Makale
Ütopya; İktidar Aynasında Umudun İdeal Olanı Arayışı - II
Ütopyanın Sacayağı; İyi Toplum, Adil Yönetim ve Mutlu İnsanlar:
Platon’un erdem anlayışı; ütopyaların sacayağını oluÅŸturan “iyi toplumu”, “adaletli yönetimi” ve “mutlu insanlar”ı üretmesi bakımından temel kalkış noktası olarak ütopyalarda iÅŸlevseldir. Platon’un erdem anlayışında “adalet” kavramı merkezi bir öneme sahiptir. Bireyin adalet duygusuna sahip olmasını önemser. Platon’da adalet kavramı, daha çok bireysel bir haslet olmasının yanında, esas anlamını “devlet” örgütlenmesinde bulmaktadır. Zira toplumu oluÅŸturacak bireylerin adalet duygusunun toplamı, devlet örgütlenmesine yansıyacaktır. Platon’a göre devlet fikri; insanların topluluk haline yaÅŸamak zorunluluÄŸundan doÄŸmuÅŸtur. Devlet toplumsallık demektir. [1]
Platon, toplumun bütünü olarak nitelediği devlet fikrinin toplumun üzerinde daha anlaşılır bir ifade ile toplumdan ayrık bir özne olarak topluma rağmen bir örgütlenme biçimi oluşturmaması gerekliliğini ifade eder. İyi bir rejimde yöneticiler, yönetilenlerin mutluluğu için çalışan seçilmişlerden oluşmalıdır. Yöneticilerin seçilmiş olması durumu; toplumsal iş bölümü ilkesine uygun olmalıdır. Çiftçilik, duvarcılık, çobanlık vb. meslekler nasıl bir sanat ise toplumu yönetmek de bir sanattır ve tutarlı bir iş bölümü mantığı içinde bu sanatı icra edecek olanların bu sanata uygun olmaları gereklidir.
İyi bir yönetici nasıl olmalıdır? Platon’da iyi bir yönetici, toplumun iyiliÄŸi ve mutluluÄŸu için çalışan, onu koruyan, kollayan ve nihayetinde onu devredebilen erdemli insandır. İnsan doÄŸası, iyiyi ve kötüyü bir arada taşımaktadır. Yönetici, doÄŸasındaki kötü tarafını hükmü altına alabilen olgun ve erdemli insandır. Bunu saÄŸlamak için eÄŸitim ÅŸarttır. Bilmek, erdemli davranışlar için temel teÅŸkil eden “kendini bilmek” ile mümkündür. İyi bir rejimi saÄŸlayacak iyi yöneticileri yetiÅŸtirecek ve arka planda çalışmaya devam edecek yetkin insanlar ise filozoflardır.
Platon’da devlet sınıflı bir yapıdadır. Platon düşünsel olarak devleti sınıflı bir yapı olarak öngörmemektedir. Zira yaÅŸamış ve gözlemlemiÅŸ olduÄŸu toplumu sınıflı bir yapı olarak bulmuÅŸtur. Platon adaletsizlik üreten mevcut yapının nasıl iyi bir rejime dönüştürüleceÄŸi üzerinde yoÄŸunlaÅŸmıştır. İktidara koÅŸut yaÅŸamın (eksik insanlık durumu) kendi ritmi içerisinde oluÅŸan adaletsizliÄŸe nasıl müdahale edilebileceÄŸi üzerinde düşünmüştür. Platon’un siyaset felsefesi ve bu felsefenin siyasal pratiklere yansıması, insanın varoluÅŸ gayesini açıkladığı ana felsefesi ile uyumludur.
Platon, siyaset felsefesinde devletin sınıflı yapısını bu metafizik önermeler dâhilinde açıklamaz. Siyasal pratik olarak bir ideoloji önerir. Bu ideolojide “Tanrının” yönetsel alana ait bir müdahalesi söz konusudur. İnsanları nihai mutluluÄŸa götürecek olan düzenli ve mutlu toplumların oluÅŸturulması için Tanrı, insanların yaratılış mayalarına toplumsal hiyerarÅŸiyi saÄŸlayacak olan özü koymuÅŸtur. Bu özün gerekliliÄŸine uygun davranmak, toplumsal iÅŸ bölümünü oluÅŸturacak olan unsurların temel yükümlülükleri olarak vazedilmiÅŸtir. Bu yükümlülüğü yerine getirmek, tutarlı bir toplumsal düzeni oluÅŸturacaktır. Tanrının yaratılış mayasına katmış olduÄŸu öz; yönetici önderler için altın, yönetici yardımcıları için gümüş, çiftçiler ve geri kalanlar için ise demir ve tunçtur. DeÄŸer açısından sıralanmış bu madenler hiyerarÅŸisi yönetsel hiyerarÅŸiyi sembolleÅŸtirmektedir.
Platon’un toplumsal hiyerarÅŸinin oluÅŸumundaki meÅŸrulaÅŸtırıcı tanrısal müdahale iddiası, siyasal pratikler baÄŸlamında ileriye sürmüş olduÄŸu iÅŸlevsel bir iddiadır. Tutarlı bir toplumsallık için bir tür yapıştırıcı ideoloji görevini üstlenmesini beklediÄŸi yükümlülükler manzumesinde yönetici, yükümlülükler baÄŸlamında teokratik karakterli “kayırılan” bir unsur olarak deÄŸil, yükümlülükleri en üst düzeyde koruyup gözeten aktif bir unsur olarak betimlenmiÅŸtir.
Platon’a göre mayasına altın katılmış bulunan toplumsal önder, yönetim mekanizmasının saÄŸlamış olduÄŸu zenginliÄŸe, ÅŸana, şöhrete itibar etmez, toplumsal olandan ayrık bir özne olarak toplumunun üstünde bulunamaz. Önderin mayasındaki tanrısal altın öz, önderin dünyevi altına ve diÄŸer deÄŸerli eÅŸyaya meyletmesine engel teÅŸkil eder.
Platon’un tarif etmiÅŸ olduÄŸu toplumsal önderin yaÅŸam standardı, vazetmiÅŸ olduÄŸu toplumsalının genel yaÅŸam standardından oldukça düşüktür. Önderin özel yaÅŸamı dahi bulunmamaktadır. Çünkü mal, mülk ve nesep sahibi olmak, tanrısal mayayı bozmaktadır. Önder bir çoban köpeÄŸi gibidir. Bir çoban köpeÄŸinden beklenen, her ÅŸart altında sürüye göz kulak olmaktır. Çoban köpeÄŸi bizatihi sürünün sahibi deÄŸildir. KöpeÄŸin doÄŸasında bulunan saldırgan vahÅŸilik, eÄŸitim ile nasıl koruyucu ve kollayıcı bir niteliÄŸe dönüştürülüyorsa önder de tanrısal mayasına uygun olarak çetin bir eÄŸitimle toplumsalını her türlü tehlike ve tehditten koruyacak, kollayacak bir niteliÄŸe ulaÅŸmalıdır.
Egemen eÅŸitler var oldukça kaos kaçınılmazdı. Fakat Platon’un tanrısal ontolojik eÅŸitsizlik üzerine bina etmiÅŸ olduÄŸu toplumsallık kurgusu, ancak Polis’in dar sınırlarına kadar varabiliyordu. Toplumlararası çatışma ve çeliÅŸki; eÅŸit olan ya da kendisini eÅŸit sayan siyasal aktörlerin çokluÄŸu ile derinleÅŸtikçe tek ve merkezi bir gücün siyasal ağırlığı altında barışı ve dinginliÄŸi aramak genel bir arzu haline gelmiÅŸtir. Polis’in krizi, Kozmopolis’i mümkün kılan evrensel boyutta iktidar iradesi için mükemmel politik ve sosyo psikolojik bir zemin saÄŸlamıştır.
Devamı;
https://www.dusuncemektebi.com/m/26053/utopya-iktidar-aynasinda-umudun-ideal-olani-arayisi-iii
Henüz yorum yapılmamış.