Sosyal Medya

Makale

Modern İnsan: Yalnız, Tedirgin, Tehlikeli/YTT

Küresel insan tipolojisi yüz yıl önceki insandan çok farklı. AteÅŸi kırk derecenin üstüne çıkmış hasta misali, saÄŸa sola saldıran, bir an sakin olamayan ve yaptıklarının yanlışlığını anlayamayan haller içinde. Asıl sorun da normal durumunu hatırlamaması.

İçinde bulunduÄŸu ateÅŸ nöbetlerinden çıkıp, normal hale, fıtratın diline dönebilecek mi? BaÅŸ döndüren, yabancılaÅŸtırıcı hızdan rücu edebilmesi için ne yapması gerekir?

Sıkıntının kaynağı bütün boyutlarıyla; siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri iÅŸleyiÅŸin deÄŸerden kopuk tezahür ediyor olması. Bilimin ahlaktan bağını kopardığı günden beri insanın kalbine hükmeden menfaati oldu. İnsana karakter kazandıran sorumluluk duygusunun yalnızlaÅŸtırıcı özgürlük algısına kurban edilmesiyle alınan mesafe, insanın aleyhine iÅŸledi.

Rönesans, reform ve aydınlanma, susamış ve acımasız iÅŸtahla endüstriyel sürece yansıması, Katolik inancın yerini dünya cenneti peÅŸindeki Protestanlığa bırakması ekonomide tüketim merkezli kapitalizm, insanı programlanmış makineye dönüÅŸtürdü. Teknolojinin ışıltısı, bir büyü gibi topraÄŸa baÄŸlı sistemleri yerle bir ederken güven sarsıcı etki, dünya üzerindeki her toplumu, kendini gözden geçirmeye sevk etti.

İlk büyü bozucu sarsıntı, ABD’de yaÅŸanan 1929 ekonomik kriz oldu. Ardından Nagazaki ve HiroÅŸima’ya atılan atom bombası zihinsel sarsıntıların düÅŸ kırıklığına dönüÅŸmesine neden oldu. Batılı modernite, dünya ölçeÄŸinde kendini istila ve sömürüyle ortaya koyarken, yaÅŸadığı süreci diÄŸer toplumlar için yaÅŸanılması gereken deÄŸiÅŸimler olarak telakki etmekle kalmadı, cebri uygulamalarla tarihini ve kendini tek çıkar yol olarak dünyaya dayattı.

Küresel dayatmanın insana bakışını, birinci Körfez savaşından çıkarmak mümkün. Silahlarının marifetini naklen yayınla dünyaya göstermesi ve tepkiyle karşılaÅŸmaması yeni bir aÅŸamaya gelindiÄŸinin, insanın tahta hedefle eÅŸdeÄŸer görüldüÄŸünün belgeleniÅŸiydi.

Amerikalının sınırları, bu sessizlikle birlikte bugün Çin’e ulaÅŸmış oldu. Akıl, bilim, ilerleme söylemi, insansız silahlar ile marifetinin ulaÅŸtığı sınırları gösteriye çıkarırken öte yandan ölüme getirdiÄŸi “estetiÄŸi” de gözler önüne koyuyor. Silahların geliÅŸmesine tezat, uluslararası hukuk güdük kaldı. Hukukun geride kalması ve ayırımcı uygulamaların kaba ölçekte cereyan etmesi, BM’nin gayri adil yapılanmasından baÅŸlayarak pek çok terör nitelikli uygulamaların varlığıyla kendini gösteriyor.

Seçim kampanyaları, siyasi mesajlar, insan hayatına kıyılarak terör lisanıyla ortaya konuyor. Bu durum insanın özne olmaktan çıkıp nesneleÅŸmesinin göstergesidir. Devletlerle terör örgütlerinin icra-i faaliyetleri, ayırt edilemez hale geldiyse hukuk da insana hizmetten koparılmış demektir. Dünyaya çarpıp duran küresel insan tipolojisi, sorumlulukla hukuk ve adaletle buluÅŸabilecek mi? YaÅŸadığı ateÅŸli hummadan kurtulup normal halini alabilecek mi?

Deprem, sel, tsunami… Kâinat mesaj vermeyi sürdürüyor. Algılar bu haberlere de kapalı.

Büyük bir ÅŸok mu bekleniyor!

Ahmet Mercan

Not: Bu makale, “İnsanı Geri Çağırmak” adlı eserden iktibas edilmiÅŸtir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.