Sosyal Medya

Makale

İslami Hareket Üzerine Bir Tanım/Tasvir Denemesi

İslami Hareket, İslam’ın yeniden hayatın bütününü kuÅŸatan bir ÅŸekilde hayata geçirilmesi arayışının ideolojik bir karaktere ve siyasal bir yapılanması üzerine bina edilmiÅŸtir. İslam ve hareket terkiplerinin varlığının modern hareketlerin varlığı ile ilgili olması ayrı bir konu olmakla birlikte, sürekli bir devinim ve deÄŸiÅŸimi içerdiÄŸi de gözden kaçırılmamalıdır.

İslami hareketin siyasal karakteri ile yeni bir dönüÅŸüm arayışını İslam’ın topyekûn hayatı kuÅŸatan bir varlığa dönüÅŸmesini saÄŸlama iradesi ve arayışının iktidar olma arzusu olduÄŸu da göz ardı edilmeden anlaşılmasında yarar var. Bugün yeniden meseleyi ele alarak bunu tam bir açıklığa kavuÅŸturmakta yarar var.

İslami Hareket; bugün inÅŸai bir zeminde ve asli hüviyetine yakışır bir düzlemde ideolojik ve siyasal karakteri yerine kendi otantik ‘Takva Sahibi’ olma hasletine sahip çıkan ve bu konuda çabalar ortaya çıkarma arayışına dönüÅŸmelidir. Bu arada takva sahibi olmayı da kendi otantik karakteri üzerinden anlamakta yarar var. Çünkü bu ÅŸerhi düÅŸmemin nedeni; İslam ve ona ait kavramların modern bilgi ve yöntemini dikkate alan bir bakış ile ele almanın getirdiÄŸi zaaflardır. Ki bu zaafları bugün çok daha derinden idrak etme imkânımız olmaktadır.

Bu durum bizi, İslam ve ona ait kavramları kendi otantik tarihinde ve kendi otantik baÄŸlamında yeniden ele almaya yöneltmelidir. Takva kavramının etliye sütlüye karışmayan bir karakter olarak tasviri çok yanlış ve tamamen aldanışa kapı aralayan bir bakışı içerdiÄŸi görülmelidir. İslami Hareket elbette ki tepkisel bir zeminde inÅŸa edilmiÅŸ bir hareket ve düÅŸünce zeminine sahiptir. Tepkisellik ise İslam ve düÅŸüncesi baÄŸlamında makbul olmayan bir tutumu iÅŸaret ettiÄŸi bilinmelidir. Çünkü Ä°slam, kendisinin ne olduÄŸunu bizatihi Yüce Yaratıcı olan Allah tarafından gönderilmiÅŸ bilgi ile haberdar edildiÄŸimiz gibi o haberin neye tekabül ettiÄŸini de peygamberi aracılığı ile bize öÄŸretmiÅŸtir.

O zaman İslami Harekete yeni bir tanım getirmek elzem hale gelmiÅŸtir… Bu tanım aynı zamanda nübüvvet gerçeÄŸini ve vahyin iÅŸaret edici boyutunu da içererek gerçekleÅŸtirilmelidir. Ä°slami Hareket; insanların kalu bela’da Allah’a verdikleri ahitlerinde durmalarını hatırlatacak ve saÄŸlayacak bir süreci hayata geçirirken, insanlar ve yaratılmış tüm mahlûkatlar arasında da silm/barışı ikame edecek, müminlerin günahtan sakınarak salih amellere tutunacak bir zemini inÅŸa etmelidir. Ki, bu sayede, zayıf, müstezaf, gariban, fakir ve muhtaca el uzatacak müminlerin varlığı aÅŸikâr kılınsın ki insanlar, kendi fıtratlarıyla buluÅŸacak bir temsiliyet ile karşı karşıya gelerek iman edebilmenin imkânlarına sahip olabilsin…

İslami hareketin hedefi, kulluÄŸun tam ifa edilmesi ve silm/barışın tamlığı içinde hayatı kuÅŸatmasını saÄŸlamaktır. Ki, Kulluk ve silm, varlığın kendi hedefine yürürken fıtrattan kopuk olmadan fesadın ortadan kaldırılmasının zemini kılınabilir olabilsin…

İslami Hareketin ferdi yetiÅŸtirmesinin saÄŸlıklı ve sahih/sahici bir eÄŸitime tabi kılmasının meÅŸru zeminleri oluÅŸturulmalıdır. Bu da bize eÄŸitim, öÄŸretim, terbiye yöntemi ve edep ile adabın varlığının İslami hareket için kaçınılmaz olduÄŸunu iÅŸaret etmektedir. Burada vahyin, sünnetin, akli ve tecrübî bilginin yerinin tam olarak idrak edilmesi ve yerli yerine konulmasını saÄŸlamakta önemini anbean hissettirmektedir.

İslami Hareket, siyasal bir karakteri dışarıda bırakmakla birlikte siyasal olanın belirlenmesinde derin bir etkiye sahip olacaktır. Bu etkiyi oluÅŸturan hem örneklik/temsiliyet ve hem de tebliÄŸ üzerinden hakikatin açığa çıkartılmasına yönelik yapılan çalışmaların etkinliÄŸidir. Siyasal bir baÄŸ yerine iman üzerinden oluÅŸan ‘sivil’ bağımsız bir karakter üzerine bina edilmiÅŸ çalışmalar, tepkiselliÄŸi azaltan ve yok oluÅŸa yönelmesini saÄŸlayan bir zemini kurar. Elbette ki karşıtlıklar üzerinden tepkisellikler açığa çıkar. Ancak bu tepkisellikler bir kin, nefret ve düÅŸmanlık üzere olacağını belirten iÅŸaretlere sahip olacağı için halkın tepkisini ve İslami harekete yönelmesine vesile olacaktır.  Bütün saldırıları, İslami hareket, adalet ve merhamet üzerinden karşılayarak örnek bir tavrı içselleÅŸtirilmiÅŸ halde halkın gündemine sunması elzemdir. Yani haklı bir eleÅŸtiriden sakınmış İslami hareket, halkın gözdesi olma yolunda emin adımlarla yürümeye baÅŸlayacaktır.

Bu noktada adaletin varlığı ve temsiliyeti önem arz etmektedir. Adaletin varlığı ve emin/güvenilir olmanın saÄŸlanması, hem hareket baÄŸlamında ve hem de mümin fert baÄŸlamında asli bir vecibedir. Yani hiçbir ÅŸekilde İslami harekete baÄŸlı birinin kötülük yapabileceÄŸine ihtimal verilmemelidir. Adalet ve merhamet ile birlikte ÅŸefkati de devreye alarak halk ile iliÅŸkilerin niteliÄŸi en üst seviyeye çıkarılmalıdır. Yani Ä°slami hareket, müslüman olma yolunda bir ışık/nur olarak ışıtmalıdır hayatı, bir zulm/karanlığa dönüÅŸmemelidir. Bu çerçevede bugüne kadar yapılan çalışmaların yeniden deÄŸerlendirilmesinin yapılması elzem olmaktadır.

Åžecaat ve cesaret üzere bir birliÄŸin varlığı, iman ile taçlandırılmış bir kulluÄŸun neÅŸvünema bulması, iman kardeÅŸliÄŸi içinde sevgi ile büyütülmüÅŸ bir birliktelik, kendinden çok kardeÅŸini düÅŸünen bir mümin olma vasfı İslami hareketin bel kemiÄŸini oluÅŸturacaktır. Feragat ve fedakârlık ile baÅŸlayan süreç tam bir beklentisizliÄŸi/aÅŸkınlığı iÅŸaret ederek kiÅŸiyi ilahi inayete her daim açık hale getirmeye vesile olacaktır. İlahi inayet ile taçlanmış her hareket gibi İslami hareket de kendi yolunu bulacak ve insanların İslam nedir sorusuna cevap oluÅŸturacak bir hayatın varlığını gözler önüne serecektir.

İslami hareket, doÄŸal, tabii, kendiliÄŸinden harekete geçen müntesipleri ile birlikte, bir çıkar ve yarar düÅŸünmeden elinden geleni yaparak insanların nur ile temasını saÄŸlamaya yönelik çalışmaları elbette ki ilahi inayet ile buluÅŸacaktır. İmtihan gereÄŸi gecikme olsa da sabır her iÅŸin çözümüne katkı sunacaktır. Bu noktada ‘sabır’ gerçek anlamı ile her mümin kulun olmazsa olmaz vasfı olmalıdır. İslami hareketin de temel vasfı sabır üzerine bina edilmelidir. Sabır ise; peygamber (sav)in dediÄŸi gibi; sabır, bir ÅŸeyin açığa çıkmasını saÄŸlayan güneÅŸ gibidir. KiÅŸi, sabrederek o ÅŸeyin neliÄŸini, hakikatini ve gerçekliÄŸini tam olarak öÄŸrenerek hareket etme kabiliyeti kazanmış olacaktır.

İslami hareket, ayrımsız olarak her insana duyulan sevginin tezahürü olmalıdır. Her insanın temel hakkı olan iradesini kullanma yetisine saygı duymalıdır. Bir insana doÄŸruyu hatırlatmak ile onu doÄŸruya zorla sürüklemek arasında bir fark olmalıdır. Her insan imtihan olmak için yeryüzüne indirilmiÅŸtir. Bu imtihanında ise tam özgür olmalıdır ki hesabı verirken haksızlığa uÄŸramasın… Bu yüzden her insan kıymetlidir. Onu olduÄŸu gibi kabul etmek önemlidir. Ama onu olduÄŸu gibi kabul etmek onun yanlışlarına dur dememek anlamına gelmez, hele ki, baÅŸkalarına yapılan hatalar, asla… Burada denge ve adalet iki temel kıstas ve bunları doÄŸru bir zeminde idrak edebildiÄŸimizde sorunu aÅŸmada önemli bir katkı sunacaktır.

Bakara suresinin giriÅŸinde elif lam mim harflerine yemin ile baÅŸlayan ayetlerde; “İşte bu kitap, hiç ÅŸüphesiz takva sahipleri için yol göstericidir.” Bu ayeti Åžems suresindeki “Biz insana fücuru ve takvayı ilham ettik…” Burada takva iyiliÄŸe meyyal olma, arınmak ve iyiye yönelmeyi bir iradi tutum olarak öne çıkarmaktır. O zaman ilk ayeti de doÄŸru anlamış olacağız. Böylece tevbe ve istiÄŸfar etmenin ne kadar önemli olduÄŸunu ve her takva sahibi kiÅŸinin de sürekli bir istiÄŸfar üzere olmasının ne kadar ehemmiyetli olduÄŸunu idrak etmiÅŸ oluruz…

İşte İslami hareketin üzerine bina edileceÄŸi yapıyı da görmüÅŸ olmaktayız. Dinamik, döngüsel ve deÄŸiÅŸim süreçlerinde doÄŸru iz ve yol üzere olmayı saÄŸlayacak olan ÅŸey istiÄŸfarı bir temel tutum olarak görebilmektir. Bu hem kul/mümin kiÅŸi ve hem de o müminlerin birlikteliÄŸini saÄŸlayacak olana hareket için geçerliliÄŸini koruyacaktır.

İslami Hareket, kiÅŸinin Rabbi ile iliÅŸkisinin sürekli geliÅŸerek daha yükseÄŸe çıkmasına zemin olacak bir birlikteliktir. ElbirliÄŸi ile Rabbine yakın/kurbiyyet kazanmasının yoludur. O yolcular sabikun ve mukarrebun olarak betimlenirler. Ne mutlu o kullara ki sabikun ve mukarrebun sınıfına dâhil olurlar. Böylece tarihe mal olarak tarihsel bir karakter olarak kalıcılık elde ederler.

Abdulaziz Tantik

2 Yorum

  1. Vesselam

    Temmuz 03, 2025 PerÅŸembe 11:33

    İslami Hareket denilince daha çok "aksiyon" eksenli bir faaliyet gelir. Getirilir...oysa "islami Haraket" ferdden başlayarak toplumun bilincinin oluşması aksiyon olduğu kadar düşünce ve eylem birlikteliği içinde, iman amel bütünlüğü ile ihlas, özveri, takva gibi kazanımlara ulaştırması gerekiyor. Allah'ın resulünün hayatında da ferdi gelişimle toplumsal değişime giden süreci görürüz.. Haraketsiz bir hayat ve hayatı kuşatan bir islam olmayacağı gibi islamsız bir harakette sadece "izole edilmiş" olur. muhabbetle

  2. Mustafa Öner

    Temmuz 03, 2025 PerÅŸembe 09:51

    Dikkat çektiğin mevzu, oldukça ehemmiyet ifade etmektedir. İçerik ile İslami Hareket kavramsallaştırması, İslamcılıktan mülhem olsa gerek ki hareketin çağrıştırdığı ile bizatihi tez olanın aynı kap içerisinde olması çelişkili değil mi? Ve söz ne yazandan ne okuyandan ne de meclis dışına olmasa gerek...

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.