Sosyal Medya

Kürsü

Kenan Alpay: Hükümet, son dönemde artan bu tahrik unsurlarını esaslı bir biçimde masaya yatırmalıdır

Kenan Alpay- Yeni Akit



“Büyük devlet, necip millet” söylemleriyle kendi kendimize övünüp durmanın, içe yönelik propaganda faaliyetlerini meslek edinmenin ne bir faydası ne de bir anlamı var. Mesele gerçek hayatta nasıl iÅŸliyor, birey ve toplumu hukuk ve refahla kuÅŸatacak güçlü bir sistem kurulabiliyor mu, esas olarak ona bakalım. Ufku daralmış, adalet duyguları körelmiÅŸ, öfke ve korku sarkacına mahkûm olmuÅŸ bir toplum, unutmayalım ki, her türlü iç-dış müdahaleye açık olur. Yani düÅŸmanların cesaret ve iÅŸtahını kabartacak veya çekince ve korkularını büyütecek resimler verip vermemek kendi ellerimizdedir.
 
Ä°yiden iyiye artan ulusalcı söylem ve eylemlerin yoÄŸunlaÅŸmasından hareketle düÅŸmanların cesaret ve iÅŸtahını arttıran geliÅŸmeler yaÅŸandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Milliyetçi-ulusalcı duyguları çift taraflı olarak kışkırtan iklim, siyasi ve iktisadi daralmaya paralel bir biçimde yükseliyor. Ancak bu yükseliÅŸ siyasi açıdan toparlayıcı, iktisadi açıdan geliÅŸtirici olmanın aksine dağıtıcı ve çökertici emareleri bünyesinde taşıyor.
 
Provokasyonların Tarihi Şuracıkta
 
Uzun bir zaman Kürt sorunu her türlü müdahaleye açık bir yara gibi kaldı. Ancak Kemalist devlet teamüllerinin Kürt sorununu nereden nereye taşıdığını, nasıl kangrene dönüÅŸtürdüÄŸünü göremedikçe sadece siyasal deÄŸil duygusal kopuÅŸlar da hızlanarak yaygınlaÅŸtı. Åžimdilerde Suriyeli muhacirler üzerinde güncellenen provokatif planlar da mahiyet itibariyle aynı hedefleri dövüyor. Yaklaşık sekiz yıldır Suriye krizinde en büyük badireleri atlatmış ve altından kalkılması çok zor bedelleri ödemiÅŸ bir ülke olarak Türkiye son derece basit ve zayıf tertiplerin altında kalmamalı. 
 
“Toplumu kin ve nefretle birbirine karşı düÅŸmanlığa teÅŸvik” ÅŸeklinde özetlenebilecek bir kanun hâlâ yürürlükte. Yalan ve iftira olduÄŸu besbelli, düÅŸmanlık ve çatışmaya alenen tahrik eden yazılı ve görsel propagandalar ortalık malı haline gelmiÅŸ, yaÅŸanan gerçekleri alt üst ederek siyaset ve toplum tehdit ediyor. Oysa dezenformasyon, kara-propaganda, siyasal kışkırtma ve manipülasyon hiçbir ülke tarafından asla hafife alınmaması gereken faaliyetlerdendir. Peki, AK Parti Hükümeti bu gerçeÄŸin ne düzeyde farkında acaba? “BeÅŸinci Kol” faaliyeti olarak hızla ilerleyen organize tertiplerin başımıza ne türden belalar açabileceÄŸini iyice idrak etmiÅŸ durumda mı? Pek öyle gözükmüyor kanaatimce. Devasa imkânlara raÄŸmen etkisi günden güne azalan ve ‘yandaÅŸ’ profilinden öteye geçemeyen medyasıyla, ahlaksız ve kıblesiz trol ordusuyla tabanını dahi ikna edemeyen, sürekli taban kaybeden bir siyasal felç görüntüsü giderek hakim oluyor hükümete. 
 
Hatırlayacak olursak; 6-7 Eylül 1955’te bir akÅŸam gazetesi olarak yayınlanan Ä°stanbul Ekspres’te yayınlanan bir haber Kıbrıs’ta yaÅŸanan gerginliÄŸi Rum ve Ermeni vatandaÅŸlara yönelen bir toplumsal öfkeye dönüÅŸtürmüÅŸtü. Özel Harp Dairesi tarafından alt yapısı usul usul hazırlanan olaylarda binlerce ev, maÄŸaza, fabrika talan edilirken o günün Ä°stanbul’u bir savaÅŸ manzarası olarak zihinlere kazınmıştı. Sonuçta binlerce Rum vatandaÅŸ malını mülkünü geride bırakarak Türkiye’yi terk etmeye mecbur kalmış ve bu hadise kara bir leke olarak sicillere iÅŸlenmiÅŸti. Dahası Özel Harp Dairesi tarafından tertip edilen bu vahÅŸet Yassıada yargılamaları sırasında Adnan Menderes baÅŸta olmak üzere Demokrat Partililerin karşısına ödenmesi gereken bir fatura olarak çıkarılmıştı. 
 
MaraÅŸ ve Çorum olaylarını, Åžeytan Ayetleri kitabını Aydınlık Gazetesi’nde tefrika ederek Müslümanları tahrik eden DoÄŸu Perinçek ve Aziz Nesin ikilisinin Sivas’ta nasıl ağır bir tablo oluÅŸturduÄŸunu da biliyoruz. Gazi Mahallesi olayları dediÄŸimiz ÅŸey neydi, Susurluk’ta yaÅŸanan kazayla meydana çıkan kirli iliÅŸkiler ağı ne türden bir devlet modelini teyid ediyordu? 
 
PiÅŸman DeÄŸiller, Yine Yaparlar
 
Peki, Danıştay Cinayeti’yle Alparslan Aslan ve küçük çetesi hangi cehennemin kapısını açmıştı, hatırlayanlar vardır elbette? 16-18 yaÅŸlarındaki Ogün Samast’ı Hrant Dink’in katili olmaya sürükleyen polisten jandarmaya deÄŸin devlet içindeki çeteyi FETÖ’yle kayıtlı sayacak kadar saf ve kullanışlı aptal olacak adamlar deÄŸiliz herhalde! 6-7-8 Ekim 2014’te PKK ve HDP’nin örgütlediÄŸi ve 50’den fazla insanın ölümüne sebep olan Kobani provokasyonunu da ÅŸuraya ekleyelim. Kurban Bayramı’nı bütün bir ülkeye haram eden, Yasin Börü baÅŸta olmak üzere gencecik fidanlara kıyan bir kaosun fitili nasıl basit bir beyanatla ateÅŸlenmiÅŸti, o günleri yaÅŸayanlar gayet iyi bilir.  
 
Bütün bu “flashback”ler (geçmiÅŸe dönüÅŸler) tarih tekerrür etmesin diye savcılara, hâkimlere, emniyet teÅŸkilatına ve elbette ki Hükümet’e hatırlatmalardan müteÅŸekkildir. Suriyelileri düÅŸmanlaÅŸtıran söylemler yalanlarla bezenerek piyasaya sürülürken devlet aklı derin mi derin bir uykuya dalmış durumda. Sinan Ogan ve Ümit ÖzdaÄŸ siyasetçiler, Soner Yalçın ve Odatv,Emin ÇölaÅŸan ve Sözcü, Cumhuriyet ve Yeni ÇaÄŸ, BirGün ve Enson Haber gibi medya unsurları Türkiye’yi toplumsal bir çatışmaya sürüklemek üzere seferber olmuÅŸ durumdalar. Toplumu yalan ve iftiralarla manipüle etmeye kalkışmanın nasılsa hiçbir bedeli yok. Özgür-Der, Mazlumder, Mülteciler DerneÄŸi ve Hukukçular DerneÄŸi tarafından Saraçhane Parkı’nda yapılacak basın açıklaması “Suriyeliler meydan okuyor” biçimine sokularak takdim edildi. Neticede “Muhacirler Allah’ın emanetidir, hukuklarını koruyalım” ÅŸeklinde özetlenebilecek basın açıklamasını bir grup ırkçı-kafatasçı basmaya kalkıştı. 
 
Amerikan traÅŸlı ve marka kıyafetli Facebook delikanlısı mezkûr grubun çok bir önemi yoktu aslında. Fakat meseleyi krize dönüÅŸtüren Emniyet’in tutumuydu. Çünkü basın açıklaması öncesinde sıkı bir takım tedbirler alınmış görüntüsü verilmiÅŸ olsa da esasen Saraçhane Parkı belli bir oranda provokasyona açık tutuldu.
 
Hükümet, Adalet ve Ä°çiÅŸleri Bakanlığı son dönemde artan bu tahrik unsurlarını esaslı bir biçimde masaya yatırmalıdır.
 
Ä°ÅŸin ÅŸakaya ve ihmale gelir yönü yoktur. Sabotaj ve kundaklamaya devlet içinde destek bulamazlarsa (iç ya da dış düÅŸmanlar) baÅŸarılı olamazlar çünkü.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.