Sosyal Medya

Dünya

Avrupa'daki Müslümanlar Arasında 'Soydaşlık' Bariyeri Var

Afganistan'dan Türkiye'ye ilim için gelen ve bir dönemini de Erasmus programı çerçevesinde Hollanda’da geçiren Abdulhakim Allahdad, hem Türkiye'de gördüğü ortam hem de Avrupa'dan izlenimleri hakkında Ramazan Oduncu'nun sorularını cevapladı.



Farklı iklimlerden tek gaye için Türkiye’ye gelen ilim yolcularıyla olan hasbihalimize, Afgan bir abimizle devam ediyoruz. Bir dönemini Erasmus programı çerçevesinde, Hollanda’da geçirmesi ve bu süreç içerisinde haftalık olarak yazmış olduÄŸu yazıları okuma fırsatı bulmam sebebiyle yaÅŸanmışlıklarına bir nebze de olsa ÅŸahit olma fırsatı buldum ve siz kıymetli Dünya Bizim okurlarıyla da paylaÅŸmak istedim.

Abdulhakim Allahdad kimdir?

1995’in Mart ayında Belh’te 14 kardeÅŸin sondan üçüncüsü olarak dünyaya geldim. (Kendisi burada babasının iki kez evlendiÄŸini söyleyerek, 10 erkek 4 kız kardeÅŸ olduklarını; bir istisna dışında tüm erkek kardeÅŸlerinin isminin Abdul ile baÅŸladığını ekliyor) Ä°lk ve ortaokul eÄŸitimimi burada tamamladıktan sonra lise eÄŸitimim için Türkiye’ye gelmek nasip oldu.

Türkiye’ye olan yolculuÄŸundan ve ilk intibadan bahsedebilir misin?

Diyanet Vakfı her yıl çeÅŸitli ülkelerden onlarca öğrenciye lise eÄŸitimini Türkiye’de tamamlamak için burs imkânı sunuyor. Ben de bu burs kapsamında 2008’de Uluslararası Anadolu Ä°mam Hatip Lisesi’ne geldim. Kayseri’de lise eÄŸitimimi tamamlarken, sadece derslerden deÄŸil, diÄŸer Müslüman kardeÅŸlerimin tecrübelerinden de bir o kadar istifade ettim.

Afganistan’a kıyasla Türkiye’nin geliÅŸmiÅŸ bir ülke olduÄŸunu söylememe gerek yok. Ee, tabi böyle olunca parklara, bahçelere, yollara filan önem veriyorlar. YaÅŸam alanlarının bu ÅŸekilde bakımlı olması beni tam manasıyla büyülemiÅŸti.

Ama yadırgadığım durumlar vardı. Biz Afganistan’da tanıdığımız tanımadığımız herkese selam vermeye alışmışız, burada da bunu devam ettirmeye çalışsam da insanların selamımı almadığı çok oldu.

Abdulhakim’i Türkiye’de Ä°slami ilimler tahsiline iten sebep nedir?

Aslında Ä°slami ilimlere çocukluÄŸumdan beri ilgim vardı. (Gülerek, küçükken de fıkıh kitapları okuduÄŸunu ekliyor) Ä°mam hatipte okurken de bu ilgim pekiÅŸerek hedef haline geldi ve Åžehir Ãœniversitesi’nde Ä°slami Ä°limler okumak nasip oldu.

Peki, Erasmus programına nasıl baÅŸvurdun ve bu programın vesilesiyle bir dönemini Avrupa’da geçirmeye nasıl karar verdin?

Benim gördüğüm kadarıyla, bizim okulda, diğer okullardan farklı olarak çift anadal yapma konusunda öğrencileri ciddi şekilde destekleyerek teşvik ediyorlar. Ben de İslami İlimler okurken, ikinci sınıfın ikinci döneminde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünü de okumaya başladım.

Derslere katılıyordum ancak bir süre sonra siyasi kavramları anlamakta ve kavramakta zorluk çekmeye baÅŸladım. BaÅŸka bir toplumun va’zetmiÅŸ olduÄŸu kavramları, bunlarla çok alakası olmayan Türk hocalar, konuyla hiç alakası olmayan bana açıklıyorlardı. En azından o zamanlar öyle düşünüyordum. :-D Daha sonra hem bu kavramların doÄŸmuÅŸ olduÄŸu yerleri görmek, hem de bu kıtayı biraz daha yakından tanıyabilmek adına Erasmus programı çerçevesinde Hollanda’ya gitmeye karar verdim.

Ä°lk izlenimlerinden biraz bahsedebilir misin?

Aslında Hollanda’ya gittiÄŸimde hiç yabancılık hissetmedim. Hollanda Milli Görüş TeÅŸkilatı’nın yurdunda kalıyordum, genellikle de Türklerle beraberdim. (“Sizden kurtuluÅŸ yok” diyor) Ayrıca Rotterdam’da birçok Faslı ve Türk aile ile karşılaÅŸtım. Rotterdam ÅŸehrinin kültür olarak da Hollanda’ya kıyasla farklı olması, bana Avrupa’da deÄŸil de Ä°stanbul dışında herhangi bir ÅŸehirdeyim izlenimi veriyordu. Tek farklılık, beni heyecanlandıran mimari yapıydı.

Farklı ülkelerde bulunma fırsatı yakaladın. Farklı mezheplerden, farklı kültürlerden, farklı dünyalardan olsalar da, bu insanların ortak bir derdi var mıydı?

Burada insanların tek bir amacı var, daha çok kazanıp daha lüks yaÅŸamak. Avrupa’ya gelen Müslümanların ya da burada doÄŸan çocukların, etkileÅŸim halinde oldukları toplumdan etkilenmemeleri neredeyse imkânsız. En geç üçüncü nesilde, bu insanların da bu hedef doÄŸrultusunda hayatlarını sürdürdüklerini görebiliyoruz. Burada nesillerin asimile edilmesi amacıyla programların yürütüldüğünü kendim gördüm.

Bunu engellemek isteyen Müslümanlar, kendi cemaatlerini ve camilerini kurmuşlar. Ancak bunlar genellikle millileşmiş. Yani Türk bir Müslüman, Faslı bir kardeşinin camisine gidip onunla hemhal olamıyor, birbirlerinin dertlerinden habersiz olarak yaşıyorlar.

Erasmus programının ne gibi faydalarını gördün?

Siyasi kavramları anlama şansım oldu. Ayrıca burada farklılıkları gördükçe kendi kültürüme olan bağlılığım arttı ve burada kendi kültürümü tekrar keşfettim diyebilirim.

Ä°nsanların nerede olursa olsun rahat olmadığını, herkesin dünya telaÅŸesi içinde olduÄŸunu gördüm. Aslında “لا راحة في الدنيا”  hadisini daha iyi anladım diyebilirim. (Afganistan’daki insanlar Türkiye’deki yaÅŸam standartlarına ulaÅŸmak istiyorlar. Türkler de Avrupa’daki standartlara. Avrupalılar da kendi yaÅŸam ÅŸartlarından memnun deÄŸil, onlar da bunu deÄŸiÅŸtirmek için çalışıyorlar. )

Hollanda’da Müslümanların durumlarından biraz bahsedebilir misin?

%6 gibi bir oranla Müslümanlar ülkenin ikinci büyük dini grubunu oluşturuyorlar. (Yaklaşık bir milyon insandan bahsediyoruz.) Bu kardeşlerimizin çoğu Türkler ve Faslılar. Zamanla kendi okullarını, mescitlerini ve üniversitelerini inşa etme imkânı bulmuşlarsa da daha yapılması gereken çok hizmetler var bu topraklarda. Özellikle de insanların, yeni nesillerin kaybedilmemesi adına.

Erasmus programını diğer arkadaşlarına tavsiye eder misin?

Gezmek güzeldir :-D Toplumların ve bazı olayların sadece kitap okuyarak anlaşılamayacağı kanaatindeyim. Farklı insanlarla beraber olmak, insana farklı bakış açısı kazandırıyor diyebilirim.

Kaç ülkeyi gezme fırsatı buldun ve sence Batı medeniyetini ve tarihini anlamak için hangi ülkeleri gezmek gerekiyor?

Ben 6 ülkeyi gezme fırsatı buldum. (Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, Vatikan ve Ä°talya). Batı medeniyetini anlamak için Ä°talya, Fransa ve Ä°ngiltere’nin gezilmesi gerektiÄŸi kanaatindeyim. Bunlar Avrupa’nın asıl dinamikleri. Özellikle Rönesans’ın anlaşılması için Ä°talya’nın ziyaret edilmesi gerekiyor.

Bizimle unutulmaz hatıralarından bir hatıranı paylaşabilir misin?

Aslında Avrupa’da olmak benim için baÅŸlı başına unutulamaz bir hatıra. Ancak bu süreç içinde beni en çok etkileyen olay, 15 yıl sonra tekrar abimle görüşmem oldu.

Bundan yaklaşık 15 yıl önce abim çalışmak üzere Ä°ran’a gitti ve tam 12 yıl orada kaldı. Afganistan’a iki çocuÄŸuyla beraber döndü ama o dönemde Türkiye’de olmam sebebiyle maalesef kendisini ve yeÄŸenlerimi göremedim. Altı ayını ana ocağında geçiren abim, iÅŸsizlik sebebiyle tekrar Ä°ran’a dönmek zorunda kaldı. Burada iÅŸi iyi olmasına raÄŸmen çocuklarının daha iyi bir eÄŸitim almasını istemesi sebebiyle oradan Türkiye’ye, sonra da Almanya’ya göç etti. Ben de kendisinden 1 ay önce Hollanda’ya vardığım için Berlin’de buluÅŸma fırsatımız oldu.

Abimle ve ilk kez gördüğüm yeÄŸenlerimle yılların hasretini giderdik ancak, beni en çok etkileyen husus abimin mülteci kampları hakkında anlattıkları oldu. Kamplarda misyonerlik faaliyetleri olduÄŸunu, Avrupalıların bu iÅŸe gerçekten çok önem verdiÄŸini söyledi. Bu iÅŸin özel seçilmiÅŸ insanlar tarafından çocuklar merkeze alınarak yapıldığını üzülerek anlattı. Hollanda’da da benzer amaçlara hizmet eden insanlar olduÄŸunu kendim gördüm.

Son olarak söylemek istediğin bir şey var mı?

Bugün hem Avrupa’ya özeniyor hem de Avrupalıların bize karşı takındığı durumu eleÅŸtiriyor, başımıza açtıkları belalardan yakınıyoruz. Nice nesiller, düşmanını ve dostunu ayırt edemeyecek ÅŸekilde yetiÅŸtirildi ve hâlâ da yetiÅŸtirilmeye devam ediliyor. Åžuurlu nesiller yetiÅŸtirmek için, Avrupa medeniyetini ve kendi medeniyetimizi yakından tanıyan, medeniyet tasavvuruna sahip olan, ömrünü bu yolda harcamaya can atan önderlerimiz olmalı. Allah bizleri de bu yolun yolcularından eylesin.

 

KonuÅŸan: Ramazan Oduncu

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.