Sosyal Medya

Güncel

Yunanistan: Ege'de Türkiye ile tehlikeli bir kaza yaşanabilir

Hükümet karşıtı protestoların her geçen gün arttığı , ekonomik krizdeki Yunanistan’dan, Türkiye ile gerginliği artıracak açıklamaları sürüyor. Yunanistan Savunma Bakanı Evangelos Apostolakis, Türkiye ile aralarında 'tehlikeli bir kaza' yaşanabileceği uyarısında bulundu.



Ekonomik kiriz ve protestoların her geçen gün giderek yükseldiÄŸi Yunanistan'da, Türkiye'ye yönelik gerginlik politikası hız kesmeden sürüyor. Yunanistan Savunma Bakanı Evangelos Apostolakis, Türkiye ile aralarında 'tehlikeli bir kaza' yaÅŸanabileceÄŸi uyarısında bulundu.

BaÅŸkent Atina'da toplanan NATO Parlamenter Asamblesi'nde konuÅŸan bakan, Türkiye'nin Ege Denizi'ndeki ihlallerinin önemli bir boyuta ulaÅŸtığını söyleyerek, bunun ileride gerginliÄŸe yol açabileceÄŸini dile getirdi.
Apostolakis konuÅŸmasında, "Ulusal hava ve deniz sahalarımıza yapılan ihlallerin maalesef çok yüksek seviyelere ulaÅŸtığı Ege bölgesindeki provokasyonlara karşı her zaman temkinli cevaplar veriyoruz." dedi.
Yakın zaman içerisinde Ankara ve Atina arasında toplantılar düzenleneceÄŸini belirten bakan, Yunanistan BaÅŸbakanı Çipras ile Türkiye CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan arasında ÅŸubat ayında gerçekleÅŸen görüÅŸmenin detaylarının konuÅŸulacağını açıkladı.
Apostolakis bu toplantılar sonucunda güven üzerine kurulu bir iliÅŸki kurulacağını umduÄŸunu ifade etti.
DışiÅŸleri Bakanı Mevlüt ÇavuÅŸoÄŸlu ocak ayında Yunanistan'ın Milli Savunma Bakanı'na ithafen "Şımarık çocuÄŸunuza sahip çıkın da bizim güvenlik güçlerimizin elinden bir kaza çıkmasın." ÅŸeklinde konuÅŸmuÅŸtu.
Åžubat ayında BaÅŸbakan Çipras'ı Türkiye'de ağırlayan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan ise, "Türkiye olarak Yunanistan ile aramızdaki tüm meselelerin hakkaniyet temelinde, barışçıl ÅŸekilde çözülebileceÄŸine inanıyorum."

T.C. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SİTESİNDE YAYIMLANAN EGE DENİZİ'NDEKİ BAŞLICA SORUNLARLA İLGİLİ BİLGİ

Ege Denizi'ndeki başlıca sorunlar esas olarak 5 kategori altında toplanmaktadır:
1. Bunlardan ilki karasuları ve kıta sahanlığı ile bu alanların sınırlandırmalarını da kapsayan deniz yetki alanlarıyla ilişkilidir.
a) Karasuları
Türkiye ve Yunanistan arasındaki deniz sınırı henüz bir anlaÅŸmayla belirlenmemiÅŸtir.
Åžu anda, hem Türkiye hem de Yunanistan karasularının Ege Denizi'ndeki geniÅŸliÄŸi 6 deniz milidir. Türkiye'nin ve Yunanistan'ın Ege Denizi'ndeki sahillerinin coÄŸrafi konumu birbirine yan yana ve aynı zamanda karşı karşıyadır, bu da bir sınırlandırmayı gerekli kılmaktadır.
Deniz alanlarının kesiştiği ya da bir noktada birleştiği yerlerdeki yakın ya da karşıt konumlar arasında bulunan deniz alanları sınırlarının anlaşmayla belirlenmesi gerekliliği uluslararası hukukun temel bir kuralıdır.
Bununla birlikte, Ege Denizi örneÄŸinde, sahillerin karşıt olduÄŸu alanların yanı sıra sahillerin bitiÅŸik olduÄŸu bölgelerde de karasuları çerçevesinde Türkiye ve Yunanistan arasında herhangi bir deniz sınırı mevcut deÄŸildir.
Karasularının 12 deniz miline çıkarılması, Ege Denizi'ndeki çıkar dengelerini Türkiye'nin aleyhine orantısız bir ÅŸekilde deÄŸiÅŸtirecektir. Åžu anda, sahip olduÄŸu birçok ada sebebiyle, Yunanistan'ın karasuları Ege Denizi'nin %40'ını oluÅŸturmaktadır. Karasularının 12 deniz miline çıkarılması durumunda bu oran %70'e yükselmektedir. Bu durumda açık deniz büyüklüÄŸü %51'den %19'a düÅŸerken, Türkiye'nin karasuları da Ege Denizi'nin %10'undan daha az kalmaktadır.
b) Kıta Sahanlığı
Ege'deki deniz yetki alanları ile ilgili bir baÅŸka temel sorun Türkiye ve Yunanistan arasındaki kıta sahanlığı sınırının belirlenmesi konusudur.
Ege'de Türkiye ve Yunanistan'a ait kıta sahanlığının sınırları henüz belirlenmemiÅŸtir. Åžu anda ne Türkiye ne de Yunanistan Ege'de 6 deniz mili mesafesindeki karasularınının ötesinde, sınırlandırılmış bir deniz yetki alanına sahip deÄŸildir.
Tartışmanın esas konusu, “Ege Denizi kıta sahanlığının Türkiye ve Yunanistan arasında, iki kıyı devletinin 6 deniz mili olan karasularının ötesindeki alanların da sınırlandırılmasıdır”.
2. Ege sorunlarının bir diÄŸeri 1923 Lozan AntlaÅŸması, 1947 Paris AntlaÅŸması ve konuya iliÅŸkin diÄŸer uluslararası belgeler çerçevesinde DoÄŸu Ege Adaları'nın silahsızlandırılmış statüsüdür.
DoÄŸu Ege Adaları, 1923 Lozan AntlaÅŸması ve 1947 Paris AntlaÅŸması da dahil olmak üzere birtakım uluslararası antlaÅŸmalarla silahsızlandırılmıştır.
Halen yürürlükte olan ve dolayısıyla Yunanistan'ı yasal olarak baÄŸlayan bu uluslararası anlaÅŸmalar, DoÄŸu Ege Adalarının silahlandırılmasını yasaklamakta ve bu maksatla Yunanistan'a yasal yükümlülükler ve sorumluklar da getirmektedir.
Bununla birlikte, Yunanistan Türkiye'nin itirazlarına raÄŸmen uluslararası hukuk çerçevesinde ahdi taahhütlerini ve antlaÅŸmalardan doÄŸan yükümlülüklerini ihlal ederek 1960'lardan beri adaları silahlandırarak DoÄŸu Ege Adalarının silahsızlandırılmış statüsüne aykırı hareket etmektedir.
DiÄŸer taraftan Yunanistan, 1993'te Uluslararası Adalet Divanının zorunlu yargı yetkisini kabul ederken, “ulusal güvenlik çıkarları” ile ilgili askeri önlemlerden kaynaklı hususlara iliÅŸkin olarak Divanın zorunlu yargı yetkisine çekince koymuÅŸtur. Yunanistan bu ÅŸekilde adaların silahlandırılmasına iliÅŸkin bir tartışmanın Uluslararası Adalet Divanı'na gitmesini engellemeyi hedeflemiÅŸtir. Bu durum, Yunanistan'ın anlaÅŸma yükümlülüklerini ihlal ettiÄŸinin Yunanistan tarafından zımnen kabul edilmesidir.
3. Ege'ye iliÅŸkin bir baÅŸka temel sorun, bazı coÄŸrafi formasyonların yasal statüsüne iliÅŸkindir.
Ege'deki bazı coÄŸrafi formasyonların hukuki statüsüyle ilgili anlaÅŸmazlık konusu esas itibariyle, antlaÅŸma yorumuna iliÅŸkin bir uyuÅŸmazlıktır.
Bu uyuÅŸmazlık, belli coÄŸrafi formasyonların hukuki statüsü ve Ege'deki statükoyu belirleyen antlaÅŸma hükümleri çerçevesinde bu formasyonların üzerindeki egemenliÄŸin aidiyeti ile ilgilidir.
Böylelikle tartışma, ilgili ve geçerli uluslararası enstrümanların egemenlik ile ilgili hükümlerinin anlamı, kapsamı ve hukuki sonucuyla iliÅŸkili, tarafların birbirinden farklı yorumlarından doÄŸan iddiaların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Türkiye, uluslararası alanda geçerliliÄŸi olan enstrümanlarla açık bir biçimde Yunanistan'a bırakılmış olan adalar, adacıklar ya da bu tür formasyonlar üzerinde herhangi bir hak iddia etmemektedir. Ancak Ege Denizi'nde egemenliÄŸi açık olarak Yunanistan'a bırakılmayan birçok adacık ve coÄŸrafi formasyon olduÄŸu da tartışmasız bir gerçektir.
Bu tartışmalı coÄŸrafi formasyonlardan bazıları Türkiye'nin Ege Denizi sahillerine çok yakındır. Aslında bu mesele, iki ülke arasındaki deniz sınırlarının belirlenmesinin önündeki engellerden biridir.
4. Ege sorunlarının dördüncüsü, Yunanistan'ın uluslararası hukuka aykırı olarak ulusal hava sahasının 10 deniz mili geniÅŸliÄŸinde olduÄŸunu iddia etmesi ve UçuÅŸ Bilgi Bölgesi (FIR) sorumluluÄŸunu istismar etmesidir.
Yunanistan'ın 10 deniz mili geniÅŸliÄŸinde ulusal hava sahası iddiası Ege hava sahası anlaÅŸmazlığının temelini oluÅŸturmaktadır. Bu ihtilafın ana nedenleri UçuÅŸ Bilgi Bölgesi (FIR) sorumluluÄŸunun Yunanistan tarafından ısrarla istismar edilmesi ve Yunanistan'ın karasuları geniÅŸliÄŸinin 6 deniz mili olmasına karşın, ulusal hava sahası geniÅŸliÄŸinin 10 deniz mili olduÄŸuna yönelik Yunan iddiasıdır. Uluslararası hukuka göre, bir ülkenin karasuları geniÅŸliÄŸi aynı zamanda o ülkenin ulusal hava sahasının geniÅŸliÄŸini de belirler. Yunanistan 1931 yılında o tarihte karasularının geniÅŸliÄŸi 3 deniz mili olmasına karşın, ulusal hava sahasını 10 deniz mili olarak deklare etmiÅŸtir. Yunanistan daha sonra 1936 yılında karasularını günümüzde uyguladığı 6 deniz miline çıkartmıştır. Bu nedenle Yunanistan'ın ulusal hava sahasının 10 deniz mili olduÄŸu iddiası uluslararası hukuk çerçevesinde savunulabilir bir yanı bulunmamaktadır. Yunanistan'ın 6 deniz mili geniÅŸliÄŸinde olan karasuları ile 10 deniz mili olarak deklare ettiÄŸi ulusal hava sahası arasında kalan saha uluslararası hava sahasıdır. Yunanistan'ın 10 deniz mili geniÅŸliÄŸindeki hava sahası iddiası ne uluslararası alanda ne de Türkiye tarafından tanınmaktadır.
5. Ege sorunlarının beşinci kategorisi Arama Kurtarma (SAR) Faaliyetleriyle ilgilidir.
Denizde Arama Kurtarma faaliyetleri 1979 tarihli Denizde Arama Kurtarmaya iliÅŸkin Uluslararası SözleÅŸme (Hamburg SözleÅŸmesi) ile düzenlenmiÅŸtir.
Hamburg SözleÅŸmesi'ne göre, ilgili taraflar arasında anlaÅŸma yoluyla arama ve kurtarma sahaları belirlenemediÄŸi takdirde taraflar, böyle bir anlaÅŸma yapılana kadar arama ve kurtarma hizmetlerinin kapsamlı koordinasyonu için çaba sarfedeceklerdir. Türkiye'nin bu hedefe yönelik müteaddit çaÄŸrılarına raÄŸmen Ege'de böyle bir koordinasyon kurulamamıştır.
Ayrıca arama ve kurtarma sahalarında varılacak anlaÅŸmanın uygulanabilir olması gerektiÄŸinden açık denizlerdeki arama kurtarma sahalarıyla uyumlu olmalıdır. Uluslararası Sivil Havacılığa iliÅŸkin Åžikago SözleÅŸmesi'nin 12. Eki, deniz ve hava arama kurtarma sahalarının arasında net bir ayrım yapmakta ve açık denizlerde yürütülen arama kurtarma faaliyetleri çerçevesinde konunun deniz boyutu önceliÄŸine vurgu yapmaktadır.
Türkiye kendi arama kurtarma sahasını (Search and Rescue Region–SRR) deklare etmiÅŸ, ilgili IMO Küresel SAR Planına kaydettirmiÅŸtir. Türkiye kendi bölgesinde, insan hayatını kurtarmaya yönelik arama ve kurtarma faaliyetlerini etkin biçimde sürdürmektedir.
Türk ve Yunan Arama Kurtarma Bölgeleri çakıştığından bu çakışan alanlarda gerçekleÅŸtirilen tüm arama kurtarma operasyonlarının 1979 Hamburg SözleÅŸmesi Madde 2.1.5'e uygun olarak eÅŸgüdüm halinde düzenlenmesi gerekmektedir.
Yunanistan ile Türkiye arasında arama kurtarma bölgeleri hakkındaki uyuÅŸmazlık temel olarak Yunanistan'ın konuya egemenlik meselesi olarak yaklaÅŸmasından kaynaklanmaktadır. Ä°nsan hayatını kurtarmaya yönelik olarak belirlenen arama kurtarma bölgeleri egemenlik alanları deÄŸil hizmet sahalarıdır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.