Sosyal Medya

Makale

Parçacı Yaklaşım İnsanlığın Sonunu Getirmektedir

Parçacı yaklaşım, iÅŸin kolayına geleni kendi lehine ifade etme imkânı sunar. Bu imkân üzerinden hareketle hem kendi haklılığını ortaya koymak kolaylaşır ve hem de çıkarını saÄŸlama alma konusunda adım atmış olursun.

Tarih boyunca parçacı yaklaşım her zaman olmuÅŸtur. İşlevselliÄŸi ile birlikte genelde haksız yere kendini haklı çıkarmanın bir yöntemi olarak var olmuÅŸtur. Hep temel meseleden kaçışın bir örneÄŸi olmuÅŸtur. İster cahiliye Arapları dönemini ele alalım, ister Peygamber gönderilmiÅŸ ve öyküleri Kuran tarafından aktarılmış hikâyelere bakalım, hep aynı nakarat; ama ÅŸu da böyle deÄŸil mi? Parçacı yaklaşım tam bir kaçış hikâyesidir.

Ama parçacı yaklaşım, özellikle modern kültür ve bilgi süreçleri ile birlikte kurumsallaÅŸtığı gibi teorik bir çerçeveye tabi kılınarak var kılınmaya çalışılmıştır. ÖrneÄŸin, tabiat konuÅŸulacaksa bu Yaratıcıdan bağımsız bir ÅŸekilde ele alınarak gözlem ve deney üzerinden tabiatı anlama çabası öncelenmiÅŸtir. Sebebi ise çok yalın ve sıradan; Kilise ve dini iktidarın egemenliÄŸini devre dışı tutma arayışının tabii tezahürü olarak neÅŸvünema bulmasıdır. Dine dair vahyi bilgiye ispatı mümkün olmayan bir bilgi türü tanımı yükleyerek onu rafa kaldırmak ve böylece olan ile sınırlı bir zeminde akli muhakemeyi matematik ve mantık kuralları çerçevesinde iÅŸlevsel kılarak öznel ve öznenin iktidar alanını perçinlemek içindir. Bu temel hakikati gözden ırak tutan bütün düÅŸünce çabaları boÅŸa kürek çekmekten öte bir iÅŸleve sahip deÄŸildir.

ÖznelliÄŸin ve göreliliÄŸin bu kadar revaçta olduÄŸu bir zeminde liberal bakış, kesinmiÅŸ gibi bir algı üzerinden tek seçenek olarak öne sürülmektedir. Bu yaklaşım, müslüman dünyasında da revaç bulmakta ve zihinler bu parçacı yaklaşıma yenik düÅŸmektedir. Son iki yüzyıl içinde müslüman zihin, modern zihnin tasallutu altında veya etkileÅŸim içinde bir türlü kendisini bulma konusunda sahih ve sahici bir iliÅŸki ve yöntem kuramadı. Günlük veya dünya siyaseti üzerine bir deÄŸerlendirmeye yöneldiÄŸinizde hemen sizin söylediÄŸinizin dışında kalan ve baÅŸka bir parça yaklaşım üzerinden kendi tezini size karşı savunmaya baÅŸlar. Gazze meselesi, gemilerin İsrail baskısını kırmaya yönelik hamleleri de hep farklı bir tutum üzerinden olumsuzlanmaya çalışılmaktadır. Yani elimizde olan bir ÅŸey için olumlu veya olumsuz bir ÅŸey söylemek için parçacı yaklaşım büyük bir imkân sunmaktadır. Çünkü bütünlüÄŸü dikkate alan bir bakış geliÅŸtirmek ve ona uygun bir düÅŸünce geliÅŸtirmek ve bu düÅŸünceye yine bütünlüÄŸü dikkate alan bir eleÅŸtiri geliÅŸtirmek mevcut akli yapı için zor bir durum gibi görünmektedir.

İnsan meselesini ele aldığımızda ruh ve beden ve ruh ile beden iliÅŸkisi ve bunun katmanları arasındaki meseleyi ele almanın ne kadar zor bir durum oluÅŸturduÄŸunu biraz akleden bir kalbe sahip her insan anlayacaktır. Ama siz kapitalist sistemin en temel saç ayağı olan saÄŸlık sektörü üzerinden insanı anlamaya çalıştığınızda insanı tanımak, tanımlamak giderek zorlaÅŸacaktır. O yüzden bugün Amerika psikoloji çalışmalarında manevi boyutu gündeme taşıyan çalışmalar öne çıkarılmakta ve ciddi bir destek görmeye baÅŸlamıştır. Yine büyük firmalar, Ceo seçiminde artık uzmanlaÅŸmış kiÅŸi yerine bütünlüÄŸü gören, okuyan ve anlamaya çalışan yöneticiler aramaktadır. Onlara daha büyük ücretler ile iÅŸ teklifi yapılmaktadır. Dünya epistemolojik zeminde de bütünlüÄŸe yönelik bir arayışı öne çıkarmaktadır. Daha düne kadar vahyin bir bilgi kaynağı oluÅŸuna reddiye yazan batılı entelektüeller, vahyi sezgisel boyut üzerinden akli ve deney ve tecrübe gibi temel bilgi süreçleri ile aynı zemine taşımaktadır. Bu noktada Willy Harman bunlardan biri ve Türkçe’de kitabı yayınlanmıştır.

Müslüman zihnin kendi iç bünyesinde de benzer tartışmalara rastlamak mümkündür. ÖrneÄŸin, sadece meseleye tarihsel açıdan bakarak her ÅŸeyi bu zeminde anlama çabası parçacı bir yaklaşımdır. Yine sosyoloji zemini üzerinden hareketle din ile bir baÄŸ kurma arayışı da benzer bir parçacı yaklaşımın izini taşımaktadır. Siyasal veya iktisadi zeminden hareketle de insanı tartışmak ve tanımlama çabaları eksik ve zaaf taşıyacağı gibi parçacı yaklaşımın izlerini göstermektedir.

İslami ilim usul geleneÄŸi açısından da durum benzer bir konumu ihtiva etmektedir. Fıkıh, kelam, felsefe veya ahlaki zemini muhafaza ederek tek başına birinden hareketle meseleyi ele almanın yetersizliÄŸi bugün aÅŸikâr bir biçimde görülmektedir. Din, hayatı kuÅŸatan bir özelliÄŸe sahiptir. Tıpkı sahibi gibi, bütün âlemlerin Rabbi olarak her zerreye hükmeder ve onun varlığını idame etmesine zemin oluÅŸturur. Yaratıcı olmadan yaratılmış varlığın bir hükmü yoktur. ‘İnsanın küçük evren, evrenin büyük insan’ olarak tanımlanmasını yeniden düÅŸünmekte yarar var. İnsanın âlemlerin zübde/özü oluÅŸu üzerine de yeniden düÅŸünmekte yarar var. Bu düÅŸünceyi ise bütünlüÄŸü dikkate alarak yapmak ÅŸarttır. Tanrıdan bağımsız olarak insanın özünün bu kıymeti harbiyesi ne anlam taşır ki? Hümanizmanın insana yüklediÄŸi anlam yerle yeksan olmadı mı bu süreçte? İşte Gazze ve Ukrayna da meydana gelen savaÅŸ hali ve buna yönelik Avrupa ülkelerinin tepkileri ortada… İnsanlık kendini inkarın kenarına kadar yürümüÅŸ bulunmaktadır.

Varlığı, var oluÅŸu ve var olanı kendi bütünlüÄŸü hepsinin içinde yer aldığı üst bir bütünlük içinde anlamaya yönelmenin tek yolu vardır: o da ilahi bilginin bir rahmet, inayet ve yol gösterici olarak gönderilmiÅŸ olanına tabi olmak ve onu anlamaya ve bütünlüÄŸünü kavramaya çalışmak elzemdir. Hayat dediÄŸimiz ÅŸeyde de bu durum söz konusudur. Hayatın çok katmanlı yapısını dikkate almadan onunla kurulacak baÄŸ, onun esiri kılmaktan öte bir iÅŸleve sahip olamaz!

Bu bütünlüÄŸü kavramak içinde Yaratıcı ve yaratılmış varlık arasındaki irtibatı, iliÅŸkiyi ve güzelliÄŸi keÅŸfetmek elzemdir. İnsanın kendi bütünlüÄŸü üzerine düÅŸünmeye baÅŸlaması, kendi gizini keÅŸfetmesi aynı zamanda kâinatın gizini keÅŸfetmek ve Tanrısal olanın gizini de idrake açık olma halini açığa çıkarır.

BütünselliÄŸi doÄŸru idrak etmek için gerçek ile doÄŸrunun Hakk üzere idrak edilmesi ve hakkın rızasını her ÅŸeyin üstünde tutmaya baÅŸlaması ilk adım olacaktır. İlahi bir sıfat olan Hakk, hak, hukuk, adalet ve dengenin varlığını zorunlu kılar. Aynı zamanda yaratılmış her ÅŸeyin bir bihakkın yaratıldığını ve boÅŸa tek bir zerrenin bulunmadığını bize gösterir. Bizim bir ÅŸeyi bilmememiz onu olumsuzlamamız için yeter sebep deÄŸildir. Silm /birlikte huzur/barış içinde yaÅŸamanın mümkünlüÄŸü de bu bütünlüÄŸü doÄŸru kavramakla ilgilidir. Hiçbir güç Tanrısal gücün yerine kendini konumlandırma hakkına sahip deÄŸildir. Bu açıkça bir ÅŸirktir. Ve ÅŸirk en büyük zulümdür.

Azgınlığın sebebinin insanın kendini müstaÄŸni sayması, kibirli davranması olduÄŸu yaklaşımı ilahi bilginin ifadesidir. O zaman her insan kendi hakkını bilmeli, sınırlarına riayet etmelidir. Bu sınırlara riayet etme hali, gönüllülük esasına dayalı olmakla yükümlüdür.

Siyasi, dini ve ideolojik çatışmaların temelinde parçacı yaklaşım bulunmaktadır. GeçmiÅŸte siyasal erk yüzünden bazı çatışmalar yaÅŸanmıştır. Bu vesile kılınma ile ilgili iken bugün bizatihi varlığı haline dönüÅŸtürülmüÅŸtür. Her görüÅŸ kendi mutlaklığı içinde diÄŸerini yok hükmünde saymaktadır. Bu durum ise çatışmayı körüklemektedir. Gücün bu kadar egemen olduÄŸu baÅŸka bir dünya kurulmamıştır. Tarihsel süreçte bazen gücü tanrı adına kullanarak kendi egemenliÄŸini perçinlemek isteyenler olmuÅŸtur ve bunlar azınlıktadır. Ama bugün güç kimin tekelinde bizatihi kendisi için bu egemenliÄŸi kurmakta ve direk kendisine yönelik bir saldırı olarak görerek bunu önlemenin kendisini de meÅŸru zemine taşımaktadır. Benim için tehditsin yargısı saldırı için yeter sebep olabilmektedir.

Durum bu, yeniden düÅŸünmek ve bütünlüÄŸü dikkate alan bir yaklaşım geliÅŸtirmek tek çıkış yolu gibi görünmektedir. Birlikte ve barış içinde yaÅŸamının baÅŸka yolu da görülmemektedir. İnsanlığın kendi eliyle kendi sonunu getirmemesi için bu elzem bir durumdur…

Abdulaziz Tantik

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.