Makale
'Kendisi bir kuyudur ki?'
YaÅŸama tecrübesi çok olan kimselerin; kalabalıkların sahiplendiÄŸi, delice savunduÄŸu, ölçüsüzce nefret ettiÄŸi, hayatında tutmak için çırpındığı ÅŸeylerin beyhudeliÄŸi karşısında içi yanar da yanar. Gördükleri manzara nettir, aÅŸikârdır, apaçıktır: Bu bir aldanış salgınıdır, histeri krizidir ve yazık ki içi neredeyse her zaman boÅŸtur. Farkında olanlar için bu yakıcı bir ÅŸahitliktir. İşin bu noktaya geldiÄŸi yerde suları tersine akıtmanın imkân dahilinde olmadığını da bilirler o ÅŸahitler. Bu da ayrıca yakıcıdır ki, onu da en ateÅŸîn yerde yaÅŸarlar. Peki, bu tüketen döngüyü nasıl görürler, bütün bu uÄŸraşıp didinmelerin bir sonucunun olmayacağını nereden bilirler? Çünkü bu yollardan daha önce onlar da geçmiÅŸlerdir. Bir yalanın peÅŸine düÅŸüp kendilerini tüketmiÅŸlerdir. Dünya var oldukça var olacağını sandıkları irili ufaklı ezberlerin sabun köpüÄŸü gibi birer birer patladığına bizzat ÅŸahit olmuÅŸlardır. KaybetmiÅŸ, yenilmiÅŸ, parçalanmış, derin hayal kırıklıklarına uÄŸramışlardır. Gelip geçici olanın, hakikati, derinliÄŸi, mahiyeti olmayanın insanla birlikte uzun boylu yaÅŸayamayacağını bizzat tecrübe ederek hayattan öÄŸrenmiÅŸlerdir.
“Elinizi attığınız her ÅŸey düzmeceydi, ÅŸeker, uçaklar, sandaletler, reçeller, fotoÄŸraflar; okunan, yutulan, emilen, hayran olunan, beyan edilen, yalanlanan, savunulan her ÅŸey, bunların hepsi kindar hayaletlerden, düzmecelerden ve maskaralıklardan ibaretti. Hainler bile sahteydi. Yalan söyleme ve inanma çılgınlığı uyuz kapar gibi kapılıyordu” diye yazmış Louis Ferdinand Celine, ‘Gecenin Sonuna Yolculuk’ kitabında.
Bugün yarına kalmayacak pek çok ÅŸey için kavga ediyor insanlar. Muhtemel ki hayatlarının ilerleyen yıllarında bugün kavgasını verdikleri ÅŸeyleri doÄŸru dürüst hatırlamayacaklar bile. Öyle olacak, çünkü tabiatı akıp geçmek olan fani ÅŸeylere hayata kök salacak ÅŸeylermiÅŸ gibi misyonlar yüklüyorlar. Zaman ırmağının üstüne yazılan her ÅŸey gelip geçecek, geçiyor; tabiatı böyle onların. Kökleri hakikat toprağının saÄŸlam zemininde olmayan her ÅŸey bugün var, yarın yok. Son kullanma tarihi olan ÅŸeylerin daima kendileriyle kalacağına inananlar hep yorulduklarıyla kaldı, yine öyle olacak.
Irmağın akışını seyre dalabilir her insan; ayağını toprak zemine bastığı müddetçe nihai manada zarar görmez bundan. Ama akışa kendini kaptırırsa, akıbeti hep sürüklenip gitmek olacaktır.
Peyami Safa merhumun meÅŸhur ‘Matmazel Noraliya’nın KoltuÄŸu’ kitabından taşınmaz ağırlıktaki bir cümleyi bırakalım yazının burasına: “Kendisi bir kuyudur ki içine evvelâ kendisi düÅŸmüÅŸtür.”
İllüzyon, “gerçeklikle iliÅŸkili algısal yanılsamalar” olarak tarif ediliyor. Biz bu kavramı daha çok bu iÅŸin gösterisini yapanlardan biliyoruz. İllüzyonistler algılarımızla küçük oyunlar oynayarak bizi aslında öyle olmayan ÅŸeylerin öyle olduÄŸuna inandırıyor. Yaptıkları numaralarla beynimizin iÅŸleme ÅŸeklini deÄŸiÅŸtiriyor, bir tür zihinsel ray deÄŸiÅŸtirme operasyonu gerçekleÅŸtirerek suni bir gerçeklik inÅŸa ediyorlar.
Bugün mesele basit sahne gösterilerinin çok ötesine taÅŸmış durumda… Algılarımızın doÄŸal seyrini deÄŸiÅŸtiren çok fazla ÅŸeye maruz kalıyoruz. ÇoÄŸumuz saÄŸlamasını kendi içimizde yaptığımız ÅŸeylere inandığımızı sanıyoruz ama mesele tam öyle deÄŸil! Birileri sinsi ray deÄŸiÅŸtirme operasyonlarıyla zihinsel güzergahımızı deÄŸiÅŸtiriyor ve bizi varmamız gereken menzilin çok dışında istikametlere yönlendiriyor. İlk düÄŸme yanlış iliklendiÄŸinde sonrakiler de yanlış gidiyor. Hayatla ilgili inandığımızı sandığımız ÅŸeylerin büyük bir kısmı aslında inandırıldığımız ÅŸeyler… DeÄŸerli, vazgeçilmez, olmazsa olmaz gördüÄŸümüz nice ÅŸey, tutulduÄŸumuz illüzyonların bir neticesi… Kavga eden insanlar, o kavgada kendi insanlıklarından kaynaklanan itirazlarla orada deÄŸiller çoÄŸu zaman, üstlerine giydirilen deli gömlekleri çıldırtıyor, birbirlerine karşı kışkırtıyor aslında onları. Günden güne, kendi kendini kuyulaÅŸtıran ve herkesten önce o kuyuların içine kendi düÅŸen biçarelere dönüÅŸüyoruz pek çoÄŸumuz.
“Sen bir dur hele” dedi meczup, “bırak iliÅŸen her kir akıp gitsin üstünden!”
Gökhan Özcan
https://www.yenisafak.com/yazarlar/gokhan-ozcan/kendisi-bir-kuyudur-ki-4730765
Henüz yorum yapılmamış.