Sosyal Medya

Kürsü

'Anayasa' demesek

Son zamanlarda yine ülke gündeminin başlarında güreşen “yeni anayasa” meselesi hakkında iki kelam da ben edeyim. Gene edeyim. Kendini mütemadiyen tekrar eden bir ülkenin kendini mütemadiyen tekrar eden bir köşe yazarı olarak, hep dediklerimi bir daha diyeyim.



 “Anayasa” kelimesi beÅŸerin haddini aÅŸan bir iddia içeriyor sanki.
Kutsiyet atfedilmeye, putlaştırılmaya çok müsait.
Aşırı bağlayıcı bir havası var.
Beton gibi duruyor.
Nehrin akışına kapılmakta müşkülat telkin ediyor.
 
Rainer Maria Rilke’nin, gezginlerin de öğretmenlik yaptığı “Samskola”yı anlattığı yazısındaki teÅŸhis gibi bir durum:
 
“Biz yetiÅŸkinler, özgürlüğün olmadığı bir dünyada yaşıyoruz. Özgürlük; hareket eden, yükselen, insan ruhuyla geliÅŸip büyüyen bir yasadır. Halbuki bizim yasalarımızda ruhumuzdan eser yok. Bizden deÄŸiller. Bir zamanlar öyleydiler belki, ama artık deÄŸiller. Geride kaldılar hayat akıp giderken. Cimrilik, ihtiras, bencillik ve özellikle de korkuya kurban edildiler. Fırtınalı havalarda bizimle beraber gemide, kudurmuÅŸ dalgalar üzerinde bulunmalarına izin verilmedi. Güvenli bir yerde kalmaları istendi hep. Ve bütün tehlikelerden uzak tutulup kıyıda bekletildikleri için, katılaÅŸtılar. Ä°ÅŸte bizim sorunumuz bu: TaÅŸtan yasalara sahibiz. Bizi yapayalnız ve çırılçıplak bırakan ÅŸefkatsiz, yabancı, uzak yasalara...”
 
***
 
Niye “anayasa” demekte ısrar edelim ki?
“Devlet Beyannamesi” diyelim.
KastettiÄŸimiz ÅŸey, ilk ve son tahlilde, tam olarak odur: Devletin kendini tarif ediÅŸidir.
 
Aman dikkat!
 
Kendini tarif ederken gevezelik etmesine izin vermeyelim devletin.
Kısa ve öz olsun “Devlet Beyannamesi”.
 
Şöyle bir ÅŸey: ‘Ä°smim Türkiye Cumhuriyeti, ÅŸu sahayı kaplarım, vatandaÅŸlarımın cümlesine hizmet için varım, idare ÅŸeklim ana hatlarıyla şöyle şöyledir, gerisi milletin temsilcileri tarafından yapılacak kanuni düzenlemelere kalmış.’
 
Bu arada “Anayasa Mahkemesi” kadük olsun, buharlaşıp gitsin.
“Devlet Beyannamesi Mahkemesi” komik kaçacağına göre hiç olmasın öyle bir mahkeme.
Cumhurun reyine dayanan idareciler kafalarına göre yönetsinler ülkeyi.
 
Kafalarına göre yaptıkları şeyler menfi şeyler olursa cumhur onların icabına baksın.
 
Cumhur baksın, oligarşik zümreler değil.
“Ne? ‘Kafalarına göre mi’ dedin?”
Aynen öyle dedim.
Millet çoğunluğunu temsil eden siyasetçilerin kafalarına göre hareket etmek herhalde üç-beş tane hakimin kafalarına göre hareket etmekten daha akıllıca olur.
 
HAKAN ALBAYRAK - KARAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.