalefet örgütlenmelerini mahallî ÅŸubeleri haline getirmeye çalışan, merkezi Paris’te bulunan Osmanlı Terakkî ve Ä°ttihat Cemiyeti bu yeni örgütle temasa geçti. Gizlice Selânik’e sokulan Dr. Nâzım Bey, önceleri Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin teÅŸkilâtlanma yöntemlerine iliÅŸkin kuÅŸkularını dile getirdiyse de 27 Eylül 1907 tarihinde iki cemiyet birleÅŸme kararı aldı. Bu karara göre Osmanlı Hürriyet Cemiyeti, Osmanlı Terakkî ve Ä°ttihat Cemiyeti Dâhilî Merkez-i Umûmîsi adını aldı. Talat Bey bu yeni teÅŸkilâtın kâtibi sıfatıyla, Hâricî Merkez-i Umûmî ve Avrupa vilâyetlerindeki ÅŸube ve muhaliflerle haberleÅŸmeyi saÄŸladığı gibi gizlice Ä°stanbul’a gidip Ä°stanbul teÅŸkilâtı lideri Silistreli Ä°brâhim PaÅŸazâde Hamdi ve Avukat Baha beylerle görüÅŸtü ve baÅŸÅŸehirdeki faaliyetlerin yeniden düzenlenmesi çabalarına katkıda bulundu. Takma ad olarak Sâî ismini kullanan Talat Bey, Hâricî Merkez-i Umûmî’de benzer bir görevi üstlenen Bahâeddin Åžâkir Bey ile beraber örgütün teÅŸkilâtlanmasını denetleyen iki kiÅŸiden biri oldu. Nitekim 1908 ihtilâlinin ardından bu iki lider, yabancı temsilcilerle cemiyetin dâhilî ve hâricî sekreterleri sıfatıyla görüÅŸmelerde bulundu. Talat Bey’in cemiyetteki hızlı yükseliÅŸini, 1905 sonrasında gerçekleÅŸen Jön TürklüÄŸün bir entelektüel hareketten tutucu bir eylemciliÄŸe dönüÅŸüm sürecinin son halkalarından biri olarak mütalaa etmek mümkündür.
 
Talat Bey 1908 ihtilâlinin hazırlanmasında önemli rol oynadı ve ihtilâlin ardından yeniden Osmanlı Ä°ttihat ve Terakkî Cemiyeti adını alan örgütün en önemli idarecilerinden biri haline geldi. Ä°ttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin Osmanlı siyasetine ağırlığını koyduÄŸu 1908-1918 döneminde Talat Bey önde gelen siyaset yapımcıları arasında yer aldı. 1908 seçimlerinde Edirne mebusu olarak Meclis-i Meb‘ûsan’a girdi ve birinci reis vekilliÄŸine getirildi. 1909’da Ä°ngiltere’ye gönderilen parlamento heyetine baÅŸkanlık etti. 8 AÄŸustos 1909 tarihinde Dahiliye nâzırı oldu. 11 Åžubat 1911’de bu görevinden istifa etmekle beraber 4 Åžubat 1912 tarihinde Posta ve Telgraf nâzırlığıyla yeniden kabineye girdi. Said PaÅŸa kabinesinin 1912 Temmuzunda istifası ile bu görevi sona erdi. Bu tarihten sonra Ä°ttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin kısa süren muhalefetinin örgütlenmesinde çalıştı. Balkan savaşı sırasında gönüllü asker olarak Edirne’de görev aldıysa da muhalif propaganda yaptığı gerekçesiyle Ä°stanbul’a geri gönderildi. 23 Ocak 1913 tarihinde gerçekleÅŸtirilen Bâbıâli Baskını’nın düzenleyici ve uygulayıcıları arasında yer aldı. II. Balkan Savaşı esnasında Edirne’nin geri alınması için askerî harekât kararı verilmesinde önemli rol oynadı ve ardından Bulgar temsilcileriyle yapılan barış görüÅŸmelerinde Osmanlı heyetine baÅŸkanlık etti. Mahmud Åževket PaÅŸa suikastının ardından kurulan Said Halim PaÅŸa kabinesinde yeniden Dahiliye nâzırlığına getirildi (12 Haziran 1913). Bu tarihten itibaren Ä°ttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin gerçek anlamda bir iktidar tekeli oluÅŸturmasının doÄŸal bir sonucu olarak Talat Bey devletin siyasetinin en önemli belirleyicilerinden biri oldu. Batı Anadolu’da Rumlar’a karşı uygulanan boykot ve Rum vatandaÅŸların Yunanistan’a kitlesel göçü gibi iç meselelerle ilgilenmesinin yanı sıra Rusya ile ittifak teÅŸebbüsü ve Bulgaristan’ın merkezî devletler yanında savaÅŸa katılması hususunda yapılan pazarlıklar gibi dış siyaset giriÅŸimlerini hükümet adına yönetti. I. Dünya Savaşı’na girme konusunda Ä°ttihat ve Terakkî Cemiyeti içinde beliren fikir ayrılığında savaÅŸa katılma taraftarı gruba dolaylı destek vererek Osmanlı Devleti’nin böyle bir karar almasında etkili oldu. Literatürde Tehcir Kanunu diye geçen 27 Mayıs 1915 tarihli kânûn-ı muvakkatın çıkarılması ve uygulanmasında cemiyet liderlerinden biri ve Dahiliye nâzırı sıfatıyla önemli rol oynadı.
 
Ä°ttihat ve Terakkî Cemiyeti içinde gücü artan Talat Bey’in hükümet icraatına yaptığı müdahaleler savaÅŸa girmeye karşı çıkan Sadrazam Said Halim PaÅŸa’nın görevine devamını zorlaÅŸtırıyordu. Said Halim PaÅŸa’nın cemiyet ileri gelenleriyle iliÅŸkilerinin gitgide bozulmasının ardından 1917 yılı Ocak ayında cemiyet Talat Bey’in sadârete getirilmesine karar verdi. 3 Åžubat 1917 tarihinde Said Halim PaÅŸa’nın saÄŸlık sebeplerini ileri sürerek istifa etmesinden sonra Talat Bey, vezir rütbesiyle ve Dahiliye ve Maliye nezâretlerinin katılımıyla sadrazamlığa tayin edildi. Böylece Talat PaÅŸa, Osmanlı tarihinde sadrazamlığa getirilen ilk mebus oldu. Talat PaÅŸa, 1918 yılı Ocak ve Åžubat aylarında BolÅŸevikler’le yürütülen Brest-Litowsk mütareke görüÅŸmelerini Osmanlı Devleti heyetinin baÅŸ delegesi sıfatıyla idare etti, ancak anlaÅŸmaya varılamaması yüzünden Ä°stanbul’a geri döndü. Sultan ReÅŸad’ın vefatı üzerine usulen hükümetin istifasını sundu. 8 Temmuz 1918 tarihinde yeni padiÅŸah VI. Mehmed (Vahdeddin) tarafından tekrar sadrazamlığa getirildi. Osmanlı Devleti’nin Amerika BirleÅŸik Devletleri BaÅŸkanı Wilson aracılığıyla mütareke giriÅŸiminde bulunmasının ardından hükümetin vazifesine devam etmesi imkânsız hale geldiÄŸinden Talat PaÅŸa 8 Ekim 1918’de istifasını sundu ve 14 Ekim’de Ahmed Ä°zzet PaÅŸa sadâretinde yeni kabinenin kurulmasıyla görevi resmen sona erdi. 1 Kasım 1918 tarihinde Ä°ttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin örgütün feshine karar veren son kongresinin baÅŸkanlığını yapan Talat PaÅŸa 1-2 Kasım gecesi Enver ve Cemal paÅŸalar gibi önde gelen cemiyet liderleriyle birlikte bir Alman torpido gemisiyle Karadeniz üzerinden Sivastopol’a kaçtı ve ardından Berlin’e gitti.
 
Talat PaÅŸa, bu tarihten itibaren Ä°ttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin yurt dışında yeniden baÅŸlattığı faaliyetin idaresinde Ali Sâî takma adıyla görev aldı, BolÅŸevikler ve galip devletlerle temaslar yaptı. Kendisi bu dönemde ayrıca Mustafa Kemal PaÅŸa ile muhaberede bulundu. Damad Ferid PaÅŸa hükümetince Dîvân-ı Harb-i Örfî’ye sevkedilen Talat PaÅŸa’nın vezaret rütbesi henüz gıyabî yargılanması baÅŸlamadan çıkan bir irade ile geri alındı (12 Mart 1919). Talat PaÅŸa, 15 Mart 1921 tarihinde Berlin’de DaÅŸnaktsutyun’un aldığı Ä°ttihat ve Terakkî erkânının öldürülmesi kararını icra eden Soghomon Tehliryan adındaki bir Ermeni tarafından tabanca ile vurularak öldürüldü. Yakalanarak yargılanan katili mahkeme jürisi suçsuz bularak beraat ettirdi (3 Haziran 1921). Talat PaÅŸa’nın uzun süre Berlin Müslüman Mezarlığı’nda kalan naaşı yirmi iki yıl sonra Ä°stanbul’a getirilerek Hürriyet-i Ebediye tepesine defnedildi (25 Åžubat 1943).
 
Ä°ttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin icraatçı kadrosundan olan Talat PaÅŸa’nın ölümünden sonra yayımlanan hâtıraları dışında yazılı bir eseri yoktur. Özeti “Posthumous Memoirs of Talaat Pasha” baÅŸlığıyla New York Times Current History 15/1’de (Ekim 1921) ve bir kısmı Yeni Åžark gazetesinde (sy. 58-88, Kasım-Aralık 1921) sansürlenerek neÅŸredilen bu hâtırat daha sonra Tanin gazetesinde tefrika edilmiÅŸ (Nisan-Haziran 1945) ve bu metin 1946’da Hüseyin Cahit Yalçın tarafından kitap halinde yayımlanmıştır. Yeni Åžark gazetesinde çıkan sansürlü metin, eksik bölümler Tanin’deki tefrikadan tamamlanıp 2006 yılında Kaynak Yayınları tarafından neÅŸredilmiÅŸtir. Ä°ttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin bilhassa savaÅŸ sırasındaki icraatını savunmak amacıyla hazırlanan ve orijinali elde bulunmayan bu metinlerin, tehcirle ilgili kendisine atfedilen diÄŸer bazı vesikalar gibi gerçekten Talat PaÅŸa’nın kaleminden çıkıp çıkmadığı hususu tartışmalıdır.
 
Ä°slam Ansiklopedi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.