Sosyal Medya

Kürsü

Sadece kurnazca değil, haince bir yaklaşım tuzağı...Ama sabır taşı çatlarsa...-Selahaddin E. ÇAKIRGİL

Bu mantıkla hareket edenler biraz zayıf duruma düşünce nasıl da birlik ve barıştan söz ettiklerini de biliyoruz, ‘ülke kutuplaştırılıyor’ diye feryat edişlerini de.. Ama kendilerini biraz güçlü hissedince nasıl şirretleştiklerini de biliyoruz.. Hele de darbe dönemlerinde sırtlarını zorbalara dayayarak..



Referandumun sonuçları üzerindeki değerlendirme ve tartışmalar daha bir süre devam edeceğe benziyor..
 
Tabiatiyle bu değerlendirmelerin yanı başında nice entrikalar da sürdürülmeye çalışılıyor.
 
En baÅŸta da, sandık çıkışı anketler diye yayınlanan rakamlarla özellikle MHP vurulmaya çalışıyor.. Çünkü o rakamlardan hareketle, MHP seçmeninin, büyük bir kısmının Devlet Bahçeli’ye raÄŸmen, ‘Hayır’ dediÄŸi ileri sürülüyor. Kim yapmış bu anketi, kaç kiÅŸiye sormuÅŸ, nerede sormuÅŸ, görüşlerini açıklayanların o partiye gerçekten de üye veya taraftar oldukları veya görüşlerini açıklayanların ne kadar doÄŸru bilgiler verdikleri ya da iÅŸin içinde bir algı operasyonu oluÅŸturulmak hedefinin olup olmadığına dair hiçbir kesin bilgi yok; sadece iddia cümlelerinin sonu ‘…deniliyor, ileri sürülüyor’ gibi jurnalistlik kurnazlıklarıyla noktalanıyor.
 
***
 
Geçelim..
 
Daha basit ve muhatabını ahmak yerine koyan; gerçekte ise kendi zekâ seviyelerini sergileyen haince bir oyun daha sergilenmek isteniyor..
 
Şu haince kurnazlığa bakar mısınız..
 
‘Hayır’ oyunun yüzde 50’yi aÅŸtığı 31 ilden söz ediliyor.. Evet öyle..
 
***
 
Ama kendi ahmaklıklarını gizleyen bir sığ kurnazlık sergilenerek deniliyor ki, bu 31 ilin nüfusu, Türkiye nüfusunun yüzde 61’ini oluÅŸturuyor ve millî gelirin de yüzde 71’i bu illerde üretiliyormuÅŸ.. Ãœlke ekonomisinin yüzde 90’ı da buralarda imiÅŸ ve satılan kitapların yüzde 85’i de buralardan satılıyormuÅŸ ve bu iller de anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸine ‘hayır’ diyormuÅŸ..
 
Muhatabı ‘bir ÅŸey anlamaz’ yerine koyan öyle bir kurnazlık sergileniyor ki, sanki bu 31 ildeki bütün halk ‘hayır’ demiÅŸ.. Ãœlkenin zenginliÄŸini de bütün bu ‘hayır’ diyenler üretiyorlarmış, ülkenin ekonomik deÄŸerlerinin yüzde 90’ı da buralarda yaÅŸayanların elindeymiÅŸ... En çok kitap okuyanlar da bu kesimmiÅŸ..
 
‘Evet’diyenler mi.. Onlar, lafın geliÅŸi gereÄŸi, sırtları ‘Efendimiz..’ diye sıvazlanan sıradan kitleler, ayak takımı, süprüntü kesimi, üstelik ‘kültürsüz’ler de!..
 
Evet söylenmek istenen bu.. Sefil bir mantık..
 
***
 
Zannederseniz ki bu illerdeki halkın tamamı ‘Hayır! demiÅŸ gibi.. Ä°zmir ve Mersin gibi gibi yerlerde ve GüneydoÄŸu’daki bazı ÅŸehirlerde terör örgütünün etki alanı olması dolayısıyla makas biraz fazla açık olsa bile; Ä°stanbul, Ankara gibi, toplam nüfusu 20 milyonu aÅŸan bu iki ÅŸehirde aradaki fark, yüzde 3-4 civarındadır. Böyleyken, onların tamamını ‘hayır’ vermiÅŸ gibi göstermek, hokkabazlığın ötesinde bir durumdur.
 
***
 
Bu mantıkla hareket edenler biraz zayıf duruma düşünce nasıl da birlik ve barıştan söz ettiklerini de biliyoruz, ‘ülke kutuplaÅŸtırılıyor’ diye feryat ediÅŸlerini de.. Ama kendilerini biraz güçlü hissedince nasıl ÅŸirretleÅŸtiklerini de biliyoruz.. Hele de darbe dönemlerinde sırtlarını zorbalara dayayarak..
 
Åžimdi de, ‘Hayır..’ diye görüş belirten herkesi kendileri gibi zannediyorlar.. Halbuki, halkımızın büyük ekseriyeti, bu ‘mankurt’laÅŸmış çevrelerden, halkımızın deÄŸerlerini asalak olarak sömüren ve içinde yaÅŸadıkları halkın ve hattâ kendi anne-baba veya dede ve ninelerinin temel hayat deÄŸerleriyle savaÅŸmaya yemin etmiÅŸ, sefiller yığınından fersah fersah uzaktır.
 
Onların neler ürettikleri, ekonomik imkanlarıyla nasıl bir hayat yaşadıkları, ne kadar kültürlü oldukları ve neler okudukları da biliniyor.. Asıl süprüntü onlar.. Lüks, ışıklı mekanlardaki karanlık odaklar.. Ülkemizin ve halkımızın ruh aydınlığındaki karanlık ve uşak ruhlu, beyinlerini emperyalist-şeytanî odaklara teslim etmiş zavallılar.. Onlar, halkımıza hele de son 100 yıldır ele geçirdikleri yönetim mekanizmaları üzerindeki ceberrutluklarıyla tahakküm etmek istiyorlar ve halkımız da onlara, derslerini vermeyi umdukları zamana kadar sabırla tahammül ediyorlar..
 
***
 
Hani, bir bakıma, çocuÄŸunu sahiplenmesi halinde, onun öldürüleceÄŸinden korkan ananın, ‘Çocuk benim deÄŸil, gerçek ana ben deÄŸilim..’ demek zorunda kalışı gibi..
 
O aşağılanan kitleler gelişmeleri yutkunarak izlemektedir.. Ama sabır taşı çatlarsa.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.