Makale
din sahibi olmak; -yolum düştü geçerken bi uğradım- gibi bir şey değildir!
yolun yolcuya öğrettiği en kıymetli şeylerden biri de
istikameti belli menzili olan yola düşmektir
bunun için de kişinin hazırlık yapması ve daha önemlisi kararlı bir kişilik sahibi olması gerekir
bu kararlılık
yolun her safhasında istikamet kaybetmeden menzile ulaşmak için gösterilen gayrettir.
nice yolcular olur bilirsiniz, hazırlıksızdır
hangi yolun yolcusu olduğunun farkındalığı yoktur.
yola düşmüştür ama yolun “sarp bir yokuÅŸ” olduÄŸunu bilmez, anlamaz
bu bilmemezlik yanında
yolda o azmi olmadığı için ya vazgeçer, ya oyalanır, ya yolda kalıcı duraklar edinir kendine
hani, dostun evine mecbur gitmemiz gereken bir ziyaret planlarız, ama yapmaz
sonra başka bir mecrada veya yolda diyelim görür, karşılaşır mahçup olur ve
ezber cümleler kurarız. arkadaşım valla aklımdaydın
evine gelecektim ama işte şöyle oldu da olmadı, beceremedim diye söylendiğimiz şeyler
esasında başka öncelikli olanların sıra kapmasının sonucudur
görülmesi gereken görülmüştür, söylenecek söylenmiştir ama dost
ziyaret için iÅŸe özel yola çıkmayınca hiç bir deÄŸeri yoktur… ah !
“aslında dünyanın bütün bu koÅŸuÅŸturması, kaygısı önceliklerimizin dünyevileÅŸmesi,
insanın ölümü unutmasının hikâyesidir..."
böylesi bir karşılaşmanın en acı olanı
öleceğini bile bile ölümsüz bir hayat inşaa ederken,
aniden ölümle yüzleşmek gibi bir şey işte...
veya bir de yoldan geçerken uğradım dediğimiz ziyaretlerimiz vardır. bilirsiniz.
yolunuz üstüdür ve arkadaşınıza yolun üzerinde olunca geçerken bir merhaba demek istedim dersiniz ya!
kalabalıkların din ile ilişkisi, yürüyüşü sanki tam da böyledir.
yürüdükleri yol üzerinde dine ait yaptıkları ritüeller, gayesi cennet olan bir yürüyüşten ziyade, yolda layloy giderken
hayatlarında dine ait ne varsa bir renk olsun diye yapılanlardır çok zaman…
dost orada mısın?
bir de “sadece sana gelmek için yola çıktım” demek vardır.
“seni görmek için asfalt eskittim” demek iÅŸte.
sahi dost, kim için yoldayız?
kime giderken kimlere uğrarız bi konuşsak diyordum...
ben bunu önemsiyorum çünkü dindarlık da tam böyle bir şeydir işte.
olmadı mı?
o zaman şöyle diyelim:
dindarlık adına yapılan ne varsa
denk gelince işlenen bir şey değildir. daha önemlisi de dindarlık bir aşkın duygu halidir ki
o ölümü olan bir hayatın yolunda olmaktır ve kavuÅŸacağımız sonunda Allah’tır.
ÅŸimdi dost o yolun yolcusunun
yaptığı işin, ibadetinin, hassasiyetinin, ciddiyetinin bir başka güzel anlamı vardır Allah katında
o zaman salih amel:
niyeti sadece Allah'ın rızası olan
yolu da o rızası istenilen Allah'ın işaretlediği yoldaki işlerimizdir
birinin eksikliği bile amellerinizi yazık eder
ökkeş sözü aldı ve
İnkar edenlerin işleri engin çöllerdeki serap gibidir. Susayan kimse onu su zanneder, fakat oraya geldiğinde hiçbir şey bulamaz. Orada Allah'ı bulur ve O da hesabını görür. Allah hesabı çabuk görendir (Nur 39)
din sahibi olmak neymiÅŸ efendim:
“yolum düştü geçerken bi uÄŸradım”
gibi bir ÅŸey deÄŸilmiÅŸ…
paylaşmaya değer gördüğünüz yazılarımın dilediği kısmı dahil dostlarınıza ikrama açıktır.
bir gönle daha temas etmek iyidir. valla!
https://hertaraf.com/koseyazisi-mustafa-akmese-din-sahibi-olmak-yolum-dustu-gecerken-bi-ugradim-gibi-bir-sey-degildir-4369
Yasin Acar
Kasım 19, 2024 Salı 08:51
Allâh razı olsun