Sosyal Medya

Siz de eÅŸekleÅŸtiremediklerimizden misiniz?

Eşekleştirilen insan sömürüye açık hale gelmiş insandır. Bir anlamda kendi kendine yabancılaşmış insandır.



Mustafa Sabri BeÅŸer - Ä°nternet Haber

Gazeteci dostum Turan Kışlakçı’nın yeni bir kitabı yayınlandı. Adını duyduÄŸunuzda tebessüm edeceÄŸiniz kitap “EÅŸeknâme” ismini taşıyor. Adı her ne kadar tebessüm ettirse de içeriÄŸi insanı derin derin düÅŸünmeye sevk ediyor.

“EÅŸeknâme” adından da anlaşılacağı gibi bir hayvan olan eÅŸek üzerine kurgulanmış bir kitap. Ä°çerisinde eÅŸeÄŸe ait bolca sevimli resimler bulunan kitap sayesinde bu yeri doldurulamaz hayvan hakkında detaylı bilgilere sahip oluyorsunuz.

Kitabı okuduÄŸunuzda “eÅŸek deyip de geçme” sözünün ne kadar doÄŸru bir deyim olduÄŸunu anlıyorsunuz. Günlük hayatımızda hatırı sayılır bir yeri bulunan bu hayvan edebiyatımıza konu olacak kadar da “önemli” bir yere sahip.

Edebiyatımızda bir deÄŸil birden fazla adı “Harnâme” olan eÅŸeklerle ilgili kitaplara rastlamak mümkün. Divan edebiyatında Åžeyhi’nin kaleme aldığı Harnâme isimli uzunca ÅŸiiri bunlar içinde en popüler olanı.

Kitapta “EÅŸek olduÄŸunu bilmeyen hakikaten eÅŸektir” diyen Mevlana’dan tutun da “Ne günlere kaldık ey gazi hünkâr, katır defterdar oldu, eÅŸek mühürdar” diyen Ziya PaÅŸa’ya kadar onlarca özlü söze rastlamak mümkün. Her biri derin hakikatler barındıran bu sözlerden günümüze göndermeler bulmak da mümkün.  

Titiz bir çalışmanın ürünü olduÄŸunu belli eden kitapta yazar Turan Kışlakçı, eÅŸek kelimesinin etimolojisinden tutun da eÅŸeÄŸin tarihçesine, oradan eÅŸeÄŸin türlerine varıncaya kadar onlarca baÅŸlık altında kitabının zenginleÅŸtirmiÅŸ. 

Biliyor muydunuz, eÅŸek diye küçümsediÄŸimiz bu mübarek hayvan birçok dinde kendine “seçkin” bir yer edinmiÅŸ. Mitoloji de ise bir tanrının simgesi olacak kadar yüceltilmiÅŸ.

Sanmayın ki eÅŸek sadece gücünden yararlanılan bir hayvan.

EÅŸek sütü hem güzellik alanında hem de tebabet de oldukça revaçtaymış bir zamanlar. Eski Mısır Kraliçesi Kleopatra güzelliÄŸini korumak ve cildinin genç kalması için eÅŸek sütü ile banyo yapıyormuÅŸ. Efsaneye göre, Kleopatra’nın günlük banyosu için 700 eÅŸek gerekiyormuÅŸ.

Adına gazete çıkarılan ve bir de parti kurulan bu benzersiz hayvan en büyük özelliklerinden birisi de gözleri. EÅŸek gözü, yaÅŸayan canlı türlerinin içinde en güzel olanı. Ola ki birisi size “eÅŸek gözlüm” derse bilin ki hakaret etmiyor tam tersine iltifatta bulunuyordur. Kızmayın hemen...

Peki, deÄŸerli dostum bunca bilgiyi niçin aktarıyor kitabında.

Kışlakçı gibi bir yazar sadece eÅŸeÄŸin tarihçesini veya fiziki özelliklerini anlatmak için bir kitap yazmış olamaz elbette. Kışlakçıtabiri caizse “bamteline” kitabın sonunda dokunuyor:EÅŸekleÅŸ(tir)me!

Kışlakçı kitabında, EÅŸekleÅŸ(tir)menin en yoÄŸun yaÅŸandığı dönemin sömürge faaliyetlerinin arttığı emperyalizm dönemi olduÄŸunu belirterek emperyalist güçlerin sömürge faaliyetlerini rahatça gerçekleÅŸtirebilmek için eÅŸekleÅŸtirmenin her türünü kullandıklarını ifade ediyor.

Batı’nın sömürgeleÅŸtirme faaliyetleri ile eÅŸekleÅŸ(tir)me dediÄŸi sürecin at başı gittiÄŸini ifade eden Kışlakçı“EÅŸekleÅŸtirilen insan sömürüye açık hale gelmiÅŸ insandır. Bir anlamda kendi kendine yabancılaÅŸmış insandır. Batı kendi özüne yabancılaÅŸmamış insanların sömürülmelerinin imkânsız olduÄŸunu anlamıştır çünkü.”diyor.

Bir diÄŸer tehlike ise “Elektronik EÅŸekleÅŸ(tir)me”. Kışlakçı’nın konuyla ilgili yaptığı ÅŸu ikaz ise kulaklara küpe olacak cinsten:

“Elektronik eÅŸekleÅŸ(tir)me üzerinden kültürel ve toplumsal ‘yeni bir dijital nesil’ oluÅŸturmaya çalışan süper güçler, kurdukları yeni aÄŸlar (networkler) ile bilgi üretme yeteneÄŸine sahip olmadan malumat tüketen bir dijital nesil inÅŸa etmek istiyor. Elektronik eÅŸekleÅŸ(tir)me ile oluÅŸturulan bu nesil, hayatın manasından uzak boÅŸ bir kuÅŸak, hem sahip oldukları malumatlar yüzeysel hem de tüketime endeksli bir yaÅŸam arzulamaktadır. Teknolojiyi tekelinde bulunduranların bu yeni nesil çalışmalarına ‘elektronik sömürge’ yöntemi adını verebiliriz. Çünkü insanın tüm günlük yaÅŸamını iÅŸgal eden bu aÄŸlar silsilesi, insanı gerçek bilgiden ve hayatın gerçekliÄŸinden uzaklaÅŸtırıp malumatlar içinde meÅŸgul etmektedir. Sanal dünyadaki rolünü özümseyen bu nesil, sorumluluk üstlenmiyor ve geleceÄŸi yönelik bir umut da taşımıyor.”

BaÅŸlıkta sorduÄŸum “Siz de eÅŸekleÅŸtiremediklerimizden misiniz?”sorusuna cevap vermeden önce mutlaka Kışlakçı’nın kitabını okumalısınız…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.