Sosyal Medya

Kürsü

Ne Yapmalı..? - Şükrü Çıblak

İktidarı elde zorla tutamayız. Sinemamız olması lazım.Yoksa bir sinemayla seni kötü gösterebilir. Tiyatromuz olması lazım. Yoksa gençlerimizi tutamayız.



Peygamberimiz kimseyi kırmazdı. Kimseye kötü söz söylemezdi. Kimseye kırgın değildi. Malı mülkü yoktu. Kimseye miras bırakmadı. İnsanları yargılamak yerine anlamaya çalışırdı. OKur’an-ın tabiriyle bir kulaktı. İnsanlarla istişare ederdi. Onların düşüncelerine değer verirdi. Bazen kötü sonuçlara da yol açsa kararından dönmezdi. Belkide bazı durumları insanların fiillerinin sonuçlarını görmelerine Müsaade ederdi. Komutanlığı hep en iyilere vermezdi. En iyileri bazen başka komutanın emrine verirdi.

Bazı partiler vardır sadece liderleriyle var olmuştur.Bazı partilerde vardır liderleri gitse de varlığını sürdürmüşlerdir. Bazı parti yetkilileri TV’ye çıktığında genel başkanını aratmayacak şekilde ne konuşacağını bilen, pot kırmayan, iyi bir temsili yet ortaya koyarlar.Bazı partilerde ise genel başlanın dışında biri konuşunca partiyi zor durumda bırakır.

Bazı cemaatler vardır lider eksenlidir. Lider ölene kadar duruma vaziyet eder.Lider ölünce de ya cemaat dağılır ya ağır aksak yürüyüşüne devam eder. Yerine kimse bulunmaz ya da yerini kimse dolduramaz. Bazı cemaatlerde vardır. Liderler gidince ya da ölünce önü açılan bir kişi öyle bir liderlik gösterir ki, cemaat çağ atlar.

O halde önemli mevzuları ihtimale bırakmamak için liderler kendi yerlerine geçecekkişileri yetiştirmeli ya da önlerini açacak bir yol izlemelidir.

Eski Türkiye’de sanatçılar kendilerine rakip olabilecek kimselere Müsaade etmez hatta takoz olurlardı.

Tiyatrolar bir fraksiyonun elindeydi. Farklı görüşlerin yükselmesine olanak vermezlerdi.

Bazı parti kurucuları bir türlü bırakmak istemedikleri için partileri mezarlıktaki yerlerini aldı.

Ülkenin zenginleri, başka zengin çıkmasın, pasta küçülmesin diye kimseye fırsat vermezdiler. O yüzden ülke olarak markalı bir aracımızı bile üretemedik.

Hep bizimkileri makamlara yerleştirelim derken, kabiliyetli insanları dışarda bırakarak buluşların önünü kapattık ya da yavaşlattık.

Kuruluşlarımız, Salebe gibi zengin olmak için, nasıl koyun sürüleri istediyse, bizlerde koyun gibi insanlar istedik.Belki zengin olduk ama mutlu olamadık. Hedeften saptık.

Zannediyoruz ki her makama ancak bir kişilik yer var.Hâlbuki hayatın gerçeği yığınlarca makam ve yığınlarca insana ihtiyaç var.Uçaklarla yolculuk ilk ucuzladığında, otobüs şirketleri eylem yapıyordu işimizden olacağız diye.Şimdi ne oldu; hem uçaklar dolu hem otobüsler hemde hızlı trenler dolu. Yani iş gelişince kimse ekmeksiz kalmıyor. Bilakis ekmek çoğalıyor herkes istifade ediyor.

Bir dönem sanayi gelişirse işsizlik artar diyorlardı nedense sanayi artığı yerlerde işsizlik daha az.

Musa peygamber olarak tek olmak yerine Harun’u yardımcı istiyor onu kendi yerine bırakıyor ne kadar kalifiye elemanımız çok olursa hem yükümüz azalır. hem kuruluşumuz gelişir.

Neden sivil toplum kuruluşlarımız gelişmek yerine hep mitoz bölünmeyle çoğalıyor. Çünkü kendimize rakip istemiyoruz. Varsa kabiliyetli bir elamanımız, O da kendine yer bulamayınca kendi kuruluşunu kuruyor. O da tahammül edemiyorsa. Ondanda yeni bir kuruluş doğuyor.

Şuna karar vermek zor,iyi niyetli olup mikrofonu başkasına uzatıp yeni bir sanatçı mı yoksa biz ölene kadar tek olarak yaşamak mı? Her çocuk nasıl kendi rızkıyla doğuyorsa her kişiye Allah dünyada yer açmış, kimse bir başkasının yerini daraltmanınaksine bir birine yer açmaktadır.

 

Hepimiz çocuklarımıza tecrübelerimizi paylaşırız ki hata yapmasınlar.Ancak onlarda kendileri tecrübe etmeden tavsiyelerimizi yerine getirmiyorlar.

Toplumlarda öyledir. Ya ırkçılık yaparlar.Ya bozulurlar,bazen olayların sonuçlarını tahmin etmezler çünkü duygusaldırlar. Ne zaman ki sonuçları ortaya çıkınca biz ne yaptık, deselerde artık iş işten geçmiştir.

Bizlerde eğer doğru yolda isek, çırpınırız toplumu gelecekteki tehlikelerden haberdar etmek için.Hatta bazen biz de duygusallaşırız. Kırıcı bile olabiliriz. Hâlbuki sakin olabilsek, sabredebilsek işler çözümsüzleşmeden ön alabiliriz. Bu elbette rıza gösterelim manasında değil. Davet ve nasihate devam ancak zorlama yok.

Nuh gibi rabbim yenildim artık sen bilirsin demeden kazanç yok.

Eğer bir oyun varsa batılıların üzerimizde, ele geçirdiğimiz pozisyonları ne pahasına olursa olsun korumak değil. Adaleti ayakta tutarak kazancı sağlayabiliriz. Aksi halde elimizde zorla tutmaya çalışmak bizi bitirecek, hedeften uzaklaştırılacaktır.

 

İktidarı elde zorla tutamayız.

Sinemamız olması lazım.Yoksa bir sinemayla seni kötü gösterebilir.

Tiyatromuz olması lazım. Yoksa gençlerimizi tutamayız.

Müziğimiz olması lazım. Yoksa mesajımızı veremeyiz.

Mazlumlarımız olması lazım. Yoksa devrim yapamayız.

Zenginlerimiz olması lazım. Yoksa zenginlere gebe kalabiliriz.

Edebiyatçılarımız olması lazım. Yoksa kendimizi anlatamayız. Akı kara karayı ak gösterirler engelleyemeyiz.

Soğukkanlılığımızı yitirdik. Herkes sevmediğini suçluyor.Neidüğü belirsiz masa başı haberlerle konuşur olduk. Ama yapmamız gereken bu tür durumlarda soğukkanlılığımızı koruyabilmek zamanla her şey illa ortaya çıkacaktır. Aksi halde ispatsız haberlerle sadece düşmanlığı körüklüyoruz. Sonradan olay ortaya çıksa da o kalp kırıklıkları tamir edilemediği için iş işten geçiyor. Parçalanma yaşanıyor. Bunu halk kendi arasında tahmini yargılarda bulunabilir ama önderler suçlu ortaya çıkmadan kimseyi suçlu ilan etmemelidir. Akil adamlar ve toplum önderleri sükûnet çağrısı yapmalıdır. Aksi halde içten içe toplum parçalanmaya doğru ilerliyor. Buna kimse çanak tutmamalıdır.

Eğer şahıs eksenli konuşuyorsak ilahlaştırma başlamıştır. Düşünceleri konuşmalıyız. Biz taraf olamayız. Gerekçeleriyle konuşuruz.

Dedemin elma yiyişine hayrandım. Elmayı soyması parçalara ayırması ve tek tek parçaları ikram edip yemesi seyre değerdi.

İnsanoğlu ayette olduğu gibi aceleci yaratılmıştır. Her işimiz aceledir. Kitap okuyacağız bir an önce sonuna gelmeye çalışıyoruz. Ders çalışıyoruz kısa sürede anlamaya çalışıyoruz. Namaz kılıyoruz tavuk yemlenir gibi. Niye çünkü hayatı sindire sindire ön hazırlık yaparsak anlayarak ve zevk ala ala yaşarsak anlamlı ve unutulmaz olur. Aksi halde sadece yaptığımız her işte isabet edemez ve zaman doldurmaktan öteye geçemez.

Hızlı yaşayanların vakitleri artmanınaksine vakitleri azalır.

İfk olayında yapılması gereken ne idi sahabeler ne yaptılar.

Şükrü Çıblak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.