Sosyal Medya

Makale

Unuttuk Kınandık O'da Bizi Unuttu

“Siz Allah'ı unutursanız Allah da sizi unutur.” (Tevbe 67 - HaÅŸr 19)

Şirkin caddelerden su gibi aktığı, küfrün bardaktan boşanırcasına yağdığı, siyasi, iktisadi, ahlaki, sosyal bozulmaların üstümüze üstümüze bir karabasan gibi geldiği böylesine karanlık bir çağda, modern cahiliye çağında, kirletilmiş bir dünyada, tertemiz kalabilmenin zorlu mücadelesini veriyoruz...

En sevgisiz, en insansız, en vahşi, en kutsalsız, en vicdansız, en merhametsiz, en bencil bir çağ ve bir dünyada yaşıyoruz.

Bedbaht kılındık. Vahyin nurundan bir adım ayrılış yolumuzu karanlığın dönemeçlerine çıkardı.
Yalan renklerin cümbüşü düşüncelerimizi, benliğimizi, yangınımızı ele geçirdi.
Hakikate ait olmanın bedelini ödeyemedik; onun için bedbaht kılındık, zamana, dünyaya daldık, tezeğe konan sinekler gibi...
Unuttuk, kınandık, O da bizi unuttu...

Hakikate ait olmanın bedeli ağırdı (ödeyemedik).
Öncelikle hakikati ruhumuza, benliğimize, düşüncelerimize sindirmemiz gerekiyordu.
Tuzak kuranların hilesine düşmemeli, kumpaslara karşı uyanık, basiret sahibi olmalıydık. Şeytan ve dostları bizleri Allah ile kandırmamalıydı... Kanmamalıydık; ilahi buyruk bizi hep uyarıyordu... Namaz kılan münafıkları, dinini oyun ve eğlence edinenleri, dinin sırtından para kazanıp dünyalarına harcayan aşağılık insan müsveddelerini iyi tanımalıydık; uyarılara, ikazlara kulak vermeliydik... Din satan tüccarlara geçit vermemeliydik...

Demek ki şeytanın oyununa gelmişiz.
Yalanın buyurgan gücü karşısında inançlı yüreklerimiz kaymamalıydı... Red çığlıklarımız solmamalıydı... Dirençli soluklarımız kesilmemeliydi...
Bize cenneti hissettiren, cehennemi hatırlatan meleklerimizi kaybetmemeliydik...

Her insan kalbine karşı mahcuptur. Kalplerimiz yenilgi dolu, düşüncelerimiz başına buyruk. Bir yara aldığımızın, çürüyen yanlarımızın karanlığında bir düşüşü yaÅŸadığımızın, ruhlarımızı tembelliÄŸin kemirdiÄŸinin, ışıksız, soluksuz, takatsız kaldığımızın farkındayız... “ Allah'ı hakkıyla takdir edemeyiÅŸimizin” sonuncuydu bu... Bize durumumuzu, düşüşümüzü fark ettirecek kalp gözümüzün, akleden kalbimizin perdelenmesinin akıbetiydi bu. Tüm yenilgilerimiz “Kendi yaptıklarımızın eseri”  (3/165).

Demek ki şeytanın oyununa gelmişiz.
Demek ki Yusuf'u zindanda bırakmış, İbrahim'i ateşte unutmuş, Musa'yı Nil'de terk etmiş, Muhammed'i yakalamaya çıkan Süreka'ya el vermiş, kervanın sesine kulak verip duyunca Muhammed'i Mesudere yalnız başına bırakmışız... Mal-servet, makam, ihaleler peşinde koşup seküler muhafazakar insan tipleri olup dünyamızı keşaneye, ahiretimizi viraneye çevirdik.

Allah'ın buyrukları ile yaşanan hayat arasında bir tercihte bulunamamak, kişilik ve şahsiyet erozyonunu beraberinde getireceğini unutmamalıyız. Hem Allah'ı hem tağutu sevmek bahtsızlığını şu yaşadığımız çağda en tipik örneklerini... Görmüyor muyuz?

Dünya ile bağlar kuvvetlendikçe ahiret bağları zayıfladı. Dünyanın geçici güzelliği, ahiret yurdunun ebedi hayrını unutturdu insanlara...
Allah Rasulü'nün ümmetinin başına gelmesinden korktuğu vehn mikrobu (dünyayı sevme, ölümden tiksinme) hastalığı, pısırıklık illeti, vurdumduymazlık, bencillik, dünyevileşme hiçbir dönemde ümmete böylesine tebelleş olmamıştı.

İnsanlar, ellerinden en kutsal şeylerin gözlerinin içine baka baka çalınmasına, alınıp tecavüz edilmesine tarihin hiçbir döneminde bu kadar sessiz kalmamışlardı...
Olay sadece soluduğumuz havanın kirlenmesi değil, asıl kirletilen bu ümmetin inançları ve düşünceleridir.
Bu pisliklere bulaşmayan insanın aklı selim, kalbi selimdir.

Aklı selimin kalbi selim olmadığı bir yerde salim bir düşünceden, salim bir imandan nasıl söz edilebilir?
İnsanın, beyaz kaplumbağalar kadar bile değerinin olmadığı bir dünyada kim sağlayacak kalbin, kafanın, düşüncenin, aklın emniyetini...
İmanının, düşüncesinin emniyet ve güvenliğini sağlayamamış bir topluluğun akıbeti zillete düçar olmaktır. Bedbaht kılınmaktır...

Biz Allah'ı unuttuk, Allah da bizi unuttu.
Vesselam.

BÜNYAMİN DOĞRUER

1 Yorum

  1. Mehmet inci

    Haziran 11, 2025 Çarşamba 21:52

    Allah yardımcımız olsun saygı değerli hocam.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.