Makale
Umudun adı Gazze artık!
Belki pek çok ÅŸeye ama en çok dosdoÄŸru insanlara ihtiyacımız var bugün. DoÄŸru insanların varlığı ve örnekliÄŸinin yanlış giden birçok ÅŸeyi düzeltebileceÄŸine inancımız var. Biliyoruz ki İslâm, alemlere rahmet olarak gönderilen dosdoÄŸru bir rehberin ve O’na uyarak peÅŸinden giden, O’nun ayak izlerine basarak istikametini doÄŸruya çeviren bir avuç insanın örnek hayatlarıyla büyüyüp geliÅŸti, kıtalara yayıldı, bütün insanlığa umut oldu. Onların yolu aydınlıktı çünkü, attıkları her adımı vahyin ışığında atıyorlardı.
Bugün zihinlerimiz ve kalplerimiz aynı berraklıkta deÄŸil maalesef; meseleleri aklıselim çizgisinde düÅŸünüp taşınmayı, incelikle ölçüp tartmayı, hakkaniyetle vuzuha kavuÅŸturmayı eskisi kadar beceremiyoruz. Bunun pek çok sebebi var belki ama onların en önemlisi, vahyin ve o vahyin hükmünü bize ulaÅŸtıran Peygamber’in (sas) yolunda sabitkadem olamayışımız olsa gerek! Bugün bizler inandıklarını çok fazla konuÅŸan ama konuÅŸtuklarına inanmakta yeteri kadar kavi olamayan, kafası karışık kalabalıklarız. Bu yüzdendir ki yüzümüz yerden kalkmıyor, ne yaparsak yapalım iÅŸlerimiz yoluna girmiyor ve içimiz hiç serinlemiyor.
Halisane niyetlerle yürünmesi gereken yollarda, samimiyetle yapılması gereken iÅŸlerde çok yalpalar olduk. Her iÅŸimize dünyanın ikircikli hesapları karışır oldu. İşimize gelen ÅŸeyleri inandığımız deÄŸerlerle karıştırır, hatta deÄŸersiz ve yanlış birtakım ÅŸeyleri deÄŸerli olanın kelimeleriyle karıştırıp konuÅŸur olduk. Suyu bulandırdık, kuyunun suyuna necaset bulaÅŸtırdık. Onca yanlışımıza, onca asılsızlığımıza raÄŸmen de iddialarımızı (belki en çok kendimize duyurabilmek için) en bağırgan ÅŸekilde seslendirenler olmaktan da geri durmadık. Hakikatle aramıza açılan mesafelerden hicâb etmedik, aksine çıplak göze görünmesinden rahatsızlık duyduÄŸumuz her ÅŸeye el çabukluÄŸuyla uyduruk kılıflar geçirdik.
Ama hakikat her durumda kendini gösterme kabiliyetine sahip, güneÅŸ balçıkla sıvanamıyor. Gazze’nin aydınlığı diÄŸer bütün ÅŸehirlerin üstüne çöken karanlığı aÅŸikâr ediverdi. Gazze’nin güzel insanları, sadece simalarımıza deÄŸil, içimizin gizli köÅŸelerine yerleÅŸen çirkinliÄŸi açığa vuruverdi. Zalimlerin tarihte benzeri görülmemiÅŸ zulümlerine karşı Allah’tan baÅŸka kimsesi olmayanlar, bizim hayatlarımızı iÅŸgal eden laf kalabalığını apaçık teÅŸhir ediverdi. Gazze bugünlerin, bu zamanların turnusol kâğıdı oldu; insanlığı hayrın yanında olanlar ve ÅŸerrin yanında olanlar diye ikiye bölüverdi. Ve bizler; kalpleri hayrın yanında dururken, gövdelerini ÅŸerrin aldatıcı oyun ve oyalamalarından çekip alamayanlar olarak saklandığımız yerlerde öylece kıskıvrak radarlara yakalanıverdik, bu ÅŸaÅŸkın ve ezik hallerimizle tarihin kara defterinde ayıplılar hanesine yazılıverdik. Bu hazmedilebilir bir ÅŸey deÄŸildi, hazmedemedik de zaten. Ama bir ÅŸey de yapamadık pek, her ÅŸey sancılı bir sindirim güçlüÄŸünde takılıp kaldı, ÅŸahit olduklarımız taşınmaz bir utanç yükü olarak omuzlarımıza çöktü de çöktü.
Umutsuz vakalar gibi hissettik kendimizi. Öyleydik de biraz. Hayatlarımız bizi rölantide tutan, oyalayan, hayra vesile olacak iÅŸlerden uzakta tutan boÅŸ meÅŸguliyetlerle doluydu. Geçim kaygısı, gelecek hesabı, kariyer planları gibi dünya iÅŸleri günlerimizi ele geçirmiÅŸti. Tevekkül ve tefekkür ehli olmaktan iyice uzaklaÅŸmış, inceliÄŸimizi, derin fikirlerimizi, kanaatkârlığımızı, tevazumuzu, ihlasımızı ve nihayet güzelliÄŸimizi bütün bütün kaybetmiÅŸtik neredeyse. Dört koldan sarmıştı dünyanın oyunbaz ÅŸer güçleri etrafımızı. Teknolojiyle, maddiyatla, kültürel tahribat ve sosyal erozyonla, bizi kendi deÄŸerlerimizle kavgalı hale getiren algı operasyonlarıyla tahrip etmiÅŸlerdi zihinlerimizi. Aslında çoÄŸu zaman da bize çektirmiÅŸlerdi kendi ipimizi. Dışarıdan gelene, sonradan türeyene, geleneÄŸi deÄŸiÅŸtirene karşı temkinli davranmayı, tereddüt göstermeyi, basiretle bakmayı bırakmıştık. Vaktiyle bakır sahanları verip naylon mandal aldığımız gibi, hakikatli olanı verip hakikatsiz olanı alıyorduk karşılığında hiç düÅŸünmeden. Ne dünyayı müzeyyen kılacak bir zevkimiz ne âlemÅŸümul bir fikriyatımız kalmıştı geriye.
Böyle kahır dolu bir bocalamayla zamanı tüketip gidiyorduk. Bu derin uykudan uyanacağımıza dair bir belirti de yoktu ortada. Zalimler bu sinmiÅŸ halimizden yüz bulmuÅŸ ve sinsilikle iÅŸ görmekten sıkılmış olacaklar ki zulümlerini, kötülüklerini, vahÅŸiliklerini açığa vuruverdiler Gazze’de. Katil gizli bile deÄŸildi artık faili belliydi kanlı cinayetin, her ÅŸey hiç olmadığı kadar da ortadaydı artık. Gazze bütün dünyanın gözü önünde, tarihin gördüÄŸü en acımasız, en gaddarca suikasta uÄŸruyordu. Ve zalimler bu zulme isyan edenleri umursamıyordu. Yanlışları yapanın yanına kâr kalacaktı hesaplarına göre.
Ama belli ki yanlış bir hesaptı bu!
Bugün bütün bu zulmü durduracak güç hala ortada görünmüyor, evet! Ama yeryüzünde çok ÅŸey deÄŸiÅŸti. İçten içe deÄŸiÅŸti zihinlerde her ÅŸey. Gazze gücünün onlarca kat üstünde bir güce karşı yine insanlık tarihinin en muhteÅŸem zaferini elde etti. Sahada deÄŸil belki henüz, ama kalplerde, gönüllerde! Yeryüzünün her köÅŸesinde, kalbinde en ufak bir insanca çarpıntı kalmış olan herkesin nabzı artık Gazze de atıyor. Binlerce can ÅŸehit oldu belki ama hiçbirine kayıp diyemedik; çünkü kayıp olan bizdik ve bu gerçek yüzümüze vurulmuÅŸtu. Yalanımız çökmüÅŸ, gözümüzden kaçıramayacağımız kadar büyümüÅŸ, baktığımız her yerde görünür hale gelmiÅŸti. Bir yeryüzü dolusu insan, Batılı hükümranların bin bir sinsi planla kurguladığı karanlık yalanların; eli yüzü toza bulanmış ama kalpleri tertemiz bebelerin, çocukların, yaÅŸlıların ve yiÄŸit savaÅŸçıların sadece insan kalarak, sadece dimdik ayakta kalarak nasıl paramparça edilebildiÄŸini gördü. Bizler, hepimiz, bir dünya dolusu insan; içimizde kaybettiÄŸimiz, yerini bilemediÄŸimiz hakikatin hükmünü sürdürdüÄŸü yerde insanı, insanları ne kadar güçlü kıldığını gördük Gazzeli çocukların gözlerinde.
İşte bu en saf ve berrak haliyle umuttu.
Umutsuz vakaları bile kendine inandıracak kadar güçlü bir umut… Esir düÅŸtü sanarak, öldü sanarak umudu kestiÄŸimiz insanlık Gazze’de nefes alıp veriyordu. Hem o nefes bütün coÄŸrafyalarda esareti bütün vahametiyle yaÅŸayan ve kendi olamamanın nefes darlığını çekerek bunalan her insana da ferahlık veriyordu. Utandık Gazze’nin yiÄŸit insanlarının tevekkül ehli kalplerini görünce. Utandık ve bu çok uzun zamandır kendimiz olarak yapabildiÄŸimiz ilk ÅŸeydi. Utandık evet ama umutlandık da!
Gazze sadece bizim ayıplarımızı yüzümüze vurmakla kalmadı, zihinlerimize ve kalplerimize kaybettiÄŸimiz hakikati de hatırlattı. Sadece bize deÄŸil üstelik, yeryüzünde insanlığından bütün bütüne kopmamış herkese de aynı zamanda… Algı oyunları bozuldu, gerçeÄŸin yerine yalanı koymak üzere tezgahlanmış bütün oyunların sırları ortaya döküldü, ÅŸerre oynayanların maskeleri düÅŸtü. Tarihin en büyük acılarının yaÅŸandığı bu küçük ÅŸehir, İslâm’ın güler yüzü ve tozun dumanın, kahrın kederin, yoksulluk ve yoksunluÄŸun gideremediÄŸi güzelliÄŸi oldu.
Umudun tükenmeye yüz tuttuÄŸu yerde Gazze insanlığımıza taze bir soluk, yeni bir umut oldu. İnancın insanları ne kadar güçlü, nasıl doÄŸrulukta sabit ve nasıl yenilmez kıldığının delili oldu. Binlerce insan hayatından oldu ama onlar ölmediler, Rableri katında bizim aklımızın almayacağı nice büyük nimetlerle nimetlendiriliyor hepsi. Onları canlarını bu uÄŸurda verirken bile çok güzeldiler. O kadar güzeldiler ki son nefeslerini verirken bizi inandırdılar, yetmedi bütün insanlığı inandırdılar cennet semasında uçan kuÅŸlara dönüÅŸtüklerine.
Gazze yeni bir çaÄŸ baÅŸlattı, bunu belki henüz tam olarak bilmiyor, kavrayamıyoruz ama bir gün mutlaka öÄŸreneceÄŸiz yeryüzünde her ÅŸeyin deÄŸiÅŸtiÄŸini.
Henüz yorum yapılmamış.