Sosyal Medya

Kürsü

Abdullah Yıldız: Hikmeti ve güzel öğüdü terk etmeyelim

Abdullah Yıldız- Yeni Akit



Aşır Aşır Kur’ân dersimizde Ä°slâmî davetin bazı ilkelerini belirleyen Nahl suresinin 125. âyetindeyiz:
 
“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öÄŸütlerle davet et ve onlarla en güzel ÅŸekilde mücadele et..” 
 
Åžeytanî güçlerin Ä°slâm’ı ve Müslümanları boy hedefi haline getirdikleri, Dünya ve Türkiye Müslümanlarının çeÅŸitli sorunlarla boÄŸuÅŸmakta olduÄŸu, yeryüzünde hep Müslümanların kan ve gözyaşının akmakta olduÄŸu bir süreçte Ä°slâm’ı tebliÄŸ ve temsil konumunda olan kimi ilim ve fikir insanının karşılıklı spekülatif ve sansasyonel söylemleri, uç ve uçuk beyanları ne yazık ki ortalığı toza-dumana boÄŸmakta ve her duyarlı Müslüman gibi bizleri de üzmektedir.
 
Bu vesileyle, müfessirlerimizin Nahl/125. âyet baÄŸlamında ortaya koydukları Ä°slâmî davete dair bazı ilkeleri özetle hatırla(t)manın tam zamanıdır diye düÅŸünüyorum: 
 
Davet Allah yoluna yapılan bir çaÄŸrıdır; davetçinin ÅŸahsına/hizbine/milletine yapılan bir çaÄŸrı deÄŸil. Bu çaÄŸrı ile davetçinin Allah’a karşı görevini yapmaktan öte bir kazancı olamaz; onun ecri Allah’tandır.
 
“Hikmetle davet etmek”; muhatapların durumlarını göz önünde bulundurmayı, neyi ne kadar anlatacağına dikkat etmeyi, insanların bünyeleri hazırlanmadan onlara yükümlülükler yaÄŸdırmamayı, onlara nasıl hitap edileceÄŸini iyi seçmeyi, ÅŸartlara göre hitap yollarını ve yöntemlerini çoÄŸaltmayı, acelecilik, duygusallık ve tepkisellikle iÅŸi zora koÅŸup, hikmetin sınırlarını aÅŸmamayı gerektirir. Hikmet; ilahî mesajı iletirken dikkatli ve basiretli olmayı, bunu körü körüne yapmamayı, muhatabının zihin, yetenek ve ÅŸartlarına göre davranmayı, aynı metodu herkese uygulamamayı, muhatabın hastalığını teÅŸhis edip, ona göre zihni ve kalbi uyararak tedavi etmeyi gerektirir.
 
“Güzel öÄŸütle davet etmek”; yumuÅŸak ÅŸekilde kalplere girmeyi, tatlılıkla duyguların derinliklerine inmeyi, gereksizce azarlama ve zorlamalara baÅŸvurmamayı, bilgisizlik veya iyi niyetten kaynaklanmış olabilecek hataları yüze vurmamayı, deÅŸifre etmemeyi gerektirir. ÖÄŸüt vermedeki yumuÅŸaklık, çoÄŸu zaman katı kalpleri bile yola getirir; azarlama, çıkışma ve rencide etmekten daha iyi sonuçlar verir. 
 
“Güzel öÄŸüt” iki noktayı daha vurgular:
 
1) Davetçi muhatabını sadece mantıkî ikna metotlarıyla deÄŸil aynı zamanda duygularını cezbederek de inandırmaya çalışmalıdır. Yine sadece sapıklık ve kötülüklerin yasak olduÄŸu konusu üzerinde durmamalı, aynı zamanda insan doÄŸasında var olan kötülük aleyhtarı tutumu, karşısındaki insanda da uyandırmaya çalışmalıdır. Bu kötülüklerin sonuçlarıyla da muhatabını uyarmalıdır. Ayrıca davetçi karşısındakine hidayetin ve iyi amellerin mükemmel ve doÄŸru olduÄŸunu mantıken kabul ettirmeye çalışmakla kalmayıp aynı zamanda onu sevdirmeye de çalışmalıdır.
 
2) ÖÄŸüt verenin karşısındakiniküçük gördüÄŸünü veya kendi üstünlüÄŸü ile övündüÄŸünü gösterecek hiçbir davranışı olmamalıdır. Aksine karşıdaki kimse, öÄŸüt verenin kendisini düzeltmeye ve mutluluÄŸa ulaÅŸtırmaya çabaladığını hissetmelidir.
 
“En güzel ÅŸekilde mücadele etmek”: Davetçi tatlı dile sahip olmalı, soylu bir davranış göstermeli, akli, mantıki ve cezbedici fikirler öne sürmeli; polemik, tartışma ve karşıtlıklara girmemelidir. Suçlama, alay ve iÄŸneli sözlere yönelmemeli; karşısındakini mat etmek ve tartışmada üstün gelmek için çalışmamalıdır; çünkü bu tür davranışlar inatçılık ve dik baÅŸlılığa neden olur. Aksine karşısındakini alçak gönüllü, samimi ve sade bir ÅŸekilde ikna etmeye çalışmalı; muhatabının çarpık fikir ve kısır döngülere girdiÄŸini görünce onun daha çok sapıtmaması için tartışmayı bırakmalıdır… Muhatabın üzerine yüklenmek yok; onu horlamak, çirkin görmek yok. Böylece muhatap, davetçinin amacının tartışmada üstün gelmek olmadığına kesin kanaat getirmeli, tek amacının gerçeÄŸe ulaÅŸmak olduÄŸunu anlamalıdır. Nefislerin kendilerine özgü bir gururu ve inadı vardır; yumuÅŸaklıkla yanaşılmadıkça savunduÄŸu düÅŸüncesinden vazgeçmez ki, yenildiÄŸini hissetmesin. Tartışmada savunulan görüÅŸün deÄŸeri ile kiÅŸinin kendi onurunun deÄŸeri çabucak birbirine karışır da görüÅŸünden vazgeçmeyi onurundan, saygınlığından ve deÄŸerinden ödün vermek ÅŸeklinde deÄŸerlendirir. “En güzel biçimde tartışmak”; muhatabının kendi kiÅŸiliÄŸinin korunduÄŸunu, deÄŸerinin ve onurunun garanti altında olduÄŸunu, davetçinin ise Allah için gerçeÄŸi iletmekten baÅŸka amacının olmadığını gözler önüne sermektir! Böylece gereksiz tartışmalara girilmez; açıklamak yeterlidir. Bundan sonrası Allah’a kalmıştır (Fî Zılâli’l-Kur’ân ve Tefhimü’l-Kur’ân’dan özet).
 
DUYURU: Aşır Aşır Kur’ân dersimizi, her Pazar saat 07.00 – 07.50 arası AKÄ°T TV’de izleyebilirsiniz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.