Sosyal Medya

Yeni Akit Yazarı: Cumhurbaşkanımız namaz kılıyor, oruç tutuyor diye, onunla birlikte yürüyen herkesi böyle zannediyoruz

Cumhurbaşkanımız namaz kılıyor, oruç tutuyor, hatta arada bir imamlık bile yapıyor diye, onunla birlikte yürüyen (ya da yürür görünen) herkesi böyle zannediyoruz.



Yavuz Bahadıroğlu / Yeni Akit

Oysa bazıları ÅŸahsi çıkarı için (en pespaye yandaÅŸlık budur), bazıları da sadece “siyaseten” onun yanında; “inanç” baÄŸlamında semtine dâhi uÄŸramamış bir sürü “yandaşı” var Sayın CumhurbaÅŸkanımızın. Ama ne yapsın, “koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi” diyerek ve gördüklerini sineye çekerek yola devam ediyor.

Bazı safdil kardeÅŸlerimizin, siyasi müÅŸterekler ve bazı tarihi diziler sebebiyle “bizden” zannettiÄŸi televizyon kanallarını alalım: Birkaç tarihi dizi dışında (ince elenip sık dokunsa, bunların gerçekle ilgisinin devede kulak olduÄŸu ortaya çıkar) ekrana yansıttıkları hiçbir ÅŸey “Müslüman” deÄŸil!

DiÄŸer dizilerde uygunsuz iliÅŸkiler kol geziyor. Müslüman-Türk Milleti’nin iman, ilim, irfan, hikmet, estetik, nezaket, nezafet, aile anlayışıyla bu kanallarda yayınlanan diziler ve programlar taban tabana zıt…

Ayrıca bugünkü gerçek hayatla da irtibatları yok! Dizilerde izlenen genel çizgiye “laiklik” bile hafif gelir. Azgın bir avuç insanın sapkın hayatından kopyalanmış gibi: Servet-ÅŸöhret manyağı, gösteri-gösteriÅŸ tutkunu, zevkçi, ilke ve kutsal tanımayan azınlık bir güruh iÅŸ, aile ve “sevgili” üçgeninde debelenip duruyor!

Kimin eli kimin cebinde, kim kimin nesi, kim kiminle iliÅŸkili belli deÄŸil. Ä°nsanî olmaktan uzak, tam anlamıyla “anormal” bir hayat dayatıyorlar. Daha da beteri, bunları Arap ülkelerine ihraç ediyorlar. Bu dizileri seyreden, dinden biraz nasipdar olmuÅŸ Araplar da doÄŸal olarak “Türkler zıvanadan çıktı” nazarıyla bakıyor!

Programlarının çoÄŸu da bunlardan farksız: Nerede bir sapık, cani, katil, manyak, esrarkeÅŸ, kısacası nerede bir aÅŸağılık tip varsa, ekrana getirip ballandıra ballandıra iÄŸrenç hikâyelerini anlatıyorlar. Tutarsa ne âlâ, tutmazsa sessizce ekrandan alıyorlar.

Yahu biz 82 milyonuz. Elbette bunun bir milyonu böylelerinden oluÅŸuyor. Bunları polise ihbarlamak varken, günlerce ekranda reklâm etmenin anlamı ne?

Kanallarda olumsuz örneklerin en pespayeleri sergileniyor. Bir de üstüne üstlük, siyasi mensubiyet (ve tabii cehalet) sebebiyle bunları en çok “muhafazakâr”aileler izliyor…

Kanallar “reyting” üzerinden reklâm alıp para kazanıyor, tamam: Tamam da, kamuoyuna açık yayıncılığın bir sorumluluÄŸu yok mu? Böyle bir ortamda ailemizi nasıl koruyacağız, çocuklarımızı nasıl yetiÅŸtireceÄŸiz?

Sevilen bir “hocaefendi”ye parayı bastırıp her iftar öncesi nemli gözlerle “menkıbe” anlattırmak, acaba bu günahı karşılar mı?

“Sevap-günah cetveli” bende olmadığı için bilemeyeceÄŸim: Lâkin, ellerine geçen böyle bir fırsatı Ä°slâm’ın “iman esasları”nı anlatarak, bazı televizyon dizilerinin zararları konusunda bir ÅŸeyler söyleyerek, ilimden, irfandan, tefekkürden söz ederek deÄŸerlendirebilecekken, tali konularla israf etmeleri, bin kere sorulup cevaplandırılmış “garip” sorularla berbat etmeleri neyin nesi?..

Bu, Müslümanı “uyuÅŸturup uyutma”nın baÅŸka bir yolu-yöntemi olmasın!

“EÅŸ bulma duası”; “Hamile kalma duası”; “Ev-araba alma duası”; “Cennete gitme duası”, v.s…

Gerisi rüya, hülya, hikâye, menkıbe, kıssa…

Ülkemiz tehdit altında (CumhurbaÅŸkanımız ve Ä°çiÅŸleri Bakanımız böyle diyor), imanımız tehdit altında, ailemiz tehdit altında, Kudüs elden gittikten sonra Mekke ve Medine de tehdit altında, ama anlı-ÅŸanlı ekran hocalarımızın hiç böyle dertleri yok!

Bunlara iliÅŸkin fikirleri, görüÅŸleri, kanaatleri de yok! 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.