Sosyal Medya

Taşgetiren: Yapılanların en çok Bahçeli ve Perinçek’i heyecanlandırmasının anlamı sorgulanmalı

Muhafazakâr çevrelerce yazıları dikkatle takip edilen Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, İçişleri Bakanlığı'nın kararıyla görevlerinden alınan 3 HDP'li belediye başkanıyla ilgili olarak kaleme aldığı yazıda AK Parti ve hükûmet çevrelerine sorgulama tavsiyesinde bulundu. Taşgetiren, "Şu anda yapılanların en çok Bahçeli ve Perinçek’i heyecanlandırmasının anlamı sorgulanmalı" dedi.



Ä°çiÅŸleri Bakanlığı kararıyla, Diyarbakır BüyükÅŸehir Belediyesi EÅŸ BaÅŸkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Mardin BüyükÅŸehir Belediyesi EÅŸ BaÅŸkanı Ahmet Türk ve Van BüyükÅŸehir Belediyesi EÅŸ BaÅŸkanı Bedia Özgökçe Ertan görevden alınmıştı. Görevden alınan isimlerin yerine 3 kentin valisi o kentlerin belediye baÅŸkanlığı koltuÄŸuna kayyım olarak atanmıştı. 
 
TaÅŸgetiren Ä°çiÅŸleri Bakanlığı görevden alma kararını eleÅŸtirirken "Bugün devlet Ak Parti’nin elinde" ifadesini kullandı.
 
TaÅŸgetiren "Nereye kadar?" baÅŸlığıyla yayımlanan yazısında ÅŸunları kaydetti: 
 
Operasyonu yapan Ä°çiÅŸleri Bakanı’nın, kimi medya aktörleri tarafından da çoÄŸaltılan gerekçelerinin halkın bir kesiminde etkili olduÄŸunu kabul etmek lazım. Hatta o halk kesiminin, mesela Abdullah Gül ve Ahmet DavutoÄŸlu’nun “Ä°tiraz”larını yadırgadıklarının da tanığıyım. 
 
Bu halk kesimi “Bu adamlar terörle iltisaklı idiler, onun için görevden alındılar”tezini satın almış durumda. Yine bu halk kesiminin “SeçilmiÅŸ kiÅŸilerin seçimin üzerinden henüz 5 ay bile geçmeden görevden alınmaları demokrasinin canına okumaktır” yollu deÄŸerlendirmeleri hiç dikkate almadığını da görmek zor deÄŸildir.
 
Onun için bazı arkadaÅŸlar, çok rahat yazıyor, konuÅŸuyorlar. 
 
MHP’liler de çok rahat. DoÄŸu Perinçek de çok rahat.
 
Ä°çiÅŸleri Bakanı Soylu da çok rahat - emin gözüküyor.
 
***
 
Ak Parti icraatın sahibi ama çok rahat deÄŸil. Bu hissediliyor. Savunma psikolojisi içinde. Çünkü her ÅŸey varıp, kendisinin geçtiÄŸi dikenli yolları ÅŸimdi baÅŸkalarının önüne serdiÄŸi gibi bir sonuç ortaya çıkarıyor.
 
Åžunu, benim çok uzun zamandan beri “Ä°slam eksenli” diye nitelediÄŸim siyaset yürüyüÅŸü içindeki insanlar hatırlayacaklardır: “Demokrasi iktidara gelince kendisini yok edecek bir siyasal hareketi korumaz. Åžeriat da demokrasi karşıtı bir düzendir, onun için ucu ÅŸeriata çıkacak bir siyasi hareketin demokrasi içinde korunması mümkün deÄŸildir.”
 
Bu ifadelerin hem Refah’ın ve o çizgideki partileri kapatmanın, hem de baÅŸörtüsünü yasaklamanın gerekçeleri arasında yer aldığını biliyoruz.
 
Yıllarca Tayyip ErdoÄŸan’ın “Demokrasi bir tramvaydır, gittiÄŸimiz yere kadar gider, orada ineriz” ya da “Demokrasi amaç deÄŸil araçtır” sözleri “demokrasiye inançsızlık” gerekçesi olarak kullanıldı ve önü kesilmek istendi.
 
Bugün bu gerekçeler Ak Parti iktidarında bir baÅŸka siyasi hareket için kullanılıyor.
 
Ak Parti iktidara geldiÄŸinde partileri kapatılan iki alan vardı: Ä°slami alan, Kürtlük alanı.
 
Ä°slami alan için son kapatma davası 2008’de Ak Parti için devreye sokuldu ve Ak Parti deyim yerindeyse ipten döndü.
 
Bugün devlet Ak Parti’nin elinde. Ä°slam alanı epeyce rahatlamış gözüküyor.
 
Ama Kürtlük alanı rahat deÄŸil. Devlet bir dönem “Kürtlük alanı” diye bir ÅŸey bırakmama politikasını izledi. Bu baÅŸarılı olmadı. Yaptırımlar uygulandı, baÅŸarılı olmadı. Hatta bu yaptırımlar (yaptırım çok yumuÅŸatılmış bir kelime, baskı var, zulüm var hatta) “Kürtlük bilinci”ni daha diri hale getirdi.
 
Burada bir parantez açarak, Kürtlük alanının “terörle iltisaklı” hale geldiÄŸini bir vakıa olarak not etmemiz gerekiyor. Bunun devletin Kürtlük alanı ile iliÅŸkisini daha problemli hale getirdiÄŸini de not etmeliyiz.
 
***
 
Ak Parti bu alana devletin klasik yaklaşımından farklı davranarak, bir “Çözüm arayışı” içine girdi. Yer yer terör örgütü ile pazarlık görüntüsü kazanan bu süreçte yanlışlar da yapıldı. Daha sonra ise iÅŸe, Amerikan fitnesi baÅŸta olmak üzere deyim yerinde ise Ecinniler karıştı ve bu süreç akamete uÄŸradı. Üstelik sürece Suriye fitnesi eklendi. Bunda Ak Parti’nin kabahati yok.
 
Gelinen noktayı Ak Parti nasıl okuyor, sorusu sorulmalı.
 
Eski devlet reflekslerinin neresindeyiz, gibi bir soru üzerinde düÅŸünülmeli.
 
Åžu anda yapılanların en çok Bahçeli ve Perinçek’i heyecanlandırmasının anlamı sorgulanmalı.
 
“Kürtlük bilinci”ni ne yapacağız, sorusu da en hayati sorular arasında.
 
Bölge insanına “Sen istediÄŸini seç ben de görevden alayım, benim istediÄŸimi seçinceye kadar bu demokrasi oyunu böyle devam edecek” yollu bir mesajın ÅŸu ân’ın mesajı haline geldiÄŸi bir gerçek. Ä°ktidar peÅŸ peÅŸe uygulamalarla böyle bir yöntemi çıkar yol gibi gördüÄŸü algısını oluÅŸturuyor. Buradan nereye varılacak, bu sorgulanmalı.
 
Ak Parti devletin bütün toplumsal alanlarla yaÅŸadığı problemleri rehabilite etme iradesini taşıyordu. Åžu anda yola çıkarkenki iddialarının neresinde, buna bakmalı.
 
“HDP Kandil ile iltisaklı” yaklaşımı ÅŸu sıralar en çok tüketilen tema. Bir ara yüzde 13’e varan oya ulaÅŸmış bir parti HDP. Adaylar bu partinin bünyesinden çıkıyor. Ne yapacaksınız bu kitleyi? Türkiye’nin her tarafına yayılmış bu kitleyi?
 
HDP’yi bir “Suç örgütü” olarak görmekle hangi sorun çözülecek? Devletin zihninde, bu kitlenin entegrasyonu yolunda tüm ihtimaller tükendi, sadece siyaseti zorlayan, hukuku zorlayan “yaptırımlar” mı kaldı?
 
Türkiye ÅŸu anda “büyük kitleler halinde suçlu alan oluÅŸan” bir ülke. Nasıl çıkacak böyle bir iklimin içinde toplumsal barış?
 
Benim cevaplarım var ama, devletin (En çok da Ak Parti’nin) bu sorulara kafa yormasını da istiyorum.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.