Sosyal Medya

12 Eylül 1980 darbesinin üstünden 39 yıl geçti

Kenan Evren’in 12 Eylül 1980'de yaptığı askeri darbenin üzerinden tam 39 yıl geçti. Türkiye güne tank sesleriyle uyandı. Seçimle iktidara gelen hükümet devrilmiş, sokaklarda postal sesleri yankılanıyordu. Türkiye’yi tamamen değiştiren müdahale sonrasında 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 50 kişi idam edildi, 171 kişinin ‘işkenceden öldüğü’ belgelendi.



Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Eylül 1980 günü gerçekleÅŸtirdiÄŸi askeri müdahale ile Süleyman Demirel'in BaÅŸbakan'ı olduÄŸu hükümet görevden alındı, Türkiye Büyük Meclisi hükümsüz kılındı. Dokuz yıl süren bu dönemde partiler geçersiz kılındı, parti liderleri önce gözetim altında tutuldu, ardından yargılandı. 1970 sonrasında deÄŸiÅŸtirilen 1961 Anayasası tamamen rafa kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir askeri dönem baÅŸladı.
 
Ä°ki kutuplu dünyada SoÄŸuk SavaÅŸ’ın son yıllarında Orta DoÄŸu ve Asya’da hâkimiyetini pekiÅŸtirmenin yollarını arayan Amerika BirleÅŸik Devletleri, bir yandan da Sovyetlere karşı bir ‘YeÅŸil KuÅŸak’ projesi yürütüyordu. Afganistan’da Sovyet iÅŸgaline karşı savaÅŸan mücâhid gerillaları destekliyor; Pakistan ve Ä°ran’da dini rejimlerin yerleÅŸmesini istiyordu.
 
Dünyada bu geliÅŸmelerin yaÅŸandığı sırada Türkiye’de 12 Eylül 1980 tarihinde askerî bir darbe oldu. Türkiye’nin politik, ekonomik ve sosyal manzarasının oldukça sorunlu olduÄŸu darbe öncesi yaÅŸanan geliÅŸmeler adeta darbeye giden yolu adım adım hazırladı. 1974 yılında Anti-Amerikan Ecevit-Erbakan koalisyonunun Kıbrıs’a asker çıkarması, Türkiye’ye ağır ekonomik ambargonun baÅŸlatılması ile sonuçlandı. Kıbrıs’ı iÅŸgalden kurtaran Türkiye’de paranın deÄŸeri aşırı derecede düÅŸtü, enflasyon ise yüzde 100’ü geçti. Pek çok zorunlu ihtiyaç maddesi bulunamaz oldu.
 
Ciddi bir ideolojik kamplaÅŸmaya maruz kalan Türkiye’de 1974 affıyla hapisten çıkan suçlular, terör faaliyetlerine giriÅŸti. Bir yanda Türkiye’nin Sovyetlerle entegrasyonunu savunan sol örgütler, beri yanda bunlara geçit vermemek iddiasındaki milliyetçi teÅŸkilatlar silahlı çatışma haline girdi. Üniversiteler, liseler, sendikalar, devlet daireleri, hatta sokaklar, fraksiyonlar arasında bölündü.
 
 
Görev süresi dolan cumhurbaÅŸkanının yerine yenisi seçilemedi. Seçim turları aylarca sürdü; 115 tur süren bir çabada ne cumhurbaÅŸkanı seçilebildi, ne de  meclisteki partiler anlaÅŸabildi.
 
 
Darbeyi hazırlayan gelişmeler
 
 
TSK'nın emir-komuta zinciri içinde gerçekleÅŸtirdiÄŸi darbenin en önemli gerekçesi "güvenlik" oldu.
 
TBMM'nin 22 Mart 1980'de ilk turunu yaptığı CumhurbaÅŸkanlığı seçimini, 114 tur oylama yaptığı halde darbe gününe kadar sonuçlandıramamasının da etkili olduÄŸu süreçte birçok cinayet iÅŸlendi.
 
Gazeteci Abdi Ä°pekçi, Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul, DÄ°SK ve Maden-Ä°ÅŸ Sendikası Genel BaÅŸkanı Kemal Türkler, MHP Genel BaÅŸkan Yardımcısı Gün Sazak, Eski BaÅŸbakan Nihat Erim, Adalet Partisi Ä°stanbul Milletvekili Ä°lhan Egemen DarendelioÄŸlu, CHP Ä°stanbul Milletvekili Abdurrahman KöksaloÄŸlu, MHP GaziosmanpaÅŸa Ä°lçe BaÅŸkanı Ali Rıza Altınok ile eÅŸi ve kızının öldürülmesi gibi çok sayıdaki siyasi cinayet, darbeci generallerin gerekçeleri olarak tarihe geçti.
 
 
6 Eylül'de Konya'da düzenlenen "Kudüs Mitingi" de darbe yönetimi tarafından "ÅŸeriatçı giriÅŸim" olarak gösterilmiÅŸti.
 
Özellikle 1977'de Taksim'de yüzbinlerce emekçinin katıldığı coÅŸkulu 1 Mayıs kutlamasına The Marmara Oteli'nden sıkılan kurÅŸunlar, 1978 Yılının Aralık ayında KahramanmaraÅŸ'ta ve 1980 yılında Çorum'da gerçekleÅŸtirilen katliam günlerce sürmüÅŸ ancak olaylara ısrarla müdahale edilmemiÅŸti.
 
 
MaraÅŸ katliamı sonrasında verilen Sıkıyönetim kararı katliamın amacına ulaÅŸtığının bir kanıtıydı. 26 Aralık’a kadar süren saldırılarda resmi rakamlara göre 105 kiÅŸi öldürüldü, yüzlerce kiÅŸi yaralandı.
 
 
ABD’nin ''bizim çocuklar''ı baÅŸardı
 
Darbenin dış baÄŸlantıları ise yine hazırlık dönemi konusunda net fikir verecektir. Afganistan ve Ä°ran'da sorun yaÅŸayan ABD ve NATO'nun Türkiye'yi de kaybetmekten korktuÄŸu ve darbeye her türlü desteÄŸi verdiÄŸi biliniyor. Dönemin ABD BaÅŸkanı Carter'a Ankara'daki Amerikan diplomatik kaynaklarından geçilen "Bizim çocuklar baÅŸardı" cümlesi Kenan Evren ve arkadaÅŸlarından böyle bir darbenin dört gözle beklendiÄŸinin bir kanıtı niteliÄŸindeydi.
 
             
Dönemin ABD BaÅŸkanı Carter                                               Genelkurmay ve Milli Güvenlik Konseyi BaÅŸkanı Orgeneral Kenan Evren
 
 
Türkiye 12 Eylül’e tank sesleriyle uyandı
 
Askeri darbenin hazırlıkları, Haziran 1980'den itibaren Genelkurmay Karargahı'nda yapılmaya başlandı.
 
Kod adı "Bayrak Harekatı" olan darbe, ilk olarak bütün ordu komutanlarına gönderilen emirle 11 Temmuz saat 04.00'te hayata geçirilmek istendi ancak 2 Temmuz'da Süleyman Demirel'in baÅŸbakanlığındaki hükümetin güvenoyu almasıyla plan ertelendi.
 
 
Aynı plan, yine aynı isimle 12 Eylül sabaha karşı uygulamaya konuldu, artık sokaklara palet ve postal sesleri hakimdi.
 
Emir-komuta zinciri içinde gerçekleÅŸtirilen bu darbe, 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesi olarak tarihteki yerini aldı.
 
12 Eylül 1980 Cuma günü saat 03.59'da Türkiye radyoları (TRT) Ä°stiklal Marşı'nın çalınmasıyla birlikte yayına geçti. Daha sonra anons yapılmadan Harbiye Marşı çalındı. Marşın bitiminde Genelkurmay ve Milli Güvenlik Konseyi BaÅŸkanı Orgeneral Kenan Evren imzasıyla yayınlanan Milli Güvenlik Konseyi'nin bir numaralı bildirisi okunmaya baÅŸlandı. Bu bildiriyi 5 bildiri daha izledi.
 
 
Demokrasiye son düdük: 12 Eylül Darbesi
 
27 Mayıs sonrası Türk siyasetinde beliren askeri vesayet rüzgarı ülkeyi anarÅŸi, kriz ve kaos sürecine itti. Kısa süreli koalisyon hükümetleri ülkede istikrarı saÄŸlayamazken, Türkiye kısa süre içinde darbe teÅŸebbüsleri, ekonomik krizler, anarÅŸi/terör eylemleri ve muhtıralarla uçurumun eÅŸiÄŸine getirildi. Kenan Evren ve arkadaÅŸları 12 Eylül 1980 günü demokrasiyi rafa kaldırarak yönetime el koyarken, Türk demokrasi tarihinde kapanmaz yaralar açılıyordu.
 
Milli Güvenlik Konseyi'nin 1 numaralı bildirisi
 
Yüce Türk Milleti;
 
Büyük Atatürk'ün bize emanet ettiÄŸi ülkesi ve milletiyle bu bütün olan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, son yıllarda, izlediÄŸiniz gibi dış ve iç düÅŸmanların tahriki ile, varlığına, rejimine ve bağımsızlığına yönelik fikri ve fiziki haince saldırılar içindedir.
 
Devlet, baÅŸlıca organlarıyla iÅŸlemez duruma getirilmiÅŸ, anayasal kuruluÅŸlar tezat veya suskunluÄŸa bürünmüÅŸ, siyasi partiler kısır çekiÅŸmeler ve uzlaÅŸmaz tutumlarıyla devleti kurtaracak birlik ve beraberliÄŸi saÄŸlayamamışlar ve lüzumlu tedbirleri almamışlardır. Böylece yıkıcı ve bölücü mihraklar faaliyetlerini alabildiÄŸine arttırmışlar ve vatandaÅŸların can ve mal güvenliÄŸi tehlikeye düÅŸürülmüÅŸtür.
 
Atatürkçülük yerine irticai ve diÄŸer sapık ideolojik fikirler üretilerek, sistemli bir ÅŸekilde ve haince, ilkokullardan üniversitelere kadar eÄŸitim kuruluÅŸları, idare sistemi, yargı organları, iç güvenlik teÅŸkilatı, iÅŸçi kuruluÅŸları, siyasi partiler ve nihayet yurdumuzun en masum köÅŸelerindeki yurttaÅŸlarımız dahi saldırı ve baskı altında tutularak bölünme ve iç harbin eÅŸiÄŸine getirilmiÅŸlerdir. Kısaca devlet güçsüz bırakılmış ve acze düÅŸürülmüÅŸtür.
 
Aziz Türk Milleti:
 
Ä°ÅŸte bu ortam içinde Türk Silahlı Kuvvetleri, Ä°ç Hizmet Kanunu'nun verdiÄŸi Türkiye Cumhuriyeti'ni kollama ve koruma görevini yüce Türk Milleti adına emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını almış ve ülke yönetimine bütünüyle el koymuÅŸtur.
 
GiriÅŸilen harekatın amacı, ülke bütünlüÄŸünü korumak, milli birlik ve beraberliÄŸi saÄŸlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeÅŸ kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin iÅŸlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmaktır.
 
Parlamento ve Hükümet feshedilmiÅŸtir. Parlamento üyelerinin dokunulmazlığı kaldırılmıştır.
 
Bütün yurtta sıkıyönetim ilan edilmiÅŸtir.
 
Yurt dışına çıkışlar yasaklanmıştır.
 
VatandaÅŸların can ve mal güvenliÄŸini süratle saÄŸlamak bakımından saat 05.00'den itibaren ikinci bir emre kadar sokaÄŸa çıkma yasağı konulmuÅŸtur.
 
Bu kollama ve koruma harekatı hakkında teferruatlı açıklama bugün saat 13.00'deki Türkiye Radyoları ve Televizyonun haber bülteninde tarafımdan yapılacaktır. VatandaÅŸların sükunet içinde radyo ve televizyonları başında yayınlanacak bildirileri izlemelerini ve bunlara tam uymalarını ve baÄŸrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne güvenmelerini beklerim.
 
12 Eylül 1980 darbesini Ankara Radyosu’nda duyuran bir dönemin ünlü TRT Haber Spikeri Mesut Mertcan.
 
Askeri müdahalenin sonuçları
 
12 Eylül askeri darbesi ile Süleyman Demirel'in baÅŸbakanı olduÄŸu hükümet görevden alındı, TBMM laÄŸvedildi. 1970 sonrasında deÄŸiÅŸtirilen 1961 Anayasası uygulamadan kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı askeri dönem baÅŸladı.
 
Cuntacılar, 13 generali ülke genelinde ilan ettikleri 13 sıkıyönetim bölgesine komutan olarak atarken Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay dışındaki derneklerin faaliyetleri de durduruldu.
 
 
Necmettin Erbakan Uzunada'ya sürgüne gönderildi.
 
 
Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit Hamzakoy'a sürgün edildi.
 
 
Alparslan TürkeÅŸ Uzunada'ya sürgüne gönderdi.
 
''Åžartların olgunlaÅŸmasını bekledik!”
 
Siyasi partileri de laÄŸveden askeri yönetim, Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit'i Hamzakoy'a, Necmettin Erbakan ile Alparslan TürkeÅŸ'i ise Uzunada'ya sürgüne gönderdi. Siyasi yasaklar geldi.
 
Darbeye liderlik eden 5 generalin oluÅŸturduÄŸu Milli Güvenlik Konseyi, bütün yetkileri ele aldı. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Ulusu'ya kurdurulan hükümet, 21 Eylül'de göreve baÅŸladı.
 
Günde 15-20 kiÅŸinin öldürüldüÄŸü cinayetler, çok sayıda insanın hayatına mal olan katliamlar bıçak gibi kesildi. Evren’in “Åžartların olgunlaÅŸmasını bekledik!” sözü tarihe geçti.
 
TBMM kapatıldı, 1961 Anayasası ortadan kaldırıldı. Ülke 13 sıkıyönetim bölgesine ayrıldı. 13 general sıkıyönetim komutanı olarak atandı. Belediye baÅŸkanlıklarına askerler getirildi. Darbenin ardından geçen 3 yıl içinde önemli kanunların tamamına yakını deÄŸiÅŸtirildi ve askeri yönetimin belirlediÄŸi Danışma Meclisi tarafından hazırlanan 1982 Anayasası, yapılan "güdümlü" referandumla yüzde 92'lik "Evet" oyu aldı.
 
 
"Asmayalım da besleyelim mi?"
 
Yönetime el koyan cuntacı askerler, acısı yıllarca sürecek idamların kararını da verdi.
 
 
Darbeden sonra ilk idamlar, 9 Ekim 1980 tarihinde gerçekleÅŸti. Ä°lk olarak sol görüÅŸlü Necdet Adalı, ardından ülkücü Mustafa PehlivanoÄŸlu idam edildi.Darbe öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüÄŸü gerekçesiyle hüküm giyen 17 yaşındaki Erdal Eren, 19 Mart 1980'ta idama mahkum edildi.
 
Darbeci Kenan Evren'in 17 yaşında astırdığı Erdal Eren için söylediÄŸi "Asmayalım da besleyelim mi?" sözü ise yıllarca unutulmadı. Yargıtay tarafından Eren'in idam kararı, iki kere iptal edilmesine raÄŸmen, Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan kararla ve yaşı büyütülerek 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Ulucanlar Cezaevi'nde infaz edildi.
 
 
 
 
Milyonların hayatı etkilendi
 
Milyonlarca kiÅŸinin hayatını etkileyen kararların altına imza atan askeri yönetim yıllar sürecek travmalara neden oldu. Darbe sürecinde 650 bin kiÅŸi gözaltına alındı, açılan 210 bin davada 230 bin kiÅŸi yargılandı, 7 binden fazla kiÅŸi için de idam cezası istendi. Bunlardan 517 kiÅŸiye idam kararı verilirken kararların 50'si uygulandı.
 
Yitip Giden Hayatlar: 12 Eylül Yargılamaları
 
12 Eylül darbesiyle ülkedeki anarÅŸi ortamı durdurulmuÅŸ, alınan sert tedbirlerle güvenlik saÄŸlanmıştı. Bu durum insanların birçoÄŸunda 12 Eylül yönetimine güveni oluÅŸtursa da gerçek daha sonra orta çıkacaktı. 12 Eylül rejimi darbeden kısa süre sonra baÅŸlattığı yargılamaları bir cadı avına dönüÅŸtürecek yüzbinlerce insanı gözaltına alacaktı. Ülkedeki bir çok insanın yakından etkilendiÄŸi yargılamalar Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçti. 12 Eylül mahkemeleri yiten hayatlara, hayallere ve acılara sahne olacaktı...
 
Hapishanelerde iÅŸkencelerin yaÅŸandığı dönemde bine yakın film yine sakıncalı bulunduÄŸu için yasaklandı, 4 bine yakın öÄŸretmen, çok sayıda üniversite görevlisinin iÅŸine son verildi. Yüzlerce gazeteci için de binlerce yıla varan hapis cezaları istendi.
 
 
Halk oylamasında, Kenan Evren cumhurbaÅŸkanı seçilirken askeri yönetim üyelerinin ömür boyu yargılanmasını engelleyen geçici 15. madde, 2010'daki Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi referandumuna kadar yürürlükte kaldı.
 
12 Eylül 1980 darbesinin bilançosu
 
Türk Silahlı Kuvvetleri, 12 Eylül 1980 tarihinde emir - komuta içinde Süleyman Demirel'in BaÅŸbakan olduÄŸu hükümete yönelik askeri müdahalede bulundu. 50 kiÅŸinin idam edildiÄŸi, 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapiz cezası istenilen darbenin bilançosu çok ağır oldu.
 
Yargılama yolu yine 12 Eylül'de açıldı
 
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra yürürlüÄŸe giren, "Milli Güvenlik Konseyi üyelerinin yargılanamayacağı"na dair Anayasa'nın geçici 15. maddesi, 12 Eylül 2010'daki referandumun ardından kaldırıldı.
 
12 Eylül darbesinin sorumluları ile bu kiÅŸilerin emir ve talimatlarını uygulayanlar hakkındaki suç duyurularının ardından, darbe döneminin Genelkurmay BaÅŸkanı, Yedinci CumhurbaÅŸkanı Kenan Evren ile eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Åžahinkaya 4 Nisan 2012'de, darbeden 32 yıl sonra yargılanmaya baÅŸlandı. Yargıtayda temyiz istemi görüÅŸülen dava, iki ismin hayatını kaybetmesinin ardından düÅŸtü.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.