Sosyal Medya

Kürsü

Abdurrahman Dilipak: Fatih Altaylı o günlerde benden aldığı tazminatı ne zaman ödeyecek ve özür dileyecek

Abdurrahman Dilipak- Yeni Akit



Geçen gün Akit TV’de Ali Ä°hsan KarahasanoÄŸlu, Fatih Dağıstanlı’ya 28 Åžubat döneminde yaÅŸananlarla ilgili olarak çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yine yeni bir 28 Åžubat’ın yıldönümündeyiz. O, haftada 5 gün, günde beÅŸ kez duruÅŸmaya çıktığım günler geldi aklıma. Ali Ä°hsan söyleyince Altaylı’nın o sözlerini hatırladım. “Kem söz sahibine aittir” diye “Yeni Åžafak” gazetesine bir soru üzerine açıklamada bulunmuÅŸtum. Dava açtı. Tazminata mahkûm oldum. O günlerde mahkeme koridorlarında savcılar, “Atatürk Türkiyesi’nde irticaya destek verenler, bu tür sözler iÅŸitmeye tahammül etmeyi öÄŸrenmelidirler” diyebiliyorlardı. “Ya sev ya terk et” dedikleri günler!
 
Radyo D’de yaptığı “Bab-ı Ali YokuÅŸu” isimli programda gazete haberlerini okuyan Altaylı, Hürriyet’in manÅŸetini okuduÄŸu sırada, Marmara Üniversitesi önünde bekleyen baÅŸörtülü öÄŸrencilerle ilgili, “Bir kadın var orada (Hürriyet gazetesinin manÅŸetinde yer alan baÅŸörtülü öÄŸrenciyi kasdederek) kadın olduÄŸunu da hiç zannetmiyorum. Bu büyük ihtimalle bir fahiÅŸedir. Bir pankart açmış, öÄŸrenci deÄŸil o, buraya getirilmiÅŸ bir fahiÅŸe. Üniversite önünde eylem yapanların arasında bakıyorum da öÄŸrenci yoktur. Belki bir iki tane. Bunlar kevaÅŸe kevaÅŸe. Toplanmışlar oraya ellerinde ‘7.4 yetmedi mi?’ pankartı. Bunlar ÅŸeytana tapanlar. Satanistler ve ÅŸeytanla iÅŸbirliÄŸi halinde oraya toplanmışlar. Bunları odunla döveceksin. Zaman zaman kimi askerlerin gereksiz çıkışlar yaptıklarını düÅŸünürdüm ama bunlar hiç gereksiz deÄŸilmiÅŸ. Bu aÅŸağılık köpek sürüsüne az bile yaptıkları. Bunlara daha örgütlü çıkışlar yapmak lazım. Bunlara balans ayarı lazım; balans ayarı. Bunları takacaksınız rot balans makinesine döndüre döndüre balans yapacaksınız; fahiÅŸeler, ÅŸerefsizler, satanistler” ifadelerini kullanmıştı.
 
Altaylı’nın bize bir özür borcu var. Ben sonuna kadar bekleyeceÄŸim. Onun özrüne benim ihtiyacım yok. Onun buna ihtiyacı var insanlık onuru adına, Hak namına.
 
O günlerde her yerde engelleniyordunuz. Basında da öyle. “Sakıncalı” idik.. Bugün AK Parti mediasında da bir tek seslilik hakim. Monolog yapıyorlar. “Kazanmak” için çabalamak yerine mevcudu muhafaza ile yetiniyorlar sanki. BaÅŸkalarının izlemesi için onlardan birinin de ekranda olması gerek. Bu anlamda ciddi bir kamplaÅŸma sözkonusu. “Bizimkiler” bu konuda yanlış yapıyorlar! Åžikayetçi olduÄŸumuz ÅŸu “Sosyal Media” denilen mecrada herkes sesini duyurabiliyor. Bazan iÅŸin tadı kaçsa da.. 
 
Önümüzdeki günlerde bir grub arkadaşın yardımı ile bütün sosyal media alanlarında olacağım inÅŸallah. Ben konuÅŸayım ötekiler sussun diyenler nerede olursa olsunlar, “zihniyet ikizleridir” Peygamber evinde, ya da firavun sarayında fark etmiyor. Ä°yiler her yerde, her zaman iyidir. Kötüler de kötü. Benim söyleyecek sözü olan herkese verecek iki kulağım ve dinleyecek olan herkese söyleyecek sözüm var.
 
Biz 28 Åžubat’ı henüz tam olarak anlayamadık. Bu iÅŸin sırrı 1991’e kadar gider. BÇG, NATO toplantısında Teacher’in ilanı ile “Tehlikenin rengi yeÅŸil” olunca, “durumdan çıkarılan vazife” sonucu hayat bulacaktı daha sonra. Öte yandan; “Ä°slam’a karşı sopa”nın karşısında “havuç” sunulacak bir “ılımlı Ä°slam” örgütlemek gerekiyordu. Onun adı da daha sonra FETÖ olacak olan örgütlenme idi. FETÖ ile BÇG aynı paranın yazısı ile turası gibidir.
 
REFAH-YOL, ordudaki BÇG kanadının tasfiyesi için, FETÖ’nün sponsorlarının kurguladığı bir operasyondu. Erbakan, BÇG’den çok çeken lider olarak BÇG’nin tasfiyesinde kullanılacaktı. Susurluk’ta hayatını kaybeden Çatlı, KocadaÄŸ, Bucak, Gonca Us, hepsi bu oyunun bir parçası idi. Çillerin Amerikancı olduÄŸunu herkes biliyor. AkÅŸener de aynı senaryonun bir parçası. Havuz Politikası, iktidarın elini güçlendirmek için Prof. Dr. Osman AltuÄŸ tarafından koalisyona teklif edildi. Erbakan’ı harekete geçirmek için Osman paÅŸanın hakaret dolu videosu Fox Tv’de yayınlandı. Erbakan BÇG’lilerin gezi benzeri bir direniÅŸ baÅŸlatacakları endiÅŸesi ile harekete geçmedi. Çünkü BÇG kanadı “en kötü senaryo”ya hazırdı. “Rejimi korumak adına” gerekirse kan dökülmesine razıydılar. “5’li çete”, DÄ°SK’i, TÄ°SK’i, Türk-Ä°ÅŸ’i ile hepsi, sağı-solu, sünnisi-alevisi patronu-sendikası, STK’sı ile emperyalizmin emir-komutası altında kurÅŸun asker olarak emre amadeydiler. Erbakan, “Bakalım kanlı mı olacak kansız mı derken” aslında “kan dökeceÄŸim” demiyor, “Kan dökeceÄŸim” diyenlerin niyetlerini sorguluyordu. Ama malum media bunu da çarpıttı.
 
Sonunda REFAH-YOL gitti, ANASOL-M geldi. FETÖ “Anavatanı”na kaçtı, BÇG iktidara geldi. 28 Åžubat iÅŸte bu operasyonun adı idi.
 
Sincan’da Kudüs Platformu tarafından düzenlenen Kudüs gecesi darbe gerekçesi sayıldı. O zaman NTV’de program yapıyordum. Bir gün önce sanırım 6 kiÅŸi gece geç saatlere kadar darbe sürecini tartıştık. Sesim kısılmıştı. Ben gidemedim, Nureddin Åžirin gitti.
 
Darbeciler zaten kafaya koymuÅŸlardı. Kudüs gecesi bahane edilecekti ki, hem RP’yi suçlayabilsinler, hem de Kudüs darbe gerekçesi yapılarak batıya, Siyonistlere, Masonik dünyaya “biz sizdeniz” mesajı verilecekti. Gecede Nureddin Åžirin Hizbullah afiÅŸlerini de sahneye getirince ve Ä°ran büyükelçisi de geceye katılınca bir de “Ä°ran boyutu” eklendi. Onun için bu konuyla beni hiç iliÅŸkilendirmediler. Çünkü benim anlatacaklarım kimsenin iÅŸine gelmiyor.
 
Bu kirli oyunu 1991’de, 93’de, 1994’de tekrar tekrar anlattım. O günden bugüne hep uyarılarda bulundum. Ama “Komplo” dediler. Sonra AK Parti dönemi. ErdoÄŸan’a siyaset yasağı koyanlar FETÖ’nün arkasındaki güçlerdi. BOP da onların bir projesi idi. Daha sonra ErdoÄŸan’ı siyasete taşıyan akıl da aynı akıldı. Baykal CumhurbaÅŸkanı olacaktı bu plana göre. Ama rolünü iyi oynayamadı. Onun için cezalandırıldı. Kaset operasyonu ile KılıçdaroÄŸlu “aynı üst akıl” tarafından CHP’nin başına getirildi.
 
Hani ÅŸu Irak tezkeresi konusu aslında BÇG’ye karşı bir operasyondu aynı zamanda. Geçelim. Ergenekon ve Balyoz da öyle. FETÖ’nün BÇG’ye karşı tasfiye operasyonu idi. ErdoÄŸan FETÖ ile birlik olup, BÇG’ye karşı direnirken, “Dolmabahçe mutabakatı” ile BÇG ile bir olup FETÖ’ye karşı hamle yaptı. “One minute”, “Mavi Marmara” ile BOP bitti. Ve 15 Temmuz ile bu iÅŸ bugüne intikal etti. “One minute” 29 Ocak 2009’da Davos’ta yaÅŸandı. 27 Mayıs 2010’da Mavi Marmara yola çıktı. Fidan o günlerde müsteÅŸar yardımcısı oldu MÄ°T’e. Oslo süreci o günlerde yaÅŸandı. 22 Kasım 2011 KCK operasyonu gerçekleÅŸti. O günlerde ErdoÄŸan ameliyat oldu. O günlerde MÄ°T ve BaÅŸbakanlıkta dinleme cihazları bulundu. Bunlar FETÖ’nün iÅŸiydi. 28 Aralık 2011’de Uludere olayı yaÅŸandı. 13 Ocak 2012’de  Diyarbakır BDP’de Oslo belgeleri çıktı. 7 Åžubat 2012’de FETÖ marifeti ile MÄ°T müsteÅŸarı ifadeye çaÄŸrıldı.
 
Bakın, 28 Åžubat gerçeÄŸi tam olarak ortaya çıkmadan ne Esat CoÅŸan, ne Turgut Özal, ne de Muhsin YazıcıoÄŸlu cinayetleri ve daha birçok faili meçhulün gerçeÄŸi ortaya çıkmaz. Bu cinayetlerin suç ortakları hâlâ aramızdalar ve bazı cinayetler hâlâ herkesin bildiÄŸi bir sır olarak ortaya çıkacağı günü bekliyor. Bütün bunlar “Türk Sovyeti”nin iÅŸi. SSCB’de Sovyet yıkıldı, ama “Türk Sovyet”i hâlâ ayakta. Sahi, Fatih Altaylı o günlerde benden haksız ÅŸekilde aldığı tazminatı, enflasyon farkı ile ne zaman ödeyecek ve özür dileyecek. Bekliyorum. Bugün deÄŸilse yarın, bu dünyada deÄŸilse öbür dünyada, ama bir gün mutlaka! Selâm ve dua ile.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.