Makale
Vasiyetinde Yazacak Hiçbir Şey Bulamamak
Kasabanın merkezi Cumhuriyet Bulvarı’nın hemen giriÅŸinde, adliye binasına bitiÅŸik, karşısında ÅŸehir lokali bulunan bir avukatlık bürosu vardır. Bu büro Avukat Memduh Bey’e aittir ve Memduh Bey kasabanın tek avukatıdır.
Kasabanın merkezi Cumhuriyet Bulvarı’nın hemen çıkışında, büyük zahire depolarına sırtını vermiÅŸ, ön cephesi komple camekan küçücük bir dükkân vardır. Bu küçücük dükkân ve depolar Hacı İlyas Efendi’ye aittir. Hacı İlyas Efendi yörenin tek zahirecisidir.
Avukat Memduh Bey, dededen babadan zengindir. Orta yaÅŸlarında, evli, birisi erkek, diÄŸeri kız iki evlat sahibidir. OÄŸlu hukuk fakültesi son sınıf öÄŸrencisi, kızı ise memurdur. Aydın Anne unvanının tek sahibi eÅŸi, kasaba cemiyetlerinin baÅŸ davetlisidir ve sözünü dinlettiren bir hanımefendidir. Avukat Memduh Bey’in Bey unvanını ne zaman aldığı nasıl hatırlanmıyorsa Aydın Annenin de Hanımefendi unvanını ne zaman aldığı da hatırlanmamaktadır. Åžehir lokali sakinleri için bu önemsiz bir ayrıntıdır. Muhtemelen oÄŸlu için Bey, kızı ve gelini için ise Hanımefendi unvanlarını ne zaman kullanacaklarının önemsiz bir ayrıntı kalacağı gibi.
Zahireci Hacı İlyas Efendi, dededen babadan zengindir, orta yaÅŸlarında, evli, üçü erkek, ikisi kız beÅŸ evlat sahibidir. OÄŸullarından ikisi beyaz eÅŸya, mobilya ve tuhafiye satışı yapan dükkânın başında, diÄŸer oÄŸlu ise kendi yanında zahire dükkanındadır. İki kızı da hali vakti yerinde kasabanın eÅŸraf oÄŸulları ile evlidir. Hacı Anne unvanının tek sahibi olan eÅŸi, kasaba kadın cemiyetlerinin baÅŸ davetlisi, eli öpülen, sözü dinlenilen bir hanımefendidir. Hacı İlyas Efendi’nin Efendi unvanını ne zaman aldığı nasıl hatırlanmıyorsa Hacı Annenin de Hanımefendi unvanını ne zaman aldığı da hatırlanmamaktadır. Kasabalı ve kasabaya baÄŸlı köylerin sakinleri için bu önemsiz bir ayrıntıdır. Muhtemelen oÄŸulları için Efendi, kızları ve gelinleri için ise Hanımefendi unvanlarını ne zaman kullanacaklarının önemsiz bir ayrıntı kalacağı gibi.
Avukat Memduh Bey devlet dairelerinin mesai saati bitiminden sonra yarım saat bekler, kasabalıdan, köylüden, mülki, idari, mali ve adli cenahtan herhangi bir uÄŸrayanı yoksa büroyu kapatır evine gider, akÅŸam sonrası ÅŸehir lokalinin yolunu tutar. Åžayet bir uÄŸrayanı olmuÅŸ ise müzakereye konu meselenin içeriÄŸine göre ya mutat olduÄŸu üzere önce eve gider sonrasında ÅŸehir lokaline ya da direkt ÅŸehir lokaline yönelir. Büroda konu müzakere edilmiÅŸ, etraflıca konuÅŸulmuÅŸ ve iÅŸi hal yoluna koyabilecek ÅŸahsiyetlere ÅŸehir lokalinde konu açılmış olacaktır. Hal yoluna konulacak meselede, kimin haklı kimin haksız, kamu yararı mı olmuÅŸ, kamu zararı oluÅŸmuÅŸ hiçbir ehemmiyete sahip deÄŸildir. Önemli olan meseleyi hal yoluna koymaktır.
Hacı İlyas Efendi kışları yatsı namazının hemen öncesi dükkanını kapar, depolarının arkasında kalan camide yatsı namazını kılar sonra evine gider. Yazları ise akÅŸam namazının hemen öncesi dükkanını kapar, akÅŸam namazını kılar sonra evine gider. Hacı İlyas Efendi sadece bir vaktin cami cemaatidir. Safı ve saftaki yeri bellidir. KuÅŸkulu bakışları ile cami ve etrafını kolaçan eder, selamları yarım alır yarım verir. Hep ÅŸikayetçidir lakin ÅŸikâyetine konu hususu çözme noktasında bir ameli yoktur.
Hacı İlyas Efendi, tahıl taban fiyatlarına duyarlı bir meslek icra etmektedir. Bu duyarlılık; mukavva kapakları eprimiÅŸ, mekanizması paslanmış eski bir klasöre, yeni tapuların eklenmesini saÄŸlamaktadır. Mazot parasından çeyiz parasına, düÄŸün masrafından hesapta olmayan bin bir türlü masrafa kadar kapısı aşındırılan Hacı İlyas Efendiye kasabalının, köylünün hiçbir zaman borcunun bittiÄŸi vaki deÄŸildir. Hacı İlyas Efendi’den çıkan paranın hayli bir yekunu, iki oÄŸlunun dükkanında erimektedir zaten.
Aydın Anne, ‘kızları okutun ey kasabalı’ diye ünlerken kocası, kızların okuyacağı muhtemel okulun arazisini makul bir komisyon karşılığı çoktan birilerinin özel mülkü haline getirmiÅŸtir. Åžehir lokalinde çakırkeyif bir utanmazlıkla fırsat eÅŸitliÄŸinden dem vururken, fırsatın; büro köÅŸelerinde planlanan, ÅŸehir lokallerinde kotarılan, bürokraside aklanan bir eÅŸkıyalık olduÄŸunu bidayetinden nihayetine kadar bilmektedir. Köylüyü pastoral bir romantizm ile göklere çıkaran nutku bittiÄŸinde Aydın Annenin, midesi kalkarak içtiÄŸi ayrana yarım yamalak da olsa bir teÅŸekkürü fazla bulduÄŸunun farkına varan olmuÅŸ mudur? Sorulamayacak sorular kervanına dahil bir sorudur bu.
Hacı Anne, taziye ve mevlit cemiyetlerinde, düÄŸün ziyafetlerinde, kapı ziyaretlerinde zorunlu olarak fikri sorulduÄŸunda, daha kurulmadan yıktığı gönül evlerinin farkında mıdır bilinmez. Evladından göremediÄŸi ilgiyi, kocasında bulamadığı cömertliÄŸi ahaliden bekleyen bu Hanımefendi, başını yastığına koyduÄŸunda hükmünün cürmünü bilmekte midir?
Kasabanın zıt iki ucunda mukim bu iki figür, farklı iki kutbu temsil ediyor görünseler de zihniyet olarak aynıdırlar. Mekânın ve zamanın imkanlarına el koyan, nimet ve külfet dağılımına müdahale ederek dengeyi bozan aynı zihin yapısıdır bu.
Åžimdi bu iki figür kendi fikirlerince mal ve mülk haricinde istikbale seslenmek için bir vasiyet kaleme almak isteseler ne yazacaklardır! Hiçbir ÅŸey! Elem verici, acınası bir durum deÄŸil mi!
Arif Arcan
Henüz yorum yapılmamış.