Sosyal Medya

Güncel

İsmail Yaşa / Amerika için üç beşten her zaman büyüktür!

Çekiç Güç kendisine müsaade edilen şartlar çerçevesinde hareket etmedi. Irak'ta Türkiye aleyhine propaganda yapan örgütlere, "Irak’a yardım malzemesi" adı altında silah götürdüğü ve buradaki örgütleri teşkilatlandırdığı, dönemin basınına sıkça yansıdı. Her ne kadar bugün resmiyette bir Çekiç Güç olmasa da, ABD’nin Türkiye’nin terör listesindeki örgütleri başta PYD olmak üzere silahlandırdığı artık resmiyet kazandı.



İsmail Yaşa - Diriliş Postası

1980-1988 yılları arasında gerçekleÅŸen Ä°ran-Irak Savaşı’nda ABD Irak’ı desteklemiÅŸ ve ardından Kuveyt’i iÅŸgal etmesi için Saddam Hüseyin bir ÅŸekilde ikna edilmiÅŸti. 2 AÄŸustos 1990 tarihinde Kuveyt’in iÅŸgal edilmesi üzerine bu defa aynı ABD, etrafına topladığı 28 devlet ve 700 bin civarında askerle 16-17 Ocak 1991 tarihinde Çöl Fırtınası adı verilen Körfez SavaÅŸ’ını baÅŸlatmıştı. Televizyonlardan naklen Irak’ın bombalanması insanlığa seyrettirilirken, Amerkan askerlerinin kahramanlıkları yüceltilip, Saddam lanetleniyordu.

Bu iÅŸgalin üç önemli amacı bulunuyordu. Bunlar, petrol bölgelerinde hakimiyet tesis etmek, SoÄŸuk SavaÅŸ’ın galibi ABD’nin dünyanın tek büyük gücü olduÄŸunu dünyaya naklen göstermek ve son olarak Ä°srail’in güvenliÄŸini saÄŸlamlaÅŸtırmak. Ardı arkası kesilmeyen canlı yayınlarda ABD’nin “özgürlük ve demokrasi” uÄŸruna bu külfete katlandığı zihinlere nakÅŸedilirken, tüm çabalara raÄŸmen Irak’ı üç kelime uÄŸruna iÅŸgal ettiklerini gizleyememiÅŸlerdi. Neydi bu üç kelime? Oil yani petrol.

Aynı zamanda bölgeyi yeniden tanzim etmek için ABD, Irak’ın kuzeyini Çekiç Güç vasıtasıyla yeniden tasarlamaya koyuldu. ÇoÄŸu zaman olduÄŸu gibi bu önemli eÅŸikte, Türkiye yine beÅŸiÄŸe konulmuÅŸ sahte bebekleri avutmakla meÅŸguldü. Dünya kamuoyu ise,  BaÄŸdat'ta, Musul'da, Kerkük'te kısaca tüm Irak’ta binlerce çocuÄŸun ölümünden sadece Saddam’ı suçlamakla yetiniyor, diplomasinin altın kuralı, “uluslararası hukuk ihlali barış içinde düzeltilmelidir” ilkesi üzerinde pek durulmuyordu. Türkiye, Saddam’ın zulmünden kaçıp Türkiye sınırında biriken yarım milyon insanla uÄŸraşırken, Bakanlar Kurulu, Büyük Millet Meclisi’nin 17 Ocak 1991 tarih ve 126 sayılı kararına dayanarak, 12 Temmuz 1991 tarihinde, yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulundurulmasına, Amerika BirleÅŸik Devletleri, ingiltere, Fransa, italya ve Hollanda birliklerinden oluÅŸan ve bir Türk birliÄŸinin de katıldığı söz konusu güce izin veriyordu.

Bu arada, Irak Hükümetine, 36’ncı paralelin kuzeyinde tesis edilen güvenlik bölgesine hiçbir Irak uçağının veya güvenlik kuvvetinin girmemesi gerektiÄŸi, koalisyon kuvvetinin söz konusu bölgede keÅŸif faaliyeti sürdüreceÄŸi ve Irak Hükümetinin barışı ihlal eden herhangi bir harekâtına kuvvetle karşılık verileceÄŸi hususlarında uyarıda bulunuldu. Dönemin baÅŸbakanlarından merhum Süleyman Demirel, bu durumu şöyle özetlemiÅŸti: “Hükümet diyor ki: "Bu Çekiç Güç, bir caydırıcı güçtür." Nasıl caydırıcı bir güçtür?.. "Yeniden, BaÄŸdat Ä°daresinin, Kuzey Irak'a hücum edip, Kuzey Irak'taki insanları yine hudutlara sığınmaya mecbur etmesine karşı, onları yerinde tutmaya yarayacak bir caydırıcı güçtür..."  

Yukarıda da bahsettiÄŸimiz üzere, Çekiç Güç kendisine müsaade edilen ÅŸartlar çerçevesinde hareket etmedi. Irak'ta Türkiye aleyhine propaganda yapan örgütlere, "Irak’a yardım malzemesi" adı altında silah götürdüğü ve buradaki örgütleri teÅŸkilatlandırdığı, dönemin basınına sıkça yansıdı. Her ne kadar bugün resmiyette bir Çekiç Güç olmasa da, ABD’nin Türkiye’nin terör listesindeki örgütleri baÅŸta PYD olmak üzere silahlandırdığı artık resmiyet kazandı.

Türkiye’nin bu süreçte çizmiÅŸ olduÄŸu tüm kırmızı çizgiler kendi müttefikleri tarafından birer birer silinirken, ABD’nin temel ilkesi olan “Üç BeÅŸten Her Zaman Büyüktür”, yani “Oil (petrol) büyüktür Peace (barış)” düsturu deÄŸiÅŸmeden devam etmektedir. Bu durum deÄŸiÅŸmedikçe uluslararası siyaset için gerisi laf-ü güzaftır.

Önemli bir uyarı, Türkiye’de ÅŸu günlerde TEOG üzerinden tartışılan eÄŸitim meseleleri tartışılırken, Türkiye’nin, bölgenin ve dünyanın gerçek gündemine vakıf, bilgiyi takip edebildiÄŸi ölçüde üretebilen, özgüven sahibi ve vazgeçilmez ÅŸiarı, “hak, adalet ve barış” olan bir nesle ihtiyacımız olduÄŸu ıskalanmamalıdır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.