Sosyal Medya

Makale

Bugünün modası, yarının demodesi

İnsanoÄŸlu, ne zaman kendisine bir nimet olarak sunulan hayatla nefsini doyuramaz oldu, iÅŸte o zaman kendi hakikatinden de adım adım uzaklaÅŸmaya baÅŸladı. Kendi bedeninden daha iyi bir beden, o bedeni örten elbiseden daha çarpıcı bir elbise, kendi yüzünden daha güzel bir yüz, kendi yaÅŸantısından daha ÅŸaÅŸaalı bir yaÅŸantı aramaya çıktı.

Onlarca yıl süren bu zamane hikayesi, insanoÄŸlunun kendi gölgesine yetiÅŸmek uÄŸruna hakikatten her geçen gün biraz daha uzaklaÅŸmasının acıklı hikayesidir. Asırlık insan tasavvurlarından sıkılarak ‘yeni’ insana doÄŸru hamle yapan bütün nesiller, geleneksel varlıklarını eskitecek olan bir yeniliÄŸin peÅŸine takılmış oldular. ModernliÄŸe doÄŸru atılan ilk adımdan bugüne uzanan süreç, aynı zamanda insanlığın kendi zihinsel birikimini çürütme sürecidir.

“Bugün artık dünkü ben deÄŸilim” diye mırıldandı kendi kendine aynaya bakarken, “yarın kim bilir kim olacağım!”

Bugün her alanda moda olan revaçtadır; bu sürekli bir deÄŸiÅŸimi gerekli kılar ve bu deÄŸiÅŸimi canlı tutmak adına koca bir dünya ticaret sistemi kurulmuÅŸtur. Bu hal malumdur ki, eskiden bugüne taşınan zevklerin demode hale gelmesiyle/getirilmesiyle mümkün olabilecek bir haldir. Yani bir ÅŸeyin moda olabilmesi ve moda olanın sürekli deÄŸiÅŸebilmesi ancak kadim deÄŸerlerin ve beraberinde güzellik, estetik, zevk, beÄŸeni gibi köklü kavramların içlerinin boÅŸaltılması ve bu kavramların gelip geçici kelimelerle yeniden tarif edilmesi ile mümkündür.

“DeÄŸiÅŸim arzusu, modanın çok iyi vurguladığı endüstriyel kapitalizmden kültürel yaÅŸamın karakteristik özelliÄŸidir, ancak postmodern toplum sadece yenilik yaratmaya deÄŸil, bunun yanında bitimsiz ihtiyaca ve sonsuz farklılığa yönelik bir arzu yaratmaya da güdülenmiÅŸtir” diyor ‘Moda-loji: Moda Çalışmalarına GiriÅŸ’ kitabında Yuniya Kawamura.

Moda zihniyeti, geçmiÅŸten bugüne yaÅŸatılan zevklere karşı sadece bir deÄŸiÅŸimi deÄŸil, onunla eÅŸzamanlı olarak bir nevi ‘kasıtlı körleÅŸme’ yaÅŸamamızı da zorunlu kılar. Hayatı müzeyyen kılan çok temel deÄŸer ve kavramları köklerinden koparır, sert rüzgarlarda savrulmaya açık hale getirir. Bu böyledir; çünkü sürdürülebilir kârlılık adına mütemadiyen yeni ÅŸeyler üretmek ve satmak zorunda olan sanayilerin bu zorunlu arza karşılık tükenmez bir talep oluÅŸturması gerekir.

Fatma BarbarosoÄŸlu’nun ‘Moda ve Zihniyet’ isimli kitabından ilgili birkaç satır: “Giyecek ve dayanıklı tüketim mallarının üretimiyle ilgilenen sektörler için tüketicide suni bir ihtiyacın oluÅŸturulması bu sektörlerin arz-talep dengesine göre ayakta kalabilme açısından büyük önem taşımaktadır. Bu noktada moda aslında ihtiyaç olmayan pek çok ÅŸeyin ihtiyaç gibi algılanmasını, bir ürünün demode olmasını yani suni olarak eskimesini saÄŸlayarak gerçekleÅŸtirmektedir.”

Zamanın içinde yaÅŸanan nice hayat tecrübesiyle damıtılarak gelen zevk ve beÄŸeniler, ticaretin sadece kârlılık odaklı sistematiÄŸi içinde moda kılınan ‘ÅŸey’ler tarafından demodelikle yaftalanıp bir kenara süpürüldüÄŸü bir düzende insan ister istemez etkin bir aktör olmaktan çıkıyor. Dahası kiÅŸilerin kendi insani cevherleriyle bir zevk ve beÄŸeni geliÅŸtirmelerine, incelmelerine, zarafet kazanmalarına da gerek kalmıyor. Çünkü sistem kendi rutin moda deÄŸiÅŸimleriyle günü gününe bu kabiliyetleri bize giydirdiÄŸine bizi inandırıyor. Moda olanı satın aldığımızda anında güzel, yakışıklı, genç, zevkli, enerjik, şık, çekici oluveriyoruz. Elbette modayı bize satanlar da zengin oluyor.

Ne kıyak dünya ama ne kadar da boÅŸ!

“Çıkar üstündeki bütün urbaları” dedi meczup, “bak bakalım hâlâ güzel misin?”

 

https://www.yenisafak.com/yazarlar/gokhan-ozcan/bugunun-modasi-yarinin-demodesi-4744640

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.