Sosyal Medya

Kürsü

Yarım asırdır yayıncılık piyasası böyle rezillik görmedi: Atatürkçülük bitti, fakat ticareti zirvede

D. Mehmet DoÄŸan- Karar



Bu sütunda yazdıklarımdan en çok kimler rahatsız oluyor? Yorumlara bakılarak kolayca anlaşılabilir: Atatürkçülük saplantısı olanlar!
 
Dünkü yazımızda Türkçenin gelmiÅŸine geçmiÅŸine sövmekten beter bir uydurmacılıktan söz etmiÅŸtim. Uygur isminden uygar kelimesi uyduruluyor. Tamamen keyfi bir iÅŸ. “Uy” kökü nedir ki -gar eki ile medenî anlamı veriyor? Medenî karşılığı “uygur” deseniz, anlarım. Bize özel bir kelime olur. Uygurluk da o zaman medeniyet olur. Ya uygarlık? Hiçbir halt olmaz!
 
Bu yıl böyle muhakemesi kıt, ufku dar ve kendini “atatürkçü” olarak niteleyenlerin azma yılı olacak. Çünkü 2019 yılındayız. Millî Mücadele’nin baÅŸlangıcının 100. yılında. Daha önce yazdık: Yüzüncü yılda ideolojik “gerçek”lere teslim olmayalım. Hatta bu yılı fırsata çevirelim, yakın tarihi doÄŸru okuma senesine dönüÅŸtürelim diye. (“Bu seneyi yakın tarihimizi doÄŸru kavrama yılı ilan etmeliyiz”, baÅŸlıklı yazımıza bakılabilir!)
 
Nelerle karşılaşacağız bu yıl?
 
Gerçekten belgeli, hakikat temelli tarih çalışmalarının veya bunlara dayanan yorum mahsülü eserlerin başımızın üstünde yeri var. Ya piyasa ne âlemde?
 
***
 
ÇocukluÄŸumuzda bize ezberletilen bir manzume vardı:
 
Saat dokuzu beÅŸ geçe
 
Atam Dolmabahçe’de
 
Gözlerini kapamış
 
Bütün dünya aÄŸlamış!
 
Zihni bu tekerlemeye takılmış bir kesimden söz ediyoruz. Bunun bir “dokuzu beÅŸ geçe fetiÅŸizmi”ne dönüÅŸtüÄŸü anlaşılıyor. Ä°lk mektep inkılap tarihi kitaplarından öte yakın tarihle ilgili kitap okuduÄŸu meÅŸkuk bir köÅŸe yazarı Mustafa Kemal kitabı yazıyor. Bir tane mi? Bir seri kitap. Esası Mustafa Kemal, ondan türetilmiÅŸ çocuk kitapları ile onlu bir takım.
 
Atatürk ticaretinin yeni ve arsız bir versiyonu!
 
Daha önce bu zatın yakın tarihe iliÅŸkin vahim yanlışlarını defalarca yazdık. Ona “câhil” sıfatı az gelir diye, “echel” (en câhil, katmerli câhil) unvanını uygun bulduk. Tık çıkmadı, yanlışlarını düzeltmedi. Neresini düzeltecekti ki? Önce kafayı düzeltmek lâzım. Önce insanda hakikat aÅŸkı, gerçek sevgisi, saygısı olması lâzım. Bu olmadan ve yakın tarihi eleÅŸtirel okumadan dönemle ilgili kitap yazmak iddiasındaki biri hiçbir ÅŸeyi düzeltmez, yalnızca Atatürk kültcülüÄŸüne malzeme taşır.
 
Neden?
 
Bu piyasada rahatsız edici de olsa “doÄŸru” deÄŸil, “etkileyici yanlış” revaçta. “Yalan da olsa makbulümdür, yeter ki kafa konforum sarsılmasın!”
 
Bu revacı zirveye yükseltmek için yeni bir iÅŸe giriÅŸmiÅŸler: 1881 adet kitabı lüks baskılı, ciltli olarak hazırlatmışlar, dokuzu beÅŸ geçe 2500’er liradan satacaklarmış!
 
Yarım asırdır yayıncılıkla haşır neÅŸiriz, yayın piyasası bir böyle rezillik görmedi.
 
Her ne kadar birilerini rahatsız etse de ÅŸunu söylemek zorundayız: Atatürkçülük bitti, fakat ticareti zirvede!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.