Sosyal Medya

Güncel

Harddisklere taş çıkartan bir hafıza: İmam Suyutî

İmam Süyutî’nin İslâm ilimleri tarihindeki yeri hiç şüphesiz hadis ilminde sahip olduğu başarıdır. İbn Hacer el-Askalanî'den hemen sonra ismi hadis ilmiyle özdeşleşen şahsiyetlerden biridir o.



Âlim bir baba, ilmi bir çevre, küçük yaÅŸta baÅŸlayan bir eÄŸitimle her okuduÄŸunu bir daha unutmamak üzere zapt eden bir hafıza ve keskin bir zekâ birleÅŸirse hadis sahasında ansiklopedik eser verme (câmi’) geleneÄŸini baÅŸlatan bir âlim çıkar ortaya: Celâleddîn Suyutî. Elbette bunlara bitmeyen bir öÄŸrenme azmini, ödün verilmeyen gayreti ve Kâfiyeci gibi bir hocayı da eklemek lazım.
 
Ä°mam Suyutî’nin tam ismi Abdürrahmân bin Ebî Bekr bin Muhammed bin Ebî Bekr bin Osman bin Muhammed bin Hıdır bin Eyyûb bin Muhammed bin Hümâmüddîn Hudayri Esyûtî’dir. Künyesi Ebü’l-Fadl olup, lakabı Celâleddîn’dir. 1445 yılında Mısır’ın Esyût ÅŸehrinde dünyaya geldi. 1505’te yine Mısır’da vefât etti. Türbesi, Kâhire’de Bâb-ül-Karâfe dışındadır. "Süyutî" lakabının sebebi ise doÄŸduÄŸu ÅŸehre (Esyût) nispet edilmesidir.
 
Babası Kemaleddin Ebu Bekir Mısır’da dönemin tanınmış âlim ÅŸahsiyetleri arasındaydı. Vaizlikle birlikte Mısır Abbasi Halifesi Müstekfi-Billah'a hususi imamlık yapmış ve bir dönem Kahire kadılığına vekâleten bakmıştı. Bu sebeple Ä°mam-i Suyutî daha beÅŸ yaÅŸlarındayken babasıyla medresenin yolunu tutmuÅŸtu. Altı yaşındayken babasını kaybedince onun yakın dostlarından Kadı Ä°zzeddin Ahmed bin Ä°brahim Kinanî’nin himayesinde yetiÅŸti. Ebü'l-Fazl künyesini kendisine veren de odur.
 
Küçük yaÅŸta baÅŸlayan hadis ezberi
 
Tahsil hayatına Kur’an öÄŸrenerek baÅŸlayan Suyutî, küçük yaÅŸlarda Ä°mam Nevevî’nin, Ä°mam Malik’in hadis kitaplarını okuyup ezberledi. Daha sonra bunlara Sahih-i Müslim’i ve hadis sahasındaki diÄŸer eserleri ekledi. Genç yaÅŸta tefsir, hadis, fıkıh, nahiv, meani, beyan, bedi, lügat ve daha birçok dalda ihtisas sahibi oldu. Gençlik döneminde okuduÄŸu bazı eserlere ÅŸerh ve haÅŸiyeler yazsa da bunları sonradan imha etmiÅŸtir.
 
Suyutî'nin hocaları arasında Kadılkudat Ä°zzeddin el-Kinanî, Abdülaziz b. Muhammed el-Mikatî ve Seyfeddin Ä°bn KutluboÄŸa gibi önemli isimler vardı. Ancak onun üzerinde en fazla tesiri olan hocaları yaklaşık -14 yıl kendisinden ders aldığı- Kâfiyeci ile Åžümünnî’dir. Özellikle Kâfiyeci’nin himayesi ona büyük bir itibar kazandırmıştır. Recep Aslan, el-Muncem fi’l Mu’cem adlı eserinden hareketle Suyutî’nin hocaları arasında çok sayıda kadın hocaların da olduÄŸunu tespit etmiÅŸtir (“Suyutî’nin Hadis Ä°lmindeki Kadın Hocaları, Marife, Kış 2011, sayı 11).
 
Kasım Åžulul Hoca gibi araÅŸtırmacılar Åžam, Suriye, Sudan, Yemen ve Hindistan’a gittiÄŸini yazsa da Diyanet Ä°slâm Ansiklopedisi’nde Suyutî maddesini hazırlayan Halit Özkan Hoca onun 1465’te yaptığı hac yolculuÄŸu dışında Mısır’dan hiç ayrılmadığını ileri sürmekte. Bu yorumu esas alırsak ilim yolculuklarının (rıhle) dönemin ilmi geleneÄŸinde önemli bir yer tuttuÄŸunu düÅŸünürsek, onun hayatı boyunca Mısır dışına çıkmaması istisnaî bir durum arz etmektedir. O dönem, Mısır’ın gözde bir ilim merkezi olması, Hilafet merkezi olduÄŸu için büyük âlimlerin Kahire’de toplanması belki bu durumun izahı olabilir belki.
 
Güçlü bir hafıza
 
Celâleddîn Suyutî, kısa zamanda ÅŸöhret sahibi olmuÅŸ ve derslerine talebelerinin yanında bazı müderrisler de iÅŸtirak etmiÅŸti. Özellikle hadis konusunda uzmanlaÅŸtı ve bu alanda verdiÄŸi fetvalar büyük kabul gördü. Kuvvetli bir hafızaya sahip olması, onun kitapları çok kısa sürede okuyup içeriklerine hâkim olmasına ve sorulan sorulara doyurucu biçimde cevap vermesine imkân saÄŸladı. Hatta bir eserle ilgili sorulan soruya, konunun kaçıncı sayfa ve satırda yer aldığını ekleyerek cevap verebiliyordu. Åžüphesiz böyle güçlü bir hafıza bir ilim erbabı için eÅŸsiz bir nimetti. O da bu nimetten sonuna kadar faydalanmayı iyi bildi.
 
1472 yılında Åžeyhûniyye Medresesi'nde hadis hocalığına tayin edildi. Berkuk Türbesi ÅŸeyhliÄŸi de yapan Süyûti, 1486-1500 yıllarında Baybarsiyye Hankahı ÅŸeyhliÄŸine getirildi. 1501’de Memluk tahtına Tomanbay geçince bu vazifesinden ayrıldı. Zira yeni sultanla araları pekiyi sayılmazdı. Hayatının son beÅŸ yılını Nil nehri üzerinde küçük bir adacık olan er-Ravza’daki evinde inzivada geçirdi. Bu sürede eserler telif etti. 1505 yılında baki âleme irtihal eyledi.
 
Suyutî ÅŸöhretini, ilmi ve eserleri kadar dönemin âlimleriyle girdiÄŸi tartışmalara da borçludur. Åžemseddin es-Sehavî, Hanefi fakihi Ä°bnü'l-Kerekî, Muhammed b. Abdülmün'im el-Cevcerî, Åžemseddin el-Banî ve Buhari ÅŸarihi Ahmed b. Muhammed el-Kastallanî en çok tartışamaya girdiÄŸi âlimlerdendi. Sehavî, onun Mahmudiye Kütüphanesi’ndeki kitapları çok iyi bildiÄŸini ve eserlerini çok hızlı yazdığını söyleyerek onu eserlerinde intihal yapmakla suçlamıştır. Suyutî ise bu suçlamaya karşı kütüphanede yer alan 4000 eserin fihristini incelediÄŸini fakat eserlerini çok hızlı telif etmesinin sebebinin kaynak olarak kullandığı kitapların içeriklerine hâkim olmasından kaynaklandığını söyleyerek kendisini savunmuÅŸtur.
 
Hadis sahasında yeni bir eser türü
 
Ä°mam Süyutî’nin Ä°slâm ilimleri tarihindeki yeri hiç ÅŸüphesiz hadis ilminde sahip olduÄŸu baÅŸarıdır. Ä°bn Hacer el-Askalanî'den hemen sonra ismi hadis ilmiyle özdeÅŸleÅŸen ÅŸahsiyetlerden biridir o. Hadis hocalığı yapmış ve bu alanda mühim eserler vermiÅŸtir. Ona göre hadis ilminde mutlak müctehid olmanın ÅŸartı hafızlıktır, yani hadis ezberi. Kendisinin 200 bin hadisi ezberlediÄŸini de ekler. Hem rivayet hem de dirayet sahasında eserler kaleme alan Suyutî, “câmi’” türündeki kitaplarıyla hadis sahasında ansiklopedik eser verme geleneÄŸini baÅŸlatan kiÅŸidir. Medresedeki derslerin yanında o ayrıca,  Ä°bn Tolun Camii’nde üç yıl kadar halka açık hadis dersleri de yaptı.
 
Henüz 30 yaşına gelmeden yazdığı kitaplar Afrika’dan Hindistan’a geniÅŸ bir coÄŸrafyada raÄŸbet görmüÅŸtür. Bu ÅŸöhretinde ÅŸüphesiz kendisine mektupla gönderilen sorulara cevap yazması ve katıldığı ilmi tartışmalar da etkiliydi. Böylesi bir üne kavuÅŸması –kitapların satır satır elle çoÄŸaltıldığı bir dönemde- ona ve öÄŸrencilerine iyi bir geçim kaynağı da saÄŸlamıştı. Ona göre eser vermek, görüÅŸlerinden diÄŸer insanların istifadesini saÄŸlamak için bir müctehidin görevleri arasındadır. Öte yandan hayatı boyunca hiçbir sultandan yardım almadı. Hatta geçim sıkıntısı çektiÄŸi dönemlerde bile…
 
Kaç eseri olduÄŸu ihtilaflı
 
Kendisinin farklı tarihlerde tuttuÄŸu kayıtlara göre eserlerinin sayısı 295 ile 555 arasında deÄŸiÅŸmektedir. Bu sayılar onun öÄŸrencileri ve konunun uzmanları arasında büyük bir ihtilaf konusudur ayrıca. Halit Özkan, Diyanet Ä°slâm Ansiklopedisi’nde bu karmaÅŸanın sebebini ÅŸöyle açıklıyor: Her ÅŸeyden önce bir eserin birkaç isimle adlandırılması, bazılarının diÄŸer eserlerin bir bölümü olması, bazılarının kaybolması… Bunlara bir de dönemin telif geleneÄŸinde risalelerin önemli bir yer tutmasını da ekleyebiliriz. Risaleler bir konu üzerine yazılmış az sayıda sayfadan meydana gelen eserlerdi.
 
Suyutî ise kendi eserlerini ÅŸu ÅŸekilde tasnif etmektedir: a. Daha önce benzeri yazılmamış olanlar (18 adet), b. Benzeri yazılmış ve yazılabilecek olanlar (50 adet), c. 20 ile 100 sayfa arasındaki kitaplar (60 adet), d. Fetvalar dışında 10 sayfa civarındaki eserler (102 adet), e. 10 sayfa civarındaki fetvalar (80 adet), f. ÖÄŸrencilik yıllarında yazdığı fakat önemsemediÄŸi eserler (40 adet), g. Yarım kalan eserler (83 adet). (DÄ°A, Halit Özkan, Suyutî maddesi, cilt 38.)
 
Ä°mam Suyutî’nin baÅŸta hadis olmak üzere, tefsir, fıkıh, kelam, belagat ve tarih gibi ilimler üzerine verdiÄŸi eserler arasında en meÅŸhuru yaklaşık 100 bin hadisi kapsayan Camiü’s-SaÄŸîr’dir. Yine Celâlüddîn Muhammed bin Ahmed Mısrî’nin Ä°srâ sûresine kadar yazdığı ve o vefat edince yarım kalan tefsirini de tamamlamıştır. Bu sebeple söz konusu meÅŸhur eser, iki Celaleddin tarafından yazıldığı için, Celâleyn Tefsîri adıyla ÅŸöhret bulmuÅŸtur.
 
Munise ÅžimÅŸek

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.