Sosyal Medya

Güncel

Elif Çakır: Anne ben deist oldum diyen çocuklar, kendisini laiklikle tanımlayan ailelerin çocukları değil

Karar gazetesi yazarı Elif Çakır dindar ailelerin çocukları arasında arttığı iddia edilen deizmi köşesinde değerlendirdi.



Elif Çakır, deizmin son zamanlarda Ak Partili ve dindar ailelerin çocukları arasında hızla yayıldığını bunun da hükümetin argümanlarını zayıflattığını iddia etti.

Yazının Tamamı

İlginç dönemlerden geçiyoruz.
 
Gerçek Hayat Dergisinde Emeti Saruhan’ın “Anne ben deist oldum” dosya haberini okudunuz mu? Okumadıysanız mutlaka okuyun.
 
Vicdanları sızlatan, yürekleri dağlayan bir haber.
 
“Anne ben deist oldum” diyen çocuklar, kendisini laiklikle tanımlayan, seküler yaÅŸam tarzına sahip ailelerin çocukları deÄŸil, onlar bizim yani dindar ailelerin çocukları. Ä°mam Hatipli, çoÄŸu 28 Åžubat’ın sillesini yemiÅŸ, maÄŸduriyetini yaÅŸamış, dahası evlerinde dindar bir yaÅŸamın hüküm sürdüğü ailelerin çocukları.
 
“Anne ben deist oldum” diyen gençler anne babaları tarafından imam hatiplere gönderilen, dini eÄŸitim alan gençler.
 
Bilinmedik bir husus deÄŸildi.
 
Son bir iki yıldır, dindar ailelerin çocuklarının deist ya da ateist olduklarına dair haberler, hikayeler kulaktan kulağa yayılıyordu...
 
Nitekim Emeti Saruhan yürekleri ateş olup yakan bu konuyu, akademisyenlerin görüşleri ve aile hikayeleriyle birlikte ete kemiğe büründürerek haberleştirmiş.
 
Prof. Dr. Ä°hsan FazlıoÄŸlu’na kulak verelim: “Ä°mam Hatip okulundan bir heyet gelerek benimle fikir alışveriÅŸinde bulunmak istediklerini söylediler. Deizm yayılıyor, bu çocuklara ne anlatalım ne yapalım diye sordular. Dedim ki, konuÅŸmayı bırakın, yapın artık. Devamlı konuÅŸuyoruz. Terbiye temsil ister. Örnek olacaksınız. Dini temsil makamındaki insanların bu durumu sürdüğü müddetçe 10 yıl sonra neslimiz bizimle kavga edecek. Bu dinin bir faydası olsa babama anneme olurdu diyecekler.”
 
***
 
Nedir deizm. Deizmin ne olduÄŸunu, geliyorum diyen tehlikeyi ilk kez gündeme taşıyan Mustafa Öztürk Hocamız söylesin: “Alemi yaratan bir ilk neden olarak Tanrı vardır. Fakat Tanrı alemin iÅŸleyiÅŸ düzenine karışmamakta, insan ve tarih alanıyla alakadar olmamaktadır. Din doÄŸal olmalı, ahlak rasyonel temeller üzerine oturmalıdır. Ä°slam’dan boÅŸalacak yeri doldurma konusunda en güçlü ve en tehditkâr aday deizm gibi görünmektedir.” (Deizmin ayak sesleri, 15.04.2017, Karar)
 
***
 
Başlı başına araştırılması, analiz edilmesi, üzerinde kafa yorulması gereken elzem bir konuyla artık somut olarak karşı karşıyayız. Bizim çocuklarımız bizim gençlerimiz neden ateizme/deizme yöneliyor? Hem de, ülkemizin son 15 yıllık yönetiminde dindar yöneticilerin olduğu bu süreçte?
 
Dindarlara karşı bir baskı söz konusu değil.
 
“Dindar kesim, Cumhuriyet tarihindeki en özgür en rahat dönemlerini yaşıyor. GeçmiÅŸteki hatalar ihmaller tek tek ortadan kaldırıldı, baskılara son verildi. MaÄŸduriyetler giderildi.” (AK Parti Milletvekili Aydın Ãœnal, Dindarlara baskı mı yapılıyor, Yeni Åžafak, 08.04.2018)
 
Toplumu dinden uzaklaştıracak algı operasyonları, haberleri yapılmıyor. Bütün siyasetçilerimiz her platformda ayetlerle, hadislerle konuşuyorlar.
 
AK Parti iktidara geldiÄŸinde 450 olan Ä°mam Hatip okullarının sayısı 4 binlerde. Neredeyse her mahalleye bir imam hatip okulu açıldı denilse abartı sayılmaz. Artan ilahiyat fakültelerinin sayısını söylemeye gerek var mı? Diyanet’in üzerinde bu anlamda bir iktidar baskısı yok, elleri, dilleri gayet rahat.
 
Her sokakta cami açılışları var. 
 
AK Parti hükümeti, eğitim bütçesinin büyük bir kısmını imam hatip okullarına ayırıyor.
 
AK Parti sürekli “dindar bir gençlik arzuladığını” telkin ediyor. Dindar gençliÄŸin faziletleri anlatılıyor.
 
15 yıldır bu ülkede, hala her gün, statükocu anlayışın dindarlara yaptığı baskılar anlatılıyor.
 
Televizyonlar, dini programlardan geçilmiyor.
 
Peki, bütün bunlara rağmen, dindar ailelerin çocukları neden deizme yöneliyor?
 
Sorunun cevabı için yeniden Prof. Dr. Ä°hsan FazlıoÄŸlu’nun sözlerine bakalım:
 
“KonuÅŸmayı bırakın, yapın artık. Devamlı konuÅŸuyoruz. Terbiye temsil ister. Örnek olacaksınız. Dini temsil makamındaki insanların bu durumu sürdüğü müddetçe 10 yıl sonra neslimiz bizimle kavga edecek. Bu dinin bir faydası olsa babama anneme olurdu diyecekler.”
 
Gençler söyleme deÄŸil icraata bakıyor. Kur’ana bakıyor ‘adalet’ diyor, fakat bu dönemde ki adaletsizlikleri ve adaletsizlere “bizim dönenimiz” diye ses çıkartılmadığını görüyor. Dinin, inananlara emrettikleri ve inandığını söyleyen, ÅŸekilde dindar yaÅŸama sahip olan yakınlarının yaÅŸamlarındaki çeliÅŸkilere bakıyor.
 
Gençler “Bir erkek bir kadın baÅŸ baÅŸa kahve içerlerse hükmen aileler dağılmış olur. Hariçte yakınlaÅŸma olduÄŸunda ailede uzaklaÅŸma olur” diyen din adamlarına bakıyor. Gençler, ortaya çıkıp “KaÅŸlarını aldıran, kot pantolonlarıyla erkeklerin bakışları arasında kızlarını üniversiteye gönderenleri cehennem parçalayacak” diyen dini kanaat önderlerine bakıyor...
 
“Bir kadın bir erkek asansöre yalnız binmesin” diyen, “yoÄŸun bakımda kadın erkek bir arada yatamaz” diyen din adamlarına bakıyor...
 
Oldukça dünyevi bir iÅŸ olan seçimlere dini alet etmeye kalkışan “Evet demek farzdır” diyen fıkıh alimine bakıyor... Ä°slam dünyasının onca sorunu varken bunlarla uÄŸraÅŸan din adamlarına bakıyor. Kendini dindar olarak tanımlayan siyasetçilere bakıyor. Bir de bunlara, 2013 yılında gerçek yüzü ortaya çıkan, din adamı maskeli FETÖ’nün yaptığı alçaklıkları ekleyin.
 
Söyleyin bakalım, bu gençlerin deizme yönelmekten başka bir seçenek bırakıldı mı?
 
Her şey gözümüzün önünde yaşanıyor, gerçekleşiyor.
 
“Dindar gençlik istiyoruz” diyen dindar iktidar yetkililerimiz, imam hatip açacağına, her sokaÄŸa cami açacağına, toplumsal yozlaÅŸmanın önüne geçebilseydi, dindar siyasetçilerin akaidi zorlayacak açıklamalarına  kısıtlama getirseydi, televizyonlara reyting getiren aÄŸlak hocalar yerine nitelikli din adamlarını çıkartmış olsaydı, din bu kadar siyasete alet edilmeseydi, dahası “Müslümanlıkla ahlak arasındaki makas giderek açılıyor, Müslümanlar dünya ahiret dengesini yitirdiler, din artık melankoli ve gözyaşı içinde sunuluyor, adalet duygusu zayıfladı, giderek güçlünün yanında olan bir din söylemi geliÅŸti, din- siyaset, din-ticaret iliÅŸkisine sınır getirilmeli, dini duyguları her alanda geçer ölçü yapıyoruz, dini yoruyoruz, sonunda din algısı tahrip oluyor” diyen eski Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı Ali BardakoÄŸlu gibi hocalara kulak vermiÅŸ olsaydı...
 
Böylesi yürek yakan bir tabloyla karşı karşıya gelir miydik? Dindar gençlik isterken, karşımızda deist gençlik bulur muyduk?
 
 
 
Fesuphanallah fesuphanallah
Metal yorgunluÄŸu bahanesiyle görevden alınan Kadir TopbaÅŸ’ın yerine getirilen, çiçeÄŸi burnunda Belediye BaÅŸkanı’nın “Metroda hizmet önceliÄŸimizi bize oy veren ilçelere yapacağız” vahim sözlerinin kırkı çıkmadan...
 
Åžimdi de...
 
Esenyurt Belediye BaÅŸkanı çıktı ortaya. Ki Esenyurt Belediye BaÅŸkanının sözleri öyle vahim, öyle ÅŸuursuz ki, öyle aÄŸzından çıkanı öyle kulakları duymuyor ki, temennamı bildireceÄŸim derken öyle bir eÅŸiÄŸe çıkmış ki, Mevlut Uysal’a rahmet okutuyor.
 
Belediye Başkanı Ali Murat Alatepe çıkmış bir sahneye Esenyurtlu vatandaşlara 2019 genel seçimlerinin ne kadar kritik olduğunu anlatıyor. Diyor ki:
 
“Esenyurt’u kaybedersek Kudüs’ü, Ä°slam’ı ve Mekke’yi kaybederiz.”
 
Yuh artık arkadaş.
 
Kıytırıktan bir yerel seçim yahu. Hepi topu, o beldenin, yolunu, kanalizasyonunu yapmaya, çöpünü toplamaya aday olacaksınız.
 
Allah’tan korkun yahu.
 
Ne alakası var, Kudüs’le, Ä°slam’la, Mekke ile.
 
Çarpılacaksınız.
 
2004 yılından bu yana AK Parti seçimleri böyle mi kazandı. Vatandaş gayet rasyonel gerekçelerle, mesela daha iyi bir hizmet alacakları için, mesela adam yerine konulacakları için, oylarını AK Partili belediyelere verdiler.
 
AK Parti Genel Merkez, bu ÅŸuursuz söylemlerin derhal önüne geçmelidir. 
 

 

Hani bunları görünce, bunların Truva Atıyla AK Parti içine sokulduÄŸu hissiyatına kapılıyorum. Zira bunlar “AK Parti’nin rasyonel zeminde kendisini anlatacağı bir ÅŸey kalmadı” algısını güçlendirmekten baÅŸka hiçbir ÅŸey yapmıyorlar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.