Kürsü
Peygamberler Diyarı Kudüs / Hilal Takmaz

Dünya üzerindeki hiçbir şehir dinler tarihi konusunda Kudüs ile mukayese edilemez. Hz. Ademden (as) Hz. Muhammede (sas) nice peygamberin ayak bastığı, büyük medeniyetlerin izini barındıran, melikler, sultanlar, komutanlar, alimler ve nice sanatçının adının taşına toprağına kazındığı şehirdir Kudüs.
Hilal Takmaz - Düşünce Mektebi
Kutsal kelimesi hiçbir mekana bu kadar geniş ve etkili bir biçimde tesir etmemiş ve hiçbir şehirle bu kadar bütünleşmemiştir belki de… Bu nedenle Kudüs’ü anlamak, bu şehrin başından geçenleri bilmek, geniş bir dinler tarihi dersi almak anlamına gelir diyebiliriz”.
Tarihi bizlere sevdiren tarihçi yazar Talha Uğurluel, son dönemlerin Kudüs ile ilgili yapılmış en önemli çalışması olan Arzın Kapısı Kudüs kitabına yukarıdaki satırlarla başlıyor. Kitabı çıkar çıkmaz alıp okumuştum. Henüz Kudüs’e gidebilmek gibi bir planımız yoktu o zaman. Kitapla birlikte oralara duyduğum merak ve gidip görme isteği arttı. Kudüs hayallerimin ve dualarımın yegane başkenti oldu.
Nihayet hayallerin gerçeğe dönüşme vakti gelip çattığında kitabı da çantama attım. Mescid-i Aksa avlusuna rehberle birlikte giriş yaptığımızda bizi Süleyman Makamı diye bilinen iki kubbeli yapının yakınına götürdü ilk önce. Çok heyecanlandım çünkü burayı biliyordum. Talha Uğurluel genellikle kapalı bulunan ve aslında Darü’l Hadis binası olarak işlev gören bu binanın içinde Hz. Süleyman’ın kabrinin bulunduğunu tespit etmiş ve bunu kitabına koymuştu.
Biz binanın içine giremedik. Üstelik rehber Muhammed abi kabri gerçekten burada mı yoksa sadece makamı mı kesin olarak bilemeyiz dedi. Zaten kabri burada olsa bile biz bunun bilinmesini istemiyoruz, çünkü İsrail bilinen yerlere onlar bizim peygamberlerimiz diye el koyuyor. Bunun örneklerini Davud (as) kabrinde ve El Halil şehrindeki Hz. İbrahim camisinde yaşadık daha önce, diye ilave etti.
Avlunun içinde ilerledikçe gördüm ki grupta benden başka arkadaşlarda da Talha Beyin kitabı var ve herkes önceden çalışıp gelmiş. Hatta öyle ki bir yapıyı gördüğümüzde rehber ondan söz etmeden biz ne olduğunu ve ne anlam ifade ettiğini zaten biliyorduk. Örneğin Efendimizin Miraç gecesi uğradığı duraklar hakkında tek tek bilgi verilip anlatılmasa bile biz görür görmez tanıyıp oraya özel bir ilgi gösteriyorduk. Hasılı ilk gün, Mescid-i Aksa alanında fotoğraflarından tanıdığımız mekanların asıllarını görmenin heyecanını yaşadık.
İkinci gün Kudüs dışına çıkıp Eriha, Lut gölü, Beytüllahim ve El- Halil gibi şehirleri görecektik. Kudüs’ten çıkar çıkmaz bizi üzen ilk şey İsrail’in ördüğü utanç duvarlarıyla karşılaşmak oldu. Kudüs dışındaki bütün şehirlerde, Müslümanların yaşadığı bölgeler yüksek duvarlarla örülü. Bunların bazıları elektrikli bazıları da dikenli telle kaplıymış. Orada yaşayan Müslüman halkın İsrail’in izni olmadan dışarı çıkma hakkı yok. Ürdün pasaportu olanlar özel izin almadan Mescid-i Aksa’ya bile gelemiyor. Başka ülkelere de gidemiyorlar. Yani hep duyduğumuz Filistin halkı açık hapishanelerde yaşıyor ne demekmiş, buna gözlerimizle şahit olduk.
Sadece İsrail pasaportu olan Filistinliler Kudüs’e giriş çıkış yapabiliyor. Onlar da mutlaka polis kontrol noktalarından geçerken silahlı askerler tarafından aramaya tabi tutuluyorlar. Duvarların arkasında kalan Müslüman mahalleleri Batı Şeria diye geçen bölge. Bunları gitmeden önce tam olarak bilmiyordum ya da hayal edemiyordum. Muhammed abinin anlattıklarıyla bütün taşlar yerine oturdu. İsrail işgalinin boyutlarını ve Filistin halkının ne şartlarda yaşadığını anlamış olduk.
Programın ilk durağı Eriha’ydı. Orada yemyeşil hurma bahçeleri var. Büyük ve lezzetli Kudüs hurmaları bu bahçelerde yetişiyor. Kudüs’te dört farklı iklim yaşanıyormuş; Eriha ve civarında çöl koşulları hakim. Hurma bahçeleri de olmasa etrafta tek bir yeşillik yok. Her yer kupkuru. Hz. Musa’nın (as) kabri de Eriha civarında. Oraya giderken Lut gölünün yakınından geçtik.
Lut’un (as) hikayesi beni çok etkilemiştir. Sapık bir kavme gönderilmiş, yıllarca içlerinde kalıp onları doğru yola çağırmış lakin ev ahalisinden başka kimse ona tabi olmamış. Hatta eşi bile hidayet ışığından mahrum kalmış, ne acı. Helak edilen kavimlerden biri Lut’un (as) kavmi. Oralara gidersem Sodom ve Gomore şehirlerinden bir iz, bir kalıntı bulabilirmişim gibi gelirdi. Gölün çok yakınına gidemedik ve onların hikayesini hatırlamaktan başka hiçbir ize rastlamadık.
Yahudiler Hz. Musa’nın (as) kabrinin Ürdün sınırları içindeki Sina dağında olduğuna inanıyorlarmış. Fakat peygamber efendimizin hadisi şeriflerinde işaret ettiği bölge bizim ziyaret ettiğimiz Eriha civarındaki Musa Makamı diye bilinen yermiş. Rehberin anlattığına göre kabri ilk kez tespit eden Selahaddin Eyyubi olmuş. Tıpkı İstanbul’un fethinde Akşemseddin’in kerametiyle Eba Eyyubel Ensari Hz.nin kabrinin bulunması gibi.
Büyük komutan Kudüs’ün fethinden sonra rüyasında Hz. Musa’nın kabrinin yerini görüp oraya bir makam yapmış. Sonraki yüzyıllarda üzerine küçük bir mescit ve etrafına kervansaraylar inşa edilmiş. Osmanlı’nın son dönemlerine kadar burası bilinen ve ziyaret edilen bir yermiş. Hatta her yıl Nebi Musa şenlikleri diye kutlamalar yapılır, Müslüman gençler Kudüs’ten buraya kadar yürüyerek gelir, burada dualar eşliğinde Musa (as) anılırmış.
Şimdi tenha ve terk edilmiş bir hali vardı. Sadece birkaç kedicik karşıladı bizi. Karınları açmış, yanımızda getirdiğimiz böreklerle kedileri doyurduk. Onlarla türbedar ilgileniyormuş normalde. O gün orada olmadığı için kediler de aç kalmış. Dualarla ve zikirlerle ziyaretimizi yaptık. İnşallah kabul ve makbul olmuştur.
Kudüs’te en çok etkilendiğim duraklardan biri oldu burası benim için. Hz. Musa Kur’an-ı Kerim’de ismi en çok zikredilen, İsrailoğullarıyla mücadelesi uzun uzun anlatılan büyük bir nebi. Allah’ın konuştuğu, Kelimullah lafzına mazhar ulu bir peygamber. Onunla ilgili ayetleri okurken hep üzülürüm, ne çok uğraştırmış kavmi onu. Ne çok yormuş. Defalarca sözlerinden dönmüşler. Onu hep yarı yolda bırakmışlar. Dikkatimi çeken noktalardan biri de kavmini Mısır’dan çıkarıp kutsal toprakların yakınına kadar getirdiği halde Kudüs’e girmek O’na nasip olmuyor. Musa’yı (as) tenhalığında bırakıp Beytüllahim şehrine doğru hareket ediyoruz.
Devam edecek...
Yazının 1. Bölümüne Ulaşmak İçin Tıklayın...
Hüzünler Şehri Kudüs
Henüz yorum yapılmamış.