Sosyal Medya

Güncel

Yasin Aktay: Yabancı düşmanlığı ne kadar cahilce ise gelen misafirin rızkıyla birlikte geldiğini bilmek ilmin en derin seviyesidir

Yasin Aktay- Yeni Åžafak



Yabancı düÅŸmanlığı ciddi bir insanlık sorunudur. Irkçılığın bir biçimidir ve tipik bir cahiliye geleneÄŸidir. Ortaya çıkışı tamamen cahilce deÄŸerlendirmelerle, cahilce duygularla ve insanı insanlığından uzaklaÅŸtıran tutumlarla ilgilidir. BaÅŸka insanlara, özellikle zayıf insanlara, muhtaç insanlara, neden burada olduklarına dair hiçbir empatisi yok. Aynı ÅŸeyin bir gün kendi başına da gelebileceÄŸini unutur. Kendi atalarının mutlaka bir zaman mülteci veya muhacir olduÄŸunu hatırlamaz. Muhacirin kendi rızkından yediÄŸini sanır, kendi konforunu bozduÄŸu vehmine kapılır.
 
Yabancı düÅŸmanlığı cehaletten beslenir, çünkü insanoÄŸlu her zaman bir yerde kendini mutlak yerli, bir yerin mutlak sahibi gibi görür, ki deÄŸildir. “Dünya bir han gelen göçer”. Hiç kimse bulunduÄŸu yerde ezelden beri mevcut deÄŸil, bulunduÄŸu yere ilelebet kazık çakacak da deÄŸildir.
 
Peki, bizimkiler Almanya’da, Avrupa’nın birçok ülkesinde yabancı düÅŸmanlığına maruz kaldığında kolaylıkla ikna olabildiÄŸimiz bu argümanlar, bizim ülkemizde yabancılara karşı sergilediÄŸimiz tutumlara karşı bizi ne kadar ikna edebiliyor?
 
İnsani seviyemizin teste tabi olduğu yer tam da budur: Bize yapılmasını istemediğimiz şeyi biz başkasına nasıl yapabiliyoruz?
 
Aslına bakarsanız yabancı düÅŸmanlığı yabancıyla karşılaÅŸan herkesin içinde uykudaki bir fitnedir. Bir potansiyel kötülüktür yani. Onun uyandırılıp uyandırılmaması, uyandırılmamasına karşı toplumların sergilediÄŸi olgunlukta farklılık olabiliyor. Ne yazık ki bu fitneyi en fazla kaşıyanlar bunu bir siyasi kâra dönüÅŸtürmek isteyen siyasetçiler oluyor.
 
Türkiye 8 yıldır ölümden kaçmak zorunda kalan Suriyeli kardeÅŸlerine kapılarını tereddütsüz açmakla kalmayıp halkıyla devletiyle, sivil toplum kuruluÅŸlarıyla sergilediÄŸi misafirperverlik dolayısıyla bütün dünyanın takdir ve hayranlığını kazanmış durumda. Türkiye’yi dünyada itibarlı kılan en baÅŸta gelen mevzulardan biri de bu olmuÅŸtur. Türkiye bu itibarı her toplumun içinde bulunabilecek “fitneyi uyandırmamayı baÅŸardığı” için kazandı. Türk milleti neresinden bakarsanız bu fitnenin uyanmasına karşı ÅŸu ana kadar baÅŸarılı bir mücadele vermiÅŸtir.
 
Yabancı düÅŸmanlığı ne kadar cahilce ise gelen misafirin rızkıyla birlikte geldiÄŸini bilmek ilmin en derin seviyesidir. Türk halkı bu ilmi seviyeye fazlasıyla sahip. Ancak siyasetçiler bu kışkırtmaları yaptığında maalesef fitne daha hızlı uyanıveriyor. Ä°nsanlardaki cahiliyeye oynamış oluyorlar. Ä°limden sonra cehalet, bilinçten sonra gaflet ne acı bir son.
 
Ä°stanbul’da mahalli seçimler esnasında sosyal demokrasiye yazılmış olan siyasi partiler en fazla bu cehalete oynadılar, fitneyi kaşıyıp uyandırmaya kalkıştılar. Yazık ki bu fitneyi epey uyandırmayı baÅŸardılar. Halbuki bu alan tamamen siyaset dışı kalması gereken bir alandı.
 
Bolu Belediye baÅŸkanlığını kazanan CHP adayının seçim vaatlerinden birisinin Suriyelileri Bolu’dan sürmek olduÄŸunu büyük bir dehÅŸet içinde görüyorduk. Maalesef Bolulular bu faÅŸizme dur demek yerine, bu ırkçılık ve yabancı düÅŸmanlığı fitnesini alenen uyandırana tepki göstermek yerine belki bu nedenle belki baÅŸka nedenlerle onu baÅŸkan seçtiler. Daha önce demiÅŸtik. Maalesef demokrasi dediÄŸimiz ÅŸey faÅŸizm-uyumlu bir sistemdir. Ä°nsanların en süfli duygularına hitap ettiÄŸinizde de yol kat edebiliyorsunuz.
 
Bütün Suriyelileri bir topluma düÅŸman ederek oy toplamayı hedefleyen baÅŸkana muhtemelen bütün Bolulular sadece bundan dolayı oy vermiÅŸ deÄŸildirler. Ancak insanlık adına, bu ırkçı ve merhametsiz söylemleri dillendirene Boluluların gereken dersi vermesi beklenirdi. Bu söylem felaket bir söylem çünkü. Ä°nsanın hem dünyasını hem ahiretini yakan bir söylem. Herhangi bir partiyle alakası yok, bu mensubu olduÄŸumuz Ä°slam’a da, bütün mukaddes deÄŸerlere de ters bir söylem.
 
Üstelik aynı belediyle baÅŸkanı göreve baÅŸlarken o deÄŸerlerimizin emredildiÄŸi Kur’an-ı Kerim’i öpüp alnına koymuÅŸ. Halbuki o Kitap’ta yazılanlar sadece Suriyeliler için söyledikleri dolayısıyla o BaÅŸkanı daha ÅŸimdiden mahkum eder. “Kendilerine ‘Allah’ın size verdiÄŸi rızıktan (yoksullar için) infak edin denildiÄŸinde, ‘Allah’ın dilemesi halinde zaten doyuracağını (dolayısıyla Allah’ın doyurmadığını) biz mi doyuralım? Ne kadar büyük bir yanlışlık içindesiniz’ derler” (Yasin, 47).
 
Biraz Kur’an’ın ilminden nasibi olan, yoksullar için, insanlık için yapılan harcamaları böyle kem görmez. Görürse ve gösterirse ne olur, bilen bilir.
 
Oysa o Suriyelilerin hiç biri bile isteye, keyif çatmak için Türkiye’ye gelmiÅŸ deÄŸil. Bunların hepsinin en az bir veya bir çok akrabası öldürülmüÅŸ, ya rejimin insanlıktan zerre nasibi olmayan ÅŸebihasının veya PKK-PYD’nin veya DAEÅž’in veya diÄŸer terör örgütlerinin musallat olmasıyla yurtlarından zorla kaçırılmış insanlar. Canlarını kurtarmak için kapımızı çalmış insanlara yapılacak en aÅŸağılık ÅŸeyi yapmak milletimize yakışmaz. Nitekim milletimiz kendine yakışmayanı yapmadı zaten. Ama millete temsilcilik talebiyle öne çıkan siyasetçilerin bu fitneyi bu ÅŸekilde uyandırmaları cehaletten de öte bir insanlık suçu.
 
Bu insanlık suçunun sosyal demokratlık iddiasındaki bir partinin adayından gelmiÅŸ olması üstüne tüy diken bir ayıp. Partisinden bu konuda bir tepki beklemenin beyhude olduÄŸunu biliyoruz, çünkü bizzat kendi Genel BaÅŸkanı ülkemize sığınmak zorunda kalmış insanlara karşı bu insanlık suçu tahriki bütün seçim kampanyalarında tekrarlıyor.
 
Fitneyi uyandıran bu tavra karşılık onu hala uyutmaya çalışan erdemli siyaseti de tebrik ediyoruz. AÄŸrı Belediye BaÅŸkanı Savcı Sayan, Bolu Belediyle baÅŸkanına “Sana yük oluyorsa Suriyeli kardeÅŸlerimizi, bize gönder, başımız üzerinde yerleri var” diyerek yüreklere su serpti, insani seviyenin daha fazla düÅŸmesine engel oldu.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.