Sosyal Medya

Suriye’de Putin kazandı, Erdoğan kazandı. Peki, kim kaybetti?

ABD ile varılan 120 saatlik anlaşmanın bitimine iki saat kala, Türkiye bu defa Rusya ile Suriye sınırının YPG/PKK güçlerinden temizlenmesi için 150 saatlik bir anlaşmaya vardı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Türk heyetini Soçi’de ağırlayan Rusya devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından 6 saatlik görüşmeler ardından yayınlanan Mutabakat Muhtırasını iki ülke dışişleri bakanları Mevlüt Çavuşoğlu ve Sergey Lavrov okudu.



Buna göre, 23 Ekim saat 12.00’den itibaren 150 saat içinde Rus ve Suriye birlikleri Fırat nehrinden Irak sınırına dek uzanan 440 km boyunca (Barış Pınarı harekât bölgesi hariç) YPG/PKK güçlerini 30 km derinlikte bir alanın dışına çıkaracak. Bu süre dolunca da bu defa Türk ve Rus birlikleri aynı bölgede, Irak sınırına yakın Kamışlı dışında 10 km derinlikte devriye gezecekler. YPG’lilerin Münbiç ve Tel Rıfat’tan çıkarılmasının taahhüt edilmesi de ilginç, bu yolla Fırat’ın batısında yer alan Afrin ve Cerablus operasyon alanları birleÅŸtirilmiÅŸ.

Böylece ErdoÄŸan, öteden beri ısrarlı olduÄŸu ÅŸekilde YPG/PKK varlığını Suriye ile sınır bölgesinden uzaklaÅŸtırma hedefine ulaÅŸmış oldu. Milli Savunma Bakanlığı 120 saatlik hedeflere ulaşıldığını, Barış Pınarı harekatının durdurulduÄŸunu ilan etti. (*) Putin’in ErdoÄŸan’ı Soçi’den eli boÅŸ göndermeyeceÄŸi belliydi. Özellikle de ErdoÄŸan, ABD baÅŸkanı Donald Trump’ın skandal mektubu açıkladığı, Halkbank davasının yeniden açıldığı ve ABD Kongresinde yeni yaptırımların istendiÄŸi 16 Ekim günü kendisini aradığında 22 Ekim’de Soçi randevusu verdiÄŸinde.
Böylece ErdoÄŸan, çok riskli oynadığı ABD ve Rusya’yı birbirine karşı koz gösterme oyununu büyük ölçüde baÅŸardı. Batılı müttefiklerini karşısına alma pahasına izlenen, askeri güç kullanımı takviyeli ısrarcı diplomasi yöntemi, ekonomik yaptırımları göze almak pahasına uygulanarak sonuç getirdi.
 
ErdoÄŸan kazandı, Putin daha çok kazandı
Peki, ErdoÄŸan’ın istediÄŸini almasına yardımcı olan Putin bunu Türkiye’nin iyiliÄŸini çok istediÄŸi için karşılıksız mı yaptı? Tabii ki hayır. Dünyanın dört köÅŸesinde Suriye krizinin nen büyük kazananı olarak görülen Putin de ErdoÄŸan’dan istediÄŸi bir ÅŸeyi, önemli bir ÅŸeyi almış durumda: bütün bu süreci artık Suriye rejimiyle iÅŸbirliÄŸi içinde yürütme sözü.
Muhtırada 1998’de, Abdullah Öcalan’ın sınır dışı edilmesi ardından Türkiye ve Suriye arasında imzalanan Adana AnlaÅŸmasına yapılan atıf buna iÅŸaret ediyor. 4’üncü maddede Rusya’nın “kolaylaÅŸtırıcılığından” söz ediliyor; bu deyim diplomaside arabuluculuÄŸun bir kademe hafif ÅŸekli olarak kullanılır. Zaten Moskova’nın “kolaylaÅŸtırıcılığı” ile Türkiye ve Suriye hükümetlerinin dışiÅŸleri ve savunma bakanlıkları ile istihbarat örgütleri arasında “gerçek zamanlı” irtibatta olduÄŸu, Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksand Lavrentyev tarafından geçen hafta açıklanmıştı.
 
Adana AnlaÅŸması demek, Türkiye’nin Suriye’deki BeÅŸar Esad rejimiyle terörle mücadele konusunda iÅŸbirliÄŸi yapması demek. Basın açıklaması sırasında ErdoÄŸan’ın yüzündeki burukluÄŸun, Putin’in ona elini sıkmak için uzatırken “Tamam ama anlaÅŸtık, deÄŸil mi?” gibilerinden bakmasının nedeni bu. Malum, ErdoÄŸan Suriye konusuna Esad’ın gitmesi, Baas rejiminin yıkılması, yerine de tercihan Müslüman KardeÅŸler ağırlıklı bir iktidarın gelmesi fikriyle girmiÅŸti. Åžimdi Esad’la dost olması gerekmese de Baas rejimiyle iÅŸbirliÄŸi sözü vermiÅŸ durumda Putin’e.
150 saatlik sürenin 29 Ekim’de bitiÅŸinin ertesi günü 30 Ekim’de Cenevre’de yeni Suriye Anayasası görüÅŸmelerinin baÅŸlayacak olması da tesadüf deÄŸil. Putin, ABD’nin Suriye’den çıkmasını saÄŸlayıp, sahada üstünlüÄŸün kendisinden geçtiÄŸini (Trump’a da, ErdoÄŸan’a da) gösterdikten sonra, ÅŸimdi Suriye’nin geleceÄŸine dair siyasi görüÅŸmelerdeki ağırlığını da artırıyor.
 
Peki, kim kaybediyor?
Ortaya çıkan tabloda, yerinde ne kadar kalacağı belli olmasa da bir ölçüde BeÅŸar Esad’ın kazandığını söylemek dahi mümkün. AnlaÅŸma sonrasında telefonda Putin’e “mümkün deÄŸil” demiÅŸ ama Putin olmaksızın koltuÄŸunu koruyamayacağını dünya biliyor.
ABD BaÅŸkanı Trump’ın bile, Suriye’yi Rusya’ya bırakmak zorunda kalsa da belli açılardan kazançlı çıktığı söylenebilir. Suriye’den asker çekme kararı ve Orta DoÄŸu savaÅŸlarına ne kadar para döküldüÄŸünü durmaksızın söylemesi 2020 seçimlerinde iÅŸine yarayabilir.
 
Åžimdilik oyunun üç kaybedeni görülüyor. En büyük kaybedeni PKK. ABD’nin kanatları altında Suriye’de özerk bir devlet kurma eÅŸiÄŸinde olan PKK’nın Suriye kolu PYD ve silahlı gücü YPG, bir anda kendilerini ortada buldular. ABD Savunma Bakanı Mark Esper, 120 saatin bitimi ardından “Biz onlarla IŞİD’le mücadele için iÅŸbirliÄŸi yaptık, devlet kursunlar diye deÄŸil” deyip çıktı iÅŸin içinden. BaÅŸka bir yazının konusu olabilir ama bu, silahlı Kürt hareketlerinin baÅŸta ABD olmak üzere bölgedeki hükümetlere karşı ayaklandırılıp sonra ortada bırakılmasının ilk örneÄŸi deÄŸildi. Bugünlerde “Suriyeli Kürtler Kongre’de alkışlarla karşılandı” haberlerine de fazla itibar etmemek lazım; siyaset bu, bir rüzgârla deÄŸiÅŸir bütün iÅŸler. Tabii Ä°ran ile arasında Kürt devleti kurulması fikrini ÅŸiddetle destekleyen Ä°srail BaÅŸbakanı Binyamin Netanyahu’yu da bu çerçevede kaybedenler arasında saymak mümkün.
 
Avrupa BirliÄŸi de kazananlar arasında sayılamaz. AB, bu krize tarihinin en ağır kan kaybı olan Ä°ngiltere’nin kopuÅŸu, Brexit müzakereleri sırasında yakalandı. Dikkatinin çoÄŸu oradaydı ve bu nedenle gerek verdiÄŸi tepkiler, gerek çıkışlarıyla –belki bir tek Alman Åžansölyesi Angela Merkel dışında- geliÅŸmelerin gerisinden geldi. Türkiye’ye AB ülkelerinden verilen sert tepkilerin gerekçeleri arasında IŞİD korkusu, göçmen korkusu ve PKK’lıların kendi ülkelerinde eylem yapabileceÄŸi korkusunu saymak mümkün.
 
Tehlike geçmiÅŸ deÄŸil
Ortaya çıkan bu tabloya raÄŸmen Türkiye’nin üzerindeki kara bulutlar henüz dağılmış deÄŸil. ErdoÄŸan’ın her iÅŸi ABD BaÅŸkanıyla çözebileceÄŸi yanılgısını –eÄŸer fark ettiyse- çok geç fark etmesi nedeniyle Kongre’de daha çok ErdoÄŸan karşıtlığından kaynaklanan bir Türkiye karşıtlığı var. Ekonomik yaptırımlar zaten toparlanmaya çalışan Türk ekonomisine ağır hasar verebilir; özellikle de bankacılık ve ihracatçı, imalatçı ÅŸirketler alanında.
Bu koÅŸullar altında Türkiye’nin Suriyeli göçmenlerin dönüp yeni köy ve kasabalara yerleÅŸme planını nereden bulunacak bütçelerle karşılayabileceÄŸi ciddi bir soru.
 
Siyasette rüzgâr deÄŸiÅŸir dedik ama AB kamuoyundaki tepkiler de Türkiye’nin uluslararası toplulukta yalnızlaÅŸma süreci devam ediyor. Ancak stratejik hedef Suriye sınırında PKK’nın bir Kürt devleti kurmasını engellemekti, o da hem Rusya, hem de IŞİD’i PKK’ya vurdurtan ABD ile anlaÅŸmalar üzerinden ÅŸimdilik engellenmiÅŸ görünüyor; mevcut koÅŸullarda bu da baÅŸarıdır.
 
 
Murat Yetkin - KiÅŸisel Web Sitesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.