Sosyal Medya

Güncel

Hazar'ın yeni statüsü, Türkmen gazının rotasını yeniden tartışmaya açtı

Hazar'ın yeni statüsü, Türkmen gazının rotasını yeniden tartışmaya açtıHazar Denizi'ne kıyıdaş ülkeler arasında bölgenin statüsü yaklaşık çeyrek asır tartışıldı ve sonunda beş kıyıdaş ülkenin anlaşmasıyla çözüme kavuştu



Emre Gürkan Abay

Asya kıtasının batı sınırının önemli bir bölümünü oluÅŸturan Hazar Denizi, petrolün önem kazandığı 19'uncu yüzyıldan itibaren birçok ülkenin rekabet alanı haline geldi.

Ä°lk aÅŸamada bu rekabette yer alan ülkeler Rusya ve Ä°ran oldu. Sovyetler BirliÄŸi'nin dağılmasından sonra Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan da denizde hak talebinde bulundu ancak bölgedeki hak paylaşımı konusu yaklaşık çeyrek asır tartışıldı ve sonunda beÅŸ kıyıdaÅŸ ülkenin anlaÅŸmasıyla çözüme kavuÅŸtu.

Tartışma konularından en önemlisi, Hazar’ın "bir deniz mi yoksa göl mü?" olduÄŸu sorusuna baÄŸlıydı. Hazar'ın deniz olarak kabul edilmesi halinde, bölgenin 1982 tarihli BirleÅŸmiÅŸ Milletler (BM) Uluslararası Deniz Hukuku SözleÅŸmesi’nin (UDSH) yasal statüsüne baÄŸlı olması gerekiyordu. Azerbaycan ve Kazakistan bu tezi savunuyordu. Rusya, Ä°ran ve Türkmenistan açısından ise açık denizlerle Don-Volga Kanalı haricinde hiçbir baÄŸlantısı olmadığından Hazar Denizi bir göl veya iç denizdi ve bu nedenle tamamen kıyıdaÅŸ ülkelerin ortak kullanımına açık olmalıydı.

Yaklaşık yirmi yıl süren müzakereler sonunda 12 AÄŸustos 2018'de Kazakistan'ın Aktau kentinde imzalanan anlaÅŸmayla bölgenin aÅŸağıdaki ÅŸekilde kullanılmasına karar verildi.

- Sahilden 15 deniz mili mesafeye kadar olan bölgeler, her ülkenin kendi arazisi (karasuları) olarak kabul edilecek.

- Bu mesafeye 10 deniz mili eklenecek ve buralar her ülkenin balıkçılık alanı olarak belirlenecek.

- Hazar'ın dibi, yan yana ve karşı karşıya olan ülkeler arasındaki mutabakata göre sektörlere bölünecek ve taraf ülkeler genel kabul görmüÅŸ uluslararası prensip, norm ve yasalara uygun olarak deniz dibi üzerinde egemenlik hakkını kullanabilecek.

- Taraflar Hazar'ın dibine sualtı kabloları ve boru hatları döÅŸeyebilecekler ve bunların rotaları geçecekleri sektörde hak sahibi olan tarafın mutabakatı ile belirlenecek.

SözleÅŸmede kesin olarak göl veya deniz tanımlaması yapılmasa da Hazar'ın aslında bir deniz ÅŸeklinde kabul gördüÄŸü anlaşılıyor. Zira birçok tanımlama BM Uluslararası Deniz Hukuku SözleÅŸmesi'nde kullanılanlarla aynı ve birçok yerde UDHS'ye atıf yapılıyor. Bu durum, Rusya ve özellikle Ä°ran’ın baÅŸta savundukları tezlere aykırı olsa da her iki ülke zamanla "en kötü anlaÅŸma, anlaÅŸmasızlıktan iyidir" prensibine uyarak rasyonel bir yaklaşım göstermesine yol açtı. Böylece Hazar'a kıyısı olan ülkeler de dünyanın en zengin enerji kaynaklarından birinin kullanılmasından ortaya çıkacak olan refahtan belirli oranda pay alma yarışına girmeye hazırlanıyor.

Sovyetler Birliği dağıldı, kıyıdaş sayısı arttı

Müzakerelerin 20 yıla yakın sürmesinden de anlaşılacağı gibi anlaÅŸmanın imzalanması kolay olmadı. Rusya ve Ä°ran daha önce imzalamış oldukları birçok ikili anlaÅŸmaya dayanarak Hazar Denizi’nin bu doÄŸrultuda kullanımına devam edilmesi konusunda hemfikirdi ancak Sovyetler BirliÄŸi’nin dağılmasından sonra üç yeni bağımsız ve kıyıdaÅŸ devletin ortaya çıkması gerçeÄŸini görmezden gelen bu yaklaşımın bir sonuca ulaÅŸması imkansızdı. Nitekim Azerbaycan 1990'lı yıllarda batılı petrol ÅŸirketleriyle art arda anlaÅŸmalar yapmaya baÅŸlayınca Rusya buna karşı koymaya çalıştı.

Rusya uzun vadede bunun yararsız olacağını görerek önce Kazakistan ile Hazar denizinin kuzey kısmını hakkaniyet prensibine göre paylaÅŸan bir anlaÅŸma imzaladı. 2003'te bu anlaÅŸmaya Azerbaycan da dahil edildi. Bu anlaÅŸma Hazar Denizi’nin statüsüne iliÅŸkin aÄŸustos ayında imzalanan anlaÅŸmanın modelini oluÅŸturdu ve Türkmenistan’ın da taraf deÄŸiÅŸtirmesiyle Ä°ran yalnız kaldı. Buna raÄŸmen Ä°ran’ı ikna etmek tam 15 yıl sürdü.

Bölgenin en güçlü oyuncusu Rusya’nın bile hakkına razı olduÄŸu bir anlaÅŸmaya Ä°ran’ın karşı koyma çabaları, çözümsüzlüÄŸü sürdürmekten öteye geçemedi. SaÄŸlanan anlaÅŸmanın ardından, Ä°ran sadece coÄŸrafyanın kendisine sunduÄŸundan fazlasını, yani aslında kendisine ait olmayan bir ÅŸeyi kaybetti. ABD tarafından dayatılan ambargo ile zor günler yaÅŸayan Ä°ran, Hazar bölgesinde de yalnız kalmamak için anlaÅŸmaya yanaÅŸmayı daha karlı gördü. Ancak bazı Ä°ran ve ABD merkezli düÅŸünce kuruluÅŸları anlaÅŸmaya eleÅŸtirel bir yaklaşım gösterdi.

Birinci eleÅŸtiri konusu, 25 millik egemenlik sahasının dışındaki alanların paylaşılmamış olmasıydı fakat bu paylaşımın nasıl yapılacağı daha sonra belirtilmiÅŸ ve hakkaniyet saÄŸlanmıştı. Taraflar artık bu konuda önemli bir sorun çıkmasını beklemiyor.

Ä°kinci konu ise Ä°ran CumhurbaÅŸkanı Hasan Ruhani'nin, "Çevre sorumluluklarının netleÅŸtirilmesi için ilave görüÅŸmeler ihtiyacı" söylemiydi. Bu da zorlama bir eleÅŸtiriden öteye gitmedi ve görüÅŸmelerle kolayca çözülebilecek bir konu oldu.

EleÅŸtirel olarak yaklaşılmasa da önemli bir sonuç gibi gösterilen bir diÄŸer konu ise Hazar Denizi’nin kıyıdaÅŸ olmayan ülkelerin savaÅŸ gemilerine kapatılması oldu. Hazar Denizi’ne gelebilecek herhangi bir yabancı savaÅŸ gemisinin geçebileceÄŸi tek geçiÅŸ yolunun Don-Volga Kanalı olması ve bu bölgenin tamamen Rusya’nın kontrolünde olması bu eleÅŸtirinin sadece sembolik olduÄŸunun ortaya koydu.

AnlaÅŸma boru hatları inÅŸaatının önünü açabilir

Hazar Denizi’ne kıyısı olan ülkeler bu anlaÅŸma olmadan önce de deniz dibi kaynaklarını kullanma konusunda ÅŸimdiye kadar önemli bir sorun veya çatışma yaÅŸamadılar ancak ileride kaynaklardan faydalanma oranı ve bu kaynakların yayıldığı alan büyüdükçe bazı krizlerin yaÅŸanma ihtimalinin artması bekleniyor. Bu anlaÅŸma kriz ihtimallerini azaltmakla kalmayarak, olası krizlerin nasıl çözümleneceÄŸine de açıklık getirmekle önem kazanıyor.

AnlaÅŸmanın pratikteki en önemli sonucunun denizaltı kabloları ve uluslararası boru hatları inÅŸaatının önünün açılması olacağı belirtiliyor. Ä°ran ise sualtı çevresinin zarar göreceÄŸi gerekçesiyle anlaÅŸmaya karşı çıkıyor. Uzmanlar, Ä°ran için gerçek sorunun enerji rekabeti ve Ä°ran kamuoyunda yönetime karşı yapılan eleÅŸtiriler olduÄŸunu kaydediyor.

Ä°ran'da anlaÅŸmanın karşısında olanlar, ülkenin Hazar'daki haklarının yüzde 50’sinden vazgeçerek denizin yüzde 11’ine razı olduÄŸunu iddia ediyor.

Türkmen-Azeri boru hattının önü açıldı

Hazar Denizi’nin altından geçecek bir boru hattıyla Türkmen gazının Azerbaycan’a, oradan da Türkiye’ye ve batı pazarlarına ulaÅŸtırılması 90’lı yılların ortalarında Türkiye’nin de desteklediÄŸi bir proje olarak epey tartışılmıştı. Ancak Türkiye ile Rusya arasında imzalanan Mavi Akım Boru Hattı, bu projeyi arka plana itmiÅŸti.

Åžimdi Hazar Denizi anlaÅŸmasının imzalanmasıyla, Türkmen-Azeri doÄŸal gaz boru hattının önü yeniden açıldı. Bunun farkında olan Rusya, Türkmenistan ile ekonomik iliÅŸkilerini geliÅŸtirmeye baÅŸladı ve daha fazla Türkmen gazını daha iyi fiyata alarak Türkmenistan’ı bu projeden vazgeçirmeyi hedefliyor.

Dünyanın en büyük dördüncü doÄŸal gaz rezervine sahip Türkmenistan’ın ise Rusya’nın alabileceÄŸinden çok fazla gazı var ve bunun için pazar arayışları devam ediyor.

Batı pazarlarına ulaÅŸma ÅŸansı bulamayan Türkmenistan, Çin’e yılda yaklaşık 30 milyar metreküple önemli miktarda gaz ihraç ediyor. "Bir KuÅŸak-Bir Yol" giriÅŸimi ile bölgeye nüfuz etmeye çalışan Çin’in, Türkmen gazının önemli bir alıcısı konumuna gelebileceÄŸi tartışılıyor.

Öte yandan Çin’in karşılaÅŸtığı bazı sorunlar da var. Bu sorunlardan biri, Türkmenistan’a yaklaşık 4 bin kilometre uzaklıkta olması. Oysa Türkmenistan’ın sadece bin kilometre batısında Türkiye pazarı ve bunun bin 500 kilometre daha ötesinde de Avrupa pazarı bulunuyor.

Suriye iç savaşı baÅŸlamadan önce Katar gazını Avrupa’ya taşımak için inÅŸa edilmesi planlanan yaklaşık 3 bin kilometrelik boru hattının güzergahı ciddi ÅŸekilde tartışılmıştı. Suriye iç savaşından sonra geriye kalan en önemli seçeneÄŸin ÅŸimdilik, Türkmen gazı olduÄŸu ifade ediliyor.

Çin ve Türkmenistan’ın diÄŸer sorunu ise boru hatlarının inÅŸaatı için Çin’den alınmış olan kredilerin geri ödenmesindeki anlaÅŸmazlıklar olduÄŸu biliniyor. Son yıllarda buna baÄŸlı olarak gaz sevkiyatında azalmalar yaÅŸanıyor.

DoÄŸal gaz üretimini giderek arttıran Çin’in sınır komÅŸusu Kazakistan’ın da zamanla Türkmenistan’ın yerini alabileceÄŸi tartışılıyor. Kazakistan ise uzun yıllardır kendi kıyısındaki Tengiz ve yeni keÅŸfedilen Kashagan petrol sahalarını Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattına baÄŸlamayı düÅŸünüyor. Bu konuda ne zaman harekete geçeceÄŸi bilinmemekle birlikte, sahip olduÄŸu ekonomik durum göz önüne alındığında Kazakistan'ın pek de aceleci davranmadığı belirtiliyor.

Türkmen gazı TANAP yoluyla Avrupa'ya gidebilir

Çin olmasa bile Türkmenistan gazı baÅŸka ülkeler tarafından da alınabilir. Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan (TAPI) doÄŸal gaz boru hattı projesi bunun en somut örneÄŸini oluÅŸturuyor. Yaklaşık bin 800 kilometre uzunluÄŸunda ve yıllık 30 milyar metreküp kapasiteli TAPI ile Türkmen gazının Afganistan, Pakistan ve Hindistan’a ulaÅŸtırılması çalışmalarına baÅŸlandı ve bu projenin 2020 yılında tamamlanacağı ifade ediliyor.

Ä°ki ezeli rakip olan Pakistan ve Hindistan’ın bu projede birbirini desteklediÄŸi biliniyor. Hatta Afganistan’daki kaosun en büyük kaynağı olan Taliban'ın bile bu hatta karşı olmak bir yana, gerekirse güvenliÄŸini saÄŸlayacağı iddia ediliyor.

Öte yandan Türkmenistan’ın hala çok fazla miktarda gazı olduÄŸu ve yine batı pazarlarına ve dolayısıyla Hazar Denizi’nin ötesindeki Azerbaycan’a yönelmesinin kaçınılmaz olduÄŸu öngörülüyor. Hazar Denizi’nin Türkmenistan kısmında kalan gaz sahasının Azerbaycan sınırına bitiÅŸik durumda olması nedeniyle burada yaklaşık 200 kilometrelik bir hat ile baÄŸlantının saÄŸlanabileceÄŸi kaydediliyor.

Son dönemde Türkmen gazının Azerbaycan kıyısına ulaÅŸtıktan sonra TANAP üzerinden Avrupa pazarına sevkiyatının öne çıktığı belirtiliyor. Ayrıca, TANAP'ın AB tarafından onaylanmış olması boru hattıyla gönderilecek gazın AB'nin Rus gazına getirmiÅŸ olduÄŸu tedbirli düzenlemelerden muaf olmasını saÄŸlayacak.

Türkmen gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya gönderilmesini saÄŸlamak için Azerbaycan ve Türkmenistan’ın Hazar Denizi’nin yeni statüsünün getirmiÅŸ olduÄŸu haklardan istifade ederek hızlı bir ÅŸekilde harekete geçmesi bekleniyor.

Kaynak: AA

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.