Güncel
İranlı subaylar Felluce'de ne arıyor?

ABD ve İran'ın Şii milis gruplarıyla birlikte Irak'ın Felluce kentine düzenlediği saldırıya İranlı subayların da katıldığı ve komuta merkezinde bizzat İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin yer aldığı basına yansıdı
İsmail Yaşa - Diriliş Postası
ABD ve İran'ın Şii milis gruplarıyla birlikte Irak'ın Felluce kentine düzenlediği saldırıya İranlı subayların da katıldığı ve komuta merkezinde bizzat İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin yer aldığı basına yansıdı.
İranlı subayların Felluce'de ne işi var?
Bu sorunun cevabını yine bir İranlı üst düzey askeri yetkiliden öğreniyoruz.
Süleymani'nin başdanışmanı General İrac Mescidi, Rudehen kentinde Devrim Muhafızları "şehitleri" anısına düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Kudüs Gücü'nün Felluce'ye düzenlenen saldırıya katılmasının sebebini açıklarken özetle şöyle diyor:
"Tekfirci gruplar Irak'ı ve Suriye'yi işgal edip Şiiliğin merkezi olan İran'a ulaşmak istiyor. Aralarındaki anlaşmazlıklara rağmen Şiiler’e ve Irak'taki Haremeyn-i Şerifeyn'e (Şiilerce kutsal sayılan türbelere) düşmanlıkta birleşiyorlar. Irak'taki türbeleri korumak Şiiler’in inanç esaslarındandır."
Felluce'de İranlı generalin bahsettiği türden bir türbe yok.
Fakat İran'ın Şiiliğin merkezi olarak kalması için Felluce'ye saldırdıklarını söyleyen Mescidi, buna da bir bahane buluyor ve bu kez meseleyi İran'ın sınırlarını korumaya getiriyor.
"Düşmanla kendi topraklarımızda savaşmak stratejik hata olur" diyen Mescidi, Arap ülkeleriyle savaşlarının o ülkelerin topraklarında yapılması gerektiğini söylüyor.
"İranlı subaylar Felluce'de ne arıyor?" sorusuna Hizbullah karşıtı Lübnanlı Şiiler’in ise farklı bir cevabı var.
Onlara göre İran'ın elini sokarak Felluce operasyonunu mezhep savaşına dönüştürmesinin üç nedeni bulunuyor:
Birincisi, Irak ordusunun mezhepçilikten uzak durarak elde edeceği olası bir başarıyla Irak'ta yeniden yeşerecek vatanseverlik ve Arap milliyetçiliği duyguları temelinde birlik ve bütünlüğün sağlanmasını önlemek.
İkincisi, Irak ordusunun İran'ın ve Şii milislerin desteği olmadan Felluce'yi DAEŞ'ten arındırmasının İran'ın Irak üzerindeki nüfuzunu azaltacağı ve Irak yönetimini gelecekte İran'a ihtiyaçları olmadığı düşüncesine sevk edeceği endişesi.
Üçüncüsü ise DAEŞ bahanesini daha çok kullanabilmek için örgütün tükenişini olabildiğince geciktirmek.
" DAEŞ ile mücadele" her türlü pisliği örten altın değerinde bir bahane ve bu bahaneden çıkar sağlayanlar elbette onu kaybetmek istemezler.
Bu arada, Felluce'ye saldıran Şii milis gruplarının mezhepçi söylemi öyle bir boyuta ulaştı ki Irak Başbakanı Haydar El Ibadi dahi tepki göstermek zorunda kaldı.
El Ibadi, Ebu'l Fadl El Abbas isimli milis grubunun komutanı Evs El Hafaci'nin Felluce'yi "terör yuvası" olarak nitelediği, Irak'ı ve İslam'ı Felluce kanserinden kurtarmak gerektiğini söylediği açıklamaları eleştirdi.
Hükümetin Felluce'deki sivillerin güvenliği konusunda hassas olduğunu ve ihlallere kesinlikle izin verilmeyeceğini öne sürdü. Fakat Haydar El Ibadi'nin bu eleştirisinin ve hassasiyet iddiasının pratikte hiçbir anlamı yok.
Irak Başbakanı'nın açıklamalarının takiyye olup olmadığı bir yana, kendisi sivillerin güvenliğini sağlayabilecek ve Şii milislerin olası ihlallerini önleyebilecek güce sahip değil. Haydar El Ibadi'nin bu sözlerinin herhangi bir değeri olabilmesi için örneğin Kasım Süleymani'yi ve İranlı subayları Felluce'den uzaklaştırması gerekir. Herhalde Irak Başbakanı'nın böyle bir şeyi yapabileceğine inanan tek kişi dahi çıkmaz…
Henüz yorum yapılmamış.