Kürsü
Küresel oligarşi vakıflar ve kirli düzen

Follow @dusuncemektebi2
Azınlığın hegemonyası altına aldığı dünyada küresel oligarşik düzenin yüzüne taktığı iyilik meleği maskesini dev bütçeli vakıflar oluştururken arka planda karanlık ve kirli ilişkiler ağına sahip bir dünyanın toplumu dizayn etme çabası gözlerden saklanıyor.
Çokuluslu şirketlerin ve finans tekellerinin vergi kaçırmak ve gelir vergisinden kurtulmak için ‘insani yardım’ adı altında kurmuş oldukları bu vakıflar ve bunların yan kuruluşları, hükümetlere, yerel yönetim organlarına gayet ustaca sızarak, onları kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde hareket etmeye zorlamaktadır. Mesela bağış yaptığı alanlar ve kurumlar incelendiğinde, 1950 yılından sonra CIA’in küresel ölçekli hemen bütün projelerinin altından Ford Vakfı’nın çıktığına şahit olmaktayız. ABD Kongresi’nin 1976 yılındaki araştırma sonuçlarına göre, uluslararası alanda faaliyette bulunan vakıflara yapılan bağışların yüzde ellisinin arkasında CIA vardır. CIA; Soğuk Savaş dönemi boyunca, hemen bütün psikolojik harekât projelerinde Ford Vakfı ile yakın işbirliği içerisinde bulunmuştur.
KÜRESEL HEGEMONYA
Öyle ki Avrupa’daki örtülü operasyonların, küresel hegemonya oluşturulmak üzere geliştirilen Marshall Planı’nın ve CIA’in çok özel projelerinin hemen hepsinde, söz konusu vakfı görmek mümkündür. Mesela, CIA ile Ford Vakfı arasındaki ilişkiyi net şekilde görmek açısından basit bir örnek verelim. Ford Vakfı Başkanı Richard Bissell’in 1954’te Ford Vakfı’ndan ayrılarak, Ocak 1954’te CIA Başkanı Ailen Dulles’ın ‘özel danışmanı’ olması, her halde bir tesadüf değildir. Yine bu vakfın başkanlarından John McCloy, Ford Vakfı Başkanı olmadan önce, Birleşik Devletler Savaş Bakan Yardımcılığı, Dünya Bankası Başkanlığı ve Bilderberg Group’un en büyük finansörlerinden Rockefeller ailesine ait Chase Manhattan Bankası’nın yönetim kurulu başkanlığını yapması da manidardır.
Rockefeller ailesi 15 trilyon dolarlık bir parayı yönetiyor. Aile, dünya ekonomisinin döndürdüğü parayı tek başına elinde tutuyor.
Dünyayı adeta bir ahtapot gibi saran bu vakıflar, destekledikleri eğitim kurumları, düşünce kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinden devşirdikleri kalifiye elamanları, küresel sistemin kritik noktalarına yerleştirmektedirler. Mesela soğuk savaş yıllarında ABD’nin dışişleri bakanlığını yapan ve küresel hegemonyanın en önemli aktörlerinden biri olan John Foster Dulles, bu göreve gelmeden önce, Carnegie ve Rockefeller vakıflarında başkanlık yapmıştır. Ayrıca Dulles, CFR’nin de önde gelen isimlerinden biridir.
AHTAPOTUN KOLLARI HER YERDE
Sadece John Foster Dulles mi? Elbette hayır. Mesela Rockefeller Vakfı’nın eski başkanlarından Douglas Dillon… İş ortağı James Forrestal ile birlikte, savunmadan maliyeye, Deniz Taşımacılığı Planlama Komitesi’nden Dışişleri Bakanlığı Planlama Dairesi’ne değin, ABD’deki pek çok bakanlık ve yüksek düzeyli mevkilerde bulunmuştur. Çok daha önemlisi; 1961 - 1969 yılları arasını kapsayan ve ABD’nin en uzun süreli dışişleri bakanlığını yapmış olan Dean Rusk, bu göreve gelmeden önce, 1953-1960 yılları arasında Rockefeller Vakfı’nın başkanlığını yapmıştır. Bir başka ayrıntı ise, Dean Rusk’ın aynı zamanda hem Bilderberg Group’un, hem de CFR’nin en önemli kurucu üyelerinden biri olmasıdır.
Beynelmilel vakıfların çarkında pişip ABD siyasetine sokulan bir diğer ünlü hegemonyacı ise, küresel düzenin mimarlarından Henry Kissinger’dır. Kissinger, küresel kapitalist oligarşinin en önemli patronlarından Rokkefeller’ın kurduğu Brothers Vakfı’na bağlı özel araştırmalar projesinin yöneticiliğini yapmış, daha sonra da Rockefeller’ın büyük desteği ile Başkan Nixon döneminde ABD Dışişleri Bakanı olmuştur. Henry Kissinger da, aynı zamanda hem Bilderberg hem de CFR’nin en önemli kurucu üyelerindendir. Rockefeller Vakfı’nın bir başka yetiştirmesi olan CyrusVance ise, Jimmy Carter döneminin dışişleri bakanı olarak görev yapmıştır.
VAKIFLAR ÜZERİNDEN SİYASET
Bugünkü Küresel hegemonyanın finansörü vakıflar, yetiştirdikleri kalifiye elemanları ülkelerin kritik noktalarına getirdikleri gibi, bu noktalardan emekli olanları da tekrar bünyelerine almaktadırlar. Örneğin 1961-1968 yılları arasında ABD’nin savunma bakanlığını yapmış olan McNamara, daha sonra Ford Vakfı’nın yönetim kuruluna seçilmiştir. Ne ilginçtir ki, bir müddet sonra ise kalkınmakta olan ülkelere yapılacak ekonomik yardımları elinde tutan ve çokuluslu şirketlerin egemenliğini sağlamak üzere kurulan Dünya Bankası Başkanlığı’na getirilmiştir.
Yine 1966’dan 1978 yılına kadar Rockefeller Vakfı’nın başkanlığını yapan Mac George Bundy ise, 1960 - 1966 yılları arasında Başkan Kennedy’nin danışmanlığını üstlenmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı olan Orgeneral Dwight Eisehover’ı da unutmamak gerekir. Ortadoğu politikalarının mimarı olan Eisehover, emekli olduktan sonra, Ford ve Carnegie vakıflarının yönetim kurulu üyeliklerinde bulunmuştur. Nitekim daha sonra bu vakıfların büyük desteği ile ABD başkanı olarak seçilmiştir…
KÜRESEL ÇAPTA VERGİ HIRSIZLIĞI
Küresel vakıfların en büyük özelliklerinden biri de, ‘Batı değerlerinin’ koruyuculuğunu üstlenerek sekülerizmi küresel anlamda hakim kılmaktır. ABD ve Avrupa’daki tekelci sermaye oligarklarının “insanlığa yardım” adı altında kurmuş oldukları bu paravan vakıflar; finanse ettikleri araştırma enstitüleri, düşünce kuruluşları ve sosyal projelerle, hem küresel toplum mühendisliği yapmaktalar, hem de milyarlarca dolar vergi kaçırmaktadırlar. Her ne kadar bu vakıfların kuruluş amacı “topluma barış ve insanlığa katkı sunmak” olarak lanse edilse de; aslında kurmuş oldukları okul, üniversite ve sivil toplum örgütleri eliyle yürütülen sistemli bir toplum mühendisliğinin tam da merkezinde yer almaktadırlar.
Diriliş Postası- Murat Akan
Henüz yorum yapılmamış.