Sosyal Medya

Güncel

Kenan Alpay /Ambargo Tuzağını Kolaylaştıran Seferberlik İklimi

Türkiye, Barzani Yönetimi’nin yanlışlarını ve oluşturduğu riskleri İran ve kapıkulu Bağdat yönetimiyle ortak hareket ederek asla gideremez. Aksine üçlü mekanizma olarak işletilecek süreç Türkiye’yi bölgedeki en yakın akraba ve komşu Kürt toplumuyla düşmanlaştırma tehlikesini gün gün büyütmektedir. Bu gerilim ve düşmanlık duygularının Türkiye toplumuna ve siyasetine sirayet etmemesi mümkün değildir.



Kenan Alpay - Yeni Akit

Önceki gün sarf ettiÄŸi “En az beÅŸ bin ülkücü gönüllü (Kerkük’teki) Türkmenlerin birlik ve dirlik mücadelesine katılmak üzere hazır beklemektedir” Ã§Ä±kışıyla MHP lideri Devlet Bahçeli, hükümeti daha sert ve hızlı yaptırımlar almaya zorluyor açıkça. Geçen haftaki “referandumu savaÅŸ sebebi sayarız” tehdidi karşılık bulmayınca kamuoyunda AK Parti Hükümetini daha zor ve sıkıntılı bir konuma sürükleyerek etkinliÄŸini arttırmak istiyor belli ki. Bahçeli’nin pozisyonu teÅŸkilat ve tabanını kontrol edemeyen bir liderin hiç tereddüt etmeden hedef büyülterek ülkenin dış politikasına el koyma giriÅŸimi olarak okunabilir. Ulusal seferberlik ruhunu büyüterek siyaset ve toplumu ipotek altında tutmaya matuf bir dizi hamleler sergileniyor önümüzde.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık referandumu yoluna girmesi ve bu noktada bütün tehdit ve yaptırımlara raÄŸmen ısrar etmesi bölge devletleri nezdinde ÅŸaşırtıcı düzeyde koordine edilmiÅŸ sarsıcı bir karşılık gördü. Ä°ran ve tasallutu altında tuttuÄŸu BaÄŸdat yönetimi Türkiye’ye karşı yürüttükleri bölgeden tamamen söküp atma politikalarını ani bir manevrayla deÄŸiÅŸtirdiler. 

Abluka Önce Kimi Vurur?

Amerika ve Rusya’ya iÅŸbirlikçilik ederek, PKK ve HaÅŸdi Åža’bi gibi örgütleri kullanarak yürüttükleri yıpratma, itibarsızlaÅŸtırma ve tecrit etme harekâtları için bir parantez açtılar ÅŸimdilik. Ancak burada son derece enteresan olan Türkiye’nin bölgeyi kan deryasına ve ateÅŸ topuna çeviren bu iki fanatik mezhepçi ve despotik yönetimle bu kadar kolay ve çabuk aynı safa düşmesidir. Kürt bölgesi ve toplumuna karşı yükseltilen tansiyonun içeride kronik ulusalcı korkularla, bölgedeyse fanatik Åžii mezhepçi nefretle paralel seyretmesi makul ve yapıcı siyasetin ufkunu karartmaktadır maalesef.

Türkiye’nin bölgesel ve küresel düzlemde ciddi bir biçimde sıkıştırıldığı, tuzaklara sürüklendiÄŸi aÅŸikâr. Benzer bir biçimde iktisadi, toplumsal ve siyasal alanlarda istikrarsızlıklar içinde boÄŸulması yönünde operasyonlara maruz kaldığı da malum. Etrafı ateÅŸ çemberine dönüştürülmüş bir ülkenin askeri darbeyle teslim alınmaya varan tehlikeleri birer birer savuÅŸturması da sıradan bir kahramanlık hikâyesi deÄŸil. 

Fakat bütün bunlara raÄŸmen kendi doÄŸal ve zaruri misyonunu inkâr edercesine savrulma ve despotik rejimlerle yan yana düşme riskini de bertaraf etmek zorundadır Türkiye. Sıklıkla vurgulanan yumuÅŸak güç, iktisadi entegrasyon, müreffeh bölge, barış ve hukuk toplumu gibi söylem ve gayretlerin tamamen unutulmuşçasına tehditkar yaptırımların arka arkaya sıralandığı bir atmosfere razı olmuÅŸ bir siyasal iktidar görüntüsü son derece hazin bir tablodur. 

Ambargo söylemi yabancısı olduÄŸumuz bir söylem ve pratik deÄŸildir. Kıbrısdolayısıyla yaÅŸananları biliyoruz. Filistin’e hassaten Gazze’ye yönelik ambargoların oluÅŸturduÄŸu tahribata yakından ÅŸahidiz. Son olarak Katar’a Körfezülkeleri nezdinde uygulanan ambargonun Ä°slam coÄŸrafyası ve toplumuna ne büyük bir moral çöküntüsü yaÅŸattığına hemen herkes tanıktır. Anılan ambargoların ahlaki ve hukuki açıdan AK Parti kadroları ve geniÅŸ toplum kesimleri nezdinde oluÅŸturduÄŸu duygunun acıma ile nefret, dayanışma ile direnç ÅŸeklinde tecelli ettiÄŸini birileri unutmuÅŸ sanki. 

Yiyecek ekmek bulamayacaklar” söyleminin kadim bir toplumu terbiye etmeye yetmeyeceÄŸinden daha önemlisi bu türden söz ve siyasetlerin hiçbir surette bize yakışmayacağını unutmaktır asıl berbat olan. Habur’u bypass etmek üzere Irak-Suriye sınırının çatalında Ovaköy (ilaveten Akçatepe’de var) gümrük kapılarını açmak üzere iÅŸtahlı söylemlerin Türkiye’ye maliyeti sadece ekonomik açıdan ağır olmayacaktır. 

Açlık Bir Terbiye Yöntemi midir?

Kerkük-Yumurtalık hattını kapatmanın Kürdistan Bölgesel Yönetimi kadar hatta daha fazlasıyla Türkiye’ye yük getireceÄŸini öngörmek için uzman ya da kâhin olmaya gerek yok. Benzer bir tablo askıya alınan Erbil uçuÅŸları, KDPtemsilcisinin ülkeye kabul edilmeyeceÄŸinin duyurulması gibi geliÅŸmeler için de geçerli. Aynı öngörüye süratle yükselecek ve bölgeyi iyiden iyiye terörize edecek fanatik Åžii mezhepçi siyasetten baÅŸkası olmayacağını da eklemek icap eder. 

Daha düne kadar “kardeÅŸliÄŸimiz kıyamete kadar sürecek” diye ilan edilen Mesut Barzani liderliÄŸindeki bölge ve toplum için eski defterlerden çirkin sıfatlar bulup yapıştırmak üzere fırlayan heyecan dalgası ne doÄŸrudur ne güzeldir ne de faydalıdır. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni Kuzey Irak, referandumu gayrı meÅŸru, devlet baÅŸkanını aÅŸiret lideri ilan etmekle kazanacağımız ÅŸeyler AK Parti iktidarları öncesine ait olanlar kadardır. 

Milliyetçi-ulusalcı dalganın çözüm deÄŸil kriz ürettiÄŸi üstelik bunları kronikleÅŸtirip kangrene çevirdiÄŸi sır deÄŸil. Rusya ile görüşme trafikleri artarken sadece Halep’te deÄŸil Ä°dlip ve daha birçok bölgede hastane, fırın, okul ve camileri bombardıman ederek yıkıp geçtiÄŸi doÄŸru düzgün haber bile olmuyor. Ancak aynı Rusya bir taraftan IKBY’nin bağımsızlık referandumu karşısında ‘tarafsız’ kalmayı diÄŸer taraftan da Esed rejimi marifetiyle Suriye’nin kuzey bölgelerinde PYD-PKK’ya özerklik tanınabileceÄŸini ilan ediyor.

BaÅŸbakan Binali Yıldırım’ın açıkladığı Ã¼Ã§lü mekanizma yani Türkiye’nin Ä°ran ve Irak’la Kürt bölgesine yönelik ortak hareket etme kararı siyasal ve toplumsal iliÅŸkileri sarsacak hatta tahrip edecek bir adım olur. Irak’ı parçalayan, etnik ve mezhebi nefreti körükleyen Baasçı SaddamHüseyin siyaseti kadar iÅŸgal sonrası Amerikan iÅŸbirlikçisi olarak iktidara oturan Åžii fanatizmidir. Daha da kötüsü hemen her toplumun kendini garanti altına almak ve diÄŸer toplum kesimleri üzerinde tahakküm kurmak üzere Amerikan iÅŸbirlikçiliÄŸine hatta piyadeliÄŸine gösterilen aşırı aruzlardır.

Türkiye, Barzani Yönetimi’nin yanlışlarını ve oluÅŸturduÄŸu riskleri Ä°ran ve kapıkulu BaÄŸdat yönetimiyle ortak hareket ederek asla gideremez. Aksine üçlü mekanizma olarak iÅŸletilecek süreç Türkiye’yi bölgedeki en yakın akraba ve komÅŸu Kürt toplumuyla düşmanlaÅŸtırma tehlikesini gün gün büyütmektedir. Bu gerilim ve düşmanlık duygularının Türkiye toplumuna ve siyasetine sirayet etmemesi mümkün deÄŸildir. 

Türkiye, İran, Irak veya Suriye sınırları içinde olsun hiç fark etmez: Kürt insanı ve toplumuna, Kürdistan olgusuna Türk ulusalcılarının korku ve nefret hisleriyle ya da Farisi-Şii yayılmacılığının tertiplediği tuzak söylemlerle çözüm üretilemez. Türkiye kısıtlama, mahrumiyet, yokluk veya korkuyu hâkim kılmak yerine haklar ve özgürlükleri teminat altına alacak, hukuku ve refahı yaygınlaştıracak adımları teşvik edip örneklemelidir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.