Sosyal Medya

Abdurrahman Dilipak: FETÖ’cüler kendilerinden ayrılanları FETÖ’cü diye ihbar ederek ve onları cezalandırtıyor, hem de kendilerini aklıyorlar

Üniversitelerimizde Pagan kulübleri kuruluyor artık, LBGT üyesi öğretim üyeleri ve öğrenciler örgütleniyor. Dün bunlar sıradan bir dedikodu idi. Bunların konuşulması bile ayıp kabul ediliyordu ve gözümüzü kapadığımız gerçekler bugün başedilmesi kolay olmayan sorunlar olarak önümüzde.



Bugün yazdıklarımız birilerinin canını sıkıyor. Biliyorum. Yazdığım gerçeklere göz yumacak olursanız karşılaÅŸacağınız gerçekleri size bugünden haber veriyorum.
 
Adnan Menderes Üni’de yaÅŸananlara bakın. Rektör suçsuzsa niye aldınız, deÄŸilse niye iade ettiniz. O yaÅŸananları, incinen onurları hafızalardan kim silecek. O öÄŸrenciler o hocalara nasıl inanacak, nasıl güvenecek! 
 
Gazi Üniversitesinde 2010 yılından bu yana FETÖ’nün akademik timine karşı  hukuki mücadele veren Tahir Çalgüner isimli sol gelenekten gelen bir akademisyen var. Hem Üni’lerle, hem de Yargı ile ciddi sorunlar yaÅŸayan biri. “BaÅŸta Üniversiteler ve YÖK BaÅŸkanlığı olmak üzere, Cemaatle mücadele konusunda bir arpa boy alınamadı” diyor. Bir an önce Yargının normalleÅŸme sürecine girmesiyle mücadele süreci ve performansıyla inÅŸallah bu kötü gidiÅŸe dur denir. Hukuk Reformu paketinin açıklanmasının ardından dilerim uygulamada da birtakım iyileÅŸmeler olur. Yoksa iÅŸimiz zor.
 
Yaygın kanaat ÅŸu: “FETÖ ile mücadele eden sivil davacı kadrolar; bu dönemde yanlarında yargıyı ve devleti bulamazlarsa hedefe ulaÅŸmak zor.. CMK Madde 2/K, 11 ve YÖK kanunu madde 53. C/7 maddeleri uygulanmadan tam bir yargılama yapılamaz.” Bir el her yerde bu FETÖ’cüleri koruyor ve FETÖ’cüler kendilerinden ayrılanları FETÖ’cü diye ihbar ederek ve onları cezalandırtıyor, hem de kendilerini aklıyorlar. 
 
Çalgüner’le zaman zaman konuÅŸuyoruz, haberleÅŸiyoruz da, Gazi’de yaÅŸanan olaylar tek başına bile ciddi olarak ele alınmaması durumunda bir ülke için asla kabul edilemeyecek sorunları içinde barındırıyor. Adaletin sağı-solu yok, adalet herkese lazım. Hatta suçlulara bile! Suçuna nisbetle daha ağır bir ceza da adalet deÄŸildir çünkü! Allah (cc) birilerine olan öfkemizin, bizi onlar hakkında adaletsizliÄŸe sevk etmemesi gerektiÄŸini emreder.   
 
FETÖ ile gerçek anlamda mücadele etmek isteyenlerin hep önü alındı. Birtakım “muteber” adamlar FETÖ’cü olduÄŸu bilinen kiÅŸileri daha üst makamlara taşıdılar. FETÖ ile mücadele iÅŸini ciddiye alan birtakım yurttaÅŸlar kendilerine sahip çıkan fazla bir çevre bulamadıklarından yorgun düÅŸtüler.. Bu kiÅŸiler davalara müdahil ettirilmedi. Üniversitelerde yöneticiler öÄŸretim üyeleri ve öÄŸrenciler üzerinde baskı kurarak sürecin dışına itilmeye çalışıldı.. HSK’nın ve Anayasa Mahkemesinin yolunu tutanlar oldu. Sonuç ortada.
 
Haziran sonu seçim var. Seçim sonuçları açıklandıktan sonra 15 Temmuz baÅŸlayacak. Bu iÅŸler böyle gidecek olursa 15 Temmuz’u anmayı unutun. 15 Temmuz’da sokaÄŸa çıkan insanlar gelinen noktadan ve gidiÅŸattan rahatsız! 15 Temmuz bir övgü ya da sövgü günü olmamalı. Yapılması gereken çok daha önemli ve ciddi iÅŸler var. Yeni 15 Temmuzlar yaÅŸanmasın istiyorsanız aramızda kılık deÄŸiÅŸtirip dolaÅŸanları, onları kurtaranları, suçsuz insanları suçlu ilan ederek cezalandıranları tesbit edip cezalandırın. Bakın, bir “15 Temmuz dayanışması”ndan söz ediyoruz, ama bakıyorum, siyaset safları arasında, bürokraside, Üniversitelerde ve yargıda hâlâ bir hayalet gibi “FETÖgiller” dolaşıyor. Vakıflar, dernekler, odalar, sendikalar bu virüse yakalanıyorlar sanki. Bu lanetli mirasın mirasçısı olmaya aday olan yığınlar görüyorum.
 
Baksanıza FETÖ CHP’ye bile göz kırpıyor artık. Åžeytan her kılığa girer. Åžeyh kılığına da girer FahiÅŸe kılığına da. Atatürkçü de olur saÄŸcı da, solcu da, milliyetçi de. Kürtçü de olur Alevi de, Sünni de. Muteber olan neyse onunla gelir aramıza ve bizi dönüÅŸtürmeye çalışır.
 
Bakın, bazan biz Åžeytan’ın uÅŸaklarını gözümüze o kadar yaklaÅŸtırıyoruz ki, arkasındaki Åžeytan’ı görmüyoruz bile. Biz Åžeytanı ötekilerin arasında, baÅŸka yerlerde ararken o açık bıraktığımız  kapımızdan içeri giriyor. Ä°ÅŸte o Åžeytan aynı zamanda bizin nefsimizde de bulunuyor. Nefsine taht kurup oturan Åžeytanlarıyla sorunu olmayanlara benim söyleyecek sözüm yok. Bakın Åžeytanın meyhanede fazla iÅŸi yok. Oraya gelenler, zaten onun misafirleri, onun piyonları. O cami avlusunda fazla mesai yapıyor. Ve ben cami avlusundakileri uyarıyorum. Cami avlusundakiler ise meyhanedekilere sataÅŸarak görevlerini yaptıklarını sanıyorlar.
 
Emin misiniz, biz Taif’e giden Peygamber gibi mi davranıyoruz ötekilere, ya da Yunus aleyhisselam gibi mi! Ya da onları dönüÅŸtürelim derken, biz mi dönüÅŸüyoruz. Servet ve iktidar dönüÅŸtürücüdür. Ä°nsanlar onları önce baÅŸkalarını dönüÅŸtürmek için isterler, ama o imkan önce kendine sahip olanı dönüÅŸtürücü bir etki gücüne sahiptir.
 
Adalet mülkün temelidir. Çözülmenin de toparlanmanın da baÅŸlangıç noktası adalettir. Bu anlamda Hukuk Reform Paketinin bir milat olmasını ümid ediyorum. Sadece bugünkü sorunların çözülmesi deÄŸil, 2025 digital devrim sürecine gidiÅŸte bir ara dönem olarak da son derece önemli bir gelecek tasavvuru sunması gerek bize.
 
Ve yine felsefi bir derinliÄŸi olmalı bu reform paketinin, kavramları, kurumları ile alameti farikaları ile Ä°slam dünyasına deÄŸil sadece, tüm dünya için model oluÅŸturacak bir derinlikte olmalı. Yoksa sükutu hayale sebeb olur. Hele hele bir paket açıklarsanız, sonra da bu makamlara böyle bir derdi olmayan, derinliÄŸi olmayan insanları tayin eder, kağıtlara yazdıklarınızı hayata geçirmezseniz, bu iÅŸ öfkeli tepkilere dönüÅŸebilir. Hani derler ya, et kokarsa ne yaparsınız, tuzlarsınız. Peki ya tuz kokarsa!
 
Adaletin üzerinde dolaÅŸan karabulutlar ve ÅŸaibeler dağıtılmalı. Bakın Türkiye bir kanun devleti deÄŸil, Hukuk devleti olmalı. Hukuka uygun olmayan yasa suç aletidir. Türkiye yasa teknisyenlerinin ahkam kestiÄŸi bir ülke olmamalı. RüÅŸvet ve torpil pisliÄŸinden, hastalığından ilk kurtarılması gereken kurum olmalı. Adalet yoksa Barış da yok. Adalet olmadan Barış var deniyorsa o teslimiyettir. Adalet ve Barış yoksa, hiçbir özgürlük güvende olmayacaktır. Mal, can, namus, akıl, inanç ve nesil tehlike altında demektir. Allah adil ÅŸahidler olmamızı istiyor. Barış’a gelince, Allah’ın bir diÄŸer adı “Selam”dır. Ä°slam, “SLM” kökünden üretilmiÅŸtir. Ä°slam “barışa giden yolun adı”dır.
 
Ä°slam, Yaratanın yaratılana vahyettiÄŸi yaÅŸama biçimidir. Yaratış gayesini ve Yaratanın rızasını  açıklayan kitaptır Kur’an-ı Kerim. Ä°slam insanın aklı ile vijdanını barıştırır. Ä°nsanı insanla barıştırır. Ä°nsanı tabiatla barıştırır. Bu 3 barış, insanı Allah’la barıştırır. DeÄŸilse insan Allah’la savaÅŸtadır! Ä°slam Hak merkezli düÅŸünme ve yaÅŸamanın adıdır. Adalet bu yoldaki en önemli mihenk taÅŸlarından biridir. Bu anlayışla Abdülhamit Gül’ün açıklayacağı hukuk reformunu heyecanla bekliyorum. Selâm ve dua ile. 
 
Yeni Akit

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.