Sosyal Medya

Kürsü

Sadece Bozdağ tehdit edildi çünkü tek Kürt oydu!

Büyük bir mutluluk ve umutla yazımın başına oturdum. Dünden beri beklediğim konuşma biraz önce bitti. İtiraf edeyim, gözyaşları içindeyim. Tıpkı Başkan Erdoğan’ın erdemli tavrı karşısında akan Bekir Bozdağ’ın gözyaşları gibi gayriihtiyari ben de kendimi ağlarken buldum.



2018 Türkiyesinde, sadece Kürt bir anne-babadan doÄŸduÄŸu için aÅŸağılandı ve tehdit edildi BozdaÄŸ. Bir Türk olarak bu korkunç ırkçılıktan çok utandım… Pazartesi Habertürk TV’de BozdaÄŸ’a yapılanı muhalif solcu isimlerin de kınaması için özellikle sorular sordum ama hiçbirinin umurunda deÄŸildi. Bu ülkede çok baÅŸarılı ÅŸekilde BaÅŸbakan Yardımcılığı ve Adalet Bakanlığı yapmıştı. 15 Temmuz gecesi TBMM’de, "Bizim görevimiz bugün burada ölmektir" diyecek kadar cesur bir insandı Bekir Bey. Ama Eski Türkiye kalıntısı o zihniyet için bir Kürt olduÄŸu için her zaman biz Türklerin yanında ikinci sınıftı.

SADECE BOZDAÄž TEHDÄ°T EDÄ°LDÄ°, ÇÜNKÜ...

Dikkat edin, Danıştay’ın vesayetçi kararına birçok AK Parti yetkilisi sert dille karşı çıktığı halde sadece Bekir BozdaÄŸ tehdit edildi. Çünkü diÄŸer isimler Türk, yalnızca BozdaÄŸ Kürt. O yüzden ırkçı zihniyet için anında bel altı vurulabilecek bir hedef. Ä°ÅŸte Tayyip ErdoÄŸan dün bu zihniyete unutulmaz bir tokat atmıştır. Türkiye toplumunun büyük çoÄŸunluÄŸu da ErdoÄŸan’ın yanındadır…

Danıştay’ın hukuksuz vesayetçi kararına hem köÅŸemde hem televizyon ekranında karşı çıktığımda birileri utanmadan bana, "Göreceksin BaÅŸkan ErdoÄŸan bu kararı yerli ve milli bulacak ve andımızı yeniden okutmaya baÅŸlayacak" diyordu. ErdoÄŸan’ın siyasal ufkunu hiç tanımamaktır bu. EÄŸer dedikleri gibi yapsaydı, siyasi olarak intihar etmiÅŸ olurdu.

REŞİT GALÄ°PÇÄ° OLANLAR

Ä°ktidara yakın medyanın belli baÅŸlı kalemleri de herhalde bu tuhaf havaya kendilerini kaptırdıklarından, Danıştay’ın kararına ve Bekir BozdaÄŸ’a yapılan ırkçılığa girmemeye gayret ettiler. Hürriyet yazarları ise 7 Haziran 2015 sürecinde HDP’ye verdikleri desteÄŸin tam zıddı biçimde MHP militanlığına soyunmuÅŸlardı. BozdaÄŸ’a yapılan ırkçılığın karşısında en ufak bir tavır bile almadılar. BozdaÄŸ’ın yanında küçücük bir tavır takınmadılar. Devlet içindeki MHP damarının kuvvetine güvendiler. 9 Ekim 2013’te ant kaldırıldığında ateÅŸle destekleyenler ReÅŸit Galipçi olmuÅŸlardı! Bir taraf, "Aman önce ErdoÄŸan’ı dinleyelim de ona göre tavır alalım" kaygısıyla öbür taraf da, "Hürriyet’ten beni kovmasınlar da her ortama uyarım" endiÅŸesiyle yazarlarsa olacağı budur. Zannediyorum ÅŸimdi hepsi birden yeniden ırkçılığa karşı tavır almanın önemini keÅŸfederler ve ona göre vaziyet alırlar.

BaÅŸkan ErdoÄŸan’a, bu ırkçı dalgayı net ve kucaklayıcı sözleriyle delip geçtiÄŸi, AK Parti’nin etnik milliyetçiliÄŸe karşı bir parti olduÄŸunu, Türkiye’yi bugünlere getiren siyasi anlayışının çoÄŸulculuk üzerine oturduÄŸunu hatırlattığı ve Bekir BozdaÄŸ’a yönelik ırkçı tehdit ve hakaretlere en sert ÅŸekilde karşı çıktığı için teÅŸekkür ediyorum!


***

Danıştay 8. Dairesi’ni tebrik etmek gerek

Çok iyi oldu. Üzerimize koyu bir bulut gibi çöken, içimizdeki renkleri, farklılıkları emip hepimizi korkular üzerinden hizaya getirmeye çalışan etnik milliyetçilik sopasının en bariz ve cüretkar hali Danıştay’ın apaçık hukuksuz olan vesayetçi sözde ant kararı ile ete kemiÄŸe büründü. Eski Türkiye’nin vesayetçi güçlerinin nasıl da pusuda beklediklerini, eskiyi özlediklerini, yargıyı adalet deÄŸil siyasetin üzerindeki sopa olarak gördüklerini, fırsatını buldukları an yine o vesayetçi düzene dönmek istediklerini bu karar ayna gibi gösterdi.

Hukukçu maskesi ile dolaÅŸan ama özünde Vural SavaÅŸ’ın, Abdurrahman Yalçınkaya’nın ya da Sabih KanadoÄŸlu’nun zihniyetinden hiç farkı olmayanların kimler olduÄŸunu hatırlattı.

TeÅŸekkürler Danıştay 8. Dairesi! Belli ki MHP’nin verdiÄŸi gazla kendini eski günlere ışınlanmış zanneden ya da o günleri geri getirebileceÄŸi sanrısına kapılanların heyecanıyla gözlerimizi açtın!

Cuma: Cumhur Ä°ttifakı’nın devam etmemesi kime ne zarar verir?


***

Avrupa’nın göbeÄŸindeki Duvar

Pazartesi günü Ä°rlanda ve Kuzey Ä°rlanda seyahatimden bahsetmiÅŸ, Avrupa’nın ortasında beklediÄŸimin çok ötesinde bulduÄŸum ayrımcılıkla ilgili küçük bir ipucu vermiÅŸtim. Bugün Demokratik Ä°lerleme Enstitüsü’nün bir toplantısı için gittiÄŸim Dublin ve Belfast’ın Belfast ayağının notlarından bir kısım aktaracağım. Ve buna dimdik ayakta olan DUVAR’la baÅŸlayacağım.

 


Belfast’ı ikiye ayıran duvar.

 

Evet, Ä°ngiltere toprağı sayılan bir alanda hâlâ bütün katılığı ve keskinliÄŸi ile bir duvar var. Berlin Duvarı yıkıldı ama Belfast Duvarı olduÄŸu yerde duruyor!

Size kısaca hatırlatarak baÅŸlayayım: 60’ların sonlarında, Vietnam savaşına tepki olarak baÅŸlayan dünyadaki gençlik hareketleri Ä°rlanda Adasının kuzeyini de hareketlendirmiÅŸ ve geçmiÅŸten gelen Katolik-Protestan fay hattını ateÅŸlemiÅŸti. 71’deki Kanlı Pazar ile savaÅŸ düÄŸmesine basıldı. 70’ler ve 80’ler boyunca korkunç çatışmalar yaÅŸandı. Ä°ngiltere ordusu acımasızca sivil ya da silahlı demeden Katolikleri hedef aldı. Ä°RA buna karşılık gözü kara bir terör uyguladı. Ä°ngiltere yanlısı Birlikçiler kendi içlerinde örgütlendiler ve Ulster Savunma BirliÄŸi adı altında Ä°RA’ya karşı savaÅŸmaya baÅŸladılar. Yan yana yaÅŸayan iki halk bir histeri halinde birbirini kırdı. Sonra nihayet dönemin Ä°ngiltere BaÅŸbakanı Tony Blair’in ve ABD BaÅŸkanı Bill Clinton’ın çabaları ile 1998’de "Hayırlı Cuma AnlaÅŸması" imzalandı ve savaÅŸ sona erdi.


***

Savaş yok ama barış da yok

Belfast’ta artık patlayan silahlar yok. 30 yıllık savaşı bitirdiler ama 20 yıldır barış yapamıyorlar. 20 yıl önce olan sadece silahları susturmaktı. Bugün birbirlerinin mahallelerinin üzerine duvar kapısını her gece kilitleyen iki ayrı toplum aynen devam ediyor…

Nagehan Alçı - Haber Türk

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.