Sosyal Medya

Kürsü

İsmail Kılıçarslan: Rahmet, letafet ve nezaket dilini kaybettik. Hocalarımız bile sokak ağzıyla konuşur oldu

Tekrar ve tekrar söylemekte fayda var. Ben bir sivilim. Ve bir sivilin rahatlığı ile yazıyorum yazımı, bir sivilin rahatlığıyla veriyorum desteğimi. İş devletler bazında, politika bazında, gündelik sert gerçekler bazında saatten saate, dakikadan dakikaya değişiyor Suriye’de. Devletler de buna göre pozisyonlar alıyorlar elbette.



Aslında bugün Ä°slamcı Dergiler Projesi’nden bahsedecektim size. Ä°LEM’in hayata geçirdiÄŸi, Lütfi Sunar, Vahdettin Işık ve ismini sayamayacağım daha pek çok insanın deÄŸerli çalışmalarıyla ortaya çıkan bu proje bir sempozyumla taçlanacak bu hafta sonu. 20. Yüzyıl’da Ä°slamcılığın Türkiye seyrini anlamak ve anlamlandırmak isteyen Ä°slamcılığa dost-düşman herkesin öğrenebileceÄŸi çok ÅŸey var bu projeden. Bir bütün olarak dergiler üzerinden Ä°slamcılığı anlamak ve anlamlandırmak oldukça heyecan verici.
 
Fakat bugün size bu güzel projeden bahsetmeyeceğim.
 
Aslında bugün Türkiye Gençlik STK’ları Platformu isimli ÅŸahane organizasyonun gerçekleÅŸtirdiÄŸi Kanalıma HoÅŸgeldiniz isimli ÅŸahane bir yarışmadan bahsedecektim size. Yükselen ve her geçen gün güçlenen yeni medyanın öneminin farkına varmış insanların düzenlediÄŸi bu yarışma “baÅŸarılı youtuberlar” arıyor. Evet evet, sen abi. Bana “youtuber nedir?” diye soracaksan anla ki bugün yaÅŸadığımız dünyayı teÅŸhis edememiÅŸsin demektir. Her ÅŸeyi kaçırmışsın demektir. “Yeni medyanın saÄŸladığı medya demokratikleÅŸmesi” bahsi ilgini çekmiyorsa geçmiÅŸ olsun. Hele buradaki “demokratikleÅŸme” lafzını “demokrasi” ile falan baÄŸdaÅŸtırıyorsan seninle iÅŸimiz var demektir. Anlayamadığın ÅŸeyi teÅŸhis edemezsin, teÅŸhis edemediÄŸin ÅŸeyi tedavi edemez, yönlendiremez, dönüştüremez ya da yok edemezsin. Dolayısıyla bu yarışma beni bu bakımdan oldukça heyecanlandırdı. TeÅŸhis de tedavi de “bugüne ait” olmalı çünkü. Yoksa dünya denen treni kaçırdığınla kalırsın.
 
Fakat bugün size bu şahane yarışmadan da bahsetmeyeceğim.
 
Aslında bugün Bilal Kemikli hocamla yaptığım bir telefon görüşmesinden bahsedecektim size. Hoca dertli, dertlenmekte de haklı. Diyor ki “deizm tartışmalarının iyice açığa çıkardığı bir gerçek var. Rahmet, letafet ve nezaket dilini kaybettik. Hocalarımız bile sokak aÄŸzıyla konuÅŸur oldu. Allah’ın dinini konuÅŸurken hakaretin, argonun, hatta küfrün bini bir para! Böyle olmaz, bu ÅŸekilde olmaz. Yeniden bir muhabbet dili, bir ülfet dili kurgulayamaz ve hayata geçiremezsek kan kaybederiz, tükeniriz, yok oluruz. Birbirimizi maÄŸlup etme amaçlı bir din dili geliÅŸtiriyoruz. Bunun kimseye bir faydası yok. Meselelerimizi, dertlerimizi, hatta sevinçlerimizi bile suhuletle konuÅŸamaz olduk. Kalb-i selimimiz nerede? Akl-ı selimimiz nerede? Zevk-u selimimiz nerede? Birbirimizi düşman ilan ederek elde etmeyi umduÄŸumuz ÅŸey nedir?”
 
Fakat bugün size Bilal Hocamın her kelimesi haklı serzenişlerinden de bahsetmeyeceğim.
 
Bugünkü konum Suriye çünkü… Biz Suriye konusunda yazmaktan, çığlık atmaktan, öfkelenmekten bezmiÅŸ deÄŸiliz elbette. Fakat küresel emperyalizm de Suriye’nin insanlarını bire kadar kırma amacından bezmiÅŸ deÄŸil. Rusya’sı, Amerika’sı, Ä°ran’ı, Ä°ngiltere’si, Fransa’sı, IŞİD’i, Hizbullah’ı, Esed’i, hatta paralı köpeklik yapan Kuzey Korelisi, Çinlisi, Sırbistanlısı, Almanı… Tamamı küçük, küçücük bir kara parçasında minyatür kale dünya savaşı yapıyorlar. Görünen o ki bu alçak savaÅŸ, bu çukurluk biçimi Suriye’de nefes alıp veren tek bir canlı kalmayana kadar da sürecek.
 
Suriye konusunda durduğum yer bu savaşın çıktığı ilk günden beri hiç değişmedi. Mazlum, izzet ve şerefiyle bilcümle emperyaliste direnen Suriye halkının yanından başkaca bir yer değil yerim.
 
Zalimi zalimden ayırmak alçağı alçaktan ayırmak yanlısı olmadım hiç. Amerika’yı Rusya’dan, Ä°ngiltere’yi Fransa’dan, Hizbullat’ı IŞİD’ten, Esed’i Ä°ran’dan niçin ayırayım ki? Buna sebep nedir? Mazlum Suriye halkının yanında durmak bunların tamamının karşısında durmaktır benim açımdan.
 
Tekrar ve tekrar söylemekte fayda var. Ben bir sivilim. Ve bir sivilin rahatlığı ile yazıyorum yazımı, bir sivilin rahatlığıyla veriyorum desteÄŸimi. Ä°ÅŸ devletler bazında, politika bazında, gündelik sert gerçekler bazında saatten saate, dakikadan dakikaya deÄŸiÅŸiyor Suriye’de. Devletler de buna göre pozisyonlar alıyorlar elbette.
 
Ama benim, bir sivil olarak, en azından sivilliÄŸini korumaya azimli biri olarak bu deÄŸiÅŸimi takip etmek gibi bir derdim yok. Suriye halkını kim öldürüyorsa onun karşısında, Suriye halkına kimin yardımı dokunuyorsa onun yanında… Parolam budur.
 
Åžimdi mezhepçiliÄŸini savaÅŸ karşıtlığı gibi pazarlayanlar, RusçuluÄŸunu antiemperyalizm gibi yutturmaya çabalayanlar, her fikrini Ä°ran’a göre hizalayanlar, Esed’in öldürdüğü yüzbinleri bizden Amerika karşıtıymış gibi yaparak saklamaya çalışanlar defolup gidebilirler. Nereye mi? Elbette ait oldukları çukura…
 
KAYNAK: YENÄ° ÅžAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.