Sosyal Medya

Makale

Her Ayet Bir DaÄŸ

DaÄŸ ve insan susarak konuÅŸan iki fıtrat kardeÅŸidir. SessizliÄŸi peçe yapan bir dille baÅŸlar sohbetleri. İnsan dağın lehçesine vakıf oldukça kendini bir daÄŸ görür ve tırmanışa geçer. Bu hal insanın kendinde “öz”ünü arayışıdır. Sanıldığından çok daha zor tırmanışları, düÅŸüp tekrar yükseliÅŸe geçmeyi, sayısız defa yorulma bilmeden denemeyi göze almayı gerektirir.

Kıtayı keÅŸfetmek, çölde dolunaysız gecede yol aramak, bundan kolaydır. Dağın zirvesi için atılan her adım, daÄŸdan kâinattan bahÅŸedilen bir bağış gibidir. Sıradan olmayan anlama imkanı bahÅŸeder yolcusuna daÄŸ…

Küçüktüm yaşımı tahmin edemem. Aklımla ilk tanışma demleri denebilir. Evimizin karşısında vadinin en yüksek dağını merak etmeye neden baÅŸladım bilmiyorum. Bu merakın yakamı neden bırakmadığı konusunda hiçbir kanaatim yoktu. Hedefim dağın zirvesine çıkmaktı. Bu arzu nereden geliyor bilmiyordum. Gökyüzünün daÄŸa çubuk uzattığımda deÄŸebilecek yakınlıkta olduÄŸunu düÅŸünüyordum. Hele pamuk yumuÅŸaklığında havada yüzen bulutların çubuÄŸumun teması ile yere inebileceÄŸini düÅŸünüÅŸüm sadece bir masal konusu deÄŸildi.

Ne kadar vakit geçti kaç yaşındaydım bilmiyorum.

O dağın zirvesine çıktım!

Ve olanlar oldu.

Gökyüzü aynı uzaklıkta. Sanki daha da uzak...Bana oyun oynayan kim? DaÄŸ olamaz. Göz mü beni kandıran, mesafeler mi, gökyüzü mü?

Faili seçmeye gücüm bile yok. ÅžaÅŸkınlığın arkasından sükûn eden saçaklı bir hüzün. Hüzün ki içinde ne ararsan var. Birbirinden seçilemeyen belli belirsiz duygu anaforları. Uzayıp giden merakın duraksız yol akışı... Her ÅŸey küçülmüÅŸ, görevini yapmış olmanın mutmainliÄŸinde. Zirvede hüzün. Ben de memnuniyet veren, sıra dışı çaresizlik. Çaresizlik ışık yüklü pencere sanki. DüÅŸ gibi idrakin sorulara sarılı buketi ile yola koyulma süreci baÅŸlattı.

Saatler çaresiz, takvimler yetersiz, haller ki sualden azade ...

DüÅŸ gibi altmış küsür yıl.

Bir halin insanda konuk mu yoksa mülteci mi olduÄŸu belirsiz. Benzeri olmayan nevi ÅŸahsına ait zincirleme sorular. Sorular ki, bin cevaptan daha keskin ve hem berrak hem de yeni bir cevabı sırtlayan mutmainlikle hemhal.

Zirvedeki hüznün taşıdığı umut bir yandan bir ÅŸeyler anlatır gibiydi. Dinmeyen ilgi altında duraksız yolculuÄŸa çıkmıştım. Gökyüzü anında sema oluvermiÅŸti. Yedi katı da söze girmiÅŸti. Çok daha sahici olarak göz gözeydik. Biçimler, yönler aradan çıktı, ÅŸekiller sustu ve nerede olduÄŸumu unuttum.

Her fırsatta kendimi bulduÄŸum zirvede ötelere ait olduÄŸumu söyleyen ses deÄŸildi. Kendimde bulduÄŸum izahtan vareste bir bilinçti...zuhurat diyelim.

Kendimin devamı vardı. Ötelerde, ötelerin ötesinde. Dünyaya duyuÅŸumu anladım. Okulsuz, öÄŸretmensiz hüzün, bir yoldu yıllara gergisini geren. Sorusuz cevapsız bilmenin böylesine bilinçli ve belirsizlikle kendini perdeleyen kuÅŸatmasına altmış küsür yıl verdim.

Bir kopuÅŸ vardı, bildim. Gövdesinden ayrılmış ve sürekli saÄŸa sola kıvrılan kertenkele kuyruÄŸu gibi vatanımı aidiyetimi arıyordum. Altmış küsür yıl. Ve hüzün... Gurbette olduÄŸumun soyut anıtı, ellerimi hiç bırakmadı.

DaÄŸ ve ben bir ikili deÄŸil, göklerin kapısında tek bedendik.

El açıp dilenmek, tek yönlü yol. Her ÅŸeyi bir ÅŸey yapan, olmazı olur kılan eksik yanımdan beni gökler sonrasına baÄŸlayandan istemek. Ömrü semaya açılan avuçlar ile resmetmek.

Büyük kentler, vitrinler, neon ışıkları hüznümü gidermedi. Dağımı kente taşıdım. Onunla yaÅŸamak soluk aldığımın belirtisiydi. O beden, ben ruh, kimi zaman ben beden o ruh. Hüzün kopmaz baÄŸ.

Beni yetmezliÄŸinden yolculuÄŸa baÄŸlayan.

Kendi ile buluÅŸmaya herkese bir daÄŸ gerek. Kâinatın derin dehÅŸetli sayhasından daha konuÅŸkan. SessizliÄŸin dili, tüm lehçeleri ile birleÅŸip çocuÄŸu, henüz kaybedilmemiÅŸ saflığı ile dağın zirvesine, anlatımın en keskin merhalesine taşıması, yenilgisiz savaÅŸa hazırlaması...

DaÄŸ insana kendini okutur. Kendi önemini kavratır insana. Hazine yüklü olarak döner daÄŸdan, yanına dağını alarak.

Herkesin bir dağı olmalı. Bütün prangalardan kurtulmanın imkânı olarak kendi dağına sahip olmalı insan. DaÄŸa tırmanan kendine doÄŸru yol alır. İçindeki gökyüzünü açığa çıkarıp semaya gösterir. İki gökyüzü yarışması için insan hep yürümeli. Mizaca göre her insan için farklı daÄŸlar mümkün. Örümcek farklı bir daÄŸ, çiçek, aÄŸaç, tırtıl, yaprak. Basit olan bir ÅŸey bulunmaz kâinatta. AÄŸaçtan düÅŸen sarı bir yaprak, baharı anlatır, diriliÅŸi, hüzne sarılı sonbaharın sarı ışıklı günlerini yaz güneÅŸi içinden toplar gelir. Yeter ki hayranlık kitabının merceÄŸi olan hayret insanın yanında olsun. Yetersiz kalınan her anlatım anlaşılandan ziyade elinden tutar. Sen okursun o anlatır. İçinde açılan kapıların sesi ile, daha…daha... dersin. Kâinatın bir anne sıcaklığı taşıyan, kadife gibi okÅŸadıkça merhamet ırmağını ırgalayan yanını keÅŸfedince, dağınızı yanınızdan ayırmaz olursunuz.

Yeryüzünde, kâinatta insan eliyle bozulmamış her ÅŸey bir ayettir. Her ayet bir daÄŸ. Her daÄŸ bir ayet...

 

 Ahmet Mercan

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.