Sosyal Medya

Alev Alatlı: En büyük hata yabancı dille eğitim vermek

Kapadokya Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Alev Alatlı, Türkiye'de eğitim sistemi ve diğer alanlardaki sorunları değerlendirdi



Nasihatname isimli yeni kitabının hazırlıklarını sürdüren Alatlı liyakat konusunda herkesin taşın altına elini sokması gerektiÄŸini söyleyerek "Ezber yaratıcı düÅŸünceyi sakatlar" dedi
 
Kapadokya Üniversitesi Mütevelli Heyet BaÅŸkanı Alev Alatlı, Türkiye'nin asgari 250 yıldır karşı karşıya kaldığı liyakat sorununun çözümünde önceliÄŸin eÄŸitimde olduÄŸunu belirterek, "BaÅŸkan Recep Tayyip ErdoÄŸan'dan, daha doÄŸrusu iktidardan milli eÄŸitimi ihya etmesini talep ediyorsanız, üÅŸenmeyecek 'Nasıl?' sorusuna siz de kafa yoracaksınız" dedi.
 
Yazar Alev Alatlı, Türkiye'nin eÄŸitim sorunlarıyla ilgili çözüm önerilerini, Kapadokya Üniversitesi'nde uyguladıkları eÄŸitim sistemini ve "Ülkeme kefaretim olacak." dediÄŸi müstakbel kitabını anlattı.
 
EÄŸitim sorunları için toplumun bütün kesimlerinin çözüm üretmesi gerektiÄŸini dile getiren Alev Alatlı, herkesin sadece hataları sayıp dökmekle yetinmeyip, aynı zamanda katkıda bulunması gerektiÄŸini kaydetti.
 
Liyakat ve eÄŸitim sorunları için yapılması gerekenler üzerinde kafa yorulmasının ÅŸart olduÄŸunu aktaran Alatlı, ÅŸöyle devam etti:
 
"Åžimdi tabii 'liyakat' deyip durmakla olmuyor. Bizi milletçe kahreden olumsuzlukların ezici çoÄŸunluÄŸunun liyakat eksikliÄŸinden kaynaklandığını iddia eden bencileyin biriyseniz, sorunu gidermek için yapılması gerekenler üzerinde düÅŸüneceksiniz. Aynı ÅŸekilde, BaÅŸkan ErdoÄŸan’dan, daha doÄŸrusu iktidardan milli eÄŸitimi ihya etmesini talep ediyorsanız, üÅŸenmeyecek ‘Nasıl?’ sorusuna siz de kafa yoracaksınız. EÄŸitim sistemleri boÅŸlukta oluÅŸmazlar çünkü. Toplumu meydana getiren resmi, gayrıresmi tüm kurum ve kuruluÅŸların bilgi ve hassasiyetleri doÄŸrultusunda ve seferberlik boyutlarında ortak gayretinin ürünleridir. Kenara çekilip, hataları sayıp dökmekle yetinmeyecek, katkıda bulunacaksınız.”
 
Alatlı, 13 yıl önce meslek yüksekokulu ile baÅŸlayan, geçen yıl Kapadokya Üniversitesi'ne evrilen sürecin temel nedeninin eÄŸitim ve liyakat sorunlarına çare arama çabası olduÄŸunu vurgulayarak, ÅŸunları söyledi:
 
“Bakın, bizim meselemiz hiçbir zaman Türkiye’nin iki yüz bilmem kaçıncı üniversitesi olmak deÄŸildi. Bizim meselemiz, yüzyılların ihmaliyle yüzleÅŸmek, daha doÄŸrusu yüzleÅŸmeye katkıda bulunmaktı. Yanlış olduÄŸunu düÅŸündüÄŸümüz uygulamaları doÄŸrultmak, eksikleri telafi etmekti. Albert Einstein’ın 'Sorunlarımızı onları yaratan düÅŸünce tarzımızı kullanarak çözemeyiz.' vecizesi doÄŸrultusunda yanlışta ısrar etmemeyi ÅŸiar edindik. Bakın, öÄŸrenciye bilmediÄŸi bir konuyu, bilmediÄŸi bir dille öÄŸretmeye kalkmak eÄŸitimde yapılabilecek yanlışların en büyüÄŸüdür. Çünkü kavram karmaÅŸasına neden olur. Ezbere zorlar. Yaratıcı düÅŸünceyi sakatlar. Bu bakımdan öÄŸretim dili, mutlaka Türkçe olmalıdır.
 
Buna karşın, yabancı dil de zihni yeni yaklaşımlara açar, hayal gücünü zenginleÅŸtirir. Öyleyse, yabancı dil yasak savar gibi deÄŸil, hak ettiÄŸi ciddiyetle, sular seller gibi ama mutlaka ve ayrıca öÄŸretilmelidir. 'Ayrıca' sözcüÄŸünün altını çiziyorum, çünkü yabancı dil öÄŸretimi kendi içinde bir disiplindir. Kendi yöntemleri, kendi müfredatı, kendi uygulamaları vardır. BaÅŸlı başına bir öÄŸretim dalı olarak ciddiyetle ele almazsanız, dört yılın sonunda ne asli konularında, ne de yabancı dilde yeterli mezun veremezsiniz.
 
EÄŸitimde yapılabilecek en büyük yanlışlardan biri, dil ve düÅŸünce arasındaki bağı ıskalamaktır. Filolojiyi üniversitenin kalbine yerleÅŸtirmez, en mühimi Türkçeye sahip çıkmazsanız öÄŸrenciyi, mütevelli heyet üyemiz Süleyman Seyfi ÖÄŸün hocanın ifadeleriyle, 'emanet dillerin papaÄŸanı olmaktan' kurtaramazsınız. Yaratıcı düÅŸünce, anadilden türer."
 
“Kapadokya akademik uÄŸraÅŸ için mükemmel bir yer”
 
Alev Alatlı salim kafayla eÄŸitim verebilmek için Kapadokya’yı seçtiklerini ifade ederek, büyük ÅŸehirlerin gürültüsünden, angaryasından uzak, asude bir ortamda akla odaklanmak istediklerini kaydetti.
 
Ä°ÅŸlerinin, bilgilenmek ve bilgilendirmek olduÄŸunu vurgulayarak, “Peri bacalarının, yeraltı yerleÅŸimlerinin büyülü güzelliklerinin yanı sıra medeni, incelikli, huzurlu bir bölgemiz Kapadokya. EÄŸlenceli ama farfara deÄŸil, seçkin ama asık suratlı deÄŸil, edepli ama baÄŸnaz deÄŸil, hasılı akademik uÄŸraÅŸa mükemmelen elveren bir ortam. Gencecik bir insanın tek bir saniyesini angaryaya dolayıp zayi etmesine razı deÄŸiliz. Güzel atlar ülkesi Kapadokya bize eÄŸitimde verimli olma imkanı tanıyor.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
 
"Çok sevdiÄŸim ülkeme kefaretimi ödemeye hazırlanıyorum"
 
Alev Alatlı, "Nasihatname" olarak nitelendirdiÄŸi müstakbel kitabıyla çok sevdiÄŸi Türkiye’ye olan kefaretini ödeyeceÄŸini anlattı.
 
Henüz yazım aÅŸamasında olan kitabıyla bunca yıllık çalışmanın, bilginin kefaretini ortaya koyacağını kaydeden Alatlı, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:
 
"Onun için nasihatname yazıyorum. Bu kitabı okuyanlar önümüzdeki yüzyıla avansla girsin istiyorum. Tahmin edileceÄŸi gibi uzun ve yorucu bir iÅŸ. Nasihatnamede bir sistem icat ettimve o ÅŸekilde kurguluyor ve yazıyorum. Diyelim ki, bir konuda ahkam kesiyorum, bu karara varmamı etkileyen bir çok faktörler var. Åžimdi bu ahkamın etrafındaki faktörleri yazmaya baÅŸladım. Pencere diyorum bunlara. Bir olaya ÅŸu pencereden veya ÅŸu pencereden bak diyorum. Bazen pencereler açmak da yetmiyor, araya bir necefli maÅŸrapa koymak gerekiyor. Necefli maÅŸrapayı koyunca da olayı tahrik eden faktörleri de altına ekliyorum.
 
Crusader ve Selahaddin Eyyubi'nin uçkuru
 
Bir örnek vereyim, mesela Haçlı Seferleri; bu konuyu çeÅŸitli açılardan irdelerken necefli maÅŸrapa açıyorum. Niye biliyor musunuz? Chris de Burgh diye meÅŸhur müzisyen var. Burgh'un müthiÅŸ paralar kazandığı 'Crusader' ÅŸarkısı var. 'Crusader' yani haçlı seferini yapan adam. Åžarkıda Selahaddin Eyyubi uçkur düÅŸkünü biri olarak tanımlanıyor. Bu adam Türkiye'de konser verdi. NiÅŸantaşı da gidip dinledi. Åžimdi bir düÅŸünün, Haçlı Seferi ne zaman, Chris de Burgh kim, 2014 yılında niye böyle bir ÅŸarkı yazar, Selahattin Eyyubi’nin uçkuru ne? Ä°ÅŸte bu da o iÅŸin necefli maÅŸrapası.
 
Birinci Körfez Savaşı'nda George W. Bush adına Orta DoÄŸu’yu yönetmiÅŸ savunma bakanı Dick Cheney gibi bir adamın, Saddam’ın başına bunları getiren bir adamın Irak'taki Halliburton Enerji Hizmetleri adlı petrol ÅŸirketi olduÄŸunu bilmiyoruz. Adam kendi petrol ÅŸirketinin kuyularını koruyor. Aynı ÅŸekilde bir zamanlar Irak’ta savaÅŸan askerlerin özel askerler olduÄŸunu bilmiyoruz. Bu insanların orada olma nedeni adamların kuyularını korumak ama onların ülkesinde bu meÅŸru. Sadece bizim tüylerimiz diken diken oluyor böyle bir ÅŸey olur mu diye. Bana sorarsanız ders kitaplarının böyle yazılması lazım. Mesela Kapadokya Üniversitesi'nde bunu yapmaya çalışıyorum."

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.